Nâilî: Revizyonlar arasındaki fark
[kontrol edilmiş revizyon] | [kontrol edilmemiş revizyon] |
Gerekçe: + telif hakkı ihlali |
yardım |
||
1. satır: | 1. satır: | ||
'''NÂİLÎ |
|||
'''Naili''', asıl adı ''Mustafa'' olup [[İstanbul]] doğumlu [[Türk]] [[divan]] [[şair]]idir. 17. yüzyılda yaşamıştır. Doğum tarihi bilinmemektedir. şarDevlet memurluğu yapmıştır. [[Gazel]] türünde başarılı örnekler veren şair, şiirlerinde anlam derinliğine inmiştir. [[Sebk-i Hindi]] akımının temsilcilerindendir.''Naili-i Kadim'' olarak da anılmıştır. Özlü, ahenkli, topluma yönelik şiirler yazma gayreti içinde olmuştur. Soyut ifadeleri ile renkli, veciz ifadeleri Nedim ve Şeyh Galip'i derinden etkilemiştir. ''Naili-i Kadim Divanı'' başlıca eseridir. |
|||
(ö. 1077 / 1666)''' |
|||
'''HAYATI''' |
|||
'''Adı - Mahlası – Ailesi''' |
|||
''' '''İstanbullu |
|||
olup asıl adı Mustafa’dır. XIX. Yüzyıl şairlerinden Manastırlı Nâilî’den |
|||
ayrılması için Nâilî-i Kâdîm diye anılır. Maden Kalemi kâtiplerinden Pîrî |
|||
Halîfe’nin oğlu olduğundan Pîrîzâde olarak da bilinir. Anne ve babasını genç |
|||
yaşta kaybeden Nâilî’nin bir kardeşi olduğu onun ölümüne yazdığı bir mersiyeden |
|||
anlaşılmaktadır. |
|||
'''Yaptığı işler''' |
|||
''' '''Babası gibi |
|||
Maden Kalemi’nde çalıştı ve bu dairede ser-halifeliğe kadar yükseldi. Bu |
|||
memuriyette iken ömrünün son yıllarında bilinmeyen bir sebepler Fâzıl Ahmed |
|||
Paşa tarafından sürgüne gönderildi. Bir kasidesinden bir süre sonra İstanbul’a |
|||
döndüğü öğrenilmektedir. Şiirlerinde hayatının zorluk ve sıkıntılarla geçtiğini |
|||
söyleyen şair geçimini sadece maaşı ile sağlamış olmalıdır. |
|||
'''Devlet Büyükleriyle |
|||
İlişkileri''' |
|||
''' '''IV. Murad, Sultan İbrahim ve IV. |
|||
Mehmed dönemlerinde yaşayan Nâilî, bu padişahların üçüne de kaside sunmuştur. |
|||
IV. Murad’a takdim ettiği bir methiyyede sultanın Bağdat seferini tamamlayıp |
|||
İstanbul’a dönüşü münasebetiyle kaleme alınmış olup ondan maddî ve manevî |
|||
himaye beklediğini belirtir. Edirne’de iken IV. Mehmed’e “şiâtiyye” kasidesini |
|||
yazarak bir anlamda İstanbul’a geri dönem konusunda da kendisinden yardım istemiştir. |
|||
Devlet büyüklerinden en fazla Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’ya kaside takdim |
|||
eden Nâilî, sadrazam, şeyhülislam, vezir, reîsülküttâb, defterdar, rûznâmeci, |
|||
silahdar gibi devlet büyükler için 27 kaside yazmıştır. |
|||
'''Eğitimi''' |
|||
''' '''Öğrenim derecesi |
|||
bilinmemekle beraber şiirlerinden zamanın ilimlerine vâkıf olduğu |
|||
anlaşılmaktadır. |
|||
'''Ölümü''' |
|||
''' '''İstanbul’da vefat eden şairin |
|||
Kandilli’deki Sünbülî Dergahı’na gömüldüğü ve sonradan günümüzde ortadan |
|||
kalkmış olan Beyoğlu Kabristanı’na nakledildiği belirtilmektedir. |
|||
'''EDEBÎ |
|||
KİŞİLİĞİ''' |
|||
Türk edebiyatı tarihinin ilginç şairlerinden biri olan |
|||
Nâilî, sebk-i Hindî’nin de öncülerindendir. Süslü ve debdebeli bir dille |
|||
yazdığı şiirleri Farsça kelimelerden oluşan ağır terkiplerle yüklüdür. Çoğunda |
|||
nesib kısmı bulunmayan kasideleriyle tanınan şair bunlardan devrin toplumsal |
|||
hayatından az çok kesitler aktarır. Şairin dinî içerikli şiirleri daha çok |
|||
kaside formunda olup “Eder” redifli na’tı bunların en güzellerindendir. |
|||
Nâilî öncelikle bir gazel şairidir. Bu alanda Fehîm-i |
|||
Kadîm’den etkilendiği ve İzzetî Mehmed Efendi ile Mustafa Sâmi Bey’i etkilediği |
|||
bilinir. Ayrıca İsmetî’ye nazîler yazmıştır. |
|||
Nâilî |
|||
şiirlerinde ince ve derin manaya sözden daha çok önem verir. Konularını dış |
|||
dünya yerine geniş hayal dünyasından alır. Hayallerini ifade ederken soyut |
|||
unsurları kullandığından şiirlerinin bakışta anlaşılması zordur. |
|||
Onun |
|||
şiirlerinde devrindeki üzücü olayların hassas ruhunda meydana getirdiği |
|||
üzüntüleri, maddî sıkıntıları, kadrinin bilinmeyişini, yer yer dünya |
|||
nimetlerinden kopamamanın çırpınışını ve aşkın hüznünü görmek mümkündür. |
|||
Nâilî’nin |
|||
şiirlerinde en çok görülen sanat mübalağa, telmih ve tezattır. Eski mazmunların |
|||
yetersiz kaldığı durumlarda yeni mazmunlar arama çabasına girmiş, şiirlerinde |
|||
“hikmet-âmîz” söyleyişlere de yer vermiştir. Müsseddes formunda yazdığı |
|||
şiirlerinde acılarını ve ıstıraplarını dile getirmiştir. Nâilî, kasidelerinde |
|||
ve diğer şiirlerinde görülen ağır ve üslûbun aksine şarkılarında sade bir dil |
|||
kullanmış, yerli ve mahallî söyleyişlere yer vermiştir. Öğrencilerinden Hâfız |
|||
Post birçok güftesini bestelemiştir. |
|||
Şairin |
|||
Halvetî tarikatına mensup olduğu dîvânında yer alan “halvetîleriz” redifli |
|||
gazeliyle Gülşenî isminin anıldığı beyitlerinden anlaşılmaktadır. Gazelleri ve |
|||
özellikle müseddeslerinden tasavvufî terimler yer alır. |
|||
'''ESERLERİ''' |
|||
'''''Dîvân'': '''Nâilî |
|||
dîvânını bizzat tertip etmiş, Haluk İpekten, eserin otuz bir yazmasını |
|||
karşılaştırarak tenkitli metnini yayımlamıştır (İstanbul 1970). Dîvânın |
|||
içerisinde Şeyhülislam Bahâî Mehmed Efendi’nin gazeline yapılmış bir tahmis |
|||
bulunmaktadır. Eserin matbu nüshasında kasideler, tarihler, rübâîleri şarkılar, |
|||
kıt’alarve şairin kardeşinin ölümü üzerine yazdığı mersiye yer almadığı gibi |
|||
gazeller de eksiktir. |
|||
''' ''' |
|||
{{türk-şair-taslak}} |
{{türk-şair-taslak}} |
||
Sayfanın 14.46, 11 Ocak 2014 tarihindeki hâli
NÂİLÎ (ö. 1077 / 1666)
HAYATI
Adı - Mahlası – Ailesi
İstanbullu olup asıl adı Mustafa’dır. XIX. Yüzyıl şairlerinden Manastırlı Nâilî’den ayrılması için Nâilî-i Kâdîm diye anılır. Maden Kalemi kâtiplerinden Pîrî Halîfe’nin oğlu olduğundan Pîrîzâde olarak da bilinir. Anne ve babasını genç yaşta kaybeden Nâilî’nin bir kardeşi olduğu onun ölümüne yazdığı bir mersiyeden anlaşılmaktadır.
Yaptığı işler
Babası gibi Maden Kalemi’nde çalıştı ve bu dairede ser-halifeliğe kadar yükseldi. Bu memuriyette iken ömrünün son yıllarında bilinmeyen bir sebepler Fâzıl Ahmed Paşa tarafından sürgüne gönderildi. Bir kasidesinden bir süre sonra İstanbul’a döndüğü öğrenilmektedir. Şiirlerinde hayatının zorluk ve sıkıntılarla geçtiğini söyleyen şair geçimini sadece maaşı ile sağlamış olmalıdır.
