Majör depresif bozukluk: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k tümce sırası değişikliği
bir paragraf tercüme edildi. kaynakçası eksik - anlam bütünlüğü eksik olduğu düşünülen üç paragraf tartışma kısmına taşındı
32. satır: 32. satır:
Genellikle, hasta kimseler, [[psikoterapi]]k rehberlik ve [[antidepresan]] ilaç kullanımı ile tedavi edilmektedir.<ref name=NIH2016/> İlaç kullanımının etkiye sahip olduğu belirtilse de, bu etki sadece hastalıktan yüksek bir düzeyde muzdarip olan kimseler için önemli olabilmektedir.<ref name=Fou2010>{{cite journal |authors=Fournier JC, DeRubeis RJ, Hollon SD, Dimidjian S, Amsterdam JD, Shelton RC, Fawcett J | title = Antidepressant drug effects and depression severity: a patient-level meta-analysis | journal = [[JAMA (journal)|JAMA]] | volume = 303 | issue = 1 | pages = 47–53 | date = January 2010 | pmid = 20051569 | pmc = 3712503 | doi = 10.1001/jama.2009.1943 | url = }}</ref><ref name=Kir2008>{{cite journal |authors=Kirsch I, Deacon BJ, Huedo-Medina TB, Scoboria A, Moore TJ, Johnson BT | title = Initial severity and antidepressant benefits: a meta-analysis of data submitted to the Food and Drug Administration | journal = PLoS Med. | volume = 5 | issue = 2 | pages = e45 | date = February 2008 | pmid = 18303940 | pmc = 2253608 | doi = 10.1371/journal.pmed.0050045 | url = }}</ref> İlaç tedavisinin, intihar riski üzerine olan etkisi belirsizdir.<ref>{{cite journal|last1=Braun|first1=C|last2=Bschor|first2=T|last3=Franklin|first3=J|last4=Baethge|first4=C|title=Suicides and Suicide Attempts during Long-Term Treatment with Antidepressants: A Meta-Analysis of 29 Placebo-Controlled Studies Including 6,934 Patients with Major Depressive Disorder.|journal=Psychotherapy and psychosomatics|date=2016|volume=85|issue=3|pages=171–9|pmid=27043848|doi=10.1159/000442293}}</ref> Terapi yöntemleri arasında [[cognitive behavioral terapi]] (CBT) ve [[interpersonal terapi]] bulunur.<ref name=NIH2016/><ref>{{cite journal |author1=Driessen Ellen |author2=Hollon Steven D | year = 2010 | title = Cognitive Behavioral Therapy for Mood Disorders: Efficacy, Moderators and Mediators | url = | journal = Psychiatric Clinics of North America | volume = 33 | issue = 3| pages = 537–55 | doi=10.1016/j.psc.2010.04.005 | pmid=20599132 | pmc=2933381}}</ref> Bu yöntemlerin etkili olmadığı durumlarda [[elektrokonvülsif terapi]]ye başvurulabilmektedir.<ref name=NIH2016/> Hastaneye yatırılma, hasta kimsenin kendisine zarar verebilme ihtimalinin yüksek olduğu hallerde, nadiren ilgili kimsenin iradesine karşı zorla olacak şekilde, gerçekleştirilebilmektedir.<ref>{{cite book|last1=Association|first1=American Psychiatric|title=American Psychiatric Association Practice Guidelines for the Treatment of Psychiatric Disorders: Compendium 2006|publisher=American Psychiatric Pub|isbn=9780890423851|page=780|url=https://books.google.ca/books?id=zql0AqtRSrYC&pg=PA780|language=en}}</ref>
Genellikle, hasta kimseler, [[psikoterapi]]k rehberlik ve [[antidepresan]] ilaç kullanımı ile tedavi edilmektedir.<ref name=NIH2016/> İlaç kullanımının etkiye sahip olduğu belirtilse de, bu etki sadece hastalıktan yüksek bir düzeyde muzdarip olan kimseler için önemli olabilmektedir.<ref name=Fou2010>{{cite journal |authors=Fournier JC, DeRubeis RJ, Hollon SD, Dimidjian S, Amsterdam JD, Shelton RC, Fawcett J | title = Antidepressant drug effects and depression severity: a patient-level meta-analysis | journal = [[JAMA (journal)|JAMA]] | volume = 303 | issue = 1 | pages = 47–53 | date = January 2010 | pmid = 20051569 | pmc = 3712503 | doi = 10.1001/jama.2009.1943 | url = }}</ref><ref name=Kir2008>{{cite journal |authors=Kirsch I, Deacon BJ, Huedo-Medina TB, Scoboria A, Moore TJ, Johnson BT | title = Initial severity and antidepressant benefits: a meta-analysis of data submitted to the Food and Drug Administration | journal = PLoS Med. | volume = 5 | issue = 2 | pages = e45 | date = February 2008 | pmid = 18303940 | pmc = 2253608 | doi = 10.1371/journal.pmed.0050045 | url = }}</ref> İlaç tedavisinin, intihar riski üzerine olan etkisi belirsizdir.<ref>{{cite journal|last1=Braun|first1=C|last2=Bschor|first2=T|last3=Franklin|first3=J|last4=Baethge|first4=C|title=Suicides and Suicide Attempts during Long-Term Treatment with Antidepressants: A Meta-Analysis of 29 Placebo-Controlled Studies Including 6,934 Patients with Major Depressive Disorder.|journal=Psychotherapy and psychosomatics|date=2016|volume=85|issue=3|pages=171–9|pmid=27043848|doi=10.1159/000442293}}</ref> Terapi yöntemleri arasında [[cognitive behavioral terapi]] (CBT) ve [[interpersonal terapi]] bulunur.<ref name=NIH2016/><ref>{{cite journal |author1=Driessen Ellen |author2=Hollon Steven D | year = 2010 | title = Cognitive Behavioral Therapy for Mood Disorders: Efficacy, Moderators and Mediators | url = | journal = Psychiatric Clinics of North America | volume = 33 | issue = 3| pages = 537–55 | doi=10.1016/j.psc.2010.04.005 | pmid=20599132 | pmc=2933381}}</ref> Bu yöntemlerin etkili olmadığı durumlarda [[elektrokonvülsif terapi]]ye başvurulabilmektedir.<ref name=NIH2016/> Hastaneye yatırılma, hasta kimsenin kendisine zarar verebilme ihtimalinin yüksek olduğu hallerde, nadiren ilgili kimsenin iradesine karşı zorla olacak şekilde, gerçekleştirilebilmektedir.<ref>{{cite book|last1=Association|first1=American Psychiatric|title=American Psychiatric Association Practice Guidelines for the Treatment of Psychiatric Disorders: Compendium 2006|publisher=American Psychiatric Pub|isbn=9780890423851|page=780|url=https://books.google.ca/books?id=zql0AqtRSrYC&pg=PA780|language=en}}</ref>


