Vikipedi:Günün maddeleri/Mart 2016
Bu sayfada ana sayfaya çıkmış veya çıkacak olan maddeler gösterilmektedir.
Günün maddesini kullanıcı veya kullanıcı tartışma sayfalarınızda {{Anasayfa dinamik içerik}}
şablonunu kullanarak çıkartabilirsiniz. Çıkacak olan maddelerle ilgili teklif, öneri düzeltme gibi istekleri Vikipedi:Günün maddesi sayfasında belirtebilirsiniz.
Mart 1 - Sal
![]() Helikopterler dikey olarak kalkış ve iniş yapabilir ve havada sabit olarak tutunabilirler. Helikopter ve uçakların uçma prensipleri aslında aynıdır. Uçaklarda tutunma kuvveti elde edebilmek için uçak hava içinde hareket ettirilir. Ancak kanat, uçak gövdesine bağlı olduğu için sabit bir yapıdadır. Fakat helikopterlerde kanat sabit değil, hareketlidir. Yani helikopterlerde taşıma kuvveti elde edebilmek için döner kanat yani pervane kullanılır.Pervane iki ya da daha fazla palden meydana gelir.Pervane palinin profili uçak kanadının profili ile aynıdır. Helikopterin motoru palleri döndürür. Paller hava içinde hareket ettikleri için üst yüzeylerinde alçak basınç, alt yüzeylerinde ise, yüksek basınç oluşur. Bu basınç farkı taşıma kuvvetini meydana getirir. Pallerin devir sayısının ve hücum açısının (pallerin havayı karşılama açısı) artması ile bu taşıma kuvvetinin büyüklüğü de artar. Tersi bir durumda ise azalır. Taşıma kuvveti helikopterin ağırlığına eşit olduğunda helikopter havada sabit olarak tutunur. Büyük olduğunda dikey olarak yükselir. Daha az olduğunda ise, dikey olarak alçalır. (Devamı...) |
![]() Müziğe 4 yaşında piyano çalarak başladı. Çingene kemancı Nicolas Chioru'dan dersler aldı. 5 yaşında beste yapmaya başladı. Yaş'ta ünlü Rumen opera bestecisi Eduard Caudella'dan eğitim aldı. 1889'da Slanic-Moldova'da ilk defa sahnede keman çaldı. S. Bachrich, J. Glün, J. Hellmesberger'den keman; L. Ernst'ten piyano; R. Fuchs'tan kontrpuan, armoni ve beste; J. Hellmesberger'den oda müziği, A. Prosnitz'den müzik tarihi dersleri aldığı Viyana Müzik Dostları Cemiyeti konservatuarına yazıldı. Buradaki eğitimini tamamladıktan sonra Paris Konservatuarı'na girdi. Burada da A. Marsick ve J. White'dan keman; Pierre-Max Dubois ve Thomas'dan armoni; A. Gedalge'den kontrpuan; G. Fauré ve J. Massenet'ten beste; L. Diémer'den Erken Dönem Klasik Batı Müziği dersleri aldı. Aynı zamanda çello, org ve piyano eğitimleri de aldı ve her birinde ortalama bir uzmanlık edindi. Temmuz 1897'de Paris'te kendi bestelerinden oluşan ve genç bestecileri piyasaya tanıtan Éduard Colonne'nin dikkatini çeken bir konser düzenledi. Ertesi yıl 6 Şubat'ta op.1 Poème Roumain adlı ilk orkestra için senfonik süitiyle Concert Colonne'da sahneye çıktı ve büyük başarı gösterdi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 2 - Çrş
![]() 1980 Yaz Olimpiyatları, 1979'da Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi gerekçesiyle ABD önderliğinde boykot edildi. Bu nedenle sadece 80 ülkenin temsil edildiği Moskova Olimpiyatları'nda Japonya, Batı Almanya ve ABD gibi kayda değer ülkelerin takımları katılmadı. Batı ülkeleri Moskova Olimpiyatları'ndan genelde düşük standartlara sahip bir organizasyon olarak bahsedegeldiler ve sonuçlarla kazanılan madalyaların sportif değerine şüphe düşürdüler. Ancak en üst seviyede olmasa da, kırılan 36 dünya rekoru, 39 Avrupa rekoru ve 73 Olimpiyat rekoru ile sergilenen üst düzey beceri nedeniyle, Moskova Olimpiyatları için standartların altında olduğunu söylemek oldukça güçtür. Moskova Olimpiyatları Doğu Avrupa'da düzenlenmiş ilk olimpiyat oyunudur. Bu organizasyonu yapmaya diğer aday Los Angeles şehriydi. İkisi arasındaki seçim, 31 Ekim 1974 tarihinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) 75. toplantısının yapıldığı Avusturya'nın Viyana şehrinde yapıldı. Moskova, Los Angeles'i 20'ye karşı 39 oyla geçti. Eski adı Dahomey olan Benin ile eskiden Rodezya adını taşıyan Zimbabve ilk kez yeni adlarıyla 1980 Yaz Olimpiyatları'na katıldılar. (Devamı...) |
![]() Babası bir papaz olan Tesla'nın annesi okuyup yazamamasına karşın, halk arasında pratik ev gereçleri mucidi olarak bilinirdi. Nikola'ya göre annesi, yaratıcı dahi olmaya adaydı. Babası her zaman papaz olmasını istiyordu, Tesla ise mühendislik okumayı istiyordu. Tesla ölümcül bir hastalık sırasında, mühendislik okursam çok daha iyi olurum demiş, babası da onu kıramamıştır. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 3 - Prş
![]() Hartford Female Seminary'de öğretmenlik yapan ve aktif bir kölelik karşıtı olan, Connecticut doğumlu Stowe, hayatı zorluklarla geçen siyah köle Tom Amca karakterini yarattı; diğer karakterlerin hikâyelerini de onun etrafında şekillendirdi. Bu duygusal roman, bir yandan kölelik gerçeğini tasvir ederken, bir yandan da Hristiyan sevgi anlayışının, insanları köleleştirmek gibi onur kırıcı bir düzeni yenebileceğini belirtiyordu. Tom Amca'nın Kulübesi 19. yüzyılın en çok satan romanı ve İncil'den sonra en çok satan kitabıydı. Kitap, 1850'lerde kölelik karşıtı hareketi besleyen unsurlardan biri olarak kabul edildi. Yayımlandığı ilk yılda ABD'de 300.000, Büyük Britanya'da ise bir milyon adet satıldı. Basımından üç yıl sonra, 1855'te, dönemin en popüler romanı olarak anıldı. Kitaba atfedilen önem çok büyüktü. (Devamı...) |
![]() Schiller; Wieland, Herder ve Goethe ile Weimar Klasiğinin en önemli dört yazarından biridir. Friedrich Schiller; memur ve cerrah olan Johann Caspar Schiller ve Elisabeth Dorothea Schiller’in ikinci çocuğu olarak Marbach am Neckar’da dünyaya geldi. Schiller 5 kız kardeşinin arasındaki tek erkek çocuktu. Babasının reklâm memuru olması dolayısıyla ailesi 1763’te Lorch’a taşınmak zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra 1766’da kız kardeşi Luise’nin doğmasıyla ailesi Ludwigsburg’a taşındı. Aynı yıl Schiller orada Latin okuluna başladı. Daha o zamanlardan „Absalon“ ve „Hıristiyanlar“ adlı tiyatro oyunlarını kaleme almaya başlamıştı. Ailesinin baskıları ve istekleri üzerine Schiller 1773 yılında Karlsschule askeri akademisine gitmek zorunda kaldı. Sonraları hukuk eğitimi almaya başladı. Yatılı öğrenciler sıkı bir şekilde askeri eğitim alıyorlardı ve Schiller 2 defa katı bir şekilde cezalandırıldı. Akademi 1775 yılında Solidute şatosundan Stuttgart’ın içine taşındı. Schiller eğitim aldığı bölümü değiştirerek, tıp bölümüne geçiş yaptı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 4 - Cum
![]() Kaykay sporu; kaykayı oluşturan parçalar, kendisine özel ayakkabı, kıyafet ve aksesuarların üretimi ve pazarlanması yanı sıra kaykay parkları'nın kurulması ve işletmesi, yerel ve uluslararası yarışma organizasyonları ile çok büyük bir endüstri, ekonomi ve kültür haline gelmiştir. Kaykay tahtası kaykayın gövdesini şekillendirir ve ayakta duracak alanı oluşturur. Kaykaycının ayağına daha çok sürtünme oluşturarak ayağının altından kolayca kaymasını önlemek için kendinden yapışkanlı zımpara ile kaplanır. Çoğu tahta 7 kat çapraz iliştirilmiş Kuzey Amerika maple ağacından yapılmıştır. Zaman zaman tahtanın yapımında fiberglas, bambu, karbon lifi gibi daha egzotik maddeler tahtayı daha sağlamlaştırmak, hafifletmek ve performansını artırmak amacıyla hammaddesine eklenir. Genelde tahtalar 19 ila 20,5 cm genişliktedir. Tekerler, genellikle poliüretandan yapılır ve kayış stillerine göre değişik şekil ve ölçülerde olur. 65–90 mm gibi daha geniş ölçülerde olanlar daha hızlı döner ve güzergahtaki ufak taşlar gibi engeller üzerinde daha rahat hareket ederler. 48–54 mm gibi daha küçük ölçüde olanlar tahtayı yere daha yakın tutar , ivmelenmek için daha az enerjiye ihtiyaç duyar ve daha alçak bir yerçekim merkezi oluştururlar ancak büyük ölçülü olanlar kadar hızlı değildirler. (Devamı...) |
![]() Harold Lloyd, Charlie Chaplin ve Buster Keaton gibi sessiz film döneminin özgün ve etkili sanatçılardan biriydi. 1914 ve 1947 yılları arasında 200'e yakın film çekti. Bunların bir kısmı sessiz film, bir diğer kısmı da "talkies" diye adlandırılan sesli filmlerden oluşur. Yarattığı "Glasses Character" olarak da bilinen becerikli, tuttuğunu koparan azimli genç adam karakteri 1920'lerin Amerikasının ruhuna bir hayli uyunca başarılı olmuş ve Lloyd'u alanında özgün bir isim haline getirmiştir. Harold Loyd filmleri, bugünün izleyicisinde bile heyecan yaratabilecek, gözüpek bir fiziksel beceriyi gerekli kılan ustalıklı sahneleri ile hatırlanmaya devam etmektedir. Haunted Spooks adlı filminin çekimleri sırasında bir patlayıcı nedeniyle sağ elinin baş ve işaret parmaklarıni kaybetmesine rağmen filmlerindeki beceri gerektiren tehlikeli tırmanış sahnelerinin pek çoğunda yine de kendisi oynamış ve çekimlerde elindeki sorunu gizlemek için protezli özel bir eldiven kullanmıştır. Harold Lloyd'un Safety Last! filminde bir gökdelenin tepesindeki saatin yelkovanına tutunmuş haldeki görüntüsü, sinema dünyasının en unutulmaz karelerinden biri haline gelmiştir. Ortalamaya vurulduğunda, Lloyd'un bireysel filmleri Chaplin'inkilere kıyasla ticari olarak daha az başarı kazanmışa da, Chaplin'in toplamdaki 10.5 milyon dolarına karşılık Lloyd 15.7 milyon dolar kazanmıştır. Bunun sebebi de Lloyd'un sürekli çalışması ve film çekmesidir; zira Lloyd 1920'ler boyunca uzun metrajlı yirmi film yapmışken, Chaplin'in sadece üç filmi gösterime girmiştir. Lloyd, James Darsie Lloyd ve Elizabeth Fraser çiftinin çocuğu olarak Burchard, Nebraska'da doğdu. Baba tarafından ataları Amerika'ya İngiltere'nin Galler bölgesinden gelmişti. Babasının sayısız iş girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından aile ülkenin batısına taşındı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 5 - Cts
![]() NATO'nun Yugoslavya'ya karşı hava saldırılarına başlamasıyla, Yugoslavya kimliği altında Sırp ordusu ve milis güçleri tarafından Kosovalı Müslüman sivillere karşı etnik temizlik girişimi başlatılmıştır. 1998-1999 Kosova Savaşı'nın aşamaları aşağıdaki başlıklarda toplanabilir. Sırplar ve Arnavutlar, 20. yüzyıl boyunca bölgenin kontrolü için yarışmışlardır. Sırplar toplam nüfusun % 10'una sahip olmalarına rağmen, tarihsel ve duygusal olarak bölgenin önemi onlar için çok büyüktür. Kosova’da yaşayan bir diğer millet olan Türkler, Sırp-Arnavut çekişmesinde çeşitli sosyal ve kültürel sebeplerden dolayı genellikle Arnavut tarafında yer almışlardır. Sırpların ta 1389 senesine I. Kosova Muharebesi’ne dayanan ve Türklere karşı olan ters duruşları, Kosova meselesinde merkezde olmuştur. 1990’larda artan Sırp milliyetçiliğinin beslendiği ve hatta temellendiği bu husus, son Kosova Savaşı öncesinde Kosova’daki Türkleri ve Arnavutları (Müslüman olmaları sebebiyle Goralılar, Boşnakları da) karşı cephede tutmuştur. Devamı... |
![]() |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 6 - Paz
![]() II. Dünya Savaşı sonrası takımın başına Matt Busby'i getiren kulüp çok iyi bir kadro kurmuş, 1956 ve 1957'de üst üste iki lig şampiyonluğu kazanmıştır. Ancak şok edici bir gelişme olmuş ve Münih'te takımın uçağı düşmüştür. 6 Şubat 1958 tarihinde meydana gelen bu felaket sonucu takımın sekiz oyuncusu ölmüş ve birçok oyuncusu sakatlanmıştır. Herkes takımın çökeceğini düşünürken, Busby sakat oyuncularından ve gençlerden yeniden bir takım kurmuş, 1965 ve 1967'de iki kez İngiltere şampiyonu olmuş ve 1968'de Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanan ilk İngiliz takımı olmuştur. Kasım 1986'dan 2012-13 sezonu sonuna kadar takımın başında bulunan Alex Ferguson ise kulübün gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür. 27 yıldır takımın başında bulunan ve Sir unvanına sahip olan Ferguson, United'ın başında 26 büyük kupa kazanmıştır. 20 lig, 4 Lig Kupası, 11 Federasyon Kupası ve 20 FA Community Shield şampiyonluğuna sahip olan Manchester United, İngiliz futbol tarihinin en başarılı kulüplerinden biridir. 3 Şampiyon Kulüpler Kupası/UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu bulunan takım ayrıca 1998-99 sezonunda Premier League, Federasyon Kupası ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nin üçünü birden kazanarak futbol tarihinde ender görülen bir şekilde Treble yapmıştır. Devamı... |
![]() Lee, John Lee ve Sara Cargill çiftinin kızıdır. John Lee disk jokeyi, anne Cargill ise televizyoncudur. Robby adında bir erkek kardeşi, Carrie ve Lori adlarında iki kız kardeşi vardır. Aslında üçüncü bir kız kardeşi daha vardır fakat o, sara hastasıdır ve henüz üç yaşındayken (1987 yılında), annesi onu banyo yaptırırken birkaç dakikalığına yalnız bıraktığı sırada kriz geçirip nefessiz kalarak hayatını kaybeder. Amy Lee onun cansız bedenini görmüş ve hayatında unutamayacağı bir yara olarak aklına kazımıştır. Fallen albümündeki Hello adlı şarkıda annesine söylediği şu cümle; "Has no one told you she's not breathing?-kimse sana söylemedi mi, o nefes almıyor" ve The Open Door albümündeki Like You adlı şarkılar, Amy Lee'nin bu ölen kız kardeşi için yazılmıştır. Lee'nin yazdığı bu şarkılarda direkt olarak bu kız kardeşe atıflarda bulunulmuştur. Lee, toplam dokuz yıl piyano dersi almıştır. Ailesi ile beraber sık sık taşınmış, Florida ve Illinois'den sonra son olarak Arkansas'a yerleşmiştir. Nitekim Evanescence da 1995 yılında burada kurulmuştur. Eğitimi ile ilgili olarak da Pulaski Academy'den mezun olduğu, 2000 yılında da Middle Tennessee State University'e gittiği bilinmektedir. AOL Müzik'te yer alan bir röportajında ilk yazdığı şarkılarının Eternity of the Remorse ve A Single Tear gibi iki şarkı olduğunu hatırladığını söylemiştir. İlkini on bir yaşındayken yazdığını hatta o zamanlar klasik müzik bestecisi olmak istediğini söylerken adı geçen ikinci şarkıyı da sekizinci sınıfa giderken yazdığını da eklemiştir. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 7 - Pzt
![]() Written on the Wind Melodramların büyük ustası Douglas Sirk 'in yönettiği 1956 yapımı bir Amerikan filmidir. Robert Wilder 'ın 1946'da yazdığı aynı adlı çok satan romanından sinemaya aktarılmıştır. Romanın o yıllarda ünlü olan melankolik şarkıcı Libby Holman ile bir tütün kralının varisi (Filmde petrol kralı olmuş) Smith Reynolds arasında yaşanmış gerçek bir aşk skandalına dayandırıldığı söylenmektedir.Günümüzün "Dallas" "Hanedan" benzeri TV dizilerinin atası sayılabilecek bu filmde bir petrol kralının oğlu ile aşk yaşayıp evlenen sekreterin (Lauren Bacall) bu garip ve şımarık aile içindeki ilişkileri anlatılmaktadır. Dorothy Malone canlandırdığı 'Marylee Hadley' rolü için 1957'de 'En iyi yardımcı kadın oyuncu' ödülünü aldı. Film ayrıca "En iyi yardımcı erkek oyuncu" (Robert Stack) ve "En iyi müzik ve orijinal şarkı" dalında (Victor Young (müzik) , Sammy Cahn ('Written on the Wind'in şarkı sözlerinin yazarı) Oscar'a aday gösterildi ama kazanamadı. Bu film Douglas Sirk'in Rock Hudson 'la yaptığı sekiz filmden altıncısı ve en başarılısıdır. (Devamı...) |
![]() II. Dünya Savaşı sırasında İran'ı işgal eden Britanya ve Sovyetler Birliği'nin baskısıyla tahttan çekilen babası Rıza Şah'ın yerine iktidara geldi. İktidarı sırasında İran petrol endüstrisi demokratik yollarla seçilmiş olan ve ABD-Britanya destekli bir darbeyle görevinden uzaklaştırılacak başbakan Muhammed Musaddık tarafından kısa süreliğine millileştirildi. İktidarına, Pers İmparatorluğu'nun 2.500. kuruluş yıl dönümü kutlamaları damga vurdu. Hükümdar olarak, İran'ı küresel bir güç ve modern bir ülkeye dönüştürme iddiasıyla, içinde kadınlara oy hakkının tanınması ve çeşitli endüstrilerin ulusallaştırılmasının da dahil olduğu bir dizi ekonomik, sosyal ve siyasi reformu içeren Beyaz Devrim adlı programı uygulamaya koydu. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 8 - Sal
![]() Kurfürst Friedrich Wilhelm Alman İmparatorluk Donanması'ndaki görev süresi boyunca az sayıda aktif görevde bulundu. Üç kardeş gemisiyle beraber 1900-1901 yıllarında Çin'deki Boxer Ayaklanması'nda görev yaptı. Gemi 1904-1905 yıllarında büyük çaplı yenilemeden geçti. 1910 yılında Kurfürst Friedrich Wilhelm Osmanlı İmparatorluğu'na satılarak Barbaros Hayreddin adını aldı. Osmanlı hizmetinde Balkan Savaşları'nda görev aldı, Aralık 1912 ve Ocak 1913'te Yunan donanmasına karşı iki muharebeye katıldı, savaş boyunca Trakya'da Osmanlı kara kuvvetlerine destek sağladı. 8 Ağustos 1915'te Çanakkale'de İngiliz denizaltısı HMS E11 tarafından torpidolanarak batırıldı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, sınıfının dördüncü ve son savaş gemisi idi. Savaş gemisi D adı altında ısmarlandı, Kaiserliche Werft Wilhelmshaven'da 1890 yılında kızağa kondu. 30 Haziran 1891'de denize indirildi. 29 Nisan 1894 tarihinde Alman İmparatorluk Donanması'nda göreve başladı, aynı gün kardeş gemisi olan SMS Brandenburg'ta göreve başladı. Kurfürst Friedrich Wilhelm, Alman donanmasına 11,23 milyon marka mal oldu. Kurfürst Friedrich Wilhelm, 115.7 m uzunluğa, 19.5 m genişliğe sahipti, daha sonra torpido şebekesinin de eklenmesi ile 19.74 m oldu. Geminin su çekimi, burunda 7.6 m, kıç kısmında ise 7.9 m idi. Geminin tasarım ağırlığı 10,013 ton, maksimum deplasmanı 10,670 tondu. Gemi iki adet üç silindirli üçlü genleşmeli motora sahipti, toplamda 10,228 beygir gücünde idi ve 16.9 knot (31.3 km/s; 19.4 mph) hız yapabiliyordu. (Devamı...) |
![]() 1893'te bir fok gemisinde denizciliğe başlayan Amundsen, dünyanın çeşitli kıyılarında dolaştı, değişik gemicilik teknikleri, buharlı gemiler ve bilimsel denizcilik yöntemleri konusunda uzmanlaştı. Kuzey Kutbu'nun kaşifi Nansen'in de yüreklendirmesiyle, Atlas Okyanusu'nu Büyük Okyanus'a bağlayan deniz yolunu bulmayı aklına koydu. İlk denemeleri başarılı sonuçlar verdi ve iki okyanusu birbirine bağlayan deniz yolunun varlığı kesinlik kazandı. Daha önce geçilememiş olan Kuzeybatı Geçidi'nin baştan sona kadar gemiyle aşılabileceğini gösteren ilk gemici oldu. Aslında amacı Kuzey Kutbu'nu keşfetmekti; ama Frederick Cook ve Robert Peary 1909'da Kuzey Kutbu'na gidince, o da 1910'da yolunu Güney Kutbu'na çevirdi. Bu kez de güney için yarış başladı. Amundsen, 20 Kasım 1911'de dört kişilik ekibi ve 150 köpekle yola çıktı; ancak yolda erzakları bitince köpeklerin bir kısmını yemeleri gerekti. Amundsen ve ekibi, 14 Aralık'ta Robert Falcon Scott'tan 35 gün önce Güney Kutbu'na vardı. Amundsen, 16 Haziran 1928'de, kaza geçiren arkadaşı Umberto Nobile'yi aramak amacıyla Kuzey Kutbu'na uçtu. Kendisinden bir daha haber alınamadı. Kuzey Buz Denizi'ne düştüğü sanılıyor. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 9 - Çrş
![]() Muvahhidlere Alarcos'ta yenildikten sonra (1195) sonra birkaç yıl toparlanamayan Kastilya ve León Kralı VIII. Alfonso, Müslümanların Hıristiyanları yenilgiye uğratmasından, dinsel öfkeyi uyandırmak için yararlanmaya çalışan Toledo Başpiskoposu Rodrigo Jiménez de Rada'nın sempatisini kazandı. Papa III. Innocentius'un Haçlı seferi ilan etmesiyle birkaç Fransız papazın da desteği sağlandı. 1212 ilkbaharında Fransız şövalyeleri ve Tapınak Şövalyeleri Toledo'da toplanmaya başladılar.Aragon, Kastilya ve Leon ordularının da katılmasıyla büyüyen Haçlı orduları kısa bir gecikmeyle 21 Haziran'da güneye doğru yürüyüşe geçti. İki Müslüman kalesini almalarına karşın, sefere İspanya dışından katılan birlikler kendilerine ters gelen iklim ve yaşam koşulları morallerini bozunca, kısa süre sonra ülkelerine geri döndüler. Buna karşılık Navarra orduları yardıma geldi. Olaylar gelişirken Muvahhid hükümdarı Muhammed Nasır Hıristiyanları Las Navas de Tolosa Ovasında kuşatmak üzere 22 Haziran'da Jaén'e, sonra da Baeza dolaylarındaki dağlık bölgeye yöneldi. 12 Temmuz'da bölgeye gelen Hıristiyanlar La Llosa'yı aşarak Müslümanların ordugahına ulaşmayı umuyorlardı. Geçit çok iyi korunuyordu ama yörede yaşayan çobanlardan biri Müslüman ordusuna ulaşmak için geçidin dışında başka bir yol gösterdi. Hıristiyan ordusuna komuta eden Alfonso 16 Temmuz'daki muharebede Muvahhid kuvvetlerini yendi. Nasır kaçtı. Alfonso hemen Baeza ve Ubeda'yı ele geçirdi. Müslümanların bu yenilgisinin uzun vadedeki etkileri, 1233'te Muvahhid devleti hanedan kavgalarıyla dağılana değin anlaşılamadı.Müslümanlar Hıristiyanların ülkeyi geri alan orduları karşısında, birleştirici bir önderden yoksun kaldıkları için fazla tutunamadılar. (Devamı...) |
![]() İlk birkaç çalışması ile uluslararası başarı elde etti ve katıldığı çeşitli yarışmaları kazandı. Karl von Piloty'ye Münih'te Maximilianeum ve Rathaus fresklerinin yapımında yardım etti. Ünlü Alman yazar Friedrich Schiller'in kitaplarını görselleştirdi. Bavyera kralı II. Ludwig tarafından Rokoko motiflerini resmetmesi için görevlendirildi. Daha sonra Prag ve Weimar da dahil uluslararası çapta birçok öğretmenlik teklifi aldı ancak o Münih'teki bir pozisyonu tercih etti. En seçkin öğrencilerinden biri İsviçre doğumlu ABD'li ressam Adolfo Müller-Ury'dir. Benczúr Macaristan üst sınıfı arasında popüler oldu çok sayıda kral ve aristokratın portrelerini yaptı. Kendi yaptığı portresi Floransa'daki Uffizi Galerisi'nde bulunmaktadır. Budapeşte'de Benczur'un adının verildiği bir sokak vardır. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 10 - Prş
![]() 10 veya 15 cm boya sahip olan domates bitkisinin hafif odunsu bir gövdesi vardır. 10–25 cm uzunluğunda olan yapraklarının üzerinde 5-9 yaprakçık bulunur. Yaprakları tüylüdür. 1–2 cm uzunluğunda ve genellikle sarı olan domates çiçekleri bir sap üzerinde 3-12 adettir. Genellikle kırmızı, yenilebilen meyvesi yabani bitkilerde 1–2 cm çapında iken, kültür bitkilerinde daha büyüktür. Çoğu vitamin bu meyvede bulunur ve kanseri önleyici yapısı vardır. Bu vitamin ve önleyici mineraller domatesin kabuğunda bulunur. ABD'de 1893 yılında mahkeme sebzelerle birlikte saklanıp yenildiğinden onu sebze diye sınıflandırmıştır fakat gerçekte meyvedir. Domatesin ilginç bir tarihi vardır. Bolivya ve Peru'da yabani sarı renkli bir domates türü bulunmuş ve sonra Meksika'da yetiştirilip, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinden sonra Avrupa'ya gemilerle gönderilmiştir. İtalyanlar sarı renginden ötürü onu altın elma olarak adlandırdı, ama çok geçmeden kırmızı türleri ortaya çıktı. Domates ABD'de ilk defa Thomas Jefferson tarafından yetiştirildi. Ama pek çok insan zehirli olduğuna inanarak yemeyi reddetti, ta ki 1900'e kadar. Uzun zaman önce, pek çok Avrupalı için aşk elmasıydı, çünkü insanları romantik yaptığına inanılıyordu. (Devamı...) |
![]() Shakespeare Stratford-upon-Avon'da doğdu ve yetişti. 18 yaşında, Anne Hathaway ile evlendi ve üç çocuğu oldu: Susanna, ve ikizler Hamnet ile Judith. 1585 ile 1592 arası, Londra'da bir aktör, yazar ve Lord Chamberlain's Men (daha sonra King's Men olarak da bilinir) adında bir tiyatro şirketinin sahibi olarak başarılı bir kariyere başladı. Ölmeden 3 yıl önce 1613'te, 49 yaşındayken Stratford'da emekli olarak görülür. Shakespeare'in kişisel yaşamına dair bazı kayıtlar günümüze ulaşmıştır. Fiziksel görünüşü, cinsel yönelimi, dini inançları, ve başkaları tarafından yazılıp ona atfedilen eserler olup olmadığı hakkında önemli tahminler yürütülmüştür. Shakespeare bilinen eserlerinin çoğunu 1589 ile 1613 yıllarında üretti. İlk oyunları çoğunlukla komedi ve tarihîydi, bu türlerle 16. yüzyıl sonunda kültür ve sanatın zirvesine yükseldi. Daha sonra 1608'e kadar trajedilere yöneldi, İngilizce'nin en iyi ürünlerinden bazıları kabul edilen Hamlet, Kral Lear, Othello, ve Macbeth'i bu dönemde yazdı. Son aşamasında, dram olarak da bilinen trajikomedilerini yazdı, ve diğer oyun yazarlarıyla işbirliği yaptı. Oyunlarının birçoğu hayatı boyunca değişik kalitede ve doğrulukta basınlarda yayınlandı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 11 - Cum
![]() |
![]() Orta düzeyde zengin bir ailede, o tarihlerde Prusya'nın içinde yer alan Ren bölgesindeki Trier şehrinde doğan Marx, Genç Hegelcilerin felsefe düşünceleri ile ilgilendiği Bonn ve Berlin Üniversiteleri'nde öğrenim gördü. Çalışmalarından sonra Köln'de radikal bir gazetede yazmaya ve tarihsel materyalizm üzerinde çalışmaya başladı. 1843'te diğer radikal gazetelerde yazmaya başlayacağı ve kendisinin ömür boyu dostu ve çalışma arkadaşı olacağı Friedrich Engels ile tanışacağı Paris'e taşındı. 1849'da sürgüne gönderildi ve karısı ve çocukları ile beraber toplumsal ve ekonomik hareketler hakkında teorilerini yazacağı ve olgunlaştıracağı Londra'ya taşındı. Bu süre içerisinde sosyalizm için yapılan mücadelede yer aldı ve Birinci Enternasyonal'de önemli bir figür haline geldi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 12 - Cts
![]() İmparator penguen 1,30 metre boyda olabilir ve 60 kilogram ağırlığına kadar ulaşabilir. Gövdesi yuvarlağımsı, kafası ve ayakları küçüktür. Üstte siyah, altta beyaz tüyleri vardır. Böylece avlanırken aşağıdan avları tarafından, yukarıdan ise düşmanları tarafından zor farkedilir. Sadece boynunun altı ve yanakları sarı-turuncu renge sahiptir. İmparator pengueni dünyanın en güneyde yaşayan penguenidir. Güney Okyanusu ve Antarktika'nın parça buzullarında yaşayan 300.000 nüfus bulunur. Üremek için yalnız, parça buzulları terk ederek, üreme ve kuluçkaya emniyetli olan sabit karaya doğru, 200 kilometreye kadar yürürler. İmparator pengueni bir deniz kuşu olup, sadece denizde avlanır. Balıklar, mürekkep balıkları ve kril adı verilen planktonik canlılar ile beslenir. İmparator penguenler gruplar halinde avlanırlar. Bu gruplar direk olarak balık sürülerine dalar, oraya buraya çok hızlı hareket ederek gagalarına gelen ne ise onu kaparlar. Küçük avları hemen suyun içinde yerken, daha büyük avları parçalamak için su yüzeyine çıkarlar. Av esnasında imparator penguenler büyük mesafeleri kat ederler. Bu esnada 36 km/saate kadar hıza, 535 metre kadar derinliğe ulaşırlar.Acil durumlarda yirmi dakikaya kadar su altında kalabilirler. Su ne kadar berrak ise o kadar derine dalarlar. Görerek avlanırlar, yani duyarak avlarını hissetmezler, onları yakalamak için görmek zorundadırlar. İmparator penguenleri ilk kez üç ile altı yaşları aralığında üremeye başlar. Devamı... |
![]() ABD'nin Massachusetts eyaletinin Boston şehrinin Brooklyn kasabasında dünyaya gelen Conan O'Brien'ın annesi avukat Ruthe Reardon ve babası eczacı Thomas Francis O'Brien'dır. 5 kardeşi daha olan O'Brien, Harvard Üniversitesinden mezun olmuştur. Harvard'da okuduğu dönemde mizah dergisi olan Harvard Lampoon'da yazarlık ve başkanlık yapmıştır. Harvard'dan 1985 yılında Tarih ve Edebiyat dalında "magna cum laude" (büyük onur) ile mezun olmuştur. Kariyerine televizyonda yazarlıkla başlayan O'Brien, tiyatro gruplarında ve tanıtım reklamlarında da rol almıştır. 1988 yılında Saturday Night Live'ın yazarı olan O'Brien çalıştığı 3 yıl içerisinde büyük başarılara imza atmıştır. 1989'da SNL'deki göreviyle arkadaşlarıyla beraber Emmy ödülü kazanan O'Brien, buradan sonra The Simpsons (Simpsonlar) çizgi dizisinde yazarlık yapmıştır. 1993 yılında David Letterman'ın Late Night with David Letterman gösterisinin yerine O'Brien, Lorne Michaels tarafından önerilmiş, 13 Eylül'de de bu gerçekleşmiştir. O'Brien bu görevini gerçekleştirmek için The Simpsons'tan istifa etmiştir. Late Night with Conan O'Brien yerini Jimmy Fallon'a bırakırken, 1 Haziran 2009'da The Tonight Show'un sunuculuğunu Jay Leno'dan devralmıştır. Conan 7 ay "The Tonight Show"u sunduktan sonra, Jay Leno'nun Prime Time'daki başarısızlığı sonucu 23:00'e, kendisinin de 00:00'e alınmasının istenmesi sonucu açıklama yaparak artık NBC'de çalışmayacağını duyurdu. 45 Milyon $'lık tazminat aldı. Bunun yaklaşık dörtte biri yani 12 milyon $'lık bölümü çalışanlara, 33 milyon $'ı da Conan'a verildi. Eylül 2010'a kadar başka kanalda çalışamaması maddesi konuldu. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 13 - Paz
![]() Bilimsel adı Phalacrocoracidae, Grekçe "kel" anlamına gelen φαλακρός (phalakros) ve "kuzgun" anlamına gelen κόραξ (korax) kelimelerinden Latinceleştirilmiştir. Erişkin karabatakların yanaklarında bulunan krem beyazı tüysüz bölgeden ötürü bu adın geldiği düşünülmektedir. Karabataklar orta ve büyük boyutlarda deniz kuşlarıdır. En küçükleri olan küçük karabatak 45 cm. boyunda ve 340 g. ağırlığında iken en büyük türü olan Phalacrocorax harrisi 100 cm. boyunda ve 5 kg. ağırlığındadır. Soyu tükenmiş Phalacrocorax perspicillatus ortalama 6,3 kg. ağırlığıyla daha da büyüktü. Kuzey Yarımküre türlerinin tamamına yakını ile birlikte türlerin çoğunluğu koyu renkli tüylere sahiptir. Güney Yarımküre türlerinin bazıları ise siyah ve beyaz tüylere sahip iken Yeni Zelanda'nın Phalacrocorax punctatus türü gibi çok azı daha renkli tüylere sahiptir. Türlerin çoğunda yüzde gözler ile gaga arasında parlak mavi, turuncu, kırmızı ya da sarı olan ve üreme döneminde daha da parlaklaşan tüysüz renkli deri bulunur. Gagaları ince ve uzundur. Gaganın üst ucu ise aşağıya doğru kanca gibi kıvrıktır. Ayaklarında dört parmağıda birleştiren perdeler bulunur. Açık denizden çok kıyılarda yaşarlar ve bazı türleri kara içindeki sularda koloniler kurar. En eski soyunun yaşam alanına bakıldığında köken olarak tatlı su kuşları olduğu görülür. Pasifik Okyanusu'nun ortasındaki adalar hariç dünyanın tamamına yayılmışlardır. (Devamı...) |
![]() Futbol hayatına Sakarya'daki Sakaryatekspor kulübünde başlayıp Sakaryaspor'a transfer oldu. Orta saha veya forvet mevkiinde başladı. Sakaryaspor'daki performansıyla dikkat çekmeyi başardı. 2002-03 sezonunda Sakaryaspor’dan Fenerbahçe'ye transfer oldu. Fenerbahçe’deki ilk resmi maçı, 11 Eylül 2002′de Gaziantepspor-Fenerbahçe karşılaşmasıdır ve aynı sezon içerisinde 6 kasım 2002'de Galatasaray ile oynanan 6-0'lık karşılaşmada ilk golü kaydederek Fenerbahçeli taraftarların gönlünde ayrı bir yer edindi. 2004-2005 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United maçında 3 gol atarak avrupa kupalarında bir maçta en çok gol atan türk futbolcu unvanını elde etti. Fenerbahçe'nin 100. yılındaki şampiyonluğunda Alex de Souza ile katkısı çok büyük oldu ve bu sezonun sonunda bedelsiz olarak Middlesbrough FC takımına transfer oldu. Fenerbahçe ile sözleşmesi sona eren millî futbolcu Tuncay Şanlı, 2007 yılında İngiltere'nin Middlesbrough takımıyla anlaştı ve 4 yıllık sözleşmeye imza attı. Bu takımda 70 maçta 17 gol kaydetti. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 14 - Pzt
![]() Trevi Çeşmesi (İtalyanca: la Fontana di Trevi, Türkçesi Üçyol Çeşmesi; Aşk Çeşmesi olarak da bilinir), Roma'da Poli Sarayı'nın bir kenarına Nicolò Salvi tarafından Klasik ve Barok karışımı olarak yapılmış, dünyadaki en ünlü çeşmelerden birisidir. Üç yolun kavşağında bulunduğu için Trevi adı konulduğu varsayıldığı gibi, üç yeraltı su yolunun bu noktada toplanmasının isminin nedeni olduğu iddiası da vardır. Trevi Çeşmesinin genel ifadesi “deniz”dir. Denizkabuğu şeklinde bir at arabası, arabayı çeken denizden çıkan kanatlı atlar ve arabada bulunan mitolojik deniz tanrısı, görünümün konusunu oluşturmaktadır. Heykel ve mimarî çok güzel bir biçimde kaynaşmıştır. Trevi Çeşmesi'nın tarihi, İmparator Augustus döneminde başlar. Tarih, su arayan askerlere su kaynağının yerini gösteren bir kızın efsanesine dayanmaktadır. İmparator Augustus'nun damadı Agrippa, akan suyu Vergine su kemeri ile Pantheon'a kadar ulaştırmıştır. 8. yüzyılda, 12. yüzyılda V. Niccolo tarafından ve 15. yüzyılın ortasında 4. Paolo tarafından restore edilmiştir. 1998'de büyük bir düzenleme geçirmiş, temizlenmiş ve su sistemi de yenilenmiştir. (Devamı...) |
![]() 1911 yılında Cornwall'de doğdu. Oxford Üniversitesini bitirdi. 1934'te Poems yayınlandı. 1954'te Sineklerin Tanrısı ile ün kazandı. Bu kitabından sonra yayınlanan kitapları (özellikle Piramit) çok daha güçlü bir edebi yapıya sahip olmasına rağmen aynı etkiyi yaratmadı. 1980'de Rites of the Passage adlı eseriyle Man Booker Ödülü'nü aldı. 1983'te İsveç Akademisi "Gerçekle söylenceyi ustaca birleştiren, insanın ruhsal ve fiziksel boyutlarını derinlemesine inceleyen romancı bu yılın ödülüne layık görüldü" diyerek Nobel Edebiyat Ödülü'nü William Golding'e verdi. O dönemde İngiliz yazar John Fowles, Golding için "En iyi İngiliz yazar" demiştir. 1988'de "Sir" ünvanını alan Golding, 1993'te ardında yarım kalmış bir roman bırakarak (The Double Tongue) kalp yetmezliğinden öldü. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 15 - Sal
![]() Ayçiçeği dünyada ve Türkiye'de en önemli yağ bitkilerinden biridir. Marmara Bölgesi'nde daha çok yetiştirilir. Trakya Bölgesi'nde yoğunluk gösterir. Ayçiçeğinin üstündeki çekirdekler fabrikalarda işlenerek satılır. Ayçiçeği dünyada ve Türkiye'de en önemli yağ bitkilerinden biri olup, Türkiye'de genelde yağlık olarak yetiştirilir. Yağlık olarak ekiminin % 70'inden fazlası Trakya ve Marmara bölgesindedir. Ayçiçeği, yetişme periyodu boyunca (100-150 gün) 2600-2850 °C civarında toplam sıcaklık ister. Derin ve kazık kök sistemine sahip olması nedeniyle, kuraklığa dayanımı fazladır. Her türlü toprakta yetişmesine rağmen, iyi drenajlı, nötr PH (6,5 - 7,5)'a sahip ve su tutması yüksek toprakları daha fazla sever. Taban suyu yüksek, asitli topraklardan hoşlanmaz. Tuzluluğa dayanması ortadır. Ayçiçeğinin çimlenmesi için en az toprak sıcaklığı 8-10 °C olmalıdır. Bu nedenle genelde Nisan ayı başı-Mayıs ortası arasında ekimi yapılır. Erken ekim, verimi önemli ölçüde arttırır. Ayçiçeği soğuğa dayanıklı olup, genelde ilk donlardan 4-6 yapraklı devreye kadar zarar görmez. Ancak ısının -4 °C nin altına düşmesiyle oluşan dondan oldukça fazla etkilenir. Optimum verim için bölge koşullarında yapılan araştırmalarda 7-8 kg. saf azot (N) ve aynı miktarda fosfor yeterli olur. Ancak sulu koşullarda bu miktarları arttırmak gerekir. (Devamı...) |
![]() Bebeklik çağından itibaren kör-sağır ve dilsiz olması, onu pek çok meslektaşından ayıran önemli özelliğidir. Engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik haline getirmiştir. Beş lisan bilen, bisiklet, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Helen Keller, yazdığı makaleler ve bir dizi kitapla kendisini engellilere yardımcı olmaya adamıştır. Başta Amerikan Görme Engelliler Vakfı olmak üzere çok sayıda organizasyonda görev almış ve görevleri nedeniyle dünyanın pek çok yerine seyahat etmiştir. 17 Haziran 1880 günü Alabama kırsalında küçük bir kasabada (Tuscumbia) Yüzbaşı Arthur Henley Keller ve Kate Adams Keller'ın kızı ve sağlıklı bir bebek olarak doğan Helen Keller, on dokuz aylık iken geçirdiği bir ateşli hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitirdi. Çok huysuz ve bakımı zor bir çocuk haline gelen Helen'in ailesi çok zor duruma düşmüştü. Helen 6 yaşında iken Charles Dickens'in Genel Okur için Amerikan Notları adlı eserini okuyan annesi Kate Keller, başka bir kör ve sağır çocuk olan Laura Bridgman için yapılanlardan etkilenmişti. Bunun üzerine Baltimore'da bir uzman doktorla görüşmeye gittiğinde Helen'in bir daha asla görme ve duyma yetilerine kavuşamayacağı bilgisi teyit edilmişti ancak doktor, çocuğun eğitilebileceğini, bunun için sağır çocuklarla çalışan bir uzmanla görüşmelerini önerdi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 16 - Çrş
![]() Uzun aylardan beri inceden inceye hazırlanan Normandiya'ya Britanyalı-ABD'li çıkarması (veya Overlord harekâtı), gerek teknik, gerek taktik alanda tesadüflere bağlı bir harekâttı. Başarısı, seçilen hücum cephesinin Wehrmacht'tan gizlenmesine ve Batı Avrupa'daki hava hücumu hazırlığının etkili olmasına dayanıyordu. Normandiya savaşı birbirini takip eden üç evrede yapıldı. Cherbourg ile Pas de Calais arasındaki Almanların Atlas Okyanusu duvarı kıyı tahkimatı bombalandı. 5 Haziran - 6 Haziran gecesi 722 savaş gemisinin eşlik ettiği 4.226 nakliye gemisi, İskoç asıllı İngiliz amirali Ramsey kumandasında başlangıç hücumunu yapmakla görevli 5 tümeni taşıyarak İngiliz kıyılarından çıkarmanın yapılacağı kumsallara doğru yola çıktı. (Devamı...) |
![]() Renoir, orta halli bir ailenin çocuğuydu. Babası Leonard Renoir terziydi. Annesi Marguerite Merlet ise bir terzihanede çalışıyordu. Leonard Renoir, Pierre Auguste Renoir’in doğumundan üç yıl sonra tüm ailesiyle birlikte Limoges’den ayrılarak, Paris’te Bibliotheque’de bir eve yerleşti. Renoir yedi yaşına girdiği zaman 'Freres des Ecoles Chretiennes' adında rahiplerin yönettiği okula girdi. Burada okuma yazma ve aritmetik öğrendi. Oğullarının tutku ve yeteneğini fark eden ailesi, 1854 yılında Pierre Auguste’u okuldan alarak, Fosses du Temple caddesinde bulunan atölyelerinde porselen süslemeciliği ile uğraşan Levy Kardeşler’in yanına çırak olarak yerleştirdi. Auguste Renoir, bu usta sanatçıların atölyesinde porselen tabaklar boyayarak işe başladı. Kısa zamanda oldukça başarılı işler yapmaya başlayan Renoir, akşamları resim derslerini izlemek üzere Dekoratif Sanatlar ve Resim Okulu’na gidiyordu. Bu okulda yine kendisi gibi öğrenci olan Emile Laporte ile tanışarak yakın dostluk kurdu. 1858 ilkbaharında Levy Kardeşler’in atölyesi oldukça zor anlar yaşamaya başladı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 17 - Prş
![]() Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal (Ercümend Banu Begüm) de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal, 14. çocuklarını doğurduktan sonra kanama sebebiyle öldü.(1631) Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünün ertesi yılı 1632'de Tac Mahal'in temeli atıldı. Efsaneye göre yapımı bittikten sonra, türbe işçilerinin kolları aynı yapıttan bir tane daha yapılmaması için kesilmiştir. Bugün Hindistan'ın en fazla turist çeken bölgesi. Ancak çevresinde oluşan çarpık yapılaşma, bu tarihi yapıtın geleceğini tehdit ediyor. Bulunduğu şehrin birçok noktasından açıkça görülebilen Tac Mahal, Türk-İslam Mimarisi'nin en önemli yapıtları arasında yer almaktadır. (Devamı...) |
![]() 1936'da Prag'da doğdu. Prag Sanat Akademisi'nde drama üzerine eğitim gören Havel, en bilinen tiyatro eseri The Garden Party'yi 1963 yılında yayımladı. 1968'deki Prag Baharı'ndan sonra gerçekleşen Varşova Paktı'nın Çekoslovakya'yı İşgali'nden sonra kara listeye alınarak siyasi faaliyetlerde bulunması ve yazı yazması yasaklanan Havel, yaklaşık 4 yıl cezaevinde yattı. Ancak çalışmalarını ve fikirlerini açıklamayı sürdüren Havel, 18 gün süren kitlesel gösterilerden oluşan ve hükümetin devrilmesiyle sonuçlanan, 1989'daki Kadife Devrim'in öncüsü oldu. 29 Aralık 1989'da devrimi gerçekleştiren Yurtaşlık Forumu tarafından Çekoslovakya Devlet Başkanlığı'na getirildi. 1990'da yapılan serbest seçimlerde Cumhurbaşkanı oldu. 1992'nin Aralık ayında ülkenin Çekya ve Slovakya olarak barışçıl bir şekilde ikiye bölünmesinde de önemli rol oynayan Havel, yeni Çek Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 18 - Cum
![]() Satürn roket ailesinin en büyük imalat modeli Satürn V, Werner von Braun ve Arthur Rudolph gözetiminde Huntsville, Alabama'daki Marshall Uzay Uçuş Merkezi'nde Boeing, North American Aviation, Douglas Aircraft Company ve IBM firmaları ana yükleniciliği altında tasarlanmıştır. Von Braun'un tasarımı kısmen 2. Dünya Savaşı esnasında Almanya'da tasarlamış olduğu Aggregate serisi, özellikle A-10, A-11 ve A-12 modelleri roketlere dayanmaktadır. Şimdiye kadar Satürn V, alçak yer yörüngesinin ötesine insan taşımış olan tek fırlatma aracıdır. Toplamda 24 astronotu (bunlardan 3'ünü birden çok kere) Aralık 1968 ile Aralık 1972 tarihleri arasındaki 4 yıl süresince Ay'a götürmüştür. Satürn V roketinin kökeni ABD'de Başkan Truman tarafından Eylül 1946'da yürürlüğe konan Ataç Operasyonu (Operation Paperclip) dahilinde Wernher von Braun önde gelmek üzere 700 civarında Alman bilimadamının seçilmesi ile başlar. 3039 ton ağırlığındaki Satürn V, 3 kademeden oluşmaktadır. (Devamı...) |
Sanatçı bir ailenin çocuğu olmanın avantajını daha küçük yaşlarda hissetmiştir. Annesi Virginia Admiral, bir ressamdı, babası Robert da şair, ressam ve heykeltıraş. Doğup büydüğü semtte ağırlıklı olan İtalyan komşuları bu içe kapanık çocuğu 'Bobby Milk' diye çağırırlardı. Utangaç bir çocuk olduğu doğruydu; zamanının çoğunu kitaplar arasında geçiriyordu. Broadway’de sahnelenen oyunlarla büyüyen De Niro, ilk kulis havasını Oz Büyücüsü rolüyle kokladı. On altı yaşına girince Çehov'un Ayı oyununda rol aldı. Tüm başarılı oyuncular gibi (örneğin Marlon Brando) ünlü tiyatro öğretmeni Stella Adler’den ders aldı. Kamerayla ise 1968 yılında çekilen Greetings filmiyle tanıştı. Buna rağmen ilk filmi 1963’te tamamlanan, ancak 1969’da gösterime giren The Wedding Party, ilk yönetmeni ise ve Brian De Palma sayılabilir. Ardından Hi, Mom!, Bloody Mama, Jennifer on My Mind, Born to Win ve The Gang That Couldn’t Shoot Straight gibi küçük bütçeli filmler geldi. 1973'te De Niro ve yönetmen Martin Scorsese birlikte filmler çevirmek üzere adım attılar. İlk filmleri Mean Streets, sonraki yıllarda gelecek sekiz filmin habercisi oldu. 1976’da Taxi Driver ve 1977’de New York, New Yorkta birlikte çalışan De Niro ve Scorsese, artık ikili olarak anılır olurlar. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 19 - Cts
![]() Genelde ormanların açık verdiği yerlerde veya önceden yangın ya da ağaç kesimi ile açılan alanlarda büyür. Ahududu çiçeği, arılar için temel bir nektardır. Nemli iklime sahip bölgelerde kolayca üretilebilir ve kesilmedikçe kendiliğinden ürer. İki türü ticari olarak mevcuttur: yazın çok kısa bir dönemde yetişen vahşi türü ve sürekli meyve veren türü. Ahududu yaprakları, taze veya kurutulmuş olarak bitki çaylarında kullanılır. Yaprakları 3'lü veya 5'li gruplar halinde bulunur ve altları gümüş-beyaz renktedir. Ahududu, taze ürünler pazarı ve ticari işleme için yetiştirilir. Geleneksel olarak yaz sonu mahsülü olan ahududu, yeni bir teknoloji, çeşitlilik ve yenilikler sayesinde tüm yıl boyunca tüketilebilir. Ahududunun tam olgunluğuna erişebilmesi için bol güneş ışığı ve suya ihtiyacı vardır. Kuş dışkısı ile yayılan tohumlarla ahududular bahçelerde sık sık yabani ot olarak baş gösterirler. Ahududuların yetiştirilmesine normalde kışın dip sürgünlerden başlanır. Bu sürgünler bir metre aralıklarla verimli, iyi kanalize edilmiş topraklara ekilmelidir. Dikimden önce toprağı derinlemesine kazarak ve gübre gibi organik maddeler ekleyerek hazırlayın. İlk sene, bitkinin rezervlerini depolaması ve büyüyebilmesi için bütün çiçekler toplanır. İkinci seneden itibaren bir önceki senenin fidanları ilkbaharda çiçeklenecek ve yazın meyveler olgunlaşacaktır. İlkbahar ve yaz boyunca bitkiyi iyi sulanır, fakat sonbahar döneminde su miktarını azaltılır. Bu, fidanların kışı geçirebilmeleri için sertleşmekerini sağlayacaktır. (Devamı...) |
![]() Orta halli bir ailenin oğlu olarak doğmuştur. 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nı yoksulluk ve açlıkla geçirmiş olması onu yoksullara olan ilgisini ve tedirginliğini şekillendirmiş ve kendine ait dünya görüşünü yaratmasına yardımcı olmuştur. 1986'da karısı Elza öldü ve Freire, radikal eğitim çalışmalarını sürdüren Maria Araújo Freire ile evlendi. 1991'de Paulo Freire Enstitüsü São Paulo'da popüler eğitim kuramlarını geliştirmek ve ayrıntılı bir şekilde ele almak için kurulmuştur. Enstitü, Freire arşivlerini elinde bulundurmaktadır. 2 Mayıs 1997'de kalbine yenik düşerek hayatını kaybetmiştir. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 20 - Paz
![]() Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi, hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi - farkında olan' anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir. "Tarihî Buda" da denilen Siddhartha, Budizm'in kurucusu olarak kabul edilir. Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ızdırabı sona erdirecek bir mânevî anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık'a eriştiği kabul edilir. Budizm, Siddhartha Gautama'nın ölümünden sonra 500 sene boyunca Hint Yarımadası'nda, daha sonra Asya ve Dünya'nın geri kalanında yayılmaya başladı. Hindistan'da zamanla etkisini yitiren Budizm, Güneydoğu Asya ve Uzakdoğu kültüründe etkisini günümüze kadar devam ettirmiştir. (Devamı...) |
![]() George Orson Welles, 6 Mayıs 1915 yılında Kenosha, Wisconsin'de doğdu. Orson tiyatro, televizyon ve radyo alanlarında yarattığı eserlerle 20. yüzyıla damgasını vuran bir sanatçıdır. Welles 2 yaşındayken yetişkin bir insan gibi konuşabiliyor, 3 yaşındayken her şeyi okuyabiliyor, 5 yaşındayken Shakespeare'in oyunlarını ezbere biliyor, vasisi tarafından kendisine hediye edilen kukla takımıyla Kral Lear'ı tek başına oynuyordu. 9 yaşındayken babasıyla çıktığı gezide Dünya'nın dörtte üçünü dolaşmış olan Welles, bu arada resim yapmayı öğreniyor, ünlü büyücü Houdini'den illüzyon dersi alıyordu. 10 yaşındayken Wisconsin gazetelerinden birinde kendisinden; 'Karikatürcü, oyuncu, şair ve sadece 10 yaşında' diye bahsediliyordu. 18 yaşındayken, okuduğu kolejdeki öğretmeni olan Roger Hill'le birlikte Shakespeare'in yazılmış bütün oyunlarını bir araya getiriyor ve Welles'in resimleriyle süslü olan 'Herkes için Shakespeare' adındaki bu baskı özellikle Amerikan kolejlerinde büyük ilgi uyandırarak 90.000 satıyordu. Annesi o sadece 9 yaşındayken, babası ise 15 yaşındayken öldü. Bir süre resim üzerine çalıştıktan sonra oyunculuk yapmaya başladı. Bu yıllarda evlendi. Bir süre radyoda da çalıştı. Sonra, 1938 yılındaki ünlü "Dünyalar Savaşı"nın radyo tiyatrosunda Amerikalıları dünyayı Marslıların istila ettiğine inandıracak yetenekte bir sunum yaptı. 1941'deki ilk filmi "Yurttaş Kane" ileride çok büyük ün yapacak olmasına rağmen, o sıralar Welles'e yüklüce bir para kaybettirdi. Daha bu ilk filmiyle, Welles o zamana kadarki sinema gelişimine yepyeni bir yön vermiş ve yenilikler getirmiştir. Özellikle, sinemanın anlatım potansiyelini ve yollarını farklı bir kompozisyonda kullandığı için bu film önemliydi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 21 - Pzt
![]() Merkezi Tokyo'da olan Honda, dünya çapında pek çok ülkede üretim ve satış yapmaktadır. Geçmişten günümüze motor sporlarındaki başarılarıylada ön plana çıkan Honda, başlarda Amerika ve Kanada'da üretimine başladığı Acura markası ile de ciddi başarılar yakalamıştır. Motosiklet sektöründede yine geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma 1959'dan bu yana dünyanın en büyük motosiklet üreticisidir. Ayrıca dünyada ilk kez Hava yastıklı (Airbag) motosikleti üreten firmadır. (Devamı...) |
![]() Yapılan bilimsel çalışmalarda, Midas'ın anne karnında bir hastalığa yakalandığı ve kulak kanalları asimetrik olarak doğduğu anlaşılmıştır. Asimetrik kulak yapısı nadir görülen bir hastalık şeklidir. Önden veya arkadan bakıldığı zaman bir kulağın diğerinden çok daha yukarıda veya aşağıda olduğu görülür. Çirkin bir görünüm oluşturan bu hastalık Midas'ın kafatasında belirgin izler de bırakmıştır. Halkından utanan Midas'ın sürekli olarak başına geçirdiği bir "serpuş"la gezdiği, kulaklarını hiçbir zaman göremeyen halkının ise, krallarının kulakları hakkında yorum yaparak, göremedikleri kulakları eşek kulağına benzeterek kralları hakkında dedikodu yaptıkları düşüncesi kuvvet kazanmıştır. "Telmessos'tan başlayıp, Ankara'da sona eren kader çizgisinin ünlü yolcusu Kral Midas'ın acı dolu yaşam öyküsü" demir çemberli tekerlerin aşındırdığı Kral Yolu'nda bir gün eski bir araba yol almaktadır. Arabayı kullanan gence yaşlı annesi ve orman işçisi babası eşlik etmektedir. Annesinin doğduğu Telmessos'u (bugünkü Fethiye) ve liman kenti Patara'yı arkalarında bırakalı günler olmuştu. Bey dağlarını ve Batı Toroslar'ı aşıp kuzeye Frig ülkesine doğru yönelmektedirler. Frig Kralı Gordios ölmüştür. Halk çok üzgündür. Kralın yerine geçecek kimse yoktur. Ülkenin ileri gelenleri toplanır ve kahinlerden yardım ister. Kahinler kehanette bulunurlar ve şu andan itibaren Gordion'a arabasıyla ilk giren kraldır. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 22 - Sal
![]() Savaş, İkinci İspanya Cumhuriyeti’nin –Başkan Minuel Azaña liderliğindeki– seçili hükümetine José Sanjurjo komutası altındaki İspanyol Cumhuriyetçi Ordusu’nun bir grup generalin pronunciamento’sundan (muhalefeti ilan etmesinden) sonra başladı. İsyankar darbe, İspanya Özerk Haklar Konfederasyonu, dindar-muhafazakar Carlsistler ve faşist Falanjistlerin dahil de olduğu bazı gruplar tarafından desteklendi. Darbe Fas, Pamplona, Valladolid, Cádiz, Cordova ve Sevilla’daki askerî birlikler tarafından desteklendi. Ancak, önemli şehirlerde isyan eden birlikler- Madrid, Barcelona, Valencia, Bilbao ve Malaga gibi- amaçlarına ulaşamadılar ve hükümet kontrolü altında kaldılar. Böylece İspanya askerî ve politik anlamda ikiye ayrıldı. Milliyetçiler –o vakit General Fransisco Franco tarafından liderlik ediliyordu– ve Cumhuriyetçi hükümet, ülkenin kontrolü için savaşıyorlardı. Sovyetler Birliği ve Meksika, Cumhuriyetçilere yardım için araya girerken Nazi Almanyası ve Faşist İtalya Milliyetçilere asker ve cephane yardımında bulunuyordu. Diğer ülkeler, İngiltere ve Fransa gibi, resmî politika olarak araya girmemeye karar kıldılar. 1937’de Milliyetçiler güney ve batıdaki kalelerinden İspanya’nın kuzey kıyı şeridinin çoğunu ele geçirdiler. Savaşın çoğunda Madrid’i ve Madrid’in güney ve batıdaki alanlarını kuşattılar. 1938 ve 1939’da Katalonya’nın çoğunu ele geçirince savaş Milliyetçilerin zaferiyle ve binlerce solcu İspanyolun sürgüne gönderilmesiyle sona erdi. Sürgüne gönderilenlerin çoğu Fransa’daki mülteci kamplarına gitti. Kaybeden Cumhuriyetçilerin ortak özelliği, hepsinin kazanan Milliyetçiler tarafından zulme uğramasıdır. Savaştan sonraki süreçte General Fransisco Franco önderliğinde faşist bir diktatörlük kuruldu ve bütün sol partiler Franco rejimi yapısı içinde eridi. (Devamı...) |
![]() Paris'te Rosine Bernardt olarak doğan Bernhardt; "Youle" ismiyle tanınan Julie Bernardt isminde Hollandalı Musevi bir hayat kadınının hayatta kalan evlilik dışı en büyük kızıydı. Geçimini sağlayabilmek için, kariyeri aktrislik ve hayat kadınlığınını bir karışımıydı - bu zamanlarda, her iki meslek de bir bakıma skandaldı; ancak hayat kadınları sosyal çevrelerde kabul edilmekteydi ve eğitimli olmaları durumunda eşit olarak görülmekteydiler. Bu vesile ile hayat kadınlığının yanı sıra bazı durumlarda daha saygı duyulan bir mesleğe ek iş olabiliyordu. Duc de Morny sponsorluğunda 1859 yılında tiyatro eğitimi için Convervatoire de Musique et Declamation okutuldu. Sahne kariyeri 1862'de başlayan Sarah; ünlü Fransız okulu Comedie Francaise'de bir öğrenciydi. Ünü de 1870'li yıllarda Avrupa'da yayıldı ve Amerika'da New York'a kadar uzandı. Kısa bir süre sonra dramatik aktris olarak bir ün kazandı ve "Kutsal Sarah" lakabını bu dönemin en ünlü aktrislerinden biri olması sayesinde kazandı. Liane de Pougy de başta olmak üzere birçok genç kadını aktris olarak yetiştirdi ve eğitti. Bir sahne sanatçısı olsa da; Bernhardt birçok prodüksiyonda kayıt diyalogları da yaptı. Bunlardan ilki de; Jean Racine'in Phedre'sini Thomas Edison'un New York'u 1880'lerde ziyareti sırasında okumasıydı. Aktrisliğinin yanı sıra; görsel sanatlarla da ilgilendi; ressamlık ve heykeltıraşlığın yanı sıra; Antonio de La Gandara'ya da modellik yaptı. Bunun yanı sıra birçok kitap ve oyun da yayınladı. Bernhardt'ın ayrıca opera üzerinde de etkisi olmuştur. Tosca ve Salome örneğin; operanın en tanınmış iki kadın kahramanı Bernhardt'ın oyunlarında yazdığı karakterler üzerineydi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 23 - Çrş
![]() Atmosferde yoğunlaşan su buharı küçük su damlacıklarını ve genellikle 0,01 mm çapındaki buz kristallerini meydana getirir. Milyarlarca damlacık ve kristal bir arada bulut denilen yapıyı oluşturur. Bulutlar tüm görünür dalga boyutlarını yansıtır. Genellikle beyazdır ancak gri veya siyah olarak da görünebilirler. Gri ya da siyah görünmelerinin sebebi, kalınlıkları nedeniyle güneş ışığının geçmesine izin vermemeleridir. Bulutlar görünüşlerine göre adlandırılırken başlıca dört Latince kökenli kelime ve bunlardan türetilmiş ekler kullanılır. Sirrüs ailesi (Cirrus), Latincede "kıvrım" veya "bukle" anlamına gelir. Birleşik isimlerde sirrüs sözcüğü bazen sirro- şeklinde önek olarak kullanılır: sirrostratüs vs. Sirrüs ailesindeki bulutlar bazen "lifli" veya "at kuyruğu" şeklinde tanımlanırlar. Kümülüs ailesi (Cumulus), Latincede "yığın" anlamına gelir ve bir şeyin birikmesini anlatmakta kullanılır. Birleşik isimlerde kümülüs sözcüğü bazen kümülo- şeklinde önek olarak kullanılır. Stratüs ailesi (Stratus) sözcüğü Latincede "yayılmış" anlamına gelir. Birleşik isimlerde stratüs sözcüğü bazen strato- şeklinde önek olarak kullanılır. Nimbüs ailesi (Nimbus) sözcüğü Latincede "bulut" veya "hale" anlamına gelir. Birleşik isimlerde stratüs sözcüğü bazen nimbo- şeklinde önek olarak kullanılır: nimbostratüs vs. Nimbüs ailesi "yağış taşıyan" bulutlardır. Bunlar haricinde kullanılan bir diğer önek olan alto- Latince altus "yüksek" sözcüğünden gelmesine rağmen adında alto bulunan bulutlar genellikle orta seviye bulutlarıdır. (Devamı...) |
![]() Gabriel Zapata ve Cleofas Salazar'ın on çocuğundan dokuzuncusu olarak, Anenecuicil köyünde dünyaya geldi. 17 yaşına geldiğinde babasını kaybetti ve ailesine bakmak zorunda kaldı. Bu sıralarda Meksika Porfirio Diaz tarafından diktatörlükle yönetilmekteydi. Zapata'nın ailesi, Anenecuilco köyündeki pek çok aile gibi varlıklı olmamasına ve her an büyük bir yoksullukla karşı karşıya kalma tehlikelerine rağmen, diktatörlük yönetimine boyun eğmeyerek topraklarını korumaya devam etti. Zapata, gösterişli ve zengin görünümü ile her nekadar toprak sahiplerine yakın bir izlenim uyandırsa da, köyünde saygı duyulan ve hayranlık beslenen biri haline geldi. Bu durum onu, otuz yaşına geldiğinde yaşadığı köyün koruma komitesinin lideri yaptı. Bu göreve gelişinden bir yıl sonra da Meksika devrimi gerçekleşti. Zaman içinde yaşadığı köyün lideri olmaya başlayan Zapata, çiftçilerin hakları için mücadele vermeye başladı. Barışçıl yollarla toprakları köylülere yeniden paylaştırmak istedi fakat bu konuyla ilgili yıllar süren çabalarının yanıtsız kalması üzerine, mücadelesini silahlanarak sürdürmeye karar verdi. 1910 yılına gelindiğinde diktatör Porfirio Diaz iktidarı, Francisco I. Madero'nun adaylığıyla tehdit edilmeye başladı. Zapata, ülkedeki düzenin değişmesi için gerçek bir fırsat olarak görülen Modero ile gizli bir ittifak kurdu. Bu yıllarda ülkedeki huzursuzluk gerilla gruplarının kurulmasını tetikleyecek noktaya geldi. Zapata da Morelos'ta kurduğu Ejército Libertador del Sur" un komutanlığını üstlendi. Mayıs 1911'de, Pancho Villa ve isyancı köylülerin desteği ile Diaz yönetimi yıkıldı. Francisco I. Madero'nun yönetiminde bazı yeni toprak reformları yapıldı ancak bu reformlar ve icraatlar Zapata'yı tatmin etmedi. İkili arasındaki ittifak 1911 yılında tamamen sona erdi. Bu ittifakın bitmesiyle Zapata, Meksika'nın en radikal reform planı olan "Plan de Ayala"yı yaptığı güneybatı Puebla'daki dağlara yerleşti. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 24 - Prş
![]() |
![]() En bilinen temel eseri Düşünceler'dir. 16 yaşındayken konikler üzerine bir inceleme yazdı. 1642'de 19 yaşında iken vergi tahsildarı babasının işini kolaylaştıracak, dişliler ve tekerleklerden oluşan mekanik bir hesap makinesi tasarladı. Matematikle uğraşan babasıyla birlikte Paris Mersenne Akademisi'ne kabul edildi. Rouen’de vergi tahsildarı olan babası tarafından eğitilen bir çocuk dahiydi. Pascal’ın ilk çalışmaları doğa bilimleri ve uygulamalı bilimler alanındaydı. Bu dönemde, akışkanlar ile ilgili çalışmalara büyük katkılarda bulunmuştur ve Evangelista Torricelli’nin çalışmalarını genelleştirerek basınç ve vakum kavramlarını açıklığa kavuşturmuştur. Aynı zamanda Pascal, bilimsel yöntemi savunmuştur. 1642 yılında gençliğine rağmen hesap makineleri üzerinde bazı çalışmalara öncülük etmiştir. Üç yıllık uğraştan ve elli prototipten sonra, mekanik hesap makinesinin ilk iki mucidinden biri olmuştur. Daha sonraki on yıl içinde, Pascal hesap makinesi daha sonra da Pascaline adı verilern bu makinelerden 20 tane daha yapmıştır. Pascal, iki ana araştırma konusu oluşturulmasında yardımı dokunan önemli bir matematikçiydi. 16 yaşındayken izdüşümsel geometri konusunda kayda değer bir bilimsel eser yazmıştır, daha sonra olasılık kuramı konusunda Pierre de Fermat ile benzeşmiştir ve modern ekonomi ile sosyal bilimlerin gelişmesinde büyük bir etkisi olmuştur. Galileo ve Torricelli gibi o da 1646’da “Kainat boşluk kabul etmez” ifadesini savunan Aristoteles’in takipçilerini çürütmüştür. Pascal’ın çalışmasının sonuçları kabul edilmeden önce çeşitli tartışmalara sebep olmuştur. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 25 - Cum
![]() 1914'te MG 08/14, 1915'te 14 kg hafifleştirilmiş MG 08/15 ve uçaklarda kullanılmak üzere lMG 08 /15 (Fokker E.III ve Fokker Dr.I), LMG 08/15 (Fokker Dr.VII), 1916'da MG 08/16, 1917'de MG 08/17 ve 1918'de Stoßtrupp tarafından kullanılması için 15 kg daha hafifleştirilmiş hava soğutmalı MG 08/18 modelleri üretildiler. II. Dünya Savaşı'nda MG 34 makineli tüfek yerini aldıysa da geri hizmet birliklerinde kullanılmaya devam etti. MG 42 makineli tüfeğin üretimi başladıktan sonra Heer'de kullanılmaz oldu ancak Waffen-SS'nin bazı birliklerinde kullanıldı. Savaşın son döneminde yaşanan silah eksikliğinden dolayı tekrar depodan getirilerek kullanıdı. (Devamı...) |
![]() Hilafeti sırasında halka açık olmasıyla ün yapmıştır. Bağdad'daki sarayını kendine devlet idaresini şikayet etmek veya başka bir devlet desteği elde etmek isteyen her türlü halktan kişiler için açık tutmuştu. Bu nedenle Abbasilerin Emevilere nazaran daha açık ve progresif bir devlet idare şekli uygulama politikasına gerçek katkılar yapmıştır. Halife olmadan Musa adıyla bilinen Hadi ile sonradan halife olacak Harun Reşid kardeştiler ve anneleri Hayruzan Yemen asıllı bir cariye idi. Babaları Mehdi miladi 775da (Hicri 159da) halifeliğe geçer geçmez bu cariyeyi kölelikten azadetmiş ve onunla evlenmiştir. Annesi küçük kardeşi Harun Reşid'i babasının varisi olmasını istemekle beraber, halife Mehdi birinci oğlu olan Hadi'yi varis olarak seçmişti. Bu nedenle Hadi ile Harun Reşid arası pek iyi değildi. Mehdi 785de öldüğü zaman Harun Reşid Bağdad'da bulunmaktaydı ve Hadi ise Tabaristan'da isyan eden eyalet valisinin birliklerini kovalamakla meşguldu. Harun Reşid halifelik mühürünü ve diğer alametlerini hemen Tabaristan'a, ağabeyi ve yeni halife Hsdi'ye gönderme emri vermişti. Fakat Bağdad'da bulunan askerler iki yıllık maaşlarına eşit bir tahta çıkma bahşişi verilmeden Hadi'ye halife olarak biat etmeyeceklerini bildirdiler. Hadi'nin annesi Hayruzan küçük oğlu Harun Reşid'i ve vezir Yahya Bermaki'yi bu sorunu çözmeye çağırdı. Yahya Bermaki, Hadi'nin kardeşini kıskandığını bildiği için, Harun'u hiç işe karıştırmadan kendi başına askerlerin liderleri ile müzakerelere girişti ve 1,5 yıllık maaş tahta geçme bahşişi verilmesi üzerine anlaşıldı. Hadi, Yahya'nın gösterdiği bu başarıdan dolayı ondan çok hoşnut kaldığını belirtti. Halife olduktan hemen sonra Hadi hemen isyanlarla uğraşmaya başladı. Ali yanlıları Mekke ve Medine'de ve Hariciler de Irak'ta isyana başladılar. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 26 - Cts
![]() Malavi Gölü, büyüklük bakımından Doğu Afrika'da sadece Tanganika ve Victoria Gölü'ne geçilir ve Yeryüzü'nün dokuzuncu büyük gölüdür. Gölden kaynaklanan akarsu, Shire Nehri'dir. Malavi Gölü'ne kıyısı olan ülkeler Tanzanya, Malavi ve Mozambik'tir. Gölün güney kısımları, geniş ve güzel plajlarıyla oldukça sevilir. Kuzeye doğru kıyılar dikleşir. Tamamen kuzeydeki Tanzanya kısmında Livingstone Dağları'nın 2.500 m yüksekliğe ulaşan dik duvarları gölün hemen yanından yükselir. Burada çok şiddetli rüzgarlar ve yüksek, tehlikeli dalgalar meydana gelir. Karşı tarafta bulunan Malavi kısmındaki Karonga ve Chilumba arası çok daha az sarpken Chilumba ve Nkhata Bay arası yeterince diktir. Malavi Gölü, balık türlerinin zenginliği ile (yaklaşık 1.500 tür) aquaristik (akvaryumculuk) alanda çok ünlüdür. Renk bakımından çok görkemli olan birçok tür, aquaristik alanda çok yaygındır. Bu balıklar, yumurtalarını ve yavrularını koruma amaçlı ağzında taşıyan Cichlidae familyasına (Cichlidler) aittir. İlginç olan ise, bu familyadan Tilapia cinsinin besin amaçlı ihracatta işe yaramasıdır. Bu balıklar ekonomik amaçlı sadece Malavi Gölü'nün en güney kısmında avlanırlar. Balıkçılar oyma kayıklarla da bu balıkları olta ile avlasalar da bunların miktarı ticareti yapılabilecek düzeyde asla değildir. Hemen kıyıdan ağ sallama ile balıkçılık çok daha yaygındır ancak balıkların büyük olanları burada bulunmaz. (Devamı...) |
![]() 1919’da Compton Ulusal Araştırma Kurulu tarafından ilk defa verilen iki burstan birini alarak yurtdışında eğitim görme fırsatı kazanmıştır. Gamma ışınlarının saçınımı ve absorpsiyonu konusunda çalışacağı Cambrigde Üniversitesi’ndeki Cavendish Laboratuarını tercih etmiştir. Daha sonraki araştırmaları sonucunda Compton etkisini bulmuştur. X-ışınlarını kullanarak ferromanyetizmi incelemi ve bu olayın elektron spinlerinin aynı hizaya gelmesi sonucu olduğu sonucuna varmıştır, ayrıca kozmik ışınlar üzerine çalışmış ve bunların prensipte pozitif yüklü parçacıklar olduğunu keşfetmiştir. 2. Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahların geliştirildiği Manhattan Projesinde anahtar rollerden birini oynamıştır. Raporları projenin başlatılmasında önemli rol oynamıştır. 1942’de Metalurji Laboratuarının lideri konumuna gelmiştir ve sorumlulukları arasında uranyumu plutonyuma çevirecek reaktörleri üretmek ve tasarlamak, uranyum ile plutonyumu birbirinden ayıracak yolları bulmak ve bombanın tasarımını yapmak vardır. Compton Enrico Fermi’nin Chicago Pile-1 tasarımını öngörmüştür ve ilk nükleer reaktör olarak tasarım ilk defa 2 Aralık 1942’de çalıştırılmıştır. Metalurji Laboratuarı ayrıca Oak Ridge Tennessee’deki X-10 Graphite Reaktörünün tasarlanması ve işletilmesinden de sorumludur. Plutonyum üretimi Hanford alanındaki reaktörlerde 1945’de başlamıştır. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 27 - Paz
![]() İngilizce "Organization of Petroleum Exporting Countries" terkibinin baş harflerinden meydana gelen “OPEC” diye meşhur olan Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı, Eylül 1960'ta kuruldu. İlk olarak ham petrol fiyatlarındaki düşüşü durdurmak gayesiyle Venezuela’nın teklifiyle kurulan teşkilata Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt katıldı. Daha sonra sırasıyla Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon da katıldılar. OPEC’in başlangıçta Cenevre'de olan merkezi 1965'te Viyana'ya taşındı. Teşkilatın takip edeceği politikalar üye ülkelerin temsilcilerinin katıldığı, yılda en az iki defa toplanan konferanslarda tespit edilir. Kararlar oybirliğiyle alınır. Üye ülkeler tarafından tayin edilen yönetim kurulunun başkanı konferanslar sırasında seçilir. Viyana’da bir idare ve araştırma sekreterliği vardır. Dünya petrol üretiminin denetimini elinde tutan ve dünya petrol üretiminin yaklaşık yarısını sağlayan OPEC ülkeleri ham petrol rezervlerinin üçte ikisine ve doğalgaz rezervlerinin de üçte birine sahip bulunmaktadır. Bu sebeple dünya petrol piyasasında zaman zaman etkili olmaktadır. 1973 sonbaharında Viyana’da toplanan 35. konferansta alınan kararla petrol fiyatlarının yüzde 70 oranında arttırılmasıyla OPEC’in kararları dünya petrol piyasasında önemli rol oynamaya başladı. Teşkilat içinde ağırlığı elinde tutan Ortadoğu ülkeleri, birbirini takip eden fiyat artışlarını Ekim 1973 Arap-İsrail Savaşı'nda İsrail' i destekleyen batılı devletlere karşı siyasi silah olarak kullandılar. Bu maksatla petrol fiyatları Aralık 1973’te Tahran’ da toplanan konferansta yüzde 130 oranında arttırıldı ve ABD ile Hollanda’ ya petrol sevkiyatı bir müddet için durduruldu. (Devamı...) |
![]() Londra'da soylu bir muhafız subayının oğlu olarak dünyaya gelen George Gordon Byron, doğumundan bir yıl sonra Lord unvanını kazandı. 13 yaşındayken Harrow'da eğitim almaya başladı daha sonra da eğitimine Teslis Koleji'nde (Trinity College, Cambridge'de) devam etti. İlk şiir kitabı olan Aylaklık Saatleri'nde yer alan şiirlerini Cambridge'deyken kaleme aldı. Burjuva eleştirisinin reddi yolunda, İngiliz Saz Şairleri ve İskoç Eleştirmenler (English Bards and Scotch Reviewers) adlı eleştirel koşuklu risaleyi yazmasıyla tanındı. 1809'da Yakındoğu ve Güney Avrupa'ya geziye çıktı. 1811 yılına kadar devam eden bu geziden döndükten sonra dört ciltlik Kanto serisi ile Childe Harold'un Hac Seyahati adlı kitapları yazdı. Dokuz mısralı Spenser kıtalarıyla yazılmış bu kitabın lirik kahramanı İspanya, Yunanistan ve Arnavutluk'un özgürlük mücadelelerini yaşamış olup, toplumsal yoksulluk ile ulusal direnişin sebeplerini araştırır. Tarihi oluşturucu güçlerin millî bilinç üstündeki etkisini bildiği kadar, aristokratik-burjuva toplumla da uzlaşmaz bir zıtlık içinde bulunur. Byron, ezilen halka duyduğu yakınlığı 1809'da katıldığı Lordlar Kamarası'nda yaptığı konuşmalarda da dile getirmiş ve Ludditler ile İrlanda'daki durumun düzeltilmesinden yana çıkmıştır. Avrupa'da feodal-bağnaz gerici hareket yıllarında Byron'ın eserlerinde diyalektik çelişkilerin ortaya çıktığı görünür. Napoleon şiirlerinde Fransız İhtilâli'ni ideallerinden saptıktan sonra, eski Fransız İmparatorluğu'nun iktidarı kötüye kullanışını ortaya koymuş, öte yandan yazdığı bir dizi şiirde şaşkın ve yalnız başına insanlık meselesini çözmeye kalkışan ama giderilemez bir acı içinde kölelik dünyasının toplumsal adaletsizliğin ve halkın çektikleri karşısında yer alan lirik bir kahramanı vermiştir. Felsefî lirik manzum oyunları bu duruma örnek teşkil edecek niteliktedir. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 28 - Pzt
F-15 manevra yeteneği, ivmelenme, menzil, silah donanımı ve gelişmiş avionikleri (radar,yön bulma sistemi vs. vs.) ile çok üstün bir uçaktır. F-15'in elektronik sistemi birden fazla düşman uçağını tespit etme, bilgi toplama, izleme ve taarruza uygundur. Silah donanımı bir kişinin güvenli ve verimli bir şekilde hava muharebesi yapmasına imkan verecek bir tarzdadır. F-15 Eagle 1960’ın ortalarında “FX” (Fighter Experimental- Deneysel Avcı) kavramı ile hayata geçirildi. FX çalışmalarının gayesi eşsiz manevra yeteneği olan, çok iyi avioniklerle ve silah teçhizatıyla donatılmış bir avcı uçağıydı. Bütün sanayiye açık olan rekabet 23 Aralık 1969’da sonuçlandı ve daha sonraları Boeing ile birleşecek olan McDonnell Douglas’a F-15 ihalesi verildi. USAF tarihindeki en başarılı uçak geliştirme ve siparişini içeren F-15A nın ilk uçuşu 27 Temmuz 1972’de gerçekleşti. Kazasız geçen bir deney ve değerlendirme sürecinden sonra uçak 14 Kasım 1974'te USAF’a teslim edildi. 1976 Ocak’ında da ilk “Eagle” 1'inci Taktik Avcı Filosu’na teslim edildi. 1978’de F-15C’lerin imalatına geçilene kadar 365 F-15A üretildi. F-15C tek kişilik hava üstünlük savaşçısı F-15A’nın geliştirilmiş bir modelidir. İlaveler geliştirilmiş avionikleri, arttırılmış dahili yakıt miktarını ve daha fazla brüt kalkış ağırlığını içermektedir. Tek kişilik F-15C ile iki kişilik F-15D USAF’a 1979’dan itibaren girmeye başladı. (Devamı...) |
![]() Armstrong 4 Ağustos 1901'de New Orleans, Louisiana'da fakir bir ailenin ferdi olarak doğdu. Gençliği yoksulluk içinde şehir merkezinin dışında New Orleans'ta geçti. Babası William Armstrong (1881-?), Louis küçük bir çocukken evi terketmişti. Annesi Mary Albert Armstrong (1886-1942) onu ve küçük kız kardeşi Beatrice Armstrong Collins'i (1907-1978) büyükanneleri Josephine Armstrong'un himayesine bıraktı. İlk kez cornet çalmayı New Orleans Home for Colored Waifs adlı müzik grubunda öğrendi. İlk cornetini Karnofskys adlı göçmen bir Rusya Yahudisi aileden aldığı borç parayla almıştı. Burada birçok defalar kurallara uymadığı için problem yaşadı. Hatta yeni yıl kutlamalarında babasının silahını havaya ateşlemesi polis kayıtlarına geçti. Gençliğinde şehrin sık rastlanır bando gösterilerini takip etti ve her fırsat bulduğunda eski müzisyenleri dinledi. Bunk Johnson, Buddy Petit, hepsinin ötesinde kendisine akıl hocalığı yapan ve neredeyse bir baba figürü oluşturan Joe "King" Oliver'dan öğrenimini sürdürdü. Daha sonraları bandolarda ve New Orleons'ın nehir gemilerinde çaldı. Seyahat etmeye Mississippi nehrinde aşağı yukarı turlayan bir vapurda, tanınmış Fate Marable adlı grupla başladı. Marable ile geçirdiği bu dönemi daha sonra kendisine yazılı anlaşmalarla çalışma konusunda daha geniş bir deneyim kazandırdığı için "üniversiteye gitmek" olarak tanımladı. Joe Oliver 1919'da şehirden ayrıldığında Armstrong Kid Ory's band adlı şehirde en taze, hareketli caz grubu olarak kabul edilen grupta Oliver'ın yerini aldı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 29 - Sal
![]() İki yüzyıl öncesine kadar Atlıkaraca denmiştir. Sözcüğün etimolojisi üzerine en yaygın sav, İtalyanca Carousse'dan Karaca olarak değişmesidir. Oysa İtalyanca carousse ve İspanyolca Garusso sözcüğü savaş oyunu anlamındadır ve 11. yüzyılda Arap ordularında savaşan Türklerin at eğitimi için kullandıkları bir alet ve eğlence amaçlı at oyunlarına verilen isimden türetilmiştir. At karaca ya da atlı karaca adlarıyla Anadolu'da hala yer isimleri mevcuttur. Atlıkarınca ise Osmanlı toplum yaşamında önemli bir yer tutan seyirlik bir oyundur. Bellerine giydileri at kuklalarıyla müzik eşliğinde türlü gülünçlükler yapan oyuncuların gösterisidir. "...kukla, meddah, ortaoyunu, tuluat, köy seyirlik oyunları, aşık karşılaşmaları,baranalar, fasıl heyetleri, halk oyunları, canbazlar, ayı oynatıcıları, atlıkarıncalar..." BU seyirlik oyunların giderek toplum hayatından çıkışı ile Atlı karaca, Atlıkarınca olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Geleneksel tipleri ve türünün ilk örnekleri dönen bir platformun üstüne yerleştirilmiş olan tahta atlar ya da değişik hayvanlardan oluşmaktaydı. Bunlar sadece bir eksen etrafında dönmemekte aynı zamanda atın veya hayvanın koşuşunu canlandırmak için yukarı ve aşağı yönde hareket etmektedirler. Artık sadece atlar veya hayvanlar değil aynı zamanda arabalar, uçaklar ve hatta uzay araçları gibi modern makinaların da maketleri kullanılmaktadır. Atlıkarıncalar çoğunlukla lunaparklar gibi eğlence mekanlarında bulunmakla birlikte birçok alışveriş merkezinde ve diğer parklarda tek başlarına da bulunabilmektedirler. Lunaparklarda büyük ve elektrik ile çalışan atlıkarıncalar bulunurken, çok basit üç dört çocuğun oturabileceği kadar küçük olan bir atlıkarınca sadece yere sabitlenmiş bir eksen ve ona dik açıyla bir bilyalı rulman mekanizmasıyla ilişkilendirilmiş dönen 3-4 oturaktan oluşabilmektedir. (Devamı...) |
![]() FitzRoy günlük hava tahminlerini kesin olarak yaparak meteorolojide çığır açmış ve kendinin verdiği isