Kullanıcı:Hedda Gabler~trwiki/2D1B

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Fikir[değiştir | kaynağı değiştir]

Filmin yönetmenleri ÖD ile OE, Ağustos 2003 tarihinde Ankara Üniversitesi'nde bir kısa filmi montaj yaparken, Bingöl'de öğretmenlik yapan bir arkadaşları kendilerine başından geçen bir olayı anlatır: (olay).(K2, K3, K4, K5, K6, K7) Yönetmenler, olayı dinledikten sonra iletişimsizliğin aslında temel problem olduğuna karar vererek(K7) bununla ilgili bir film yapmaya karar verdiler. Çekilecek film hakkında yapılan tartışmalardan sonra ikili, hafızasının güçlü olduğuna inandıkları ÖD'ın kuzenine başvurdular. Bunu, "Bir gece o anlattı biz yazdık, o anlattı biz yazdık." diyerek belirten Doğan, filmin temel senaryosunun buradan çıktığını ifade etti.(K1, K3) Proje ortaya çıktıktan sonra, Doğan ve Eskiköy, filmi çekebilmek için para aramaya başladı.(K8) Bu dönemde para bulamadıklarından dolayı film için 2007 yılına kadar beklediler.(K8) Aradan geçen zamana rağmen para bulamayacaklarını anladıklarında, "kendi ölçeklerinde büyük riskler alarak" filme başlamaya karar verdiler.(K8) Film ile ilgili her şey için ceplerinden para harcadılar.(K6) Ekonomik kameralarla İki Dil Bir Bavul'u çekebilecekken bunun yerine pahalı kameralar aldılar ve Özgür Doğan, bunun nedenini "Sinema filmi yapmak istediğimiz için de her şeyin en iyi olmasını istiyorduk." diyerek belirtti.(K6) Destek olarak aldıkları paraların miktarının düşük olmasıyla filmin maliyetini karşılayamadılar.(K6) Bu dönemde Özgür Doğan, abisinin takılarını da film için kaynak yaptı. Borç para bulduktan sonra Orhan Eskiköy, filmin çekimleri için işinden ayrıldı. İlk başlarda kurumsal destek alamayan yönetmenler, bunun nedenini "filmimizin her şeyinden, başından sonundan, sahnelerinden emin olmamıza karşın kimseye" anlatamadıklarından kaynaklandığını belirttiler. İtalya'da yeni yönetmenleri destekleyen Greenhouse adındaki bir kuruluşun seminerlerine katılmaya başladılar.(K6) Burada sunum yapmayı, projeyi yazılı hale getirmeyi öğrendiler. Böylece filmlerini anlatabildiler. İlk çekimlerden bazı kareleri de kurgulayınca Sundance'ten, Amsterdam Sinema Fonu'ndan, toplam 45.000 dolar destek aldılar.(K6)

Çekimler[değiştir | kaynağı değiştir]

İki Dil Bir Bavul'un çekimleri, 2007 yılının eylül ayında başladı ve 2008 yılının haziran ayında sona erdi.(K4) Film, toplamda on üç saatlik bir montaj aşamasından geçti.(K3) Filmin çekilmesi için, filmin çekileceği köyün muhtarı ile köylülerden ve kaymakamlık ile İlçe Millî Eğitim'den gerek izinler alındı.(K1)

Çekimlerin başlamasıyla, yönetmenler Emre Aydın'dan kendilerini yok saymasını, olabildiğince kendi halinde günlük yaşamını yaşamasını istediler.(K1, K10) Doğal ve sade bir film olması amaçlandığı için Emre'ye replik yazılmadı.(K9, K4) Filmin sahneleri, gerçek bir ortamda hiçbir değişiklik yapılmadan kaydedildi ve hiçbir sahnede, filmdeki kişilere "Tekrar bunu yap." denmedi ve tekrarlanmadi.(K1) Kadınlar ve öğrenciler, evlerde çekilen sahnelerde tedirginlik yaşarken, okulda çekilen sahnelerde ise rahat idiler.(K1) Çocukların yönlendirdiği veya anlık gelişen sahneler pek olmadı. Özgür Doğan, bunun nedenini hikâyenin Emre Aydın üzerinden yürümesine bağladı.(K1)

Kişiler[değiştir | kaynağı değiştir]

