Risk algısı
Risk algısı insanların riskin özellikleri ve şiddeti hakkında yaptıkları öznel bir yargı. Bu tabir en çok insan sağlığı ve çevreye yönelik doğal tehlikeler ve nükleer güç gibi tehditlerle alakalı olarak kullanılır. Farklı insanların neden risklerin tehlikelerini farklı tahmin ettiklerini açıklamak için birkaç farklı teori önerilmiştir. Bu teoriler üç temel alanda gelişmiştir. Bunlar sırasıyla;
- Psikolojik yaklaşımlar (Sezgisel ve Bilişsel),
- Antropolojik/Sosyal yaklaşımlar (Kültürel teori)
- Disiplinler arası yaklaşımlar (Risk çerçevesinin sosyal açıklamaları).
Erken teorileri
Risk algı çalışması, insanların ve uzmanların farklı teknolojilerin ve doğal tehlikelerin ne kadar riskli olduğu konusunda farklı fikirlerde olduklarının gözlemlenmesi ile ortaya çıkmıştır. 1960’ların ortalarında nükleer teknolojilerin hızlı yükselmesi temiz ve güvenli enerji konusunda verilen vaatlere tanıklık etti. Hem çevreye olan artmış tehlikeler hem de boş radyoaktif araziler yaratan ani felaketlerin korkuları halkın bu yeni teknolojiye olan tutumunu değiştirdi. Bilimsel ve kurumsal topluluklar, bilim adamlarının bu enerjinin ne kadar güvenli olduğunu açıklarken toplum algısının neden bunun karşısında olduğunu sordular. Uzmanların bakış açısına göre problem bilimsel gerçekler ile tehlikelerin toplum tarafından aşırı derecede algılanması arasındaki farktır.[1]
Psikoloji yaklaşımları
Psikoloji yaklaşımları, insanların bilgiyi nasıl işlediklerini anlamaya çalışan araştırmalarla başladı. Araştırmalar aynı zamanda risk algısının, algılayanın psikolojik durumundan etkilendiğini gösteriyor. Risk algılama değerlik teorisi sadece mutluluk ve iyimserlik gibi duygular ile korku ve şiddet gibi olumsuz duygular arasında farklılaşıyor. Bu teoriye göre olumlu duygular iyimser risk algısına sebep olurken negatif duygular kötümser risk algısına sebep oluyor. Araştırmalar risk ve faydanın dünyanın her yerindeki tehlikeli faaliyetlerinde olumlu olarak ilişkilendirilirken, insanların zihinlerinde ve yargılarında olumsuz olarak ilişkilendirilir.[2]
Keşif ve önyargılar
İlk psikometrik araştırma insanların kumar oynarken olasılıkları nasıl değerlendirdiklerini görmek için bu deneyleri yapan psikologlar Daniel Kahneman ve Amos Tversky tarafından yapılmıştır. Ortaya çıkan temel sonuç insanların bilgiyi değerlendirirken birçok sezgiseli kullanmasıydı. Bu sezgiseller genellikle düşünme için faydalı kısa yollardır, fakat bazı durumlarda yanlış yargılara neden olabilir.[kaynak belirtilmeli]
Bilişsel psikoloji
Toplumdaki insanların çoğu iklim değişikliği ve nüfus artışı gibi gelecek nesilleri etkileyebilecek uzun vadeli problemlerden daha çok, zararlı atık ve böcek ilacı kullanımı gibi günlük hayata ani etkileri olabilecek problemler hakkında daha büyük endişe duyduklarını ifade ediyorlar. Çoğu insanın maruz kaldığı iklim değişiklikleri kişisel değildir ve çoğu insan belgeseller veya medya haberleri vasıtasıyla dünyanın uzak bir yerinde gibi gözüken sanal bir tecrübeye sahipler. Bekle ve gör davranışıyla birlikte, insanlar çevresel yıkıcı davranışların önemini ve uzmanların iklim değişikliğinden kaynaklanan riskleri açık ve detaylı bir şekilde ortaya koysalar bile anlamıyorlar.[kaynak belirtilmeli]
Psikometrik paradigma
Psikometrik araştırmada tanımlanan kapsamlı özellikler yüksek etki faktörüne göre 3 temel özellik olarak kısaltılabilir. Bunlar;
- Riskin anlaşılma derecesine göre,
- Dehşet duygusunu uyandırma derecesine göre,
- Riske maruz kalan insan sayısına göre,
Dehşet riski terör, kontrol edilmezlik, felaket, eşitsizlik ve kontrolsüzlük gibi içte yatan duyguları ortaya çıkarır. Kişi o işten ne kadar korkarsa o işin algılanan riski o kadar yüksek olur ve kişi riskin azalmasını o derecede ister.[3]
Çevresel psikoloji
Son yıllarda, iklim değişikliği gibi karışık çevre sorunlarının riskini anlamak ve çözmeye başlamak için disiplinler arası yeni risk algılama modelleri geliştirildi. Örneğin Helgeson, Van der Linden ve Chabay (2012) ve Van der Linden (2015), toplumun iklim değişikliği konusunda risk algısının ( bilişsel, duygusal, bilinçaltı, sosyo kültürel ve bireysel faktörlerin birleşiminden oluşan) çok yönlü olarak değerlendirildiği 5 faktör modelini ortaya koyuyorlar.[4]
Antropolojik-sosyolojik yaklaşım
Bu yaklaşım risk algısının sosyal kurumlar tarafından oluşturulup desteklendiği varsayımına dayanır.[5] Bu görüşe göre algılar sosyal olarak kurumlar, kültürel değerler ve yaşam şekilleri tarafından oluşturulur.
Kültürel teori
Riskin kültürel teorisi bir kısmı antropolog Mary Douglas ve siyaset bilimci Aaron Wildavsky'nin 1982 yılında çıkan kitabına dayanıyor. Her bir yaşam şekli belli bir sosyal yapı ve riskte belirli bir görünüme karşılık gelir.[kaynak belirtilmeli]
Ulusal kültür ve risk çalışması
Kültürel idrak konusunda yapılan ilk ulusal kültür ve risk çalışması kişinin bireycilik, dayanışmacılık ve hiyerarşi-eşitlik boyutlarındaki dünya görüşünün bu kişinin riske olan tepkisinin bir öngörüsü olduğunu ortaya çıkardı.[kaynak belirtilmeli]
Disiplinler arası yaklaşım
Risk çerçevesinin sosyal olarak genişletilmesi
Sosyal olarak riskin genişletilmesi psikoloji, sosyoloji, antropoloji ve iletişi teorilerindeki araştırmaları birleştirir. Çerçeve çalışmaları ise riskin arttığı, azaldığı, toplumun daha az veya daha çok dikkat ettiği faktörler tarafından yürütülen işlemi açıklamayı amaçlar.[kaynak belirtilmeli]
Kaynakça
- ^ Douglas, Mary. Risk Acceptability According to the Social Sciences. Russell Sage Foundation, 1985.
- ^ Tversky, Amos; Kahneman, Daniel (1974). "Judgment under Uncertainty: Heuristics and Biases". Science. 185 (4157). ss. 1124-1131. doi:10.1126/science.185.4157.1124. PMID 17835457.
- ^ Slovic, Paul 1982
- ^ van der Linden, S. (2015). The Social-Psychological Determinants of Climate Change Risk Perceptions: Towards a Comprehensive Model. Journal of Environmental Psychology, 41, 112-124.
- ^ Wildavsky, Aaron; Dake, Karl (1990). "Theories of Risk Perception: Who Fears What and Why?". American Academy of Arts and Sciences (Daedalus). 119 (4). ss. 41-60.