<!-- Epidemiyoloji, tarihçe, ve toplum -->
Yaşam boyu yaygınlığının %17-19, bir yıllık yaygınlığının ise %1-9 arasında olduğu bildirilen “'''Majör Depresif Bozukluk'''” (MDB) (Angst 1992); sık görülen, atakları uzun süren, süreğenleşme, depreşme ve yineleme oranları yüksek, şiddetli fiziksel ve [[psikososyal]] yeti yitimine neden olan yıkıcı bir bozukluktur. Depresyonun neden olduğu yeti yitimi, sosyal ve mesleki alanlarda olabilir ve kişinin aile düzeni ile ekonomik durumuna olumsuz etkiler yapabilir. Depresyon, birey kadar çevresi ve bakımını üstlenenler üzerinde de olumsuz etkiler yaratır (Davis ve Glassman 1989). [[İntihar]] girişimi sonucu ölüm oranı %15 olan ve intihar sonucu ölümlerin yaklaşık %50’sinden sorumlu olan MDB’nin toplumsal maliyeti oldukça yüksektir(Angst 1992).
Majör depresif bozukluğun 2013 yılında yaklaşık 53&nbsp;million (3.6%) bireyi etkilediği tahmin edilmektedir.<ref name=GBD2015>{{cite journal|last1=Global Burden of Disease Study 2013|first1=Collaborators|title=Global, regional, and national incidence, prevalence, and years lived with disability for 301 acute and chronic diseases and injuries in 188 countries, 1990–2013: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2013.|journal=Lancet (London, England)|date=22 August 2015|volume=386|issue=9995|pages=743–800|pmid=26063472|doi=10.1016/S0140-6736(15)60692-4|pmc=4561509}}</ref> Hayatının en az bir döneminde bu hastalıktan etkilenmiş insanların oranı değişiklik göstermektedir; örneğin Japonya'da toplumun %7'si muzdarip iken Fransa'da bu oran %21'dir.<ref name=Kes2013>{{cite journal|last1=Kessler|first1=RC|last2=Bromet|first2=EJ|title=The epidemiology of depression across cultures.|journal=Annual review of public health|date=2013|volume=34|pages=119–38|pmid=23514317|doi=10.1146/annurev-publhealth-031912-114409|pmc=4100461}}</ref> Hastaların ortalama ömür süresi [[gelişmiş ülkeler]]de (%15) [[gelişmekte olan ülkeler]]e göre (%11) daha uzundur.<ref name=Kes2013/> Hastalık, süre bakımından, [[bel ağrısı]]ndan sonra en uzun süre tecrübe edilen rahatsızlıktır.<ref>{{cite journal|last1=Global Burden of Disease Study 2013|first1=Collaborators|title=Global, regional, and national incidence, prevalence, and years lived with disability for 301 acute and chronic diseases and injuries in 188 countries, 1990–2013: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2013.|journal=Lancet (London, England)|date=22 August 2015|volume=386|issue=9995|pages=743–800|pmid=26063472|doi=10.1016/S0140-6736(15)60692-4|pmc=4561509}}</ref>


