Majör depresif bozukluk: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
k anlam düşüklükleri giderildi
bir paragraf tercüme edildi.
26. satır: 26. satır:
Hastalığın getirdiği düşük ruh hali durumuna, sıklıkla, düşük [[benlik saygısı]], önceden keyif alınan aktivitelerden [[anhedoni|haz yitimi]], düşük enerji ve sebebi belirsiz [[acı]] duyma hissi eşlik eder.<ref name="NIH2016" /> Yanı sıra, hasta kimse, zaman zaman [[delüzyon|yanlış inanç]]lara ya da [[halüsinasyon|herhangi bir uyarıcı olmaksızın bir sanının varlığına dair inanış]]lara kapılabilir.<ref name="NIH2016" /> Kimi hastalar, sağlıklı geçen yıllar ile ayrılmış depresyon periyotları halinde hastalığı tecrübe ederken, geri kalan kısım hastalar, hastalık semptomlarını hemen hemen sürekli bir şekilde gösterirler.<ref name="DSM5" /> Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin kişisel, mesleki, veya öğrenim yaşamı ile uyku düzeni/kalitesi, yeme-içme alışkanlıkları ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde etkiler.<ref name="NIH2016" /><ref name="DSM5" /> Majör depresyon bozukluğuna sahip yetişkin hastaların %2-7'si [[intihar]] ile yaşamını kaybetmektedir.<ref>{{cite book|last1=Richards|first1=C. Steven|last2=O'Hara|first2=Michael W.|title=The Oxford Handbook of Depression and Comorbidity|date=2014|publisher=Oxford University Press|isbn=9780199797042|page=254|url=https://books.google.ca/books?id=9jpsAwAAQBAJ&pg=PA254|language=en}}</ref> Buna ek olarak, intihar eden kimselerin yaklaşık %60'ı depresyon ya da bir diğer [[duygudurum bozukluğu]]ndan muzdariptir.<ref>{{cite book|last1=Lynch|first1=Virginia A.|last2=Duval|first2=Janet Barber|title=Forensic Nursing Science|date=2010|publisher=Elsevier Health Sciences|isbn=0323066380|page=453|url=https://books.google.ca/books?id=nD6VAFvKGC0C&pg=PA453|language=en}}</ref>
Hastalığın getirdiği düşük ruh hali durumuna, sıklıkla, düşük [[benlik saygısı]], önceden keyif alınan aktivitelerden [[anhedoni|haz yitimi]], düşük enerji ve sebebi belirsiz [[acı]] duyma hissi eşlik eder.<ref name="NIH2016" /> Yanı sıra, hasta kimse, zaman zaman [[delüzyon|yanlış inanç]]lara ya da [[halüsinasyon|herhangi bir uyarıcı olmaksızın bir sanının varlığına dair inanış]]lara kapılabilir.<ref name="NIH2016" /> Kimi hastalar, sağlıklı geçen yıllar ile ayrılmış depresyon periyotları halinde hastalığı tecrübe ederken, geri kalan kısım hastalar, hastalık semptomlarını hemen hemen sürekli bir şekilde gösterirler.<ref name="DSM5" /> Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin kişisel, mesleki, veya öğrenim yaşamı ile uyku düzeni/kalitesi, yeme-içme alışkanlıkları ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde etkiler.<ref name="NIH2016" /><ref name="DSM5" /> Majör depresyon bozukluğuna sahip yetişkin hastaların %2-7'si [[intihar]] ile yaşamını kaybetmektedir.<ref>{{cite book|last1=Richards|first1=C. Steven|last2=O'Hara|first2=Michael W.|title=The Oxford Handbook of Depression and Comorbidity|date=2014|publisher=Oxford University Press|isbn=9780199797042|page=254|url=https://books.google.ca/books?id=9jpsAwAAQBAJ&pg=PA254|language=en}}</ref> Buna ek olarak, intihar eden kimselerin yaklaşık %60'ı depresyon ya da bir diğer [[duygudurum bozukluğu]]ndan muzdariptir.<ref>{{cite book|last1=Lynch|first1=Virginia A.|last2=Duval|first2=Janet Barber|title=Forensic Nursing Science|date=2010|publisher=Elsevier Health Sciences|isbn=0323066380|page=453|url=https://books.google.ca/books?id=nD6VAFvKGC0C&pg=PA453|language=en}}</ref>


