Tartışma:Takvîmü't-Tevârîh

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Konu ekle
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Başlığın yazılışı[kaynağı değiştir]

Aşağıdaki yazışma kullanıcı:İnfoCan ve kullanıcı:Tarih arasında olmuştur, maddenin başlığının yazılışı konusunda merak sahibi olanlar için buraya aktarılmıştır.--İnfoCan 14:27, 2 Şubat 2009 (UTC)


Merhaba. Takvim-üt-Tevârîh maddesini açtım ama muhtemelen başlığı yanlış yazdım (Takvim-üt Tevârih?). Sizce nasıl olmalı? Adını değiştirip uygun yönlendirmeleri ekleyebilir misiniz acaba? --İnfoCan 16:33, 30 Ocak 2009 (UTC)
Merhabalar yazmış olduğunuz bu Takvim-üt-Tevârîh maddesinin Osmanlı Tükçesi ile tek bir yazım şekli var. (تقويم التواريخ) Fakat Latin Harfleri ile yazılışında bir takım faklılıklar bulunmaktadır. Eski kaynaklarda yaygın olarak Takvîm-üt Tevârîh şeklinde yazılıyordu. Son dönemde Akademik çevreler Takvîmü't-Tevârîh şekildeki imlayı benimsediler. Ben de maddenin ismini o imlâya uygun olarak değiştirdim. Bu imlayı ve eserin Osmanlı Tükçesindeki yazılışını şu sayfanın en alttan üçüncü sırasında görebilirsiniz. [1]
Çalışmalarınızda başarılar dilerim kolay gelsin --Tarih 20:33, 1 Şubat 2009 (UTC)

17. Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile ka­lıplaşmış biçimler bitişik yazılır: cürmümeşhut, darıdünya, ehli­beyit, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayrimenkul, gayrimeşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suikast, hamdüsena, hercümerç.

18. Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla, fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şey­hülislam, tahtelbahir, tahteşşuur; âlemşümul, cihanşümul, aleykümselam, Allahualem, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah, maşallah, velhasıl, velhasılıkelam.

Buna göre madde adının Takvimüttevarih olması daha uygun düşer. --DsMuratileti 15:05, 2 Şubat 2009 (UTC)

  • Bu konuda Dsmurat'a katılıyorum. Takvimüttevarih daha uygundur.  Brk ileti 17:57, 2 Şubat 2009 (UTC)
  • Ben katılmıyorum. Google'dan aratırsanız "takvimüttevarih" kimse tarafından kullanılmıyor:
"Takvim üt-Tevârîh" 290 sayfa
"Takvîmü't-Tevârîh" 958 sayfa
"Takvimüttevarih" 8 sayfa
Türk Dil Kurumu böyle kurallar çıkartıyorsa ve kimse bunlara uymuyorsa bir tek bizim uymamız gülünç olur. Sonuç olarak Türk Dil Kurumu'ndaki birkaç dil uzmanından çok daha fazla sayıda tarih uzmanı bu terimleri bu şekilde yazmayı uygun buluyor. Maddenin başlığı konunun uzmanlarının yaygın olarak kullandığı ve doğru saydıkları biçimde olmalıdır. Vikipedi:Adlandırma kuralları, "Bilinen adları kullanın" diyor. --İnfoCan 23:35, 2 Şubat 2009 (UTC)
  • Belirtmek isterim ki salt Türk Dil Kurumu değil, Türkçe üzerine çalışmalarda bulunan Dil Derneği de bu görüşü savunuyor. Kimse uymuyor, e o zaman biz de uymayalım demek doğru olmaz; çünkü bu, bu kurallara uyanları da görmemek ve hâlihazırda böyle bir dil bilgisi kuralı olduğunu reddetmek olur. Bahsettiğiniz "Google yaygınlığı" ise, eski dil bilgisi kurallarına göre yazılmış kitaplardan kaynaklıdır diye düşünüyorum. --DsMuratileti 08:55, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Evet, eski dil bilgisi kurallarına göre yazılmış kitaplardan kaynaklılar. Ama Google'da bulduğunuz sayfaların hepsi Web teknolojisinin yaygınlaştığı, TDK kurallarının ilan edilmesinden çok sonra, son on yıl içinde hazırlanmış sayfalar. Güncel kullanımı yansıtıyor bu yazılar. TDK'nin otoritesini gözünüzde fazla büyütmeyin, onlar da geçmişte pekçok öz Türkçe sözcük önerdiler, yıllarca kamuoyu tarafından alay edildiler. Yaşayan dil öyle tek bir kuruluşun otoritesine kulak asmıyor. TDK bir gün karar alıp yeni bir kural çıkarınca, ertesi günü insanlara davranışlarını değiştirmiyorlar, gene bildikleri gibi konuşmaya ve yazmaya devam ediyorlar. Tabii ki uzun yıllar içinde okullardaki eğitimin, TRT'nin etkisiyle bir takım değişiklikler oluyor ama bu zaman alıyor. Bazen de bu değişiklikler olmuyor ve o zaman dil dernekleri yön vermeye çalıştıkları dilin gerçeklerinden kopmuş durumda buluyorlar kendilerini. Böyle olunca bazen çıkıp bir kural değişikliği daha ilan ederek yaşayan dil ile kendi kurallarını uyumlu hale getiriyorlar (bkz 2005 yılı inceltme işaretleriyle ilgili yeni kural [2]). Yani kurallar bazen toplumun peşinden geliyor. Dilbilgisi kuralları, bilim kuralları gibi zaman ve yere göre değişmez mutlak doğrular değiller, bunlar zaman içinde değişen, sosyolojik olgular. Bu yüzden Vikipedi olarak yapmamız gereken körükörüne TDK ve TDD'nin kurallarını izlemek değil, toplumda en yaygın kullanımı göz önüne almamızdır. Nitekim Vikipedi:Adlandırma anlaşmazlığı'nda da son paragrafa dikkatinizi çekerim:
...tartışmaları artık dogmalar üzerine değil ama tanınabilirlik üzerine çevirin. "Genel olarak maddelerin Türkçe konuşanların büyük çoğunluğunun kolaylıkla tanıyabileceği ..." ilkesini gözönünde tutarak görüşlerini bildirenlerin sözkonusu konuyu hangi adıyla "en kolaylıkla tanıyabileceklerini" sorun.

Yukarıda yazdıklarıma ek olarak belirtmeliyim, Takvîmü't-Tevârîh bir özel isimdir. Özel isimler dilbilgisi kurallarına uymak zorunda değiller. Bir çocuğun ebeveynleri ona adını verdikten sonra başkaları onu değiştiremez. Takvîmü't-Tevârîh adının ise tarihçiler camiasının konsensusu ile oluşmuş bir ad olduğu anlaşılıyor. Kütüphane kataloglarında, ders kitaplarında ve araştırma yayınlarında adı böyle geçiyorsa biz bunu değiştiremeyiz.

--İnfoCan 15:09, 3 Şubat 2009 (UTC)

