Kalgay: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
E4024 (mesaj | katkılar)
kDeğişiklik özeti yok
Hiroşi (mesaj | katkılar)
Kaynakça eklenerek sayfa oluşturuldu.
1. satır: 1. satır:
'''Kalgay''', [[Kırım Hanlığı]]'nda hanların birinci veliahtlarına verilen isim.
'''Kalgay''', [[Kırım Hanlığı]]'nda veliahda verilen unvan.


[[Ferman|Yarlıklarda]] ve vekayinamelerde “kagalgay”, “kagalya”, “kalgay”, “kalga” şeklinde geçer. 17. yüzyıla ait fermanlarda da ilk şekli olan “kagalgay” kullanılmıştır. Kelimenin Moğolca “büyük kapı” anlamındaki hagalhadan geldiği tahmin edilmektedir.<ref name= "kalgay">[http://www.tdvia.org/dia/ayrmetin.php?idno=240259 İslam Ansiklopedisi, Halil İnalcık]</ref> Söz konusu unvan [[dilbilim]] açısından Tatarca kalgay kelimesiyle ilişkilendirilmiş olmakla birlikte, Halim Giray tarafından aktarılan bir hikâyeye göre, “o kalacak” ya da “o kalsın” anlamına gelmektedir. Bu halk [[etimolojik | etimolojisi]] [[Hammer]] tarafından benimsenmişse de bazı tarihçiler tarafından kabul görmemiştir.<ref name= "kalga">[http://egeweb2.ege.edu.tr/tid/dosyalar/XXVII-1_2012/TIDXXVII-2012-13.pdf KALGAY Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume XXVII, Sayı/Number 1 Temmuz/July 2012, 267-270, Carl Max Kortepeter, Çeviren:Yavuz Söylemez]</ref> 16. yüzyılda [[Özbekler]]’de “veliaht” manasına kalgay kullanılıyordu.<ref name= "kalgay" />
[[Cengiz Han]] Yasası'na göre Han'ın küçük kardeşi ya da en büyük oğlu kalgay seçilirdi. Kırım Hanlığı da Cengiz Han'ın kurduğu [[Moğol İmparatorluğu]]'ndan doğan [[Altınordu Devleti]]'nin halef devletlerinden biri olduğu için veraset hususunda Cengiz Han Yasası uygulanmaya devam edilirdi. Kırım Tatarcasında "(yerime) kalsın" anlamına gelen "kalgay" sözcüğü anılan hanlık [[1783]] yılında Rusya tarafından ilhak edilene dek 1475-1774 arasında hanlığın metbuu olan [[Osmanlı Devleti]] tarafından da tanınan yönetsel bir terim olarak kullanılagelmiştir.


Kırım hanlarından ilk defa [[Mengli Giray]] Han, ikinci hanlığı esnasında [[1475]]’te büyük oğlu [[ Mehmed Giray| Mehmed Giray]]’ı kalgay unvanıyla veliaht yapmıştır. Moğol devlet sisteminde ulus, hanedan üyeleri arasında bölüştürülürdü. Kalgaylığın Kırım Hanlığı’nda özel şartlar sonucu bu eski geleneklerin doğurduğu yeni bir şekil olması muhtemeldir. Daha sonra Osmanlı metbûluğu ve kabile soyluları karşısında bu kurum hanlar tarafından dikkatle korunmuş, her han tahta geçtikçe kendinden büyük kardeşini, kardeşi yoksa oğlunu kalgaylığa getirmiş ve sonraları bir Cengiz Han kanunu olduğu iddiası ile kutsal bir içerik almıştır.<ref name= "kalgay" />
1467 yılında Osmanlı Devleti'ne iltica eden Kırım Hanı [[Mengli Giray]] Han'ın oğlu [[I. Mehmed Giray]]'ı "kalgay" ilan etmesi ve Osmanlıların da bunu tasdik etmesi üzerine, "kalgaylık" müessesesi fiilen ihdas edilmiştir.


