Tek İsimli Tek Turlu Çoğunluk Sistemi

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Oy çokluğu sistemi sayfasından yönlendirildi)
Tek üyeli bir bölge için örnek oy pusulası. Seçmen bir kişiyi (ve sadece bir ) işaretlemelidir.
Sistemin genel seçimlerde belirli bir ölçüde kullanıldığı ülkeler

Tek İsimli Tek Turlu Çoğunluk Sistemi veya Oy çokluğu sistemi (İngilizceFirst-past-the-post voting, FPTP), seçim sisteminde kullanılan bir oylama biçimidir. Seçmenler oylarını bir aday için kullanırlar ve en çok oyu alan aday kazanır (en iyi aday %50'den az alsa bile kazanır, bu ikiden fazla popüler aday olduğunda gerçekleşebilir). FPTP, çoğul oylama yöntemidir ve esas olarak tek üyeli seçim bölgelerini kullanan sistemlerde kullanılır. FPTP, dünya ülkelerinin yaklaşık üçte birinde, çoğunlukla İngilizce konuşulan ülkelerde, meclis seçimleri için koltuk belirlemenin birincil biçimi olarak kullanılmaktadır. Bu ifade, bitiş çizgisinde bir direğin [1] olduğu İngiliz at yarışından bir metafordur (ancak bu oylama sisteminde kazanmak için gereken belirli bir "bitiş çizgisi" yüzdesi yoktur, yalnızca yarışta en önde olmak gerekir).

Örnek[değiştir | kaynağı değiştir]

Bu oylama yöntemine göre, en yüksek oyu alan aday seçilir. 2011 Singapur cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu gerçek hayattan örnekte, başkan adayı Tony Tan, diğer adayların herhangi birinden daha fazla oy aldı. Bu nedenle, ikinci sıradaki adayın sadece %0.35'lik bir düşük marjı olmasına ve seçmenlerin çoğunluğu (%64.8) Tony Tan'a oy vermemesine rağmen, kazanan ilan edildi:

AdaylıkOy%
Tony Tan745.69335.20
Tan Cheng Bock738.31134.85
Tan Jee Say530.44125.04
Tan Kin Lian104.0954.91
Toplam2.118.540100.00
Geçerli oy2.118.54098.24
Geçersiz/boş oy37.8491.76
Toplam oy2.156.389100.00
Kayıtlı seçmen/katılım2.274.77394.80
Kaynak: Singapore Elections

Etkileri[değiştir | kaynağı değiştir]

Bir dizi ayrı bölgeye yayılan oy çokluğuna dayalı bir sistemin etkisi, daha büyük partilerin ve coğrafi olarak daha yoğun desteğe sahip partilerin orantısız olarak büyük bir sandalye payı elde etmesi, oysa daha eşit olarak dağıtılmış desteğe sahip küçük partilerin orantısız olarak küçük bir sandalye elde etmesidir. Birleşik Krallık'ta 1922'den bu yana yapılan 24 genel seçimden 19'u tek partili çoğunluk hükûmeti üretti; örneğin 2005 genel seçim sonuçları şöyleydi:

5'in özeti Mayıs 2005 Birleşik Krallık Avam Kamarası seçim sonuçları
(birden fazla sandalyeye sahip partiler; K. İrlanda hariç)
Parti Koltuklar Koltuklar % Oylar % Oylar
İşçi partisi 355 56.5 36.1 9,552,436
Muhafazakar Parti 198 31.5 33.2 8.782.192
Liberal Demokratlar 62 9.9 22.6 5.985.454
İskoç Ulusal Partisi 6 1.0 1.6 412.267
Ekose Cymru 3 0,5 0.7 174.838
Diğerleri 4 0,6 5.7 1.523.716
Toplam 628 26.430.908

Bu örnekte İşçi Partisi oyların yalnızca %36'sını alarak sandalyelerin çoğunluğunu aldı. En büyük iki parti oyların %69'unu ve sandalyelerin %88'ini aldı. Buna karşılık, Liberal Demokratlar oyların %20'sinden fazlasını almasına rağmen, ancak koltukların sadece %10'unu aldı.