  • Takvimüttevarih'in özel ad olduğunu söyleyerek, çocuğa verilmiş addan bahsetmişsiniz. Evet Takvimüttevarih özel bir addır; bizim de bunu değiştirmek diye bir niyetimiz ve yetkimiz yoktur. Örneğin aramızdan "Bu yapıtın anlamı Tarihlerin Takvimi'dir, hadi onu yapalım" diyen çıkmadı. Bu yapıtın adı تقويم التواريخ'dir ve bizim belirttiğimiz şey de, Arap alfabesiyle yazılmış bu adın Türk Dil Kurumu ve Dil Derneği kurallarına göre Latin harfleriyle yazılmasıdır.
    Dil bilgisi kuralları elbette ki değişebilir, hatta günün koşullarına ayak uydurabilmek için değişmelidir de. Bizim de buna uymamız gerekir; başkaları uymuyor diye, kurallara uymamak geçerli ve mantıklı bir neden olamaz. Adın yazımıyla ilgili daha önce kullanılmış alternatiflerden yönlendirme koymalıyız maddeye; ama maddenin adı tekrar belirttiğim nedenler dolayısıyla Takvimüttevarih olmalıdır. --DsMuratileti 17:22, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Yukarıda verdiğim Vikipedi yönergeleri açıkça belirtmiş. Madde başlığı için "Bilinen adları kullanın" ve "Türkçe konuşanların büyük çoğunluğunun kolaylıkla tanıyabileceği" başlıkları kullanın diyor. Takvimüttevarih çok az kullanılan bir yazılış olduğuna göre bu kıstasları karşılayamaz. Ayrıca burada Türk dil kurumunun önerdiği kurallara göre ilk defa bir transliterasyon yapmıyoruz, yaygın şekilde kullanılan, yerleşmiş bir adı kullanıyoruz (London/Londra örneği gibi). --İnfoCan 17:53, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Ortada verdiğiniz Londra örneği gibi bir örnek yok; bu daha farklı bir durum: Londra örneği, Latince Latin alfabesini kullanan dillerdeki sözcüklerin yerleşmiş kullanımı iken; buradaki, Arapça kurallara göre oluşturulmuş tamlamaların yazılışı. TDK ve DD'de bu konu hakkında geçen ibare, yukarıda alıntıladığım gibi, açıktır. --DsMuratileti 18:30, 3 Şubat 2009 (UTC)
Türk Dil Kurumunun yaptığı her şeyi gözü kapalı olarak kabul etmek bizi her zaman doğru olana götürmez. Türk Dil Kurumu 1932 kuruldu . İlk genel sekreteri Agop Dilaçar'dır. TDK kurulduğu tarihten buyana, zamana göre değişen uygulamalarda bulunmuştur. 1932 -1935 yılları arasında dilde arılaştırma faaliyeti vardır. 1936-1938 yılları arasında Atatürk'ün desteklediği Güneş Dil Teorisi'ni benimseyerek bu arılaştırma faaliyetinden vazgeçmiştir. Atatürk'ten sonra bu Güneş Dil Teorisi de terk edildi. Eski uygulamaya dönüldü. 1980'den önce bir ara inceltme işaretleri tümden kaldırıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinden sonra yeni bir dönem başladı. Kurumdakilerin bir kısmı kurumdan çıkarıldı. TDK'dan ayrılanlar yeni TDK'yı ve uygulamalarını eleştirerek Dil Derneğini kurdu. İnceltme işaretleri yeniden kabul edildi. 1982 Anayasasının metninde de inceltme işaretleri kullanıldı. TDK kurulalı 76 yıl oldu. Fakat Türkçenin imlasında kurumun zamana göre değişen kararları sebebiyle hala belli alanlarda bir düzene kavuşamadı. Bu değişik uygulamalara çok sayıda örnek verilebilir.
  1. TDK ilk önceleri büyük ünlü uyumu kuralını dildeki bütün kelimelere uygulamaya başladı. Bu yüzden Atatürk'ün Kemal olan ismi bile büyük ünlü uyumuna uymadığı için değiştirildi ve Kamâl olarak kullanıldı. Şu sayfadaki [3] Atatürk'ün nüfus cüzdanına bakarsanız Kamâl Atatürk şeklindeki imlayı görürsünüz. Daha sonra bu kullanım şekli terk edildi.
  2. Bugün Abdullah Abdülmecit şeklinde yazılan isimler 1960'larda Aptullah Aptülmecit olarak yazıldı. Bir zamanlar çok meşhur olan Hayat Ansiklopedisine bakarsanız bu imlayı görürsünüz.
  3. Bir çok kelimede d ler t oldu. Seyfeddin Seyfettin oldu. Seyf kılıç demektir. Din İslam dini anlamına gelir. Seyfeddin ise İslam Dini'nin kılıcıdır. Siz bunu Seyfettin yaparsanız anlam değişir. Mesela Ömer Seyfeddin ölümünden yıllar sonra Ömer Seyfettin oldu. Babasının kendisine verdiği isim bile TDK kurallarına göre değiştirildi. Şimdi Murat Ahmet Mehmet Muhammet Hamit olarak yazılan isimlerin aslında sonu hep d ile biterdi. Abdülhak Hamid’in (soyadı kanunu ile Tarhan soyadını aldı) meşhur bir sözü vardır. Şair isminin Hamid olan yazım şeklinin Hamit olarak değiştirilmesini sonunda ismimin sonuna bir it taktılar ifadesiyle eleştirmiştir. Bu d t değişimi bugün bile bazı alanlarda özellikle nüfus cüzdanı ile ilgili konularda problemler meydana getirmeye devam ediyor. Adamın ismi nüfus cüzdanında Seyfeddin yazıyor kütükte Seyfettin veya Seyfetdin yazıyor. Bu hatalar emeklilikte ve ehliyet işlerinde sorun çıkarıyor. Bu yüzden sıkıntı çeken çok oldu.
  4. Dilde yerleşmiş kelimelerin yerine yenileri bulununca aynı şey iki ayrı kelime ile ifade edilir oldu. Misafir- konuk, cümle- tümce, cevap -yanıt, şart- koşul gibi bazen de aralarında ince anlam farklılıkları olan kelimeler bir kelime ile ifade edildi. Mesela İhtilal ve İnkılap ayrı şeylerdir, bunlara devrim dendi. Harp ve muharebe ayrı şeylerdir, bunlara savaş dendi. Fakat Deniz savaş okulu denemedi orada Harp kaldı. İngilizcede harbin karşılığı war muharebenin karşılığı battle dır. Bu kelimelerle oynama hem yabancıların Türkçe öğrenmesini hem de Türklerin yabancı dil öğrenmesini zorlaştırdı. Ayrıca Türkçe ile diğer diller arasındaki tercüme faaliyetlerinde de bir takım sıkıntılara sebep oldu.
  5. Bir takım Türkçe bileşik kelimeler bazen bitişik bazen ayrı yazıldı.
  6. Hristiyan kelimesi uzun süre bu şekilde yazıldı. Şimdilerde Hıristiyan imlası çıktı. İleride Kralı Kıral treni de tiren şeklinde yazmaya kalkarlarsa şaşmayın.
  7. En son olarak şu örneği vereyim eğer TDK görevini tam olarak yapsaydı. Avrupa'nın ortak para birimi Türkçede üç ayrı isimle anılmazdı. ilk önce kimisi yuro kimisi öro dedi. Sonradan TDK Avro ismini buldu. böylece bir şeyin üç ismi oldu. herkes alıştığını veya tercih ettiğini kullanmaya devam etti.

Bu kadar inişli çıkışlı kararları alan TDK her şeyi doğru yapıyor demek inandırıcı olmaz. TDK dil konusunda, imla konusunda, sözlük konusunda çok doğru çalışmalar yapmıştır. Fakat bu, yukarıda da örneklerini verdiğim gibi her şeyi doğru yaptığı anlamına gelmez.

İnfocan'ın fikirlerine katılıyorum. Burada madde başlığı basit bir tamlama veya ka­lıplaşmış biçim değildir. Bir eserin özel adıdır. Akademik çevrelerin kullandığı isim ve yaygın olarak isim bu şekildedir. Devletin çeşitli resmi kurumlarının kullandıkları imlaya bakarsanız, TDK'nın kurallarının yüzde yüz benimsenmediğini görürsünüz. Bu sayfayanın [4] alttan üçüncü kısmına bakarsanız asıl yazılışını görürsünüz. Acaba Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya fakültesi niçin TDK'yı değilde Akademik çevreleri referans aldı. Ayrıca size, sizin kaynağınızdan da cevap verebilirim şu sayfadaki Tür Dil Kurumu'nun tarihçesi metinde Divanü Lügati't-Türk isminin yazılışına bakın Divanülügatittürk veya Divanü lügatittürk değil. Sadece bu örnek bile maddenin yazılışının yanlış olmadığını herkese göstermektedir. Ayrıca TDK'nın şu sayfasındaki [5] eserlerin yazılışına da bakabilirsiniz. Bir kaç örnek

  • Firdevsî-i Rûmî'nin Şatranç-nâme-i Kebîr
  • Kısasü’l Enbiya
  • Lugat-ı Halimi
  • Muqaddimat-al-Adab
  • Nevâdirü'n- Nihâye

Bu örnekler de ayrı yazılması görüşünü destekliyor. Hem de kaynak TDK sitesinden. Araştırılırsa devletin başka resmi kurumlarının sitelerinden daha çok örnek bulunabilir.

--Tarih 20:34, 3 Şubat 2009 (UTC)

  • Açıkçası bahsettiklerinizin pek çoğuna katılmıyor ve böyle bir yorumun yerinin burası olmadığını düşünüyorum; çünkü burada TDK'yi, DD'yi ya da Türkçeyi tartışmıyoruz. Tartıştığımız konu, maddeye konu olan yapıtın adı تقويم التواريخ'in nasıl yazılacağıdır. Bu konuda kurallar açık ve nettir. Kuralların uygulanmaması, uygulanmaması gerektiğini göstermez. Örneğin; yasaları meclis çıkartır, sigara içme yasağına mecliste uyulmaması, bu yasaya diğer ortamlarda da uygulanmaması gerektiğini göstermez. --DsMuratileti 21:28, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Hayır, konu تقويم التواريخin nasıl yazılacağı değildir. Konu olası yazılışların en yaygın olanının hangisi olduğudur. Madde başlıkları ile ilgili Vikipedi yönergeleri TDK'yı değil, yaygın kullanımı esas alır. Eğer bu maddenin konusu hakkında Türkçe hiçbir transliterasyon yapılmış olsaydı sizin argümanınızın bir geçerliği olabilirdi. Bu transliterasyonun nasıl yapılacağının kararı Türkçe yazan tarihçiler tarafından çoktan verilmiştir ve onlar TDK'nin önerilerini izlememeyi seçmişlerdir. Türkçe'de yaygın olarak kullanım "Takvîmü't-Tevârîh" olduğuna göre bize de buna uymak düşer. --İnfoCan 21:43, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Efendim, benim demek istediğim şey تقويم التواريخ'in güncel Türkçe dil bilgisi kurallarına uygun yazımının Takvimüttevarih olduğudur. Bu kural, hem Türk Dil Kurumu, hem de Dil Derneği yazım kılavuzları için geçerlidir.
    Şunu vurgulamak isterim ki, dilin otoritesi tarihçiler değil; dil bilimcilerdir. Bu nedenle son yorumunuzda belirttiğiniz düşünceye de katılmıyorum. --DsMuratileti 21:53, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • TDK kendi çıkarttığı kuralı niçin kendi internet sitesinde harfiyen uygulamıyor. Demek ki bu kural her duruma uygulanamaz. TDK kendi uygulaması ile bunu gösteriyor. Tekrar bakın [6]--Tarih 21:58, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Eğer burası TDK'nin hatasını arama yeriyse buyurun bakın: Kâşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati't-Türk ağ sayfası. Ancak burası TDK'nin hatalarını arama yeri değildir. Kural her yerde harfiyen uygulanamazsa, bunun yine aynı kuralda belirtilmesi gerekirdi; fakat ben böyle bir ibareye rastlamadım. Eğer istisnai durumları belirtmişse, paylaşırsanız sevinirim. --DsMuratileti 22:07, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • TDK ile Dil Derneği her konuda aynı görüşte değiller. TDK'dan 1980 darbesi ile ayrılanlar yeni gelenlerin uygulamalarını eleştirip kendi ayrı derneklerini kurdular. Üstelik TDK zaman içinde değişen uygulamaları ile dili karmaşa ve kargaşaya sürüklemiştir. TDK'nın bazı uygulamları Başta Nihat Sami Banarlı (Türkçenin Sırları kitabına bakarsanız görürsünüz) olmak üzere pek çok kişi tarafından eleştirilmiştir. Hatta Necmettin Hacemioğlunun Bu konuda Türkçe'nin Karanlık Günleri İsimli bir eseri mevcuttur. Yani Türkçeye ile uğraşanlarda her konuda aynı fikre sahip değilleridir. --Tarih 22:41, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • TDK ve DD pek çok konuda görüş ayrılığına sahip olsa da, TDK ve DD'nin belirttiği dil bilgisi kuralları bu türlü tamlama adlar için bitişik yazımı uygun görüyor. Bu iki kuruluşun ender görüş birliklerinden biri de bu .
    Şunu tekrar belirtmek isterim ki, burada TDK veya DD'nin doğru-yanlışlarını tartışmıyoruz. Zaten bizim işimiz de bu değil. Bizim işimiz mevcut kurallardan hareketle bir adlandırma yapmak. --DsMuratileti 22:49, 3 Şubat 2009 (UTC)
  • Özel isim olduğu ve bu eserin adının Türkçeye tam bir Türkçeyle çevrilmediğini göz önüne alırsak Takvîmü't-Tevârîh kalması en uygunudur. Çünkü bu maddeyi araştıracak kişiler maddeyi bu ismiyle araştıracaklardır. Önemli olan kurallar değildir, önemli olan var olan kuralın neye uygulandığıdır. Özel bir ismi siz kurallara göre değiştiremezsiniz. TDK'de anlataılan (şu şöyl birleşir vs) kurallar normal kelimeler için ya da tamlamalar için geçerlidir. Bu madde bir tamlamadır ama özel bir isim olduğunu da mevcuttur. Bugün Encümen-i Daniş diye hukuk kuralları mevcut. Bir kavram olmasına rağmen tam Türkçeleştirilmemeiş dolayısı ile özel bir ismi "keyfi" ve kurallara göre Türkçeleştrme hiç uygun değildir.--Hedda Gabler 15:51, 4 Şubat 2009 (UTC)
  • bu tartışma üzüm yemekten çıkmakta mı, bana mı öyle geliyor? özel isim ve de literatürde de yaygın olarak şu anda olduğu gibi yazılmakta ve kabul edilmekte. böyle durumlarda, ilkesel ya da tarafsızlığa ilişkin bir problem yoksa ille de tdk diye direnmenin nasıl bir yararı olduğunu çözemiyorum. önemli olan yaygınlığı, ansiklopedik ilkelerle tutarlılığı ve de maddenin ulaşılabilirliğidir. ondan sonrası için ancak bu sayfada harcanan işgücüne üzülebiliriz. --kibelemesaj 18:59, 4 Şubat 2009 (UTC)
  • Görüş belirten tüm arkadaşlara teşekkürler. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, burada yaptığımız fikir paylaşımında, kendi vaktimizden bir miktar ayırarak gayet medeni bir şekilde görüşlerimizi ifade ettik ve beyin fırtınası türevi bir şey yaptık. Güzel bir çalışma oldu...
    Maddenin adının özel ad olması, onun dil bilgisi kurallarına göre yazılmaması gerektiğini göstermez. Şunu da eklemeliyim ki; madde adının TDK ve DD'nin söylediği kurallara göre Takvimüttevarih olması gerektiğini belirterek "ille de tdk" demiş olmuyoruz. Görüşüm hâlâ bu yönde olmasına karşın, hep beraber bağcıyı bırakalım da üzüm yiyelim o zaman... --DsMuratileti 00:04, 5 Şubat 2009 (UTC)
  • Merhabalar,
  • Bir maddenin adı belirlenirken, öncelikli olan kaynaklar, doğrudan maddenin konusuyla ilgilenen akademik, bilimsel, tarafsız ve bağımsız üçüncü parti kaynaklardır. İşte bu sebeple; tıbbî bir terim tüm tıbbî jurnallerde belirli bir şekilde kullanılıyor fakat sadece TDK veya DD farklı bir şekilde kullanıyorsa, tutup TDK veya DD kullanımını tercih etmeyiz. Ne TDK ne de DD belirli bir terim ve özel isim için mutlak kaynak olamaz. TDK ve DD'nin mutlak kaynak olamamalarının dört sebebi vardır: a) bunlar dil üzerine yoğunlaşırlar diğer bilim ve konularda uzman sıfatı taşımamaktadırlar, b) bunlar çeşitli siyasî ajandaları olan kurumlardır ve her konuda tarafsız ve bağımsız kabul edilemezler, c) dil tartışmalı bir konudur ve mutlak doğrulardan bahsetmek mümkün olmayabilir, ve belki de en önemlisi d) bu kurumların birçok kuralı diğer kurallarıyla veya birbirlerinin kurallarıyla çelişmekte, kendi kurallarında çok ciddi değişiklikler yapabilmektedirler.
  • Burada tam bir TDK veya DD kuralı bile söz konusu değil aslında: TDK veya DD'den bir uzman çıkıp da "bu isim Takvimüttevarih" olarak yazılmalı mı demiş? Hayır. TDK'nin Farsça ve Arapça çeşitli (çoğunluğu cins isim olan!) kalıp ve sözcüklere dair bir yazım kuralı var o kadar. Burada söz konusu olan ise:
    1. Bir özel isim.
    2. Osmanlıca olan bir özel isim. Bu sebeple doğrudan Türkçeye doğru transliterasyona uğratılabilir.
    3. Kendisini konu alan bilimsel ve akademik kaynaklarda Takvîmü't-Tevârîh şeklinde kullanılan bir isim.
    4. TDK veya DD'nin doğrudan bu isme veya genel olarak tüm Osmanlıca kökenli özel isimlere yukarıda önerilen tarzda bir uygulaması yok. TDK'nin kendi sayfalarında Divanülügatittürk yazmamasını hata olarak görmek ise bir yorum - TDK bunu hataen mi yaptı yoksa kasıtlı olarak mı Divanülügatittürk yazmadı? Bana göre de ikincisi mesela!
  • Sonuç olarak: "Takvîmü't-Tevârîh" ismi kendisini konu alan akademik ve bilimsel, üçüncü parti ve bağımsız ansiklopedik kaynaklarca kullanılan yaygın isimdir; bu sebeple Vikipedi açısından geçerli bir isimdir. Takvimüttevarih ismi uydurmadır - TDK'nin belirli bir kuralının yorumudur; doğruluğunu kanıtlayacak akademik, bilimsel ve üçüncü parti bağımsız ansiklopedik kaynaklar olmadığı gibi (en azından internette yok!) Takvîmü't-Tevârîh'den daha yaygın olmadığı aşikârdır. Takvimüttevarih isminin geçerli bir alternatif öneri olabilmesi için bile her şeyden önce bunu kullanan ansiklopedik, bağımsız, bilimsel, akademik, tarafsız ve üçüncü parti kaynaklar gerekmektedir; VP:D bir TDK kuralı yorumundan daha fazlasını ister. Takvîmü't-Tevârîh'in yerine kullanılabilmesi içinse Takvîmü't-Tevârîh isminden daha sık kullanılıyor olması gerekmektedir. Bu dediklerimin hepsi VP:ADK ve VP:BTT bazlıdır. İsterseniz diğer tüm Vikipedilerden yüzlerce, binlerce örnek bulabileceğiniz gibi kendi Vikipedimizden de yüzlerce binlerce örnek bulabiliriz. TDK'nin kurallarını tekil olarak yorumlayarak, akademik ve bilimsel, üçüncü parti, tarafsız ve bağımsız kaynaklarda yer alamayan veya yaygın olarak yer almayan isimleri madde ismi yapmamız mümkün değildir; önemli olan konuya ilişkin bilimsel kaynakların ne dediğidir - bizim TDK kurallarını nasıl yorumladığımız değil. Teşekkürler, iyi çalışmalar... - - noumenon Θ mesaj 02:54, 5 Şubat 2009 (UTC)
  • Kimi yerlerde kalın yazı tercihiniz ve kullandığınız ünlem işaretleriyle yaptığınız vurgulamalar, ayrıca yorumlar ve saptamalar için teşekkürler. --DsMuratileti 03:19, 5 Şubat 2009 (UTC)