Hedonizm ve Schopenhauer

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Hedonizm akımı ve Arthur Schopenhauer'ın fikirleri detaylı incelendiğinde önemli birtakım benzerliklerin olduğu görülmektedir.

Schopenhauer'i ele alacak olursak, filozofun karşı cins ile kurulacak olan ilişkilerin tamamen iki tarafın bir diğerine ihtiyacı doğrultusunda gerçekleşeceğini görürüz. 'Her şey zıddı ile mümkündür'den yola çıktığımız zaman, Schopenhauer'in bahsetmiş olduğu ihtiyaç kavramının varoluş kökenli olduğu sonucuna varırız ki bu da fikrin temeline doğrulayıcı bir nitelik taşır. Karşı cins ile mevcut birlikteliklerin mantık ve irade dışı yani tamamen dürtüsel olduğunu öngören filozofun bu fikirlerinin oluşmasındaki etkenlerden biri şahsi acı deneyimlemeleri de olsa (ebeveynlerinin problemleri, kendi evlilikleri) öte yandan gerçekliğini savunan ve tamamıyla objektif çok güçlü temellere dayandırdığı başka düşünceleri de mevcuttur. Bugün bizler bir karşı cinsi önce fiziksel özelliklerine göre onaylayıp tanımaya karar veririz ve birliktelik iki tarafın bu onayı vermesi sonucu gerçekleşir. Böyle bir birlikteliğin mutlu sonla noktalandığını düşünelim. Başlangıcı tamamen dürtüsel, kontrolsüz ve hatta trajik bir mantığa dayalı olan mutlu son ne kadar masumdur? Bu sıradan örnek Schopenhauer'in 'estetik ve güzel ırk' fikrini de desteklemiş oluyor. Schopenhauer bu konudaki görüşünü fazlaca karamsar beyan etmiş olsa da,bugün inceleyebileceğimiz ilişkilerin çoğunun akıbeti bu karamsar fikre örnek niteliğindedir. Birçok kaynakta Descartes'in Düalizm'e verdiği ilk örneklerin ying-yang, kadın-erkek, mutluluk-keder gibi bir sıralamada olması da bu konuda daha çok düşünülmesi gerektiğinin işaretçisidir.

Hedonizm kısaca 'hazcılık' olarak tanımlanır. Egoist hedonizm ve akılcı hedonizm olarak ikiye ayrılan bu görüş Aristippos'un öğretisidir. Yaşanmamış olan günlerin (geleceğin) tasasıyla anlık hazlarımızdan,bulunduğumuz günün keyiflerinin sarfından kaçınmamız gerektiğinin öğretisidir demek mümkün (genel olarak). Schopenhauer, aslında farkında olmadan tüm hayatımızı bunun üzerine kurabilmiş olma ihtimalinden bahseder. Bunun en tehlikeli boyutunu karşı cins ilişkileri olarak yorumlar. Sadakatsizliğin varlığı biliniyorsa bir ilişkiden mutluluk beklemek bilişsel çelişkiden başka bir şey değildir. (Albert Camus absurdizm'i tam olarak bu konuya hayat-ölüm açısından yaklaşarak açıklar) Peki sonu bilinen bir ilişkiyi yine de yaşamak hazcılık olmuyor mu (kişisel tatmin). Tüm bunları kendine yakıştıramayan,fazla hayvansı (içgüdüsel) bulan insan 'aşk' olgusunu yaratmıştır.Bu 'dürtü kamuflesi'nden başka bir şey değildir. İşte yüzyıllardan bu yana diri kalmayı başarmıs 'aşk' olgusunun varlığı, A. Schopenhauer ve hedonizm ortaklığının bize sunmuş olduğu gerçekle aramızda bir perde görevi teşkil etmiştir.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. Arthur Schopenhauer - Aşkın Metafiziği 2. bölüm
  2. Albert Camus - Defterler 1