En yaygın olarak, hastalığa ilk tutulma dönemi, bir kimsenin 20'li ve 30'lu yaşlarına denk geldiği belirtilmektedir.<!-- <ref name=DSM5/><ref name=Kes2013/> --> Hasta kadın birey sayısı, hasta erkek birey sayısının yaklaşık iki katıdır.<ref name=DSM5>{{citation|author=American Psychiatric Association|year=2013|title=Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders|location=Arlington|publisher=American Psychiatric Publishing|pages=160–168|isbn=978-0-89042-555-8|edition=5th|url=https://www.psychiatry.org/psychiatrists/practice/dsm/dsm-5|accessdate=22 July 2016}}</ref><ref name=Kes2013/> [[American Psychiatric Association]], "majör depresif bozukluk"u, 1980'de ''[[Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders]]'' (DSM-III)'e eklemiştir.<ref name=Her2008/> Bu sürüm ile hastalık, günümüzde [[Distimik bozukluk|distimik bozukluk]] ve [[uyum bozukluğu]] olarak tanımlanmış hastalıkların belirtilerini de kapsayan, DSM-II'de tanımlanmış [[depresif nöroz]]dan ayrı tanımlanmıştır.<ref name=Her2008>{{cite book|last1=Hersen|first1=Michel|last2=Rosqvist|first2=Johan|title=Handbook of Psychological Assessment, Case Conceptualization, and Treatment, Volume 1: Adults|publisher=John Wiley & Sons|isbn=9780470173565|page=32|date=2008|url=https://books.google.ca/books?id=zOBdVdjGf4oC&pg=PA32|language=en}}</ref> An itibari ile ya da önceden hastalanmış bireyler [[Sosyal stigma|sosyal stigma]]ya maruz kalabilmektedir.<ref>{{cite book|last1=Strakowski|first1=Stephen M.|last2=Nelson|first2=Erik|title=Major Depressive Disorder|publisher=Oxford University Press|isbn=9780190206185|page=Chapter 1|url=https://books.google.ca/books?id=dz8FCgAAQBAJ&pg=PT9|language=en|chapter=Introduction}}</ref>
Hastalık esnasında kişide ruhsal açıdan, ani sinir bozuklukları, deporsanalize olma, aşırı kaygı ve korku, özsaygı yitimi görülür. Fiziksel etkileri ruhsal [[semptom]]lara bağlı olarak, aşırı kilo kaybı, sinirsel mide bozuklukları, [[kusma]], aşırı [[terleme]]dir. İlaçla tedavi edilmeden, kendiliğinden geçme olasılığı düşük bir hastalık olduğu gibi olumsuz dış etkenler hastalığı tetikler ve nöbetlerin artmasına yol açar.


