Yirmi Yıl Krizi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yirmi Yıl Krizi: 1919-1939: Uluslararası İlişkiler Çalışmalarına Giriş, E. H. Carr tarafından uluslararası ilişkiler üzerine yazılmış bir kitaptır. Kitap 1930'larda Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden kısa bir süre önce yazılmış ve ilk baskısı savaşın patlamk vermesinden kısa bir süre sonra, Eylül 1939'da yapılmıştır;[1] ikinci baskısı ise 1945 yılında yapılmıştır. Gözden geçirilmiş baskıda Carr, "olayların sonraki seyri tarafından bir şekilde değiştirilen her pasajı yeniden yazmamış", bunun yerine "birkaç cümleyi değiştirmeye" ve eserin anlaşılırlığını arttırmak başka küçük çabalar göstermeye karar vermiştir.[2]

Kitapta Carr, realist bir uluslararası politika teorisi geliştirmekte ve liberal idealistlerin (Woodrow Wilson ile ilişkilendirdiği) ütopik vizyonuna bir eleştiri getirmektedir. Carr'ın realizmi genellikle klasik realizm olarak nitelendirilir. Carr, uluslararası politikanın güç politikaları tarafından tanımlandığını savunur. Üç tür güç tanımlar: askeri güç, ekonomik güç ve fikirler üzerindeki güç. Siyasi eylemin ahlak ve gücün koordinasyonuna dayandığını savunur.[3][4][5]

İçerik[değiştir | kaynağı değiştir]

Metin, uluslararası ilişkiler teorisinde bir klasik olarak kabul edilir ve genellikle Thukididis, Machiavelli ve Hobbes'u takip eden ilk modern realist metinlerden biri olarak adlandırılır. Carr'ın analizi, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Milletler Cemiyeti deklarasyonlarında ve askeri çatışmaların kalıcı olarak önlenmesini amaçlayan çeşitli uluslararası antlaşmalarda somutlaşan iyimserlikle başlar. Devletler arasında barış ve işbirliğine dair rasyonel, iyi tasarlanmış fikirlerin, uluslararası alandaki kaos ve güvensizlik gerçekleri tarafından kısa sürede nasıl baltalandığını göstermeye devam ediyor. Gücün askeri, ekonomik, ideolojik ve hukuki yönlerini ve uygulamalarını değerlendiren Carr, hayatta kalma ve rekabetin gerekliliklerini göz önünde bulundurmayı unutan ütopyacı teorisyenlere sert eleştiriler getiriyor.

Bununla birlikte Carr, insanlığın gelişme ihtimalini kaybedilmiş bir dava olarak görmemektedir. Yirmi Yıl Krizi'nin sonunda, aslında uluslararası politikada ahlakın rolünü savunur ve katıksız realizmin göze alamayacağımız kasvetli bir yenilgicilik anlamına geldiğini öne sürer. Analizin olmazsa olmazı, uluslararası ilişkilerin yürütülmesinde göreceli güç dengesinin bir başlangıç noktası olarak kabul edilmesi gerektiğidir.

Tartışmasını Milletler Cemiyeti gibi "zarif üst yapıların" "temellerin kazılmasında biraz ilerleme kaydedilene kadar beklemesi gerektiğini" öne sürerek sonlandırır.[6]

Özet[değiştir | kaynağı değiştir]

Edward Hallett Carr 1936'da yirmi yıldan uzun bir süredir çalıştığı Dışişleri Bakanlığı'ndan istifa ederek Aberystwyth Wales Üniversitesi Koleji Uluslararası Politika Bölümü'nde Woodow Wilson Kürsüsü'nde göreve başladı.[7] Bu, ona Dışişleri Bakanlığı'nda asla sahip olamayacağı bir şey verecekti: uzun zamandır yapmak istediği dış ilişkiler üzerine yazma ve ders verme özgürlüğü. Kitap için tercih ettiği başlık aslında Ütopya ve Gerçeklik olmasına rağmen Yirmi Yıl Krizi:1919-1939 oldu.

Kitap genel olarak uluslararası ilişkilerden bahsetse de daha spesifik olarak iki savaş arası döneme adanmıştır ancak yazar aslında savaşlar arası kriz olan çıkmazdan bir çıkış yolu sunarken liberalizmin iddialarını çürütmek istemiştir. Ayrıca, ulusal kendi kaderini tayin hakkını bir slogan olarak kullanan Woodrow Wilson'a ve savaşlar arasındaki dönemde krizin nedenlerinden biri olarak görülen Carr'a yönelik eleştirisini de göstermek istemiştir.[8] Yazar, "yeni sosyal ve ekonomik temellere dayalı yeni bir toplum" olarak adlandırdığı şeye bir çözüm ya da en azından olan bitene bir alternatif bulmaya kararlıydı.[9]

Beş kısım ve on dört bölümden oluşan kitabın ilk kısmı uluslararası siyaset biliminin incelenmesine, ikinci kısmı savaşlar arasındaki uluslararası krizin sebep ve sonuçların görülmesine, üçüncü kısmı siyaset, güç ve ahlak kavramları ile bunlar arasındaki ilişkiye, dördüncü kısmı uluslararası değişimin motoru olarak hukuka ve son olarak beşinci kısmı da Carr'ın vardığı sonuçlara ayrılmıştır.

İlk olarak Carr bize uluslararası politikanın üzerinde durduğu bağlamı verir, uluslararası ilişkiler bilimi aslında ilk bebek adımlarını atıyordu çünkü uluslararası ilişkilerin yönetimini uzmanların elinden almak hatta profesyonellerin ne yaptığına ciddi ve sistematik bir şekilde dikkat etmek için genel bir istek yoktu. Ancak 1914-18 savaşı, savaşı sadece askeri uzmanları etkileyen bir sorun olarak görme biçimini sona erdirdi, bu nedenle uluslararası politika bilimi çok başarılı bir popüler talebe yanıt olarak ortaya çıktı. Yine de yöntemle ilgili bir sorun vardı. Önce olguları topladılar, sınıflandırdılar, sonra analiz ettiler ve sonuçlar çıkardılar; bundan sonra da olguların ve çıkarımların hangi amaca uygulanabileceğini bulabileceklerini düşündüler ancak insan zihni tam tersi şekilde çalışır. Yazar, her siyasi yargının gerçekleri değiştirmemize yardımcı olduğunu ve siyasi düşüncenin kendisinin de siyasi eylem biçimi olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırıyor. "Siyaset bilimi sadece olanın değil, olması gerekenin de bilimidir."[10]

Edward daha sonra bizi metin boyunca mevcut olacak ütopyacılıkla tanıştırır. Siyaset bilimlerinin ütopyacı aşamasında araştırmacılar mevcut olgulara ya da neden-sonuç analizine çok az önem verirler ancak zamanlarını vizyoner projelerin detaylandırılmasına adarlar. Ancak bu projeler çöktüğünde ve arzunun ya da amacın tek başına arzulanan sonuca ulaşmada yetersiz kaldığı görüldüğünde araştırmacılar isteksizce analizin ve çalışmanın yardımına başvuracaklardır ancak o zaman uluslararası ilişkiler bir bilim olarak kabul edilecektir. 1931'den sonraki olayların seyri, bir uluslararası politika biliminin temeli olarak saf arzunun zayıflıklarını ortaya koymuştur.

Carr, kariyerinin başında Rus tarihini inceleyerek gerçeklik fikirlerine bağlı kalmış ve daha çok Marksist yönelimli hale gelmiştir, sonuç olarak ütopyacılığın taşkınlığını düzeltmek için gerçekliğin gerekliliğini ortaya koyacak ve daha sonra bunlar arasında tartışacaktır. Hem herhangi bir toplumsal düzenin büyük ölçüde standartlaştırma ve dolayısıyla soyutlama anlamına geldiğini, bunun da ilgili ülkelerin çeşitliliği nedeniyle imkansız olduğunu, yani topluluğun her üyesi için farklı bir kural olamayacağını düşünerek Milletler Cemiyeti'ne şüpheyle yaklaşmış, hem de liberalizme olan inancı en büyük darbeyi 1929'dan sonra dünya ekonomisinin çöküşünden aldığı için liberal ilkelere eleştirel yaklaşmıştır.

Carr ayrıca, bireylerin belirli davranış standartlarına boyun eğmediği sürece ulusal veya uluslararası bir siyasi toplumun nasıl var olamayacağını da tartışıyor ancak sorun bu tür kurallara uymaya neden devam etmemiz gerektiğine dayanıyor.[11] Daha sonra, laissez-faire ve bunun ekonomik milliyetçilik olarak bilinen karmaşık bir fenomene neden olan çıkarların ve ahlakın uyumu doktrini ile ilişkisinden bahsediyor. Tıpkı önceki ekonomik doktrinin ne kadar tartışmalı olduğu gibi, metin de her ulusun barıştan aynı çıkara sahip olduğu[12] varsayımını ve bu ilkeyi ihlal edenlerin nasıl irrasyonel ve ahlaksız olarak görüldüğünü tartışıyor.

Daha sonra başka bir bölümde, gücü siyasetin önemli bir bileşeni ve hükûmetin temel bir aracı olarak tanımlar. Daha sonra siyasi gücü askerî güç, ekonomik güç ve fikirler üzerindeki güç olarak ayırır ve bunların birbirleriyle yakından ilişkili oldukları için ayrı ayrı ele alınmasına gerek olmadığını belirtir. Askeri aracın en büyük önemi, uluslararası ilişkilerde gücün nihai oranının savaş olmasında yatmaktadır, ayrıca bir ülkenin dış politikası sadece hedefleriyle değil aynı zamanda askerî gücüyle de sınırlıdır ve kendi içinde bir amaç haline gelir. Güç arayışında askeri ve ekonomik araçlar kullanılacaktır ancak siyasi bir lider için propaganda ile birlikte ikna sanatı da güç elde etmek için gereklidir.[13]

Daha sonra Carr, yerel hukuk ile uluslararası hukuk arasındaki farkları tanımlar. Bu sonuncusunda yargı, yürütme ve yasama yoktur. Bunu takiben, hukukun natüralist ve realist görüşlerini özetlemekte ve hukukun özünün istikrarı teşvik etmek ve toplumun mevcut çerçevesini korumak olduğunu söylemektedir. Yazar, hakları korumak için yapılan antlaşmaların kutsallığına kısa bir süre sonra bağlanmaktadır çünkü tüm ülkeler antlaşma yükümlülüklerinin bağlayıcı karakterini takip etmemiş ve bu nedenle bir antlaşmanın yükümlülüklerinin, antlaşmanın imzalandığı sırada hüküm süren koşullar devam ettiği sürece uluslararası hukukta bağlayıcı olduğunu söyleyen bir madde yaratmıştır. Kitap aynı zamanda ahlaki kısımda da ısrar ederek baskı altında imzalanan, yani zorla yapılan antlaşmaların ahlaki bir lekesi olduğu konusunda ısrar ediyor ve Versay Antlaşması'na atıfta bulunuyor. Ancak uluslararası antlaşmaların hukuki geçerliliği konusundaki ısrar, egemen ulusların antlaşmaların dayatıldığı daha zayıf uluslar üzerindeki üstünlüklerini sürdürmek için kullandıkları bir silah da olabilir.[14]

Yazar, birçok kişi değişiminin bazen savaş gerektirdiği gerçeğini kabul edemediği için ahlakı eleştirmektedir. "İsyan olmasaydı, insanlık durgunlaşır ve adaletsizlik telafi edilemez olurdu."[15] Statüko uzun sürmez ve savunması her zaman başarılı olmaz, büyük olasılıkla bir savaşla sonuçlanır ancak şu anda uluslararası ahlakın ve uluslararası politikanın temel sorunu olan barışçıl değişim yöntemlerini oluşturmak için olası bir çözüm vardır.[16]

Son olarak, iki savaş arası dönemde uluslararası ilişkiler çerçevesinde bir ahlak krizi yaşanmış ve bu da ulusal çıkarların çatışmasına yol açarak bazı ülkelerin çıkarlarının göz ardı edilmesine neden olmuştur. Siyaset, ütopya ve gerçeklik olmak üzere birbirinden ayrılamayacak iki ana unsurdan oluşmaktadır. Kitapta varılan sonuçlar, küçük bağımsız ulus-devletin modasının geçtiği ya da geçmekte olduğu ve çok sayıda ulus-devletin üyeliği üzerine uygulanabilir bir uluslararası örgüt inşa edilemeyeceği yönündedir. Buna ek olarak, statükonun korunması uzun vadede sürdürülebilir bir politika değildir, bu nedenle eski düzene geri dönülemez ve bakış açısında köklü bir değişiklik kaçınılmazdır. Bu nedenle uluslararası uzlaşmaya yönelik en iyi ilerleme umudu, 1930-33 krizinin tekrarlanmasına yakın bir gelecekte müsamaha gösterilmeyeceği için ekonomik yeniden yapılanma yolunda yatıyor gibi görünmektedir.

Geri dönütler[değiştir | kaynağı değiştir]

Yirmi Yıl Krizi yayımlandığı günden bu yana uluslararası ilişkiler çalışmalarında vazgeçilmez bir kitap olmuştur. Halen lisans derslerinde yaygın olarak okunmaktadır ve kitap "klasik realizmin kurucu metinlerinden biri" olarak kabul edilmektedir.[17] Kitap, Uluslararası Çalışmalar Derneği tarafından disiplindeki eğilimleri incelemek amacıyla yazılan ve editörlüğünü Michael Cox, Tim Dunne ve Ken Booth'un yaptığı "Carr'ın Yirmi Yıl Krizi'ndeki argümanların ve ikilemlerin birçoğunun bugün uluslararası politika teorisi ve pratiğiyle ilgili olduğunu"[18] yazan kitabı, "disiplinin 80 yılında bize saklanacak yer bırakmayan birkaç kitaptan biri" olarak öven Seksen Yıl Krizi gibi çok sayıda başka çalışmaya da ilham kaynağı olmuştur.[19]

Carr'a verilen tepkiler tamamen olumlu olmamıştır. Caitlin Blaxton, Carr'ın eserdeki ahlaki duruşunu "rahatsız edici" olarak eleştirmiştir.[20] Akademisyenler de Carr'ı sözde realist-idealist çatışmasını sunumu nedeniyle eleştirmiştir. Peter Wilson'a göre "Carr'ın ütopya kavramı... dikkatle tasarlanmış bilimsel bir kavramdan çok, sonra derece kullanışlı bir retorik araçtır."[21]

Buna karşılık Stephen McGlinchey, Carr'ı geçmişe bakarak eleştirmek yerine, Carr'ın Yirmi Yıl Krizi'ndeki olaylara ilişkin analizinin, özellikle Milletler Cemiyeti'ne yönelik eleştirisini bağlamında önemli ve zamanında olduğunu belirtmektedir.[22] John Mearsheimer, kitabı 20. yüzyılın en etkili üç realist uluslararası ilişkiler eseri arasında tanımlamaktadır.[23] Mearsheimer, kitabın savunmacı realizmin büyük bir savunmasını yaptığını ileri sürmektedir.[24] Ancak Mearsheimer, kitapta "teori olmadığını" savunmaktadır: "Carr, devletlerin neden gücü önemsedikleri ya da ne kadar güç istedikleri hakkında çok az şey söylemektedir."[24]

Metnin karmaşıklığı son zamanlarda Jonathan Haslam, Michael Cox ve Charles Jones'un kitapları da dahil olmak üzere Carr üzerine artan bir literatürle daha iyi anlaşılmıştır.

Benzer veya ilgili çalışmalar[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Carr (2001)
  2. ^ Carr (1945), s. vii
  3. ^ Mearsheimer, John J. (2005). "E.H. Carr vs. Idealism: The Battle Rages On". International Relations (İngilizce). 19 (2). ss. 139-152. doi:10.1177/0047117805052810. ISSN 0047-1178. 
  4. ^ Howe, Paul (1994). "The Utopian Realism of E. H. Carr". Review of International Studies. 20 (3). ss. 277-297. doi:10.1017/S0260210500118078. ISSN 0260-2105. JSTOR 20097376. 21 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2024. 
  5. ^ Finnemore, Martha; Sikkink, Kathryn (1998). "International Norm Dynamics and Political Change". International Organization. 52 (4). ss. 887-917. doi:10.1162/002081898550789. ISSN 0020-8183. JSTOR 2601361. 17 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Nisan 2024. 
  6. ^ Carr, Edward Hallett (1964). The twenty years' crisis, 1919-1939; an introduction to the study of international relations. 2d. New York: Harper & Row. ss. 239. ISBN 0061311227. OCLC 180416. 
  7. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis,1919-1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. XXV-XXVI. 
  8. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis, 1919 - 1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. XXXII. 
  9. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis, 1919 - 1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. XXXIII. 
  10. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis, 1919 - 1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. 6. 
  11. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis, 1919 - 1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. 42. 
  12. ^ Butler, Samuel. The Note-Books of Samuel Butler. United States: Festing Jones. ss. 211-212. 
  13. ^ Carr, Edward Hallett Carr (2016). The Twenty Years' Crisis,1919-1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. 97-130. 
  14. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis,1919-1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. 159-178. 
  15. ^ Russell, Bertrand. Power. s. 263. 
  16. ^ Carr, Edward Hallett (2016). The Twenty Years' Crisis,1919-1939. Londra: Palgrave Macmillan. ss. 201. 
  17. ^ Tortola (2005)
  18. ^ Dunne, Cox & Booth (1998), s. xiii
  19. ^ Dunne, Cox & Booth (1998), s. xiv
  20. ^ Wilson (1998), s. 3
  21. ^ Wilson (1998), s. 11
  22. ^ McGlinchey (2010)
  23. ^ Mearsheimer, John (2001). The Tragedy of Great Power Politics. W.W. Norton. s. 14. 
  24. ^ a b Mearsheimer, John (2001). The Tragedy of Great Power Politics. W.W. Norton. s. 18.