Şablon:GM/2016-06-18

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Çıkrık doğal ya da yapay liflerden iplik eğirmek için kullanılan bir araçtır.

Çıkrık büyük bir olasılıkla M.S. 500 ile 1000 yılları arasında Hindistan'da keşfedildi. Orta Çağ'da Orta Asya üzerinden geçerek Avrupa'ya ulaştı ve iplik eğirmek için kullanılan iğin yerine geçti. İplik eğirme işlemini mekanize etmenin ilk aşaması iği yatay olarak yerleştirip büyük bir çark tarafından elle çevrilebilmesine olanak sağlamak olmuştur. Büyük çarklı çıkrık, sol elle liflerin tutulduğu, sağ elle de yavaş yavaş çarkın döndürüldüğü bir örnektir. Dönen iğe karşı liflerin belirli bir açıyla tutulması istenen büklümü sağlar. İlk iyileştirmelere 16. yüzyılda rastlanmıştır. Bu iyileştirmeler 1790 yılında ABD'de ilk kendi ekseni etrafında dönen mile sahip çıkrığa kadar devam etmiştir. Daha modern çıkrıklarda iği döndürmek, lifleri çekmek için mekanik yöntemler kullanılmış ve aynı anda birkaç iği çok yüksek hızla çalıştırmak mümkün olmuştur. Daha yeni teknolojilerde sürtünme sistemi, hava püskürtme ve açık uçlu sistemler kullanarak bu hız daha da artırılmıştır. Birçok çıkrık türü mevcuttur, bunlar arasında hızlı bir şekilde yün eğirmek için kullanılan büyük çıkrık ya da diğer adlarıyla yürüme çıkrığı ya da yün çıkrığı; çift tahrikli, bir örekeyle birlikte kullanılan ve ketenbezi yapmak için kullanılan keten çıkrığı; taranmış yün iplik eğirmek için kullanılan Saksonya ve dik çıkrıklar, ve Asya'ya özgü çark. (Devamı...)


Ernest Rutherford (30 Ağustos 1871 - 19 Ekim 1937), Yeni Zelandalı-İngiliz nükleer fizikçi. 1908 yılı Nobel Kimya Ödülü sahibi.

Yeni Zelanda'ya göç etmiş İskoçya'lı bir ailenin 12 çocuğundan dördüncüsüydü. Babası tekerlek yapımcısıydı. Liseyi burslu olarak okudu. Yine burslu olarak devam ettiği Christchurch'teki Canterbury College'tan 1892'de lisans, ertesi yılda üstün başarıyla yüksek lisans derecelerini aldı. Bir yıl daha okulda kalarak demirin yüksek frekanslı manyetik alanlardaki mıknatıslanma özellikleri üzerinde araştırmalar yaptı. Hertz'in yalnızca birkaç yıl önce bulmuş olduğu elektromanyetik dalgaları sezebilen bir dedektör yapmayı başardı. 1895' te İngiltere'ye giden Rutherford, Cambridge Universitesi'ndeki Cavendish Laboratuvarı'nda J.J. Thomson'ın yanında çalışmaya başladı. Burada elektromanyetizma üzerindeki deneylerini sürdürdü ve Hertz dalgalarını 3 km uzaklıktan gönderip almayı başardı. Aralık 1895'te Wilhelm Conrad Röntgen'in X Işını'nı bulduğunu açıklamasının ardından, J.J. Thomson ve Rutherford bu konuda çalışmaya başladılar ve X Işını'nın gazlar içinden geçerken çok sayıda artı ve eksi elektrik yüklü parçacık ortaya çıkmasına, yani iyonlaşmaya yol açtığını, bu parçacıkları yeniden birleştirerek nötr atomlar oluşturduğunu buldular. Rutherford ayrıca bu iyonların hızını ve birbirleriyle birleşerek yeniden gaz molekülleri oluşturma süresini belirlemeye yönelik bir yöntem geliştirdi. İyonlaşma gücü yüksek olan ama kolaylıkla soğurulabilen ışın türünü alfa ışınları, daha az iyonlaşmaya yol açan, ama girim gücü daha yüksek olan ışınları da beta ışınları olarak adlandırdı. 19. yüzyılın sonuna gelinirken pek çok bilim adamı artık fizikte gerçekleştirilecek bir yenilik kalmadığı kanısındaydı. Ama Rutherford üç yıl gibi kısa bir süre içinde tümüyle yeni bir fizik dalı ortaya çıkardı: Radyoaktiflik. Radyoaktifliğin bir elementin atomlarının başka bir elementin atomlarına kendiliğinden dönüşme süreci olduğu sonucuna vardı. Maddenin değişmezliği kavramına sıkı sıkıya bağlı birçok bilim adamı bu görüşe karşı çıkacak, ama Rutherford'un görüşlerinin doğruluğu kısa sürede anlaşılacaktı. (Devamı...)