Tedavi süreci hastanın iyileşme isteğiyle doğru orantılı olarak gelişme kaydederek ilerler. İlaç tedavisi sırasında, ilacın dozuna bağlı olmaksızın ara ara nöbetler ve/veya ataklar yaşanabilen bir hastalıktır.


== Tarihsel Gelişim ==
== Tarihsel Gelişim ==

Sayfanın 22.18, 24 Ocak 2017 tarihindeki hâli

Şablon:Başka dilden çevrilmekte

Depresyon sözcüğünün diğer anlamları için Depresyon (anlam ayrımı) sayfasına bakınız
Majör depresif bozukluk
Diğer adlarklinik depresyon, majör depresyon
Vincent van Gogh'un 1890 yılı çizimli resmi,
Sorrowing old man ('At Eternity's Gate'). Bu portrenin, ressamın kendisi olduğu düşünülmektedir. [kaynak belirtilmeli]
UzmanlıkPsikiyatri Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Majör depresif bozukluk, Majör depresyon, veya Klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır.[1] Hastalık, ancak uzman bir hekim tarafından tıbbi teşhisi konulabilecek bir hastalıktır (ör. bir psikolog hastalığın teşhisinde bulunamamaktadır). Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumunu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

Hastalığın getirdiği düşük ruh hali durumuna, sıklıkla, düşük benlik saygısı, önceden keyif alınan aktivitelerden haz yitimi, düşük enerji ve sebebi belirsiz acı duyma hissi eşlik eder.[1] Yanı sıra, hasta kimse, zaman zaman yanlış inançlara ya da herhangi bir uyarıcı olmaksızın bir sanının varlığına dair inanışlara kapılabilir.[1] Kimi hastalar, sağlıklı geçen yıllar ile ayrılmış depresyon periyotları halinde hastalığı tecrübe ederken, geri kalan kısım hastalar, hastalık semptomlarını hemen hemen sürekli bir şekilde gösterirler.[2] Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin kişisel, mesleki, veya öğrenim yaşamı ile uyku düzeni/kalitesi, yeme-içme alışkanlıkları ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde etkiler.[1][2] Majör depresyon bozukluğuna sahip yetişkin hastaların %2-7'si intihar ile yaşamını kaybetmektedir.[3] Buna ek olarak, intihar eden kimselerin yaklaşık %60'ı depresyon ya da bir diğer duygudurum bozukluğundan muzdariptir.[4]

Hastalığın ana sebebinin genetik, çevresel ve fizyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna düşünülmektedir.[1] Risk faktörleri arasında, aile geçmişinde hastalığa rastlanılması, önemli ve büyük hayat değişiklikleri, birtakım ilaçlar, kronik sağlık sorunları ve madde bağımlılığı bulunmaktadır.[1][2] Riskin yaklaşık %40'ının genetik ile alakalı olduğu belirtilmektedir.[2]

Majör depresif bozukluk teşhisi, meselenin odağındaki kimsenin rapor ettiği tecrübeler ve akli durum muayenesine göre yapılmaktadır.[5] Hastalık teşhisi için herhangi bir laboratuvar testi yoktur.[2] Fakat, laboratuvar testleri, aynı hastalık belirtilerine sebep olan diğer fiziksel durumların teşhis sürecinde elenmesi için kullanılabilmektedir.[5] Majör depresif bozukluk, hayatın normal bir parçası olan ve daha düşük bir kuvvetteki üzüntü duygusundan ayrı görülmelidir.[2] Amerika Birleşik Devletleri Preventive Services Task Force (USPSTF), 12 yaş üzeri bireyler için hastalık taramasının yapılmasını önermekte iken,[6][7] Cochrane review, taramanın gerekliliği için yetersiz kanıt olduğu görüşünü iletmiştir.[8]

Genellikle, hasta kimseler, psikoterapik rehberlik ve antidepresan ilaç kullanımı ile tedavi edilmektedir.[1] İlaç kullanımının etkiye sahip olduğu belirtilse de, bu etki sadece hastalıktan yüksek bir düzeyde muzdarip olan kimseler için önemli olabilmektedir.[9][10] İlaç tedavisinin, intihar riski üzerine olan etkisi belirsizdir.[11] Terapi yöntemleri arasında cognitive behavioral terapi (CBT) ve interpersonal terapi bulunur.[1][12] Bu yöntemlerin etkili olmadığı durumlarda elektrokonvülsif terapiye başvurulabilmektedir.[1] Hastaneye yatırılma, hasta kimsenin kendisine zarar verebilme ihtimalinin yüksek olduğu hallerde, nadiren ilgili kimsenin iradesine karşı zorla olacak şekilde, gerçekleştirilebilmektedir.[13]

Majör depresif bozukluğun 2013 yılında yaklaşık 53 million (3.6%) bireyi etkilediği tahmin edilmektedir.[14] Hayatının en az bir döneminde bu hastalıktan etkilenmiş insanların oranı değişiklik göstermektedir; örneğin Japonya'da toplumun %7'si muzdarip iken Fransa'da bu oran %21'dir.[15] Hastaların ortalama ömür süresi gelişmiş ülkelerde (%15) gelişmekte olan ülkelere göre (%11) daha uzundur.[15] Hastalık, süre bakımından, bel ağrısından sonra en uzun süre tecrübe edilen rahatsızlıktır.[16]

En yaygın olarak, hastalığa ilk tutulma dönemi, bir kimsenin 20'li ve 30'lu yaşlarına denk geldiği belirtilmektedir. Hasta kadın birey sayısı, hasta erkek birey sayısının yaklaşık iki katıdır.[2][15] American Psychiatric Association, "majör depresif bozukluk"u, 1980'de Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-III)'e eklemiştir.[17] Bu sürüm ile hastalık, günümüzde distimik bozukluk ve uyum bozukluğu olarak tanımlanmış hastalıkların belirtilerini de kapsayan, DSM-II'de tanımlanmış depresif nörozdan ayrı tanımlanmıştır.[17] An itibari ile ya da önceden hastalanmış bireyler sosyal stigmaya maruz kalabilmektedir.[18]


Tarihsel Gelişim

Antik Yunan uygarlığında önemli bir hekim olan Galen (M.S. 131– 201) depresyonu; hayattan memnun olmama hâli olarak tanımlamış, genetik ve çevresel faktörlerin rolü üzerinde durmuştur.

Çin’de 14.yy ile 20.yy arasındaki geniş dönemde depresyon, yaşamsal hava dolaşımında bozulma, aşırı yas ve hastanın kontrol edemediği çaresizlik durumları olarak nitelendirilmiştir.

Ortaçağ’da Avrupa’da Thomas Willis (1621-1675) ile kimyasal formülasyonlar hâkim olmaya başlamıştır. Willis, depresyonun vücut sıvılarının aşırı tuzlanmasına (salinifikasyon) bağlı olduğunu söyleyerek iatroşimik modeli ileri sürmüştür.

18. yüzyılda Newton ve Bellini’nin mekanik kuramları temel bilimleri olduğu gibi tıbbı da etkilemiştir. Bu mekanistik yaklaşım ile William Cullen ve Hoffmann depresyonu hidrodinamik, mikropartiküler ilkeleri ile vücut sıvılarındaki akımın bozulması biçiminde açıklamışlardır. Depresyonda merkezi sinir sisteminin önemli rolü olduğunu ve sinir sıvılarında etkileşimin büyük olasılıkla elektriksel olduğunu ileri sürmüşlerdir.

19. yüzyılın ilk yarısında psikiyatrik bozukluklara yaklaşım, klinik ve anatomik görüşle açıklanma yönünde olmuştur. Bayle’nin kronik araknoiditi tanımlaması ve paralizi jeneralenin psikiyatrik belirtilerinin açıklanması etkili olmuştur. Hastalıkların belirtilerinin anatomik lezyonlardan kaynaklandığı görüşü organik hastalık kavramını oluşturmuştur. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında hastalıkları açıklamada anatomik değişiklikleri anlamadaki güçlük nedeni ile gözlemlere dayalı kuramsal görüşler hâkim olmaya başlamıştır.19. yüzyılın sonlarında depresyon, ruhsal bir düşkünlük hâli, cesaret ve insiyatif eksikliği, karamsar düşüncelere eğilim, heyecansal fonksiyonda düşüklük, genel hareketlerde azalma olarak tanımlanmaktadır.[19]

Fransız bir psikiyatrist olan ve Salpetriere Hastanesi'nin yöneticiliğini yapan Jean Pierre Falret, 1854 yılında bazı depresyondaki hastaların zaman içinde taşkınlık geliştirdiklerini, sonrasında da tekrardan depresif dönemin ortaya çıkabildiğini gözlemlemiş ve bu döneme dalgalanan delilik anlamına gelen “folie circulaire” adını vermiştir.[20]

19. yüzyılın sonlarında depresyon, evreleri olan bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Mani ve melankoli, depresyonun evreleri olarak tanımlanmıştır.

20. yüzyılın başlarında depresyon bir terim olarak bazen melankoli ile eş anlamlı, bazen de onun bir semptomu olarak kullanılmıştır. Ancak Alman psikiyatrist Emil Kraepelin (1856-1926) depresyonu bir semptom olarak değil depresif durumlar başlığı içinde bir kategori olarak tanımlamıştır. Kraepelin klinik depresyonda ana patolojinin duygu durumda çökkünlük ve fiziksel, zihinsel süreçlerde yavaşlama olduğunu belirtmiştir. Psikiyatride involüsyonel melankoli olarak bilinen ve ileri yaşlarda, kadınlarda menapoz sonrası, erkeklerde geç erişkinlik döneminde başlayan aşırı kaygı, sinirlilik ve ajitasyonların olduğu bir depresyon tipini tanımlamıştır.

20. yüzyılda psikanalitik, davranışçı ve bilişsel yaklaşımlar gibi birbirleriyle rekabet eden farklı kuramsal bakış açılarının getirdikleri ile depresyon hakkındaki bilgiler daha da fazlalaşmıştır. Bu dönemde gelişen teknoloji sayesinde genetik, beyin biyokimyası, elektrofizyolojik ve radyolojik çalışmalarla psikiyatrik bozukluklar daha farklı algılanmaya başlanılmıştır. 1950’li yıllarda duygu durumda etkili bazı ilaçların gündeme gelmesi ile merkezi sinir sisteminin depresyondaki rolü daha da belirginleşmiştir. 1963 yılında McLennan’ın asetilkolin sinapslarını tanımlaması, 1968’de dopa dekarboksilazın bulunmasıyla monoaminler hakkında bilgiler giderek artmıştır. Monoamin depolarını boşaltarak kan basıncını düşüren rezerpinin bazı hastalarda depresyona yol açtığının gözlenmesi ile monoaminlerle depresyon arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir. 1965 yılında Joseph Schildkraud, William Bunney ve John Davis depresyon ile monoaminlerdeki (noradrenalin) azalma arasında bir bağlantı kuran ilk formal hipotezi ileri sürmüşlerdir.

1968 yılında Alec Coppen, 1969 yılında Lapin ve Oxenkurg, bu modeli serotonin ile açıklamışlardır. Depresyonda monoaminlerin rolünü aydınlatmaya yönelik başka bir çalışma 1972 yılında David Janowsky ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. Kolinerjik ve noradrenerjik dengedeki bozulma olduğu varsayımını ileri sürmüşlerdir. Bu varsayımla ilişkili olarak J. Christian Gillin kolinerjik sistemde aşırı duyarlılık olduğundan bahsetmiştir.[21]

20. yüzyılın ortalarında nörofizyolojik yaklaşımlar depresyon konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Günümüzde depresyon konusunda psikolojik ve biyolojik modeller arasında bağlantı kurmaya çalışılmaktadır.