<!-- Sebep ve Teşhis -->
Hastalığın ana sebebinin [[genetik]], çevresel ve fizyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna düşünülmektedir.<ref name=NIH2016>{{cite web|title=Depression|url=http://www.nimh.nih.gov/health/topics/depression/index.shtml|website=NIMH|accessdate=31 July 2016|date=May 2016}}</ref> Risk faktörleri arasında, aile geçmişinde hastalığa rastlanılması, önemli ve büyük hayat değişiklikleri, birtakım ilaçlar, kronik sağlık sorunları ve madde bağımlılığı bulunmaktadır.<ref name=NIH2016/><ref name=DSM5/> Riskin yaklaşık %40'ının genetik ile alakalı olduğu belirtilmektedir.<ref name=DSM5/>

Majör depresif bozukluk teşhisi, meselenin odağındaki kimsenin rapor ettiği tecrübeler ve [[akli durum muayenesi]]ne göre yapılmaktadır.<ref name=Pat2015>{{cite book|last1=Patton|first1=Lauren L.|title=The ADA Practical Guide to Patients with Medical Conditions|date=2015|publisher=John Wiley & Sons|isbn=9781118929285|page=339|edition=2|url=https://books.google.ca/books?id=OTJiCgAAQBAJ&pg=PA339|language=en}}</ref> Hastalık teşhisi için herhangi bir laboratuvar testi yoktur.<ref name=DSM5/> Fakat, laboratuvar testleri, aynı hastalık belirtilerine sebep olan diğer fiziksel durumların teşhis sürecinde elenmesi için kullanılabilmektedir.<ref name=Pat2015/> Majör depresif bozukluk, hayatın normal bir parçası olan ve daha düşük bir kuvvetteki [[üzüntü]] duygusundan ayrı görülmelidir.<ref name=DSM5/> Amerika Birleşik Devletleri Preventive Services Task Force (USPSTF) 12 yaş üzeri bireyler için hastalık taramasının yapılmasını önermekte iken,<ref name=US2016>{{cite journal|last1=Siu|first1=AL|last2=US Preventive Services Task Force|first2=(USPSTF)|last3=Bibbins-Domingo|first3=K|last4=Grossman|first4=DC|last5=Baumann|first5=LC|last6=Davidson|first6=KW|last7=Ebell|first7=M|last8=García|first8=FA|last9=Gillman|first9=M|last10=Herzstein|first10=J|last11=Kemper|first11=AR|last12=Krist|first12=AH|last13=Kurth|first13=AE|last14=Owens|first14=DK|last15=Phillips|first15=WR|last16=Phipps|first16=MG|last17=Pignone|first17=MP|title=Screening for Depression in Adults: US Preventive Services Task Force Recommendation Statement.|journal=JAMA|date=26 January 2016|volume=315|issue=4|pages=380–7|pmid=26813211|doi=10.1001/jama.2015.18392}}</ref><ref name=US2016Peds>{{cite journal|last1=Siu|first1=AL|last2=U.S. Preventive Services Task|first2=Force|title=Screening for Depression in Children and Adolescents: U.S. Preventive Services Task Force Recommendation Statement.|journal=Annals of Internal Medicine|date=1 March 2016|volume=164|issue=5|pages=360–6|pmid=26858097|doi=10.7326/M15-2957}}</ref> [[Cochrane review]] taramanın gerekliliği için yetersiz kanıt olduğu görüşünü iletmiştir.<ref name=Gil2005>{{cite journal |vauthors=Gilbody S, House AO, Sheldon TA | title = Screening and case finding instruments for depression | journal = Cochrane Database of Systematic Reviews | issue = 4 | pages = CD002792 | year = 2005 | pmid = 16235301 | doi = 10.1002/14651858.CD002792.pub2 | url = http://www.cochrane.org/reviews/en/ab002792.html }}</ref>

Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon [[tıbbi]] bir [[teşhis]]tir ve günlük kullanımdaki ''depresif olma'' durumundan çok daha farklıdır. Depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, tembel, sinirli, motivasyonsuz ve apatik hissedebilir. Klinik depresyon, normal üzüntü hissinden daha yoğun, sürekli ve kişinin günlük işlerini etkileyecek düzeydeki çökkün bir duygusal durumu ifade eder. kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek, bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, [[melankoli]] veya keder durumudur.
Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon [[tıbbi]] bir [[teşhis]]tir ve günlük kullanımdaki ''depresif olma'' durumundan çok daha farklıdır. Depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, tembel, sinirli, motivasyonsuz ve apatik hissedebilir. Klinik depresyon, normal üzüntü hissinden daha yoğun, sürekli ve kişinin günlük işlerini etkileyecek düzeydeki çökkün bir duygusal durumu ifade eder. kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek, bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, [[melankoli]] veya keder durumudur.



Sayfanın 21.07, 24 Ocak 2017 tarihindeki hâli

Şablon:Başka dilden çevrilmekte

Depresyon sözcüğünün diğer anlamları için Depresyon (anlam ayrımı) sayfasına bakınız
Majör depresif bozukluk
Diğer adlarklinik depresyon, majör depresyon
Vincent van Gogh'un 1890 yılı çizimli resmi,
Sorrowing old man ('At Eternity's Gate'). Bu portrenin, ressamın kendisi olduğu düşünülmektedir. [kaynak belirtilmeli]
UzmanlıkPsikiyatri Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Majör depresif bozukluk, Majör depresyon, veya Klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır.[1] Hastalık, ancak uzman bir hekim tarafından tıbbi teşhisi konulabilecek (ör. bir psikolog hastalığın teşhisinde bulunamamaktadır) bir hastalıktır. Hastalık, halk arasında kullanılan depresif olma durumunu ile alakalı olmayıp, bu ruh hallerinden her yönden ve tamamen ayrılan bir hastalık türüdür.

Hastalığın getirdiği düşük ruh hali durumuna, sıklıkla, düşük benlik saygısı, önceden keyif alınan aktivitelerden haz yitimi, düşük enerji ve sebebi belirsiz acı duyma hissi eşlik eder.[1] Yanı sıra, hasta kimse, zaman zaman yanlış inançlara ya da herhangi bir uyarıcı olmaksızın bir sanının varlığına dair inanışlara kapılabilir.[1] Kimi hastalar, sağlıklı geçen yıllar ile ayrılmış depresyon periyotları halinde hastalığı tecrübe ederken, geri kalan kısım hastalar, hastalık semptomlarını hemen hemen sürekli bir şekilde gösterirler.[2] Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin kişisel, mesleki, veya öğrenim yaşamı ile uyku düzeni/kalitesi, yeme-içme alışkanlıkları ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde etkiler.[1][2] Majör depresyon bozukluğuna sahip yetişkin hastaların %2-7'si intihar ile yaşamını kaybetmektedir.[3] Buna ek olarak, intihar eden kimselerin yaklaşık %60'ı depresyon ya da bir diğer duygudurum bozukluğundan muzdariptir.[4]

Hastalığın ana sebebinin genetik, çevresel ve fizyolojik faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna düşünülmektedir.[1] Risk faktörleri arasında, aile geçmişinde hastalığa rastlanılması, önemli ve büyük hayat değişiklikleri, birtakım ilaçlar, kronik sağlık sorunları ve madde bağımlılığı bulunmaktadır.[1][2] Riskin yaklaşık %40'ının genetik ile alakalı olduğu belirtilmektedir.[2]

Majör depresif bozukluk teşhisi, meselenin odağındaki kimsenin rapor ettiği tecrübeler ve akli durum muayenesine göre yapılmaktadır.[5] Hastalık teşhisi için herhangi bir laboratuvar testi yoktur.[2] Fakat, laboratuvar testleri, aynı hastalık belirtilerine sebep olan diğer fiziksel durumların teşhis sürecinde elenmesi için kullanılabilmektedir.[5] Majör depresif bozukluk, hayatın normal bir parçası olan ve daha düşük bir kuvvetteki üzüntü duygusundan ayrı görülmelidir.[2] Amerika Birleşik Devletleri Preventive Services Task Force (USPSTF) 12 yaş üzeri bireyler için hastalık taramasının yapılmasını önermekte iken,[6][7] Cochrane review taramanın gerekliliği için yetersiz kanıt olduğu görüşünü iletmiştir.[8]

Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon tıbbi bir teşhistir ve günlük kullanımdaki depresif olma durumundan çok daha farklıdır. Depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, tembel, sinirli, motivasyonsuz ve apatik hissedebilir. Klinik depresyon, normal üzüntü hissinden daha yoğun, sürekli ve kişinin günlük işlerini etkileyecek düzeydeki çökkün bir duygusal durumu ifade eder. kişinin sosyal işlevlerini ve günlük yaşama dair etkinliklerini rahatsız edecek, bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, melankoli veya keder durumudur.