İki Dil Bir Bavul, gerçek kişilerden oluşmakta ve tüm konuşmalar doğaçlamaya dayanmaktadır.(K4) Yönetmenler, önceleri filmi, Bingöl'deki öğretmen ile çekmek istediler fakat araya para sorunu ile başka şeyler girdi.(K1) "Türk gencinin temsili olabilecek, Kürtlerden ve sorunlarından habersiz, hasbel kader öğretmen olmuş ve başka bir tarafta kamera önünde de kendini kapmayacak biri" aranmaya başlandı.(K9) Öğretmen arayışına giren yönetmenler önce Viranşehir'e gittiler. Burada yirmiden fazla öğretmen ile görüştüler fakat aradıkları öğretmeni bulamayınca Viranşehir'den Siverek'e geçtiler.(K1) Çeşitli periyotlarla sekiz defa(K4) gidip geldikleri Şanlıurfa'da aradıkları öğretmeni bulmakta zorluk yaşadılar.(K3, K4) Burada da yirmiden fazla öğretmen ile görüşüldü ve tesadüfen Emre Aydın ile karşılaştılar.(K1)

Öğretmenevinin bahçesinde kafasını ellerinin arasına almış, kara kara düşünüyor 'Benim burada ne isim var.' der gibi.

— Özgür Doğan, Emre Aydın ile karşılaştıkları anı anlatırken.(K1)

21 yaşında, Denizlili, annesine düşkün, yeni öğretmen olmuş bir Türk olan Emre Aydın(K9), yeni atanmış ve henüz köyün yerini bulamamış idi(K1, K10), bunun nedeni ise köyün yerinin haritada belli olmayışıydı.(K10) Aydın ile konuşan yönetmenler, Aydın'dan "tamam" cevabını alarak aradıkları öğretmeni bulmuş oldular.

Filmde, Türkçe bilmeyen çocuklar tercih edildi.(K2)

Yer[değiştir | kaynağı değiştir]

Gerçek bir mekâna dayanmakta olan İki Dil Bir Bavul, Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinin Demirci köyünde geçmektedir. Köydeki birleştirilmiş sınıf ise merkez mekândır. Filmin çekimlerine başlanmadan önce merkeze uzak ve mümkünse cep telefonunun çekmediği bir köy arandı.(K3) İlk zamanlar, film için Muş'un Varto ilçesi düşünüldü ve çekimler burada gerçekleşecekti fakat burada açılan anaokul ile çocukların "çat pat" Türkçe konuşabilmelerinden dolayı buradan vazgeçildi.(K2) Daha sonra Viranşehir'de aradıkları öğretmeni bulamayan yönetmenler, buradan Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine geçtiler. Siverek'te aranılan öğretmenin bulunmasıyla İki Dil Bir Bavul'un çekimleri, öğretmen Emre Aydın'ın öğretmenlik yaptığı Demirci köyünde gerçekleşti. Okul çekimleri için Kaymakamlıktan ve İlçe Millî Eğitim'den izin alındı.(K1)

Eleştiriler[değiştir | kaynağı değiştir]

Biçim tartışmaları[değiştir | kaynağı değiştir]

İki Dil Bir Bavul, kimileri tarafından "belgesel", kimileri tarafından "kurmaca" olarak nitelendi. Documentarist'ten Necati Sönmez, filmi için yazılan yazıları ele alarak filmin biçimi hakkında "'oyunculuk', 'tipleme', 'inandırıcılık','gerçekçi olma', hepsi de yazılı bir senaryo üzerinden çekilen, içinde diyalogların falan olduğu kurmaca filmlerin sahiciliğini tartıya vururken göz önüne alınabilecek kriterler." diyerek yapımın, belgesel olduğunu belirtti.(K13)

Film hakkında yazılar ele alan yazarlar arasında, filmin "belgesel-kurmaca" karışımı olduğu görüşü de mevcuttur. Radikal'den Mesut Yeğen'in yazdığı iki yazıda, bu tasnif "belgesel ve dram melezi film" olarak geçmektedir. Online sinema dergisi Arka Pencere'den Tunca Arslan, biçim için şunları belirtmektedir: "İyi anlatılmış, iyi oynanmış, belgeselin sınırlarında gezinen sıcak mı sıcak bir film." Yeni Film dergisinden Yusuf Güven, yapımın "anlatım biçimi olarak ne bir belgesel ne de bir kurmaca ne de doku-dramaya karşılık gelmekte" olduğunu ve "drama-belgesel" olarak ele alınabileceğini belirtti. Zaman'dan Burçin S. Yalçın, filmin kurmaca olarak başladığını ve belgesel üslubuyla bittiğini yazdı.

Belgesel olduğuna dair teşhislerde bulunan yazılar ise oldukça fazla. Documentarist'ten Necati Sönmez, İki Dil Bir Bavul'a. "kurmaca tadı veren belgesel" denilebileceğini yazdı. Gündem-Online'dan İsmail Yıldız, yönetmenlerin izleyiciye alışılmışın dışında hoş bir belgesel tadı yaşattığını" belirtti. Gerçek Gündem adlı web sitesinde Başak Günsever ise filmin, "gerçek bir ortamda, gerçek insanlarla üretilmiş" olduğunu ve yazısının devamında "oyuncu falan yok, herkes kendini filme aktarmış" diye yazdı.

Yönetmenlerle yapılan röportajlarda, yönetmenlere filmin biçimine dair sorular soruldu. CineDergi'den Banu Özdemir'in "Film için kurmaca mı yoksa doku-drama mı dersiniz?" sorusuna Orhan Eskiköy, "Bu hikâye gerçeğin yaratıcı yorumudur." diyerek cevap verdi. Özgür Doğan'ın Evrensel gazetesine verdiği röportajda "Bizim için ya filmdir ya değildir." dedi ve dünyadaki festivallerde böyle bir tartışmanın kalmadığını belirtti. Ardından "Bu film sonuna kadar belgeseldir." diyerek açıklama yaptı. Başka bir söyleşisinde "Bu filmin belgesel bir iş olduğunu söyleyebilir misiniz?" sorusuna, "Yakın. Birebir gerçek değil." diyerek yanıt verdi. Akşam gazetesinde Eyüp Tatlıpınar ile yapılan röportajda, filmde hiç bir rolün olmadığını ve hiçbir çekimi tekrarlamadıklarını ifade etti. TRT ile yapılan röportajda, yönetmenler, tür hakkında yapılan tartışmalara pek dahil olmadıklarını ve "eğer türe yerleştirmek isterseniz bu, bir belgeseldir. Gerçek mekânlar, gerçek karakterler, gerçek olay örgüsü vardır. Oraya bizim çaktığımız tek bir çivi dahi yoktur." dedi.(K2) Aynı söyleşide, kurmacanın tüm olanaklarını kullandıklarını da belirttiler. Taraf'tan Janet Barış, yönetmenlere "belgesel ile kurmaca içiçe filmde" deyince, yönetmenlerden, belgesel geleneğinden geldiklerini ama kurmacanın olanaklarını da kullandıklarını dair bir cevap alır. Janet Barış, bir başka yazısında şunları ifade etti: "Filmin en önemli özelliği kurmaca ile belgeselin karışmış olması. Yönetmenler, herkesi kendi doğal halleri üzerinden betimliyor. Öğretmeni canlandıran Emre Aydın, gerçekten köye gelen bir öğretmen."


Diğer[değiştir | kaynağı değiştir]

Radikal'den Mahmut Mutman, İki Dil Bir Bavul'un sadece Kürtlerin hakkını savunmadığını, "biz okumuş, şehirli, bireyleşmiş ve hükümran özneleri, kültürümüzü, uygarlığımızı, insan oluşumuzu" sorgulamaya çağırdığını belirtti.(Çocukların dili ya da ırkçılık nedir) Bir başka yazısında, İki Dil Bir Bavul'daki okulun ve öğretmenlerin, Cumhuriyetin erken dönemindeki muadillerine pek benzemediğini belirtti.(2dil1Cumhuriyet)(başka akıntılarını da ekle) Yeni Şafak'tan Ali Murat Güven, filmin "istersek pekâlâ birlikte yaşamayı başarabiliriz" tarzında bir şey söylemediğini belirtti.(Sevimli, etkileyici ve düşündürücü fakat yeterince birleştirici değil) Doğuya giden genç öğretmenin idealistçe çabaları ve aradaki pozisyona biçtiği değerin, kendisine 'Doğu gerçeği'ni katıksız bir tezahür ziyade sanatçının zihnindeki ideolojik kurgunun belgesel formundaki bir yansıması olarak göründüğünü ve 'birlikte yaşama'ya en küçük bir atıfın, umut kırıntısının ya da istek belirtisinin filmde olmadığını aynı yazısında ifade etti.