Belirtileri

Klinik bir sendrom olan depresyon, kişinin duyguları, düşünceleri, bilişsel işlevleri, davranışları ve bedeninin bazı işlevlerinde değişiklikler meydana getirir. Depresyonda sözcüğü, çoğunlukla hayal kırıklığına uğramış, sinirli ya da benzer olumsuz duygulara işaret eden terimlerin yerine kullanılır. Depresyon, hastalık olarak kabul edilebilmesi için belirtilerin kişide en az 2 hafta görülüp kişinin işlevselliğini bozması gerekmektedir.

Depresyon, bilişsel ve vejatatif belirtilerden oluşur. Hayattan zevk kaybı, ilgi azalması, konsantrasyon bozukluğu, dikkatte azalma ve buna bağlı unutkanlık, kararsızlık, değersizlik hissi, suçluluk hissetme, intihar düşünceleri, karamsarlık gibi bilişsel belirtilerin yanında uykuda artış ya da azalma -ki bu durum daha çok uykuya dalmakta güçlük ve her zamanki uyanma saatinden 1-2 saat erken uyanma ile kendini gösterir-, iştahta azalma ya da artış, enerji azlığı, yorgunluk, psikomotor retardasyon denilen hareketlerde yavaşlama (bazen artış gösterebilir), cinsel istekte azalma olarak kendini gösterir. Bu duyguların yanı sıra, bazı depresyon hastaları huzursuzluk, endişe ve kaygı hislerinden de şikayet ederler. Bazen de çabuk rahatsız olma ve sinirlenme gibi duygusal değişikler gözlenebilir.

Depresyon tanısı konulabilmesi için belirtilerin en az 2 hafta bulunma koşulu aranır. Belirtilerden depresif duygulanım ve hayattan zevk kaybı ve ilgi kaybı kişide bulunması zorunludur. Diğer belirtilerden en az 5 tanesi eşlik etmelidir.