[[II. Mehmed Giray]]’ın kalgayı Adil Giray İran’da öldürülünce han çok sevdiği oğlu [[II. Saadet Giray| Saadet Giray]]’ı bu makama getirmek istemiş, fakat ihtiyar kardeşi Alp Giray’ın itirazı üzerine onu kalgay yapmak mecburiyetinde kalmış, oğlu için de rivayete göre “nûreddin” unvanıyla bir ikinci veliahtlık makamı ortaya çıkarmıştır. [[Nogaylar]]’da da ikinci veliahdın unvanı “nuradin” idi.<ref name= "kalgay" />
Sarayı [[Akmescit]]'te (Simferopol) bulunan kalgayların özel vezirleri, memurları ve divanı da olurdu ve yargılama yetkisine de sahiplerdi. Kalgay adaylarına ise [[Nureddin (unvan)|Nureddin]] adı verilirdi.

Kurallara göre han ölünce yerine kalgay ve boşalan kalgaylık mevkiine de nûreddin geçerdi. Bu şekilde, istediğini han yapan padişahın veya kabile soylularının müdahaleleri büyük ölçüde sınırlandırılmış olacaktı. Bununla beraber Giraylar sülâlesine mensup kırk kişiden yirmi dördü kalgaylıktan ve beşi nûreddinlikten hanlığa geçmiştir. Kırım kabile soylularının İstanbul’a danışmadan töreye göre kalgayları han ilan etmesinin yahut padişahın kalgaylık hukukunu hesaba katmamasının çeşitli mücadelelere yol açtığı bilinmektedir. Osmanlı padişahı hana olduğu gibi kalgaya da ayrı bir kalgaylık makam beratı verirdi.
Kalgayın başşehri [[Akmescit, Kırım|Akmescit]]’dir. Asıl sarayı bu şehrin güneyinde Kayalaraltı’nda ufak bir kasaba içinde idi. Akmescit ile beraber [[Karasubazar]]ı ve yöresindeki yerler de doğrudan doğruya onun idaresi altına verilmişti. [[Ferman|yarlıklardan]], buraya ayrıca Kagalgay sarayı yahut Ak-Saray denildiği anlaşılmaktadır.<ref name= "kalgay" />

Kalgayın sarayı ve divan teşkilatı hanınkinin bir benzeridir. Osmanlı tesirinin en fazla olduğu 17. yüzyılda kalgayın belli başlı saray [[enderun]] makamları rütbe sırasıyla şunlardır: Hadım ağası, atalık ağası, hazinedar, aktacı. Sarayın Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm makamları da şöyle sıralanabilir: Kapı ağası, hazinedarbaşı, aktacı bey, defterdar efendi, sultan kadısı, kapıcıbaşı, balcıbaşı, kullar ağası, hazine kâtibi, kapıcılar kethüdâsı, saraçbaşı, çaşnigirbaşı.<ref name= "kalgay" />


{{Türk tarihi-taslak}}


== Ayrıca bakınız ==
== Ayrıca bakınız ==

Sayfanın 18.00, 28 Ocak 2015 tarihindeki hâli

Kalgay, Kırım Hanlığı'nda veliahda verilen unvan.

Yarlıklarda ve vekayinamelerde “kagalgay”, “kagalya”, “kalgay”, “kalga” şeklinde geçer. 17. yüzyıla ait fermanlarda da ilk şekli olan “kagalgay” kullanılmıştır. Kelimenin Moğolca “büyük kapı” anlamındaki hagalhadan geldiği tahmin edilmektedir.[1] Söz konusu unvan dilbilim açısından Tatarca kalgay kelimesiyle ilişkilendirilmiş olmakla birlikte, Halim Giray tarafından aktarılan bir hikâyeye göre, “o kalacak” ya da “o kalsın” anlamına gelmektedir. Bu halk etimolojisi Hammer tarafından benimsenmişse de bazı tarihçiler tarafından kabul görmemiştir.[2] 16. yüzyılda Özbekler’de “veliaht” manasına kalgay kullanılıyordu.[1]

Kırım hanlarından ilk defa Mengli Giray Han, ikinci hanlığı esnasında 1475’te büyük oğlu Mehmed Giray’ı kalgay unvanıyla veliaht yapmıştır. Moğol devlet sisteminde ulus, hanedan üyeleri arasında bölüştürülürdü. Kalgaylığın Kırım Hanlığı’nda özel şartlar sonucu bu eski geleneklerin doğurduğu yeni bir şekil olması muhtemeldir. Daha sonra Osmanlı metbûluğu ve kabile soyluları karşısında bu kurum hanlar tarafından dikkatle korunmuş, her han tahta geçtikçe kendinden büyük kardeşini, kardeşi yoksa oğlunu kalgaylığa getirmiş ve sonraları bir Cengiz Han kanunu olduğu iddiası ile kutsal bir içerik almıştır.[1]

II. Mehmed Giray’ın kalgayı Adil Giray İran’da öldürülünce han çok sevdiği oğlu Saadet Giray’ı bu makama getirmek istemiş, fakat ihtiyar kardeşi Alp Giray’ın itirazı üzerine onu kalgay yapmak mecburiyetinde kalmış, oğlu için de rivayete göre “nûreddin” unvanıyla bir ikinci veliahtlık makamı ortaya çıkarmıştır. Nogaylar’da da ikinci veliahdın unvanı “nuradin” idi.[1]

Kurallara göre han ölünce yerine kalgay ve boşalan kalgaylık mevkiine de nûreddin geçerdi. Bu şekilde, istediğini han yapan padişahın veya kabile soylularının müdahaleleri büyük ölçüde sınırlandırılmış olacaktı. Bununla beraber Giraylar sülâlesine mensup kırk kişiden yirmi dördü kalgaylıktan ve beşi nûreddinlikten hanlığa geçmiştir. Kırım kabile soylularının İstanbul’a danışmadan töreye göre kalgayları han ilan etmesinin yahut padişahın kalgaylık hukukunu hesaba katmamasının çeşitli mücadelelere yol açtığı bilinmektedir. Osmanlı padişahı hana olduğu gibi kalgaya da ayrı bir kalgaylık makam beratı verirdi. Kalgayın başşehri Akmescit’dir. Asıl sarayı bu şehrin güneyinde Kayalaraltı’nda ufak bir kasaba içinde idi. Akmescit ile beraber Karasubazarı ve yöresindeki yerler de doğrudan doğruya onun idaresi altına verilmişti. yarlıklardan, buraya ayrıca Kagalgay sarayı yahut Ak-Saray denildiği anlaşılmaktadır.[1]

Kalgayın sarayı ve divan teşkilatı hanınkinin bir benzeridir. Osmanlı tesirinin en fazla olduğu 17. yüzyılda kalgayın belli başlı saray enderun makamları rütbe sırasıyla şunlardır: Hadım ağası, atalık ağası, hazinedar, aktacı. Sarayın Harem dairesinin ve Enderun'un dışında kalan bölüm makamları da şöyle sıralanabilir: Kapı ağası, hazinedarbaşı, aktacı bey, defterdar efendi, sultan kadısı, kapıcıbaşı, balcıbaşı, kullar ağası, hazine kâtibi, kapıcılar kethüdâsı, saraçbaşı, çaşnigirbaşı.[1]


Ayrıca bakınız

  1. ^ a b c d e f İslam Ansiklopedisi, Halil İnalcık
  2. ^ KALGAY Tarih İncelemeleri Dergisi Cilt/Volume XXVII, Sayı/Number 1 Temmuz/July 2012, 267-270, Carl Max Kortepeter, Çeviren:Yavuz Söylemez