El Hamra Sarayı: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Denisutku (mesaj | katkılar)
imza silindi
Salihdiri (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
'''Elhamra Sarayı - Granada''':
{{düzenle-tarih|Nisan 2006}}
İslam mimarisinin ulaşabileceği en yüksek noktalardan biri olarak bugünlere ulaşan Elhamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Beni Ahmer (Nasiriler) devletini kuran 1.Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılır. Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar (3. Ebu Abdullah Muhammed, 1. Ebul Haccac Yusuf, 5. Muhammed) tarafından yapılan ilavelerle genişletilir.
'''Elhamra Sarayı'''-Granada:
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir.
İslam mimarisinin ulaşabileceği en yüksek noktalardan biri olarak bugünlere ulaşmış gerçek bir şahit olan Elhamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Beni Ahmer (Nasiriler) devletini kuran 1.Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılmıştır. Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar (3. Ebu Abdullah Muhammed, 1. Ebul Haccac Yusuf, 5. Muhammed) tarafından yapılan ilavelerle genişletilir.


Paris'teki İnstitut du Monde d'Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı '''Edgar Pisani''' sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:
Elhamra'nın yapımı devam ederken Endülüs'ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248'de) Hıristiyan Kastilyalıların eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramaktadır. Bu sebeple Elhamra'nın, diğer bölgelerdeki Müslüman halkın acı ve bedduaları üzerine, büyük bir vurdumduymazlıkla inşa edildiğini söylemek yanlış olmaz. Elhamra öylesine gözleri kamaştıran ve dillere destan bir üne sahip olmuştur ki, bir anlamda Gırnata'daki iç çekişmelerin ve taht savaşlarının bu sarayı ele geçirmek ve orada yaşayabilmek uğruna olduğunu düşünmek bile mümkündür.
''"Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkansızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkansız haldedir. Evet, Elhamra konuşur. Hem de kutsal kitabının sesiyle konuşur."''


'''Yahya Kemal Beyatlı'nın Elhamra Sarayı ile ilgili görüşleri:'''
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki İnstitut du Monde d'Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:


Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, '''Yahya Kemal Beyatlı''''nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:
:"Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkansızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkansız haldedir. Evet, Elhamra konuşur. Hem de kutsal kitabının sesiyle konuşur."
''"..Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor."''
Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra'nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir (Ve la galibe illallah). Tüm Elhamra’ ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı'nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.


'''Elhamra Sarayı'nın sonraki yıllardaki durumu:'''
Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:


Granada'nın 1492 yılında düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiç bir zaman öğrenilememiştir. 1526 yılında mimar Pedro Machuca tarafından yapımına başlanan bu saray gerçi hiç bir zaman bitirilememiştir. Ancak devasa yapısı ve estetikten yoksun görünümü ile Elhamra'nın efsununu zedelemeyi başarmıştır.
:"... Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor."
Göz alıcı bir güzelliğine rağmen Elhamra Sarayı'nın uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında şapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Elhamra'nın ayakta kalmak için zamana karşı başarıyla direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir. ("diriklik.com" adresinden alınan bu kısa bilgiye ek olarak saray ile ilgili pek çok fotoğraf ve detay aynı adreste yer almaktadır.)
Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra'nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir. Tüm Elhamra’ ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı'nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.
--[[Kullanıcı:Salihdiri|Salihdiri]] 19:58, 1 Mayıs 2006 (UTC)

Saray mevcut haliyle halen göz alıcı bir güzelliğe sahip olmasına rağmen, buranın çok uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında kapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Granada'nın 1492 yılında düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiç bir zaman öğrenilememiştir.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Elhamra'nın ayakta kalmak için zamana karşı başarıyla direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına ve obje fonksiyonlarına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir. ("diriklik.com" adresinden alınan bu kısa bilgiye ek olarak saray ile ilgili pek çok fotoğraf ve detay aynı adreste yer almaktadır.


[[Kategori:Saraylar]]
[[Kategori:Saraylar]]

Sayfanın 19.58, 1 Mayıs 2006 tarihindeki hâli

Elhamra Sarayı - Granada: İslam mimarisinin ulaşabileceği en yüksek noktalardan biri olarak bugünlere ulaşan Elhamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Beni Ahmer (Nasiriler) devletini kuran 1.Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılır. Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar (3. Ebu Abdullah Muhammed, 1. Ebul Haccac Yusuf, 5. Muhammed) tarafından yapılan ilavelerle genişletilir. 1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, eşsiz süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir.

Paris'teki İnstitut du Monde d'Arap (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır: "Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkansızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkansız haldedir. Evet, Elhamra konuşur. Hem de kutsal kitabının sesiyle konuşur."

Yahya Kemal Beyatlı'nın Elhamra Sarayı ile ilgili görüşleri:

Girift bir yapıya sahip olan Elhamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı sayısız odalar ve salonlar, bu mekanların arasında yer alan avlular, ferahlatıcı yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden ibarettir. Ama tüm bu mekanlar belli bir ahenk içinde dizilmiş, rahatsız edici olmayan geçişlerle birbirine bağlanmış bir düzene sahiptir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'daki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir: "..Elhamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekan içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor." Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, Ortaçağın en ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra'nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir (Ve la galibe illallah). Tüm Elhamra’ ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, "Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir. Belki de sırf bu sebeple Elhamra Sarayı'nın kıyamete kadar ayakta kalması ve batı insanını İslam sanatına hayran bırakan bir başeser olarak varlığını sürdürmesi mukadder kılınmıştır.

Elhamra Sarayı'nın sonraki yıllardaki durumu:

Granada'nın 1492 yılında düşüşünden sonra 5. Carlos sarayının yapımı için Elhamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiç bir zaman öğrenilememiştir. 1526 yılında mimar Pedro Machuca tarafından yapımına başlanan bu saray gerçi hiç bir zaman bitirilememiştir. Ancak devasa yapısı ve estetikten yoksun görünümü ile Elhamra'nın efsununu zedelemeyi başarmıştır. Göz alıcı bir güzelliğine rağmen Elhamra Sarayı'nın uzun yıllar kendi kaderine terk edildiği, adeta dilencilerin ve evsiz barksız insanların barınak yeri haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Öyle ki, bekçilik yapan bir ailenin korumasına teslim edilen sarayın bahçesine, ilgisizlikten dolayı gecekondu misali kaçak evler bile yapılmıştır. Sarayın Mexuar denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında şapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir. Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irwing'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada Elhamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Elhamra'nın ayakta kalmak için zamana karşı başarıyla direndiği söylenebilir. 19. yy sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yy.da, özellikle yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, eksik yönleri olsa da, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına sebep olmuştur. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettiklerini de özellikle belirtmek gerekir. ("diriklik.com" adresinden alınan bu kısa bilgiye ek olarak saray ile ilgili pek çok fotoğraf ve detay aynı adreste yer almaktadır.) --Salihdiri 19:58, 1 Mayıs 2006 (UTC)