kaynakça

Dipnotlar

  1. ^ a b c d e f g h i "Depression". NIMH. May 2016. Erişim tarihi: 31 July 2016. 
  2. ^ a b c d e f g American Psychiatric Association (2013), Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th bas.), Arlington: American Psychiatric Publishing, ss. 160–168, ISBN 978-0-89042-555-8, erişim tarihi: 22 July 2016 
  3. ^ Richards, C. Steven; O'Hara, Michael W. (2014). The Oxford Handbook of Depression and Comorbidity (İngilizce). Oxford University Press. s. 254. ISBN 9780199797042. 
  4. ^ Lynch, Virginia A.; Duval, Janet Barber (2010). Forensic Nursing Science (İngilizce). Elsevier Health Sciences. s. 453. ISBN 0323066380. 
  5. ^ a b Patton, Lauren L. (2015). The ADA Practical Guide to Patients with Medical Conditions (İngilizce) (2 bas.). John Wiley & Sons. s. 339. ISBN 9781118929285. 
  6. ^ Siu, AL; US Preventive Services Task Force, (USPSTF); Bibbins-Domingo, K; Grossman, DC; Baumann, LC; Davidson, KW; Ebell, M; García, FA; Gillman, M; Herzstein, J; Kemper, AR; Krist, AH; Kurth, AE; Owens, DK; Phillips, WR; Phipps, MG; Pignone, MP (26 January 2016). "Screening for Depression in Adults: US Preventive Services Task Force Recommendation Statement". JAMA. 315 (4): 380–7. doi:10.1001/jama.2015.18392. PMID 26813211. 
  7. ^ Siu, AL; U.S. Preventive Services Task, Force (1 March 2016). "Screening for Depression in Children and Adolescents: U.S. Preventive Services Task Force Recommendation Statement.". Annals of Internal Medicine. 164 (5): 360–6. doi:10.7326/M15-2957. PMID 26858097. 
  8. ^ Gilbody S, House AO, Sheldon TA (2005). "Screening and case finding instruments for depression". Cochrane Database of Systematic Reviews (4): CD002792. doi:10.1002/14651858.CD002792.pub2. PMID 16235301. 
  9. ^ Fournier JC, DeRubeis RJ, Hollon SD, Dimidjian S, Amsterdam JD, Shelton RC, Fawcett J (January 2010). "Antidepressant drug effects and depression severity: a patient-level meta-analysis". JAMA. 303 (1): 47–53. doi:10.1001/jama.2009.1943. PMC 3712503 $2. PMID 20051569. 
  10. ^ Kirsch I, Deacon BJ, Huedo-Medina TB, Scoboria A, Moore TJ, Johnson BT (February 2008). "Initial severity and antidepressant benefits: a meta-analysis of data submitted to the Food and Drug Administration". PLoS Med. 5 (2): e45. doi:10.1371/journal.pmed.0050045. PMC 2253608 $2. PMID 18303940. 
  11. ^ Braun, C; Bschor, T; Franklin, J; Baethge, C (2016). "Suicides and Suicide Attempts during Long-Term Treatment with Antidepressants: A Meta-Analysis of 29 Placebo-Controlled Studies Including 6,934 Patients with Major Depressive Disorder". Psychotherapy and psychosomatics. 85 (3): 171–9. doi:10.1159/000442293. PMID 27043848. 
  12. ^ Driessen Ellen; Hollon Steven D (2010). "Cognitive Behavioral Therapy for Mood Disorders: Efficacy, Moderators and Mediators". Psychiatric Clinics of North America. 33 (3): 537–55. doi:10.1016/j.psc.2010.04.005. PMC 2933381 $2. PMID 20599132. 
  13. ^ Association, American Psychiatric. American Psychiatric Association Practice Guidelines for the Treatment of Psychiatric Disorders: Compendium 2006 (İngilizce). American Psychiatric Pub. s. 780. ISBN 9780890423851. 
  14. ^ Global Burden of Disease Study 2013, Collaborators (22 August 2015). "Global, regional, and national incidence, prevalence, and years lived with disability for 301 acute and chronic diseases and injuries in 188 countries, 1990–2013: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2013". Lancet (London, England). 386 (9995): 743–800. doi:10.1016/S0140-6736(15)60692-4. PMC 4561509 $2. PMID 26063472. 
  15. ^ a b c Kessler, RC; Bromet, EJ (2013). "The epidemiology of depression across cultures". Annual review of public health. 34: 119–38. doi:10.1146/annurev-publhealth-031912-114409. PMC 4100461 $2. PMID 23514317. 
  16. ^ Global Burden of Disease Study 2013, Collaborators (22 August 2015). "Global, regional, and national incidence, prevalence, and years lived with disability for 301 acute and chronic diseases and injuries in 188 countries, 1990–2013: a systematic analysis for the Global Burden of Disease Study 2013". Lancet (London, England). 386 (9995): 743–800. doi:10.1016/S0140-6736(15)60692-4. PMC 4561509 $2. PMID 26063472. 
  17. ^ a b Hersen, Michel; Rosqvist, Johan (2008). Handbook of Psychological Assessment, Case Conceptualization, and Treatment, Volume 1: Adults (İngilizce). John Wiley & Sons. s. 32. ISBN 9780470173565. 
  18. ^ Strakowski, Stephen M.; Nelson, Erik. "Introduction". Major Depressive Disorder (İngilizce). Oxford University Press. s. Chapter 1. ISBN 9780190206185. 
  19. ^ “Melancholia and depression during the 19th century: a conceptual History”. British Journal of Psychiatry, Vol:153, 1998, pp: 298- 304.
  20. ^ “Falret's discovery: the origin of the concept of bipolar affective illness”, Am J Psychiatry, Vol: 140, 1983, pp:1127-1133
  21. ^ “Tarihsel bakış içinde depresyon”, Türkiye Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Psikiyatri Dergisi, Cilt 47, 2003

Klinik depresyon