Burdur (il): Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Beterbocu (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
Beterbocu (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
37. satır: 37. satır:


M.Ö.1180-750 tarihleri arasında Anadolu’da Karanlık Çağ başlar. Bu zamana ait bilgiler yetersiz ve yüzeyseldir.
M.Ö.1180-750 tarihleri arasında Anadolu’da Karanlık Çağ başlar. Bu zamana ait bilgiler yetersiz ve yüzeyseldir.
[[Resim:BakibeyKonagi.jpg|thumb|right|300px|Osmanlı Döneminde kalma Bakibey Konağı yada Koca Oda'dan Bir görünüm]]


M.Ö.1200 yıllarında Ege üzerinden gelen kavimler Hitit Devletini yıkmışlar ve Anadolu’da yerleşmişlerdir. Asur kaynaklarında Muşki adıyla görülan bu kavmin Frigler olduğu kabul edilmektedir. Frig Devleti kısa zamanda gelişerek Pisidialıları da hakimiyetine aldı. Yakın zamana kadar Burdur İlinde bir Frig merkezi yoktu. Ancak, son yıllarda Düğer Köyünde ortaya çıkarılarak antika kaçakçıları tarafından talan edilen mabedin bir Frig eseri olması olasıdır. Yine bu çevrede bulunan ve Burdur Müzesinde teşhir edilen Frig çağı çanak çömlek bu fikri doğrulamaktadır.
M.Ö.1200 yıllarında Ege üzerinden gelen kavimler Hitit Devletini yıkmışlar ve Anadolu’da yerleşmişlerdir. Asur kaynaklarında Muşki adıyla görülan bu kavmin Frigler olduğu kabul edilmektedir. Frig Devleti kısa zamanda gelişerek Pisidialıları da hakimiyetine aldı. Yakın zamana kadar Burdur İlinde bir Frig merkezi yoktu. Ancak, son yıllarda Düğer Köyünde ortaya çıkarılarak antika kaçakçıları tarafından talan edilen mabedin bir Frig eseri olması olasıdır. Yine bu çevrede bulunan ve Burdur Müzesinde teşhir edilen Frig çağı çanak çömlek bu fikri doğrulamaktadır.
51. satır: 52. satır:
Roma İmparatorluğu’nun M.S.395 yılında ikiye ayrılmasıyla [[Pisidia]], Bizans İmparatorluğu’nun idaresine geçti. Bizans çağında bölgenin önemli şehirleri yavaş yavaş gerileyerek eski değerlerini kaybetmişlerdir. Sanat yönünden İlimizde bu çağa ait önemli bir eser yoktur. Bizans çağı bölgemizde Türk hakimiyetine, yani 11 y.y.’ın sonlarına kadar sürmüştür.
Roma İmparatorluğu’nun M.S.395 yılında ikiye ayrılmasıyla [[Pisidia]], Bizans İmparatorluğu’nun idaresine geçti. Bizans çağında bölgenin önemli şehirleri yavaş yavaş gerileyerek eski değerlerini kaybetmişlerdir. Sanat yönünden İlimizde bu çağa ait önemli bir eser yoktur. Bizans çağı bölgemizde Türk hakimiyetine, yani 11 y.y.’ın sonlarına kadar sürmüştür.
=== Müslüman Türk Dönemi ===
=== Müslüman Türk Dönemi ===
[[Resim:BakibeyKonagi.jpg|thumb|right|300px|Osmanlı Döneminde kalma Bakibey Konağı yada Koca Oda'dan Bir görünüm]]


1071 [[Malazgirt Savaşı]]’ndan sonra kitleler halinde Anadolu’ya gelen [[Oğuz]] ve Türkmen aşiretleri büyük merkezleri ele geçirmiş, [[Anadolu Selçuklu Devleti]] kurulmuştur. Türkmen aşiretleri ele geçen şehir ve kasabalara yerleşmeye ve yeni yeni kasaba ve köyler kurmaya başlamışlardır.
1071 [[Malazgirt Savaşı]]’ndan sonra kitleler halinde Anadolu’ya gelen [[Oğuz]] ve Türkmen aşiretleri büyük merkezleri ele geçirmiş, [[Anadolu Selçuklu Devleti]] kurulmuştur. Türkmen aşiretleri ele geçen şehir ve kasabalara yerleşmeye ve yeni yeni kasaba ve köyler kurmaya başlamışlardır.

Sayfanın 19.47, 17 Ocak 2009 tarihindeki hâli

Şablon:TR il bilgi kutusu

Burdur Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'nde bulunan bir ilidir. Burdur'un plaka kodu 15 ve il sınırlarındaki toplam nüfus 256.803'tür. En büyük ve gelişmiş ilçesi Bucak'tır.

Tarihi

Burdur İli Neolitik çağa kadar inen zengin tarihi içinde bir çok yerleşmelere sahne olmuştur. Çeşitli kaynaklar ve çevrede görülen arkeolojik kalıntılar bu uzun geçmişin safhalarına işaret eder. Ancak yeterince araştırma ve kazı yapılmadığından, Burdur tarihini hiç değilse ana çizgileri ile saptamak mümkün olmaktadır. İl topraklarının büyük bir kısmı antik PİSİDİA bölgesinin sınırları içindedir.

Tarih Öncesi Çağlar

NEOLİTİK ÇAĞ:Burdur Hacılar Köyünde 1958-1960 yıllarında Prof.J.Mellaart tarafından yapılan kazılarda ana toprak üzerine oturmuş ve M.Ö.7 Bine tarihlenen Keramik Neolitik tabakaya rastlanılmıştır. Bu yerleşmeden sonra 9-8-7-6 tabakaları içine alan ve M.Ö. 5400 tarihinde bir yangınla sona eren Geç Neolitik yerleşme görülmüştür. Hacılar, Konya Çatalhöyük ile birlikte Anadolu’da bugüne kadar araştırılan yerleşme yerlerinden en eski kültürü içerenlerdendir. Çok uzun süren Paleolitik Çağdan sonra başlayan Neolitik Çağın başlıca özelliği; İnsanların hayvanları evcilleştirmesi, üretici olarak tarım yapması, köyler kurması ve çanak çömlek yapımını öğrenmiş bulunmasıdır. Obsidiyen ve çakmak taşı aletler, tek renkli çeşitli biçimde çanak çömlekler, Anadolu’nun ilk heykelcikleri olarak bilinen Ana İlahe’yi temsil eden pişmiş toprak figürinler ve süs eşyaları Neolitik Çağda Hacılar’ın önemli eserleridir. Burdur’da bu çağa ait araştırılmış başka bir merkez yoksa da civar höyüklerde Hacılar paraleli bazı satıh üstü buluntular ele geçmiştir. İleride yapılacak araştırmalar, büyük bir olasılıkla Burdur'daki diğer Neolitik yerleşme merkezlerini gün ışığına çıkaracaktır.

KALKOLİTİK ÇAĞ:Bu çağın başlıca özelliği taş, kemik ve ağaç aletlerin yanında; Madeninde kullanılmaya başlanmış olmasıdır. Burdur’da Kalkolitik yerleşmeye sahne olduğu saptanan bir çok höyük bulunmaktadır. Bunların en önemlileri Hacılar, Kuruçay, Gebrem ve Burdur Höyükleridir. Çanak çömlek ve bundan önceki çağda olduğu gibi elde yapılmıştır. Ancak Hacılar, çağdaşlarının çok ötesinde bir teknikle ve güzellikle yaptığı çanak çömleğiyle, Dünya Arkeoloji Literatüründe haklı bir üne sahiptir. Kaplar krem zemin üzerine kırmızı, kahverengi ve geometrik motiflerle süslenmiştir.

Dosya:KurucayHoyugu.jpg
Kalkolitik Çağda Yerleşim Gözlenen Yerleşkelerden Kuruçay Höyüğü

ESKİ TUNÇ ÇAĞI: Anadolu’da M.Ö. 3 binin başından itibaren çeşitli madenlerden bol miktarda eser yapılmaya başlanmıştır. Bakır, kurşun, kalay, gümüş, altın, tunç ve elektrondan çeşitli eserler oluşturulmuştur. İlde bu çağa ait yerleşmelere sahne olmuş çok sayıda höyük vardır. Bunlar arasında; Yazıköy, Yarıköy, Çamur Höyük, Hasanpaşa, Harmankaya höyükleri sayılabilir. Çanak çömlek yapımında bölgesel ayrılıklar bulunmasına karşın bütün bölgeler arasındaki kültür ilişkilerini gösteren izler görülür. Kaplar yine elde yapılmış ve cilalıdır. Ancak çağın sonunda geometrik, süslü boyalı, çanak çömlek yapımına başlanmıştır.


Antik ve Helenistik Dönem

M.Ö. 2 binin başlarında Anadolu çok zengin ve bayındır ülkelerden biriydi. Anadolu’nun bu zenginliğini öğrenen Mezapotamyalılar Asur Devletinin öncülüğünde Anadolu ile ticari ilişkilere girmişler ve böylelikle yazının bu ülkede tanınıp kullanılmasına yol açarak Anadolu’nun tarih çağına girmesine neden olmuşlardır. M.Ö. 17. yüzyıla kadar uzanan ve Asur Ticaret Kolonileri Çağı adıyla anılan bu devrede Burdur Tarihi oldukça karanlıktır. Ancak, son yıllarda Düğer köyünde ve Yarışlı Gölü kıyılarında bulunan eserlerin bu çağa ait oluşu İlimiz tarihinin karanlık bir yönünü aydınlatması bakımından önem taşımaktadır.

M.Ö.17. yüzyıldan sonra Anadolu’da Eski Hitit Çağı başlar. Bu çağlarda Pisidia, Pamphylia ve Likya bölgelerinde Arzava Krallığı hüküm sürmektedir. Hitit metinlerinden öğrenilen ve sayıca az olan bazı Arzava şehirlerinin yerlerini saptamak için şehirlere isim benzemesinden başka delil elde edemiyoruz. Örneğin; Kuwalapassa’nın Kolbasa (Kestel), Arzava Prenslerinin ikametgahları olan Sallapaşa’nın Sagalassus biçiminde devam ettiği düşünülmektedir. Arzava Krallığı, Hititler için her zaman bir düşman olmuştur. Bir Hitit metninde; “Aşağı memleketten Arzavalı Düşman geldi ve Hitit Yurdunu tahrip etti” denilmektedir. Mısır’da ele geçen bazı belgelerde Arzava Kralı Lablayaş’ın Mısır Kralı III. Amenophis’in haremine kız gönderdiği ve kralında buna karşı birçok değerli hediyeler yolladığı kaydedilmektedir.

Buradan Arzava’nın önemli ve geniş bir ülke olduğunu anlıyoruz. Ancak Arzava Krallığının etkisi Hitit İmparatoru II.Murşil’in Arzava Kralı Uhhaluiş’i mağlup etmesiyle son bulmuştur. Ege’den gelen ve göç dalgalarıyla yıkılan Hitit İmparatorluğuyla birlikte Arzava Krallığı hakkındaki bilgi de bitmektedir.

M.Ö.1180-750 tarihleri arasında Anadolu’da Karanlık Çağ başlar. Bu zamana ait bilgiler yetersiz ve yüzeyseldir.

Dosya:BakibeyKonagi.jpg
Osmanlı Döneminde kalma Bakibey Konağı yada Koca Oda'dan Bir görünüm

M.Ö.1200 yıllarında Ege üzerinden gelen kavimler Hitit Devletini yıkmışlar ve Anadolu’da yerleşmişlerdir. Asur kaynaklarında Muşki adıyla görülan bu kavmin Frigler olduğu kabul edilmektedir. Frig Devleti kısa zamanda gelişerek Pisidialıları da hakimiyetine aldı. Yakın zamana kadar Burdur İlinde bir Frig merkezi yoktu. Ancak, son yıllarda Düğer Köyünde ortaya çıkarılarak antika kaçakçıları tarafından talan edilen mabedin bir Frig eseri olması olasıdır. Yine bu çevrede bulunan ve Burdur Müzesinde teşhir edilen Frig çağı çanak çömlek bu fikri doğrulamaktadır.

M.Ö.7. y.y’da Frig Devleti ile birlikte bölgemiz de Lidya egemenliğine girmiştir. Bu egemenlik M.Ö.546 tarihinde Lidya Kralı Krezüs’ün Pers Kralı Kurus’a yenilmesine kadar devam eder. Böylece Pisidia’da çok uzun süren bir Pers hakimiyeti başlamış olur. Ancak Persler’in Pisidialılar üzerinde bariz bir etkisi olmamıştır.

Genç Makedonya Kralı İskender’in M.Ö.334 yılında büyük ordusuyla birlikte Çanakkale üzerinden Anadolu’ya geçtiği görülür. Önüne çıkan bütün kuvvetleri ezen İskender; Likya, Karya ve Pamphylia’yı zaptederek, Kestros (Aksu) vadisinden PİSİDİA üzerine yürüdü. Zorlu savaşlardan sonra bölgenin önemli şehirlerinden olan Sagalassus ve Kremna’yı aldı. (M.Ö.333)

Bir süre sonra İskender’in Doğu zaferinde ölmesiyle İmparatorluk, generalleri arasında bölüşüldü. Anadolu Antigonas’a kaldı. Selefkos Hanedanı’nın kurduğu Asya İmparatorluğu’nun en büyük rakibi Antigonas idi. Ancak M.Ö. 301 tarihinde onun da Selefkos Nikator’la İpsos savaşında yenilmesiyle Pisidia Selefkosların eline geçti. Selefkoslardan sonra bölge M.Ö.228 tarihinde Bergama krallığına ve M.Ö.64 tarihinde bu krallığın yıkılmasıyla Roma hakimiyetine geçmiştir. Anadolu ve Pisidia bir çok Roma generali ve diktatörü arasında el değiştirdiği için sürekli bir yöneticiden uzak kalmış, birlik kurulamamıştır.

M.Ö.36 tarihinde Brütüs ve Kassius'un Galatia yardımcı ordusu kumandanı Amyntas, Antonius’un tarafına geçince Galatia ve Pisidia’nın kralı olmuştur. Oktavia’da Aktium savaşından önce kendi tarafını seçtiğinden Amyntas’ı ölünceya kadar (M.Ö.25) krallığında bırakmıştır. Ölümünden sonra Kremna (Çamlık), Komama (Ürkütlü) ve Olbasa (Belenli) birer Roma kolonisi haline getirilmiştir. Roma Dönemi ve Doğu Roma Dönemi Roma çağında Pisidia’nın her tarafında yoğun bir yerleşme vardır. Bir çok yeni şehir kurulmuş, eski merkezler yeniden onarılmıştır. İlde bulunan bütün harabelerin hemen hepsinde bu çağa ilişkin mimari kalıntılar görülmektedir. Bu çağa ait heykeltraşlık eserleri de Burdur Müzesi’nde sergilenmektedir. Roma İmparatorluğu’nun M.S.395 yılında ikiye ayrılmasıyla Pisidia, Bizans İmparatorluğu’nun idaresine geçti. Bizans çağında bölgenin önemli şehirleri yavaş yavaş gerileyerek eski değerlerini kaybetmişlerdir. Sanat yönünden İlimizde bu çağa ait önemli bir eser yoktur. Bizans çağı bölgemizde Türk hakimiyetine, yani 11 y.y.’ın sonlarına kadar sürmüştür.

Müslüman Türk Dönemi

1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra kitleler halinde Anadolu’ya gelen Oğuz ve Türkmen aşiretleri büyük merkezleri ele geçirmiş, Anadolu Selçuklu Devleti kurulmuştur. Türkmen aşiretleri ele geçen şehir ve kasabalara yerleşmeye ve yeni yeni kasaba ve köyler kurmaya başlamışlardır. Anadolu’nun başka bölgelerinde olduğu gibi, 1071-1100 yıllarında Türkmenlerin Kınalı Aşireti doğudan Pisidia’ya gelerek buraya yerleşti. Daha sonra; Konya Selçukluları ve bunların yıkılması ile kurulan Anadolu Beyliklerinden Hamitoğulları idaresine girmiştir. Daha sonra Yıldırım Bayezit Osmanlı Padişahı olunca; Anadolu’ya geçerek bütün beyleri birer birer ezmiş, sonra Hamit İline saldırarak bu beyliğin bütün topraklarını almış ve bu bölgeyi Anadolu Beylerbeyi merkezi olan Kütahya’ya 1391’de bağlamıştır. Bu suretle Hamitoğulları Beyliği ortadan kalkmıştır.Osmanlı Devleti 1914’de başlayan 1.Dünya Savaşı sonunda yenilmiş, 1918 Mondros Mütarekesinden sonra da varlığı ortadan kalkmıştır.

Kurtuluş Savaşı

Mondros Mütarekesinin ilk günlerinde, 57.Tümen’in önemli bir topçu ve piyade cephaneliği Antalya’nın Bademağacı Köyünde bulunmaktadır. İtalyanlar’ın Burdur’a doğru ilerleyeceği anlaşılınca, 57.Tümen Komutanı Albay Şefik Bey (Aker) 07.04.1919’da Bademağacı’na giderek cephaneliği boşalttırmıştır. Buradaki silah ve cephane, daha içerilere, Burdur’un Çeltikçi Köyüne götürülmüştür. Bu silahlardan, Nazilli cephesindeki direniş sırasında ve daha sonraki savaşlarda çok yararlanılmıştır.Burdur’lu Kuva-yi Milliyeciler’in, Demirci Mehmet Efe’nin, Yunanlılar’a karşı Nazilli cephesinde çarpışmalarında büyük yardımları olmuştur. Cepheye çok sayıda gönüllünün yanı sıra, silah, cephane, yiyecek ve giyecek göndermişlerdir. Nazilli cephesinde 400’e yakın Burdur’lu gönüllü hayatını kaybetmiştir. Burdur Kuva-yı Milliye teşkilatı çalışmalarını uzun süre bağımsız yürüttüyse de, Sivas Kongresi’nden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’ne bağlanmıştır. 1920’de toplanan Büyük Millet Meclisi’ne Burdur’dan ünlü kişiler katılmıştır. Bu milletvekillerinin en ünlüsü; İstiklal Marşı’nın Şairi Mehmet Akif ERSOY’dur.

Coğrafya

Dosya:SihirliturComHalukOzozlu Turkey BurdurYesilova LakeSalda4.jpg
Dünyaca ünlü Burdur il sınırları içinde yer alan Salda Gölü

İl bütünü ile bir plato manzarası göstermektedir. Bu yüzden İl topraklarını oluşturan platonun coğrafi karakterini üç bölümde incelemek mümkündür.Çevre dağlar ve bunların arasında kalan göl ve ovalardır. Kuzey, kuzeybatı ve güneydeki dağlar, bu dağlar arasına sıkışmış verimli ovalar ile küçük tarım alanları, göllere dökülen akarsuların beslenme havzaları bu bölüme girer. Bu ilk bölüme “deprasyon bölge” diyebiliriz.İl merkezinin güney ve güneydoğusuna doğru gidildikçe yükselti fazlalaşır. Bu bölümde ova, yayla, plato ve dağlar yer almaktadır.İl topraklarının güneybatı kesimlerini içine alır. Yüzey şekilleri bakımından bu bölüm yumuşak yapıdadır. Bu bölüm bütünüyle arızalı bir yayla görünümündedir.


İklimi

İl toprakları Akdeniz iklimi etkisinden uzakta kaldığından ve il topraklarının güneybatı yönünde mevcut yükseltiler nedeniyle kışlar soğuk, yazlar da sıcak geçer. Yıllık yağışın büyük bir kısmı kış aylarında yağmur ve kar biçiminde olur.Yıllık yağış ortalaması 398-804 mm arasında değişir. En yüksek sıcaklık 26C 30C, en düşük sıcaklık –16C -20C, yıllık ortalaması ise 11C 13C dolaylarındadır.

Nüfusu

Burdur ili sürekli bir artış göstermekle birlikte, Türkiye genelinde oldukça yavaş bir büyüme gözlenmektedir. İlin Nüfusu 1927’de yapılan ilk nüfus sayımında 83.000 iken; 1980’de 235.000’e, 1985 yılında ise 248.000’e ulaşmış bulunmaktadır. 1990 yılında yapılan sayıma göre ise 225.215 olarak görülmektedir. Ülke geneliyle karşılaştırmalı olarak ilin nüfus yoğunluğuna bakıldığında; Burdur’un nüfus yoğunluğunun her zaman ülke ortalamasının altında kaldığı görülmektedir. 1960’dan itibaren doğurganlık düzeyinin düşüklüğü ve çevre illere göçlerin sonucunda nüfus artış hızında önemli bir azalma görülmüştür.

Dış bağlantılar


Şablon:Türkiye idari