Tartışma:F tipi cezaevi

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Konu ekle
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Vikiproje Türkiye (C-sınıf, Orta-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Türkiye maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Türkiye kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 C  Bu madde C-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Orta  Bu madde Orta-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 

Suçlu deyimi infaz hukukuna yabancı bir kavramdır. Bu alanda ya hükümlü ya hükümözlü (ilk derece mahkemesi tarafından sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiş olmasına karşın hakkındaki bu karar henüz kesinleşmemiş kişiler bu kategoriye girmektedir) ya da tutuklu deyimleri daha doğrudur. Bu ayrım özellikle F-tipleri için önemli çünkü, F-tipi cezaevlerinde tutuklular da bulunuyorlar. Dolayısıyla tutukluluk ceza hukukunda bir ceza değil tedbirdir. Sanığın adalet önüne çıkarılmasında bir tehlike varsa ya da adil bir şekilde yargılama yapılması sanık dışarıda kalırsa (delilleri karartma ihtimali gibi) tehlikeye girecekse ya da sanığın dışarıda kalması bizzat kendi yaşamı için tehlike oluşturuyorsa tutukluluğa yetkili ceza yargıcı tarafından karar verilir. Dolayısıyla F-tiplerinde salt "suçlu" olarak adlandırılanlar kalmıyorlar, aynı zamanda ileride yargılamaları sonucunda beraat etme ihtimali bulunan kişiler de bulunuyor. Bunlara peşinen suçlu yaftası yapıştırmak pek uygun bir nitelendirme olmasa gerek (bkz. Suçsuzluk ya da masumluk karinesi).

Diğer yandan F-tipi cezaevleri yüksek güvenlikli cezaevleri olarak tasarlanmışlardır ve geleneksel olarak daha önce koğuş sistemi üzerine inşa edilmiş cezaevlerinin karşıtını oluşturur.

Bu konuda İşkencenin Önlenmesi Avrupa Komitesi (CPT) Türkiye'ye ilişkin bir raporunda (bkz. 8 November 2001, CPT/Inf(2001)25, s.11, para.10) aşağıdaki yorumu yapmıştır:

Geleneksel olarak, Türk cezaevleri geniş koğuşlar halinde gün içinde yatakhane, yaşama alanları, temizlik bölümleri ve bitişik havalandırma gibi, bütün cezaevleri birimlerinin bütün mahpuslar ya da önemli bir kısmı tarafından ortak olarak kullanıldığı sistem E–tipi cezaevi olarak 1970 ve 1980’lerde bu plan ilkesine göre inşa edilmişlerdir. Açık uzun ana koridorlar, genellikle çok sayıda mahkumun barındığı koğuşlar aynı zamanda personele mahpusları denetlemek bakımından fazla olanak tanımamaktaydı. Mevcut kapalı cezaevlerinin tiplerine bakmaksızın, bütün kurumlarda mahpuslar kendi birimlerini terk etme eğilimi taşımaktaydılar, nadiren koğuşlarını terk ederler ve personel de buralara nadiren girerdi. Personel ile mahpuslar arasındaki kontak bu sistemde asgaride tutulmuştu.

1990’ların ikinci yarısından sonra, Türk yetkililer artan bir şekilde koğuş sisteminin sakıncalarını fark etmeye başladılar. Bu tarz bir düzenleme, mahpusların etkinlikleri üzerinde cezaevi personelinin denetimine izin vermiyordu. Ayrıca, içeride farklı şekillerde (isyan, rehin alma, cinayet vs.) karışıklıklar çıktığında ağır kayıplar yaşanma riskini beraberinde getiren ciddi fiziksel güç kullanılan Jandarma’nın dışarıdan müdahalesine sahne olunuyordu. Sonuç olarak, yetkililer var olan koğuş sisteminden daha küçük yaşam birimlerinin bulunduğu yeni bir cezaevi sistemine geçiş yapmaya başladılar.

Bu bağlamda iki tip temel proje geliştirdiler. Bunlardan biri de F–tipi Cezaveleri olarak bilinen yüksek güvenlikli cezaevi yapılarıdır. Bu kurumlar bir ya da üç mahpusun birlikte yaşayacağı şekilde tasarlanmış kurumlardır. Öncelikle terör ve organize suçlarla bağlantılı tutuklu ve mahpuslar için tasarlanmışlardır. --Hasan Kemal Elban 08:41, 6 Ekim 2006 (UTC)