Avantajları[değiştir | kaynağı değiştir]

Sistemin başlıca avantajları aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır:[2]

  • Sistem geniş tabanlı siyasi partilere avantaj sağlamaktadır. Etnik veya bölgesel olarak ciddi şekilde bölünmüş toplumlarda Tek İsimli Tek Turlu Sistemin, özellikle iki büyük parti ve çok sayıda toplumsal grubun bulunması durumunda, siyasi partileri tabanlarını genişletmek ve çok sayıda eğilimi tek çatı altında toplamak yönünde teşvik ettiği düşünülmektedir. Bu sayede partiler çok çeşitli isimleri seçimlerde aday olarak gösterme eğilimindedir. Örneğin Malezya’da 1974’te kurulan Ulusal Cephe Partisi, özellikle 2008’e kadar hükümet içerisinde Malay, Çinli ve Hintli adaylara yer vererek geniş çaplı bir etnik tabana hitap etmiştir.
  • Tek İsimli Tek Turlu Sistemde genellikle tek partili hükümetler kurulmaktadır. En büyük partinin elde ettiği “ekstra sandalyeler” (örneğin oyların %45’ini alan partinin sandalyelerin %55’ini alması gibi) koalisyon hükümetlerinin nadiren görülmesi anlamına gelmektedir. Bu durum en büyük partinin küçük partilerle koalisyon kurma ihtiyacını büyük ölçüde ortadan kaldırdığından avantaj olarak görülebilmektedir.
  • Seçmene genellikle iki ana parti arasında net bir tercih imkânı sunulmaktadır. Üçüncü ve parçalanmış küçük partilere karşı işleyen Tek İsimli Tek Turlu Sistem genellikle sağda ve solda birer büyük partinin iktidarı birbiri ardına elde etmesi şeklinde ikili bir parti sistemini ortaya çıkarmaktadır. Uygulamada üçüncü ve daha küçük partiler neredeyse hiçbir zaman parlamentoda anlamlı bir sandalye sayısına ulaşamamaktadır.
  • Sistem aynı zamanda parlamentoda kendi içinde daha uyumlu bir muhalefet oluşturmaktadır. Teorik olarak, güçlü bir tek parti iktidarının karşısında onu dengeleyen güçlü bir muhalefet oluşmakta, muhalefetin denetim rolü kuvvetlenmekte ve gerçekçi bir iktidar alternatifi oluşmaktadır.
  • Sistem, radikal partilerin parlamentoda temsilini güçleştirmektedir. Radikal partilerin, seçmenleri coğrafi olarak belirli bölgelerde yoğunlaşmadıkça bu sistemde sandalye kazanması pek mümkün olmamaktadır. Buna karşın tüm ülkenin tek bir seçim çevresi olduğu listeli nispi seçim sisteminde %1’den bile az oy alan bir siyasi parti dahi temsil imkânı bulabilmektedir.
  • Sistem, temsilcilerin birer yerel bölgeden gelmesi sebebiyle seçmenlerle temsilciler arasındaki bağı güçlendirmektedir. Milletvekili seçilen adaylar yalnızca partilerini temsil etmenin ötesinde sınırları net şekilde belirli bir şehir, mahalle ya da bölgeyi temsil ederler. Bazı uzmanlara göre söz konusu “yerel hesap verebilirlik” gelişmekte olan ülkelerde ve tarım toplumlarında özellikle önemlidir.
  • Sistem yalnızca partiler arasında değil aynı zamanda adaylar arasında da seçim yapma imkânı tanımaktadır. Seçmenler bazı listeli temsil sistemlerinde olduğu gibi partilerin belirlediği aday listelerini kabul etmektense kendi temsilcilerinin bireysel performanslarını da değerlendirme şansına kavuşmaktadır.
  • Sistem, bölgesinde popüler olan bağımsız adayların seçilmesine imkân tanımaktadır. Bu durum özellikle siyasetin güçlü parti örgütlerince değil aile ve akrabalık ilişkileri çevresinde yapıldığı, parti sisteminin henüz şekillenme aşamasında olduğu yerlerde önemli olabilmektedir.
  • Tek İsimli Tek Turlu Sistem, sadedir ve kolay bir şekilde anlaşılıp uygulanabilmektedir. Geçerli bir oy için yalnızca bir isim ya da adayın sembolünün yanına tek bir işaret yeterli olmaktadır. Seçim çevresindeki toplam aday sayısı yüksek olsa dahi bu durum oylar sayılırken seçim görevlilerine büyük kolaylık sağlamaktadır.

Dezavantajları[değiştir | kaynağı değiştir]

Tek İsimli Tek Turlu Sistem, bir dizi nedenle sıklıkla eleştirilmektedir. Sisteme yönelik eleştiriler aşağıdaki gibi özetlenebilir:[2]

  • Sistem, özellikle küçük partilerin aldıkları oy oranının çok altında bir oranda sandalye kazanmaları sonucunu doğurarak -örneğin oyların yaklaşık %10’unu alan bir partinin sandalyelerin yaklaşık %10’unu alması gerekliliği anlamında- “adil” şekilde temsiline imkân tanımamaktadır. Kanada’da 1993 genel seçimlerinde İlerlemeci Muhafazakâr Parti oyların %16’sını almasına karşın sandalyelerin yalnızca %0,7’sini, Lesotho’da 1998 genel seçimlerinde ise Basotho Ulusal Partisi oyların %24’ünü almasına karşın sandalyelerin yalnızca %1’ini alabilmiştir. Böylesi örneklere Tek İsimli Tek Turlu Sistemde sıkça rastlanmaktadır.
  • Sistem, azınlıkların adil şekilde temsiline imkân tanımamaktadır. Kural olarak Tek İsimli Tek Turlu Sistemde partiler, belirli bir seçim çevresindeki seçmenlerin çoğunu uzaklaştırmaktan kaçınmak amacıyla seçmenlerce en geniş şekilde kabul edilebilir isimleri aday göstermektedir. Örneğin ABD veya İngiltere’de çoğunluğu beyazlardan oluşan bir seçim çevresinde büyük bir parti nadiren siyahi bir aday göstermektedir. Dünya üzerinde bu sistemin uygulandığı yerlerde etnik ve ırksal azınlık mensubu kişiler çok daha az oranlarda temsil edilmektedir. Bunun bir sonucu olarak seçmen davranışlarının etnik bölünmelerle şekillendiği yerlerde etnik azınlıklara mensup grupların siyasi temsilden dışlanmaları, siyasi sistemin bir bütün olarak istikrarsızlaşmasına sebep olabilmektedir.
  • Sistem yasama organından kadınları dışlamaktadır. “Toplumun geniş kesimlerince kabul edilebilir isimler” sendromu aynı zamanda kadınların özellikle erkek egemen parti yapılarınca aday olarak belirlenmelerini zorlaştırmaktadır. Tüm dünyadan bulgular çoğunluk sistemlerinde kadınların nispi temsil sistemlerine göre daha az temsil edildiğini ortaya koymaktadır.
  • Sistem; aşiret, kabile, etnik kimlik ya da bölgeciliğe dayanan, kendi seçim çevrelerindeki çoğunluğun hoşuna gidecek ancak ötekileştirilen kesimlere ise düşmanca siyaset ve seçim kampanyaları yürüten siyasi partilerin gelişmesinin önünü açabilmektedir. Sistem, Malavi ve Kenya gibi bazı Afrika ülkeleri örneklerinde olduğu gibi, partilerin coğrafi olarak ülkenin yalnızca belirli bölgelerinde güçlü olmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu durum, partilerin tabanları dışında kalanların siyasi talepleriyle ilgilenmelerini güçleştirmektedir.
  • Sistem, “parti kalelerinin” siyasi etkisini olduğundan çok daha büyük hale getirmektedir. Ülkenin belirli bir kısmında güçlü bir desteğe sahip olan bir parti, o bölgedeki sandalyelerin neredeyse tümünü kazanmaktadır. Bu durum bir taraftan bölgedeki azınlıkların temsil imkânından yoksun kalmasına sebep olmakta, diğer yandan da siyasetin insanların neye inandıklarından çok nerede yaşadıkları ve kimlikleri ile belirlenen bir mücadele sahası olarak görülmesi algısını da pekiştirmektedir.
  • Sistem, çok sayıda oyun herhangi bir adayda karşılık bulamamasına ve dolayısıyla “boşa gitmesine” sebep olmaktadır. Bu durum özellikle parti kaleleri ile beraber düşünüldüğünde tehlikeli olabilmektedir. Zira bölgede azınlıkta kalan partilerin destekçileri tercihleri doğrultusunda bir temsilciyi seçebilme umutlarını tümden yitirebilir. Bu durum, siyasi sisteme karşı yabancılaşma sonucunu doğurabilir. Böyle bir sonuç aşırılık yanlısı grupların sistem karşıtı hareketlerini güçlendirebileceğinden tehlike arz edebilir.
  • Sistem oy bölünmesine sebep olabilmektedir. İki benzer parti ya da adayın yarışması durumunda potansiyel destekçiler ikiye bölünmekte ve daha az popüler olan üçüncü bir parti ya da aday aradan sıyrılarak seçimi kazanabilmektedir.
  • Sistem kamuoyundaki değişimlere karşı tepkisiz kalabilmektedir. Bir ülkede coğrafi olarak şekillenen seçmen desteği bulunması durumunda bir parti, toplam halk desteği önemli ölçüde azalsa dahi iktidarda kalmaya devam edebilmektedir. Örneğin Tek İsimli Tek Turlu Sistemin uygulandığı bazı demokrasilerde oy oranı %60’tan %40’a düşen bir parti, sandalye oranı %80’den %60’a düşse bile iktidarda kalmaya devam edebilmektedir. Seçim sonuçları çekişmeli olagelen seçim çevrelerinin yeterli sayıda olmaması durumunda sistem, kamuoyundaki değişimlere tepkisiz kalabilmektedir.
  • Tek İsimli Tek Turlu Sistemin doğurduğu siyasi sonuçlar seçim çevrelerinin sınırlarının nasıl belirlendiği ile çok yakından ilişkilidir. Seçim çevrelerinin sınırlarının çiziminin tek bir “doğru cevap”ın bulunduğu teknik bir süreç olması olanaksızdır; süreç siyasi ve diğer bazı saiklerin etkisi altındadır. Sınır belirleme işleminin meşru olarak görülebilmesi için görece uzun zaman ve büyük kaynak harcanması gerekmektedir. Ayrıca partilerin kendi çıkarları doğrultusunda sınırları değiştirmeye (stratejik taksimat) yönelik baskısı da olabilir. Bu durum Kenya’da 1993 genel seçimlerinde ön plana çıkmıştır. Şöyle ki, seçim çevresi başına düşen seçmen sayısı açısından seçim çevreleri arasında çok büyük farklılıklar oluşmuştur (23 kata kadar). Bunun neticesinde Ulusal Birlik Partisi oyların yalnızca %30’unu almasına karşın Parlamentoda büyük bir çoğunluk elde ederek tek başına iktidar olmuştur.

Kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "origin of 'first past the post' (as applied to a voting system)". 27 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2022. 
  2. ^ a b Emrah Hurma (1 Eylül 2020). "Dünyada Seçim Sistemleri" (PDF). TBMM. 18 Nisan 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2023.