Devlet Büyükleriyle İlişkileri
IV. Murad, Sultan İbrahim ve IV. Mehmed dönemlerinde yaşayan Nâilî, bu padişahların üçüne de kaside sunmuştur. IV. Murad’a takdim ettiği bir methiyyede sultanın Bağdat seferini tamamlayıp İstanbul’a dönüşü münasebetiyle kaleme alınmış olup ondan maddî ve manevî himaye beklediğini belirtir. Edirne’de iken IV. Mehmed’e “şiâtiyye” kasidesini yazarak bir anlamda İstanbul’a geri dönem konusunda da kendisinden yardım istemiştir. Devlet büyüklerinden en fazla Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’ya kaside takdim eden Nâilî, sadrazam, şeyhülislam, vezir, reîsülküttâb, defterdar, rûznâmeci, silahdar gibi devlet büyükler için 27 kaside yazmıştır.
Eğitimi
Öğrenim derecesi bilinmemekle beraber şiirlerinden zamanın ilimlerine vâkıf olduğu anlaşılmaktadır.
Ölümü
İstanbul’da vefat eden şairin Kandilli’deki Sünbülî Dergahı’na gömüldüğü ve sonradan günümüzde ortadan kalkmış olan Beyoğlu Kabristanı’na nakledildiği belirtilmektedir.
EDEBÎ KİŞİLİĞİ
Türk edebiyatı tarihinin ilginç şairlerinden biri olan Nâilî, sebk-i Hindî’nin de öncülerindendir. Süslü ve debdebeli bir dille yazdığı şiirleri Farsça kelimelerden oluşan ağır terkiplerle yüklüdür. Çoğunda nesib kısmı bulunmayan kasideleriyle tanınan şair bunlardan devrin toplumsal hayatından az çok kesitler aktarır. Şairin dinî içerikli şiirleri daha çok kaside formunda olup “Eder” redifli na’tı bunların en güzellerindendir.
Nâilî öncelikle bir gazel şairidir. Bu alanda Fehîm-i Kadîm’den etkilendiği ve İzzetî Mehmed Efendi ile Mustafa Sâmi Bey’i etkilediği bilinir. Ayrıca İsmetî’ye nazîler yazmıştır.
Nâilî şiirlerinde ince ve derin manaya sözden daha çok önem verir. Konularını dış dünya yerine geniş hayal dünyasından alır. Hayallerini ifade ederken soyut unsurları kullandığından şiirlerinin bakışta anlaşılması zordur.
Onun şiirlerinde devrindeki üzücü olayların hassas ruhunda meydana getirdiği üzüntüleri, maddî sıkıntıları, kadrinin bilinmeyişini, yer yer dünya nimetlerinden kopamamanın çırpınışını ve aşkın hüznünü görmek mümkündür.
Nâilî’nin şiirlerinde en çok görülen sanat mübalağa, telmih ve tezattır. Eski mazmunların yetersiz kaldığı durumlarda yeni mazmunlar arama çabasına girmiş, şiirlerinde “hikmet-âmîz” söyleyişlere de yer vermiştir. Müsseddes formunda yazdığı şiirlerinde acılarını ve ıstıraplarını dile getirmiştir. Nâilî, kasidelerinde ve diğer şiirlerinde görülen ağır ve üslûbun aksine şarkılarında sade bir dil kullanmış, yerli ve mahallî söyleyişlere yer vermiştir. Öğrencilerinden Hâfız Post birçok güftesini bestelemiştir.
Şairin Halvetî tarikatına mensup olduğu dîvânında yer alan “halvetîleriz” redifli gazeliyle Gülşenî isminin anıldığı beyitlerinden anlaşılmaktadır. Gazelleri ve özellikle müseddeslerinden tasavvufî terimler yer alır.
ESERLERİ
Dîvân: Nâilî dîvânını bizzat tertip etmiş, Haluk İpekten, eserin otuz bir yazmasını karşılaştırarak tenkitli metnini yayımlamıştır (İstanbul 1970). Dîvânın içerisinde Şeyhülislam Bahâî Mehmed Efendi’nin gazeline yapılmış bir tahmis bulunmaktadır. Eserin matbu nüshasında kasideler, tarihler, rübâîleri şarkılar, kıt’alarve şairin kardeşinin ölümü üzerine yazdığı mersiye yer almadığı gibi gazeller de eksiktir.
Türk şair ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |