Çerkes Hasan

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Çerkes Hasan
Doğum1850
Silivri, İstanbul
Ölüm17 Haziran 1876 (26 yaşında)
Beyazıt Meydanı, İstanbul
Bağlılığı Osmanlı İmparatorluğu
Hizmet yılları1870-1876
RütbesiYüzbaşı
Londra gazetesinde, öldürülen devlet adamlarının fotoğraflarıyla olay hakkında bilgi veren bir haber.
Çerkes Hasan'ın idamı.

Çerkes Hasan (1850 - 17 Haziran 1876), Çerkes kökenli Osmanlı askeri, padişah Abdülaziz'in kayın biraderi. Hüseyin Avni Paşa'yı Abdülaziz'i öldürmekle itham ederek 15 Haziran 1876 tarihinde hükûmet toplantısını basarak 2 bakan (Savunma Bakanı Hüseyin Avni Paşa ve Dışişleri Bakanı Raşit Paşa), 2 asker ve bir hizmetçiyi öldürmüş, bir bakan (Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa) ve bir zaptiye neferini yaralamıştır. 17 Haziran 1876 tarihinde sabaha doğru idam edilmiştir.

1850 yılında Çerkes aristokrasisinin bir temsilcisi olan İsmail Bey'in oğlu olarak doğdu. Çerkes Hasan'ın yanı sıra, ailenin daha sonra Sultan Abdülaziz'in karısı olan ve Nesrin adını alan büyük kızı Neşerek vardı. Kızı Sultan'ın haremine gittikten ve Hasan orduya girdikten sonra, geriye kalan aile üyeleri ile İsmail Bey Silivri'de yaşadı.

Hayatı[değiştir | kaynağı değiştir]

"Hasan bey, askeri idadi (lise) ve Harbiye (Harp Okulu) tahsilini görmüş ve vakadan dört sene evvel mülazım (teğmen) çıkmıştır. Binicilik ve silahşorlukta fevakalade maharetiyle tanınmıştı. Avrupa'dan silah mübayaa olundukça bunları tecrübe için atış mahallinde bulunarak nişan atarmış; bazan oraya gelen serasker Hüseyin Avni Paşa da "sen iyi vuruyorsun, at vur" diye Hasan beyi teşvik edermiş. O tarihte Harbiye mezunlarından altıncı orduya gitmeye arzu edenlere yüzbaşılık verildiğinden Hasan bey de Bağdat'a gitmeğe talip olmuş ve bu suretle 1873'te yüzbaşılığa terfi ettirilmiş ise de saraya olan mensubiyeti kuvvetiyle gitmiyerek İstanbul'da kalmış ve ifadesinde söylediği gibi Dar-ı Şura ve hassa müşirliği yaverliklerine ve sağ kolağalıkta da şehzade Yusuf İzzettin efendinin yaverliğine tayin kılınmıştır."[1] Hüseyin Avni Paşa 1873'te Çerkes Hasan'ın kendi gitmek isteyerek bu sayede yüzbaşılığa terfi edilmesine rağmen Bağdat'a gitmemesinin hiddetlenmiş ve Çerkes Hasan'ı Bağdat'a göndermeye çalışmış fakat Çerkes Hasan'ın kayınbiraderi padişah Sultan Abdülaziz, Hüseyin Avni Paşa'nın bu teşebbüsünü engellemiştir. Hiddetli bir genç olan Çerkes Hasan, Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzettin Efendi'nin huzurunda bu mesele dolayısıyla Hüseyin Avni Paşa'nın üzerine yürümüştür. Kindar Hüseyin Avi Paşa bu olayı hiç unutmamış ve 30 Mayıs Darbesi'nden sonra Çerkes Hasan'ı bu olayın intikamı için Bağdat'a tayin etmiştir. Sıkı takip altına alınan Hasan Bey'in Bağdat'a harekete hazırlanmadığı görülünce, Hasan Bey tutuklanmış fakat Çerkes Hasan Bey özür dileyerek, Bağdat'ı gitmeyi kabul etmiş ve bunun üzerine serbest bırakılmıştır. Bundan sonra yakın arkadaşı olan Yarbay Osman Bey ile görüşmesinde Osman Bey'in Sultan Abdülaziz'in intikamı için darbeci bakanlara suikast düzenleme planında olduğunu öğrenmiştir. Osman Bey'e ailesini babasız bırakmaması için böyle bir işe girişmemesini ve bu yüzden Sultan Abdülaziz'in intikamını bekar olan kendisinin alacağını söylemiş ve suikast planını tasarladıktan sonra 6 revolver ve bir Çerkes kaması ile 15 Haziran akşam alaturka 2'de (akşam 8-9) aile halkına bir iş için ayrıldığını ve birkaç saat sonra geleceğini söyleyerek Hüseyin Avni Paşa'nın Kuzguncuk'taki konağına doğru yola çıkmıştır. Konaktaki görevlilere Hüseyin Avni Paşa'ya özür dilemek için geldiğini söylemiş fakat konaktaki görevliler Hüseyin Avni Paşa'nın Midhat Paşa'nın Tavşantaşı'ndaki konağında düzenlenen Kabine toplantısına (Normalde Kabine toplantıları Bab-ı Ali'de düzenlenirdi fakat yazın Balkan krizinden dolayı işlerin çoğalması ve havanın aşırı ısınmasından dolayı kabine toplantılarıları sıra sıra Devlet Erkânının konaklarında toplanmaya başlamıştır) gittiğini ve Hüseyin Avni Paşa'yla görüşmek için oraya gitmesi gerektiğini söylemişlerdir.

15 Haziran 1876 olayı[değiştir | kaynağı değiştir]

Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876 tarihinde askeri darbe ile tahttan indirilmesi ve 4 Haziran'da şüpheli ölümü üzerine, bu olaylardan Abdülaziz'i tahttan indiren başta Hüseyin Avni Paşa ve diğer devlet adamlarını sorumlu tuttu. Aynı zamanda 30 Mayıs'ta Sultan Abdülaziz ile birlikte yağmurlu havada, kayıkla Topkapı Sarayı'na götürülen ve askerler tarafından mücevherleri çalınan ve hakarete uğrayan ablası Neşerek Kadınefendi, 11 Haziran'da üzüntüden ve hastalıktan vefat etti. Bu olaylardan sonra Hasan Bey'in yakın arkadaşı olan Yarbay Osman Bey, Hasan Bey'e darbeci Bakanlara suikast düzenleme planında olduğunu anlattı. Buna karşılık Çerkes Hasan Bey, Osman Bey'e şu cevabı vermiştir:

Sultan Abdülaziz'in intikamını senin alman doğru değildir. Sen çoluk çocuk sahibisin. Onun intikamını almak ancak bana düşer. Çünkü ben onun hem yaveri, hem de kayınbiraderiyim. Üstelik bekârım ve arkamda kalacak kimse yok.[2]