Yaşam boyu yaygınlığının %17-19, bir yıllık yaygınlığının ise %1-9 arasında olduğu bildirilen “Majör Depresif Bozukluk” (MDB) (Angst 1992); sık görülen, atakları uzun süren, süreğenleşme, depreşme ve yineleme oranları yüksek, şiddetli fiziksel ve psikososyal yeti yitimine neden olan yıkıcı bir bozukluktur. Depresyonun neden olduğu yeti yitimi, sosyal ve mesleki alanlarda olabilir ve kişinin aile düzeni ile ekonomik durumuna olumsuz etkiler yapabilir. Depresyon, birey kadar çevresi ve bakımını üstlenenler üzerinde de olumsuz etkiler yaratır (Davis ve Glassman 1989). İntihar girişimi sonucu ölüm oranı %15 olan ve intihar sonucu ölümlerin yaklaşık %50’sinden sorumlu olan MDB’nin toplumsal maliyeti oldukça yüksektir(Angst 1992).

Hastalık esnasında kişide ruhsal açıdan, ani sinir bozuklukları, deporsanalize olma, aşırı kaygı ve korku, özsaygı yitimi görülür. Fiziksel etkileri ruhsal semptomlara bağlı olarak, aşırı kilo kaybı, sinirsel mide bozuklukları, kusma, aşırı terlemedir. İlaçla tedavi edilmeden, kendiliğinden geçme olasılığı düşük bir hastalık olduğu gibi olumsuz dış etkenler hastalığı tetikler ve nöbetlerin artmasına yol açar.

Tedavi süreci hastanın iyileşme isteğiyle doğru orantılı olarak gelişme kaydederek ilerler. İlaç tedavisi sırasında, ilacın dozuna bağlı olmaksızın ara ara nöbetler ve/veya ataklar yaşanabilen bir hastalıktır.

Tarihsel Gelişim

Antik Yunan uygarlığında önemli bir hekim olan Galen (M.S. 131– 201) depresyonu; hayattan memnun olmama hâli olarak tanımlamış, genetik ve çevresel faktörlerin rolü üzerinde durmuştur.

Çin’de 14.yy ile 20.yy arasındaki geniş dönemde depresyon, yaşamsal hava dolaşımında bozulma, aşırı yas ve hastanın kontrol edemediği çaresizlik durumları olarak nitelendirilmiştir.

Ortaçağ’da Avrupa’da Thomas Willis (1621-1675) ile kimyasal formülasyonlar hâkim olmaya başlamıştır. Willis, depresyonun vücut sıvılarının aşırı tuzlanmasına (salinifikasyon) bağlı olduğunu söyleyerek iatroşimik modeli ileri sürmüştür.

18. yüzyılda Newton ve Bellini’nin mekanik kuramları temel bilimleri olduğu gibi tıbbı da etkilemiştir. Bu mekanistik yaklaşım ile William Cullen ve Hoffmann depresyonu hidrodinamik, mikropartiküler ilkeleri ile vücut sıvılarındaki akımın bozulması biçiminde açıklamışlardır. Depresyonda merkezi sinir sisteminin önemli rolü olduğunu ve sinir sıvılarında etkileşimin büyük olasılıkla elektriksel olduğunu ileri sürmüşlerdir.

19. yüzyılın ilk yarısında psikiyatrik bozukluklara yaklaşım, klinik ve anatomik görüşle açıklanma yönünde olmuştur. Bayle’nin kronik araknoiditi tanımlaması ve paralizi jeneralenin psikiyatrik belirtilerinin açıklanması etkili olmuştur. Hastalıkların belirtilerinin anatomik lezyonlardan kaynaklandığı görüşü organik hastalık kavramını oluşturmuştur. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında hastalıkları açıklamada anatomik değişiklikleri anlamadaki güçlük nedeni ile gözlemlere dayalı kuramsal görüşler hâkim olmaya başlamıştır.19. yüzyılın sonlarında depresyon, ruhsal bir düşkünlük hâli, cesaret ve insiyatif eksikliği, karamsar düşüncelere eğilim, heyecansal fonksiyonda düşüklük, genel hareketlerde azalma olarak tanımlanmaktadır.[9]

Fransız bir psikiyatrist olan ve Salpetriere Hastanesi'nin yöneticiliğini yapan Jean Pierre Falret, 1854 yılında bazı depresyondaki hastaların zaman içinde taşkınlık geliştirdiklerini, sonrasında da tekrardan depresif dönemin ortaya çıkabildiğini gözlemlemiş ve bu döneme dalgalanan delilik anlamına gelen “folie circulaire” adını vermiştir.[10]

19. yüzyılın sonlarında depresyon, evreleri olan bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Mani ve melankoli, depresyonun evreleri olarak tanımlanmıştır.

20. yüzyılın başlarında depresyon bir terim olarak bazen melankoli ile eş anlamlı, bazen de onun bir semptomu olarak kullanılmıştır. Ancak Alman psikiyatrist Emil Kraepelin (1856-1926) depresyonu bir semptom olarak değil depresif durumlar başlığı içinde bir kategori olarak tanımlamıştır. Kraepelin klinik depresyonda ana patolojinin duygu durumda çökkünlük ve fiziksel, zihinsel süreçlerde yavaşlama olduğunu belirtmiştir. Psikiyatride involüsyonel melankoli olarak bilinen ve ileri yaşlarda, kadınlarda menapoz sonrası, erkeklerde geç erişkinlik döneminde başlayan aşırı kaygı, sinirlilik ve ajitasyonların olduğu bir depresyon tipini tanımlamıştır.

20. yüzyılda psikanalitik, davranışçı ve bilişsel yaklaşımlar gibi birbirleriyle rekabet eden farklı kuramsal bakış açılarının getirdikleri ile depresyon hakkındaki bilgiler daha da fazlalaşmıştır. Bu dönemde gelişen teknoloji sayesinde genetik, beyin biyokimyası, elektrofizyolojik ve radyolojik çalışmalarla psikiyatrik bozukluklar daha farklı algılanmaya başlanılmıştır. 1950’li yıllarda duygu durumda etkili bazı ilaçların gündeme gelmesi ile merkezi sinir sisteminin depresyondaki rolü daha da belirginleşmiştir. 1963 yılında McLennan’ın asetilkolin sinapslarını tanımlaması, 1968’de dopa dekarboksilazın bulunmasıyla monoaminler hakkında bilgiler giderek artmıştır. Monoamin depolarını boşaltarak kan basıncını düşüren rezerpinin bazı hastalarda depresyona yol açtığının gözlenmesi ile monoaminlerle depresyon arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir. 1965 yılında Joseph Schildkraud, William Bunney ve John Davis depresyon ile monoaminlerdeki (noradrenalin) azalma arasında bir bağlantı kuran ilk formal hipotezi ileri sürmüşlerdir.

1968 yılında Alec Coppen, 1969 yılında Lapin ve Oxenkurg, bu modeli serotonin ile açıklamışlardır. Depresyonda monoaminlerin rolünü aydınlatmaya yönelik başka bir çalışma 1972 yılında David Janowsky ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. Kolinerjik ve noradrenerjik dengedeki bozulma olduğu varsayımını ileri sürmüşlerdir. Bu varsayımla ilişkili olarak J. Christian Gillin kolinerjik sistemde aşırı duyarlılık olduğundan bahsetmiştir.[11]

20. yüzyılın ortalarında nörofizyolojik yaklaşımlar depresyon konusunda önemli katkılar sağlamıştır. Günümüzde depresyon konusunda psikolojik ve biyolojik modeller arasında bağlantı kurmaya çalışılmaktadır.

Belirtileri

Klinik bir sendrom olan depresyon, kişinin duyguları, düşünceleri, bilişsel işlevleri, davranışları ve bedeninin bazı işlevlerinde değişiklikler meydana getirir. Depresyonda sözcüğü, çoğunlukla hayal kırıklığına uğramış, sinirli ya da benzer olumsuz duygulara işaret eden terimlerin yerine kullanılır. Depresyon, hastalık olarak kabul edilebilmesi için belirtilerin kişide en az 2 hafta görülüp kişinin işlevselliğini bozması gerekmektedir.

Depresyon, bilişsel ve vejatatif belirtilerden oluşur. Hayattan zevk kaybı, ilgi azalması, konsantrasyon bozukluğu, dikkatte azalma ve buna bağlı unutkanlık, kararsızlık, değersizlik hissi, suçluluk hissetme, intihar düşünceleri, karamsarlık gibi bilişsel belirtilerin yanında uykuda artış ya da azalma -ki bu durum daha çok uykuya dalmakta güçlük ve her zamanki uyanma saatinden 1-2 saat erken uyanma ile kendini gösterir-, iştahta azalma ya da artış, enerji azlığı, yorgunluk, psikomotor retardasyon denilen hareketlerde yavaşlama (bazen artış gösterebilir), cinsel istekte azalma olarak kendini gösterir. Bu duyguların yanı sıra, bazı depresyon hastaları huzursuzluk, endişe ve kaygı hislerinden de şikayet ederler. Bazen de çabuk rahatsız olma ve sinirlenme gibi duygusal değişikler gözlenebilir.

Depresyon tanısı konulabilmesi için belirtilerin en az 2 hafta bulunma koşulu aranır. Belirtilerden depresif duygulanım ve hayattan zevk kaybı ve ilgi kaybı kişide bulunması zorunludur. Diğer belirtilerden en az 5 tanesi eşlik etmelidir.

kaynakça

Dipnotlar

  1. ^ a b c d e f "Depression". NIMH. May 2016. Erişim tarihi: 31 July 2016. 
  2. ^ a b c d e f Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; DSM5 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
  3. ^ Richards, C. Steven; O'Hara, Michael W. (2014). The Oxford Handbook of Depression and Comorbidity (İngilizce). Oxford University Press. s. 254. ISBN 9780199797042. 
  4. ^ Lynch, Virginia A.; Duval, Janet Barber (2010). Forensic Nursing Science (İngilizce). Elsevier Health Sciences. s. 453. ISBN 0323066380. 
  5. ^ a b Patton, Lauren L. (2015). The ADA Practical Guide to Patients with Medical Conditions (İngilizce) (2 bas.). John Wiley & Sons. s. 339. ISBN 9781118929285. 
  6. ^ Siu, AL; US Preventive Services Task Force, (USPSTF); Bibbins-Domingo, K; Grossman, DC; Baumann, LC; Davidson, KW; Ebell, M; García, FA; Gillman, M; Herzstein, J; Kemper, AR; Krist, AH; Kurth, AE; Owens, DK; Phillips, WR; Phipps, MG; Pignone, MP (26 January 2016). "Screening for Depression in Adults: US Preventive Services Task Force Recommendation Statement". JAMA. 315 (4): 380–7. doi:10.1001/jama.2015.18392. PMID 26813211. 
  7. ^ Siu, AL; U.S. Preventive Services Task, Force (1 March 2016). "Screening for Depression in Children and Adolescents: U.S. Preventive Services Task Force Recommendation Statement.". Annals of Internal Medicine. 164 (5): 360–6. doi:10.7326/M15-2957. PMID 26858097. 
  8. ^ Gilbody S, House AO, Sheldon TA (2005). "Screening and case finding instruments for depression". Cochrane Database of Systematic Reviews (4): CD002792. doi:10.1002/14651858.CD002792.pub2. PMID 16235301. 
  9. ^ “Melancholia and depression during the 19th century: a conceptual History”. British Journal of Psychiatry, Vol:153, 1998, pp: 298- 304.
  10. ^ “Falret's discovery: the origin of the concept of bipolar affective illness”, Am J Psychiatry, Vol: 140, 1983, pp:1127-1133
  11. ^ “Tarihsel bakış içinde depresyon”, Türkiye Klinikleri Dahili Tıp Bilimleri Psikiyatri Dergisi, Cilt 47, 2003

Klinik depresyon