Film, aynı dönemde gösterime giren Nefes filmi ile karşılaştırıldı. Orhan Eskiköy, Nefes ile kendi filmlerinin ortak bir yanlarının olmadığını, Nefes'in tamamen "insanların cebindeki parayı almak için yapılmış" ticarî bir film olduğunu belirtti.(K9)

İki Dil Bir Bavul, Kürt Açılımının olduğu bir dönemde gösterime girdi. Orhan Eskiköy, bunun bir tesadüf olduğunu çünkü filmin çekimlerine 2007 yılında başladıklarını(K9) ve teknik olarak bunu hesaplamadıklarını, filmin galasının Kasım 2008'de yaptıklarını(K1) belirtti. Aynı konuda "Neyseki bu kayıtlar var. Sanki açılım olmuş da biz de iki ayda fırına verdik çıkardık gibi bir şey değil. Açılım dediğimiz şey üç-dört aylık bir süreç. Ama denk gelmesi iyi bir şey." diyerek yorum yaptı.(K1) Ayrıca filmin, Kürt sorununun ne anlama geldiğinin anlaşılmasına bir katkı yapmasını umut ettiklerini, Türklere ve Kürtlere bir ayna tutmaya çalıştıklarını belirterek, filmin süreçteki işlevine dikkat çekti. (K8)

Burçin S. Yalçın, filmin aslında Handan İpekçi'nin Büyük Adam Küçük Aşk'ta denediği formülü yinelediğini fakat İpekçi'nin formülüne göre ayakları üzerinde daha sağlam basmasının nedenini "izleyiciyi hemen kavrayan bir amatörlükten beslendiğini" ifade etti.(Başka dilde eğitim) Radikal''den X, filmi, güzel, yer yer heyecanlı ve izlenir kılanın yakaladığı detayları olduğunu belirtti. Bu detayların başında hem öğrencilerin hem de köyün 'öteki'si konumundaki Emre'nin yalnızlığı ve köyün genel ahvali karşısındaki çaresizliği ile annesiyle yaptığı telefon konuşmaları geldiğini yazdı. Aynı yazıda, filmin her türden öğrenciye asıl olarak öğrettiği en önemli şeyin, "sabahın köründe Kürt çocuklara 'Türküm, doğruyum' dedirtmenin anlamsızlığına yapılan vurgu" olduğunu ifade etti.

Radikal Cumartesi'den Sevin Okyay, filmi ilk izlediğinde, filmin insanda kurmaca duygusu uyandıran bir belgesel olduğunu düşündüğünü belirtti. Köydeki çocukların-özellikle de Zülküf ile Rojda'nın- belgesel/kurmaca sinemasının en cana yakın öğrencileri arasında yer aldığını, "ötekileştirme"ye gitmeden, düşmanlıkları körüklemeden yapılmış bir "birlikte yaşama" fikri olduğunu yazdı.

Ek[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Filmin adı önce Okul Yolunda iken sonradan 2D1B olarak değiştirildi.
  • Özgün müzik:Serkan Gügül (fragman bestesi)
  • Gösterim tarihi:23 Ekim
  • ilk olarak istanbul film Festivali'nde ardından Altın Koza'da gösterildi.
  • Yönetmenlerin ilk uzun filmi (Gerçek Gündem)
  • Filmin dünya prömiyeri Kasım 2008'de IDFA Uluslararası Amsterdam Belgesel Festivali'nde yapıldı.(zezefilm.com)
  • Kameralar sınıfın ortasına kuruldu.(TRT)
  • Bavul metaforu: Bavul bizzat sınıfın kendisi, köyün kendisi, bölgenin kendisi, ülkenin kendisi.(TRT)
  • "Biz bu belgeselin sinemalarda gösterilebileceğini hiç düşünmedik. Hayat ettik sadece. Ama gösterime engel olacaklarını düşünüyorduk. Şimdi bu demokratik açılım falan olmasa yine problem çıkabilirdi."(Gerçek Gündem)
  • "Oyuncu demiyoruz, gerçek karakterler çünkü"(G. Gündem)
  • 22 kopya ile vizyona girdi.
  • "Türkiye'deki gösterim yapılacak yerlere ikimiz dağılacağız. Çünkü, seyirci karşısında muhatap bulsun ve desin ki 'siz bunu bana yanlış anlatmışsınız' (...) iletişimi sağlamak amacımız."(Beyaz perde)
  • "Altın Koza'da aldığımız ödüllerden sonra devlet yardımı için başvuruda bulunduk. Ödül almış bir filmin izleyiciyle buluşmasına destek olundu" (B. Perde)
  • Galası 22 Ekim 2009'da Atlas sinemasında yapıldı. M. Cumbul "filme hayran kaldığı için" sunumunu yaptı.(K12)