Bundan sonra 15 Haziran gecesi, altı revolver ve bir Çerkes kaması ile birlikte Midhat Paşa'nın konağında düzenlenen bir kabine toplantısına girdi. Koridordan içeriye girerek Hüseyin Avni Paşa'yı hedef aldı ve “Davranmayın” veya "Davranma Serasker" diye bağırdı. Ancak Hüseyin Avni Paşa onu dinlemeden revolverine davranınca ona 1 kez ateş etti. Çerkes Hasan Bey Hüseyin Avni Paşa'ya odaklandığı sırada Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa Hasan Bey'in silahını tutarak Hasan Bey'le boğuşmaya başladı. Bu sırada tüm diğer bakanlar odalara kaçarak ölümden kurtuldular. 2 defa vurulan Hüseyin Avni Paşa (muhtemelen şok etkisiyle) silahını çekememiş ve sadece yerde sürünerek sofaya çıkmıştır. O sırada da Kayserili Ahmed Paşa, Hasan Bey'i iterek sofaya kadar çıkarmıştı. Çerkes Hasan Bey boşta kalan sağ elindeki Çerkes kamasıyla Kayserili Ahmet Paşa'yı kulağından ve kolundan yaraladı. Çok kanı akan ve yaşlı olan Kayserili Ahmet Paşa, yorulduğu ve bu yüzden Hasan Bey'i daha fazla tutamayacağı için Hasan Bey'e tekme atarak yere düşürdü ve kendisi de diğer odalara kaçan Bakanların yanına kaçtı. Hasan Bey Kayserili Ahmet Paşa'nın peşine düşmeyerek asıl avı olan ve yerde ağır yaralı olarak yatan Hüseyin Avni Paşa'nın karnını yardı ve cesedini pareledi. Ondan sonra daha olayın başında korkudan bayılmış olan Hariciye Nazırı Raşit Paşa'nın da kafasına kurşun sıkarak ve boğazını keserek ölümünü kesinleştirdi. Hasan Bey kilidi olmayan kapılarda saklanan bakanların kapısını açmaya çalıştı ama her kapıda 2 bakan Hasan Bey'e karşı kapıyı tutmayı başardılar. Çerkes Hasan Bey diğer bakanlara bir şey yapmayacağını ama kendisini tutmaya çalışan Kayserili Ahmet Paşa'yı kendisine teslim etmelerini istedi. Doğal olarak diğer bakanlar Ahmet Paşa'yı Çerkes Hasan Bey'e teslim etmediler. Midhat Paşa'nın hizmetçilerinden Ahmet ağa, Hasan Bey'in arkasından başına ve ensesine bıçakla vurdu ama bıçak kullanma hünerine sahip olmadığı için Hasan Bey'i öldüremedi ve Hasan Bey arkasını dönerek revolverle Ahmet Ağa'yı gözünden vurarak öldürdü. Bundan sonra yakındaki karakoldan getirilen zaptiyeler ve Serasker Kapısı'ndan getirilen askerler tarafından Midhat Paşa'nın konağı kuşatıldı, 3. katta bulunan Hasan Bey'i kurşun yağmuruna tutmaya başladılar. Çerkes Hasan üst katta olmasının avantajını kullanarak zaptiyeleri yukarı çıkartmadı ve 1 zaptiye neferini de attığı kurşunla öldürdü. Bundan sonra 20 asker süngü taktırılarak yukarı çıkartılmış, Hasan Bey muhtemelen kendisi de asker olduğu için "ben askere silah atmam" diyerek teslim olmuştur. Kolundan tutulup götürülürken kendisine hakaret eden ve yumruklayan Yaver Şükrü Bey'i de çizmesinden çıkardığı revolverle gözünden vurarak merdivenden aşağı yuvarlamıştır. Böylece bu olayda Çerkes Hasan Bey Serasker Hüseyin Avni Paşa, Hariciye Nazırı Raşit Paşa, Midhat Paşa'nın hizmetçisi Ahmet Ağa, bir zaptiye neferi ve sadaret yaverlerinden Şükrü Bey olmak üzere 5 kişiyi öldürmüştür.

Çerkes Hasan Bey teslim olduktan sonra, yaralarına bakmak için doktor gönderilse de Çerkes Hasan yakın zamanda öldürüleceğini bildiği için doktorları geri göndermiştir. Gece boyunca sorgulanmış Divan-ı Harp’te (askeri mahkeme) yarbay Cemil, azadan yüzbaşı Adil, Mustantık (sorgu hakimi) İsmail ve İsmet efendilerle katip Şefik efendi tarafından muhakemesi yapıldıktan sonra rütbesinin kaldırılmasıyla idamına hükmolunmuştur. İstintak kağıdı kaydedilmiş ve ertesi gün Cuma 17 Haziran'da sabaha karşı idam edilerek Bayezid Meydanı'na cesedi asılmıştır. Cesedi iki gün teşhir edildikten sonra kaldırılıp Edirnekapı mezarlığına defnedilmiştir.

Sultan II. Abdülhamid saltanata gelir gelmez asıldığı dut ağacını kestirdi ve kabrini yaptırdı. Üzerine de "Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey'in oğlu olup, genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Bey'in kabridir" yazdırdı.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ İsmail Hakkı Uzunçarşılı. Belleten, 0cak 1945. Sayı:33. s. 91
  2. ^ Mustafa Ali Uysal. Hüseyin Avni Paşa. Türk Tarih Kurumu. 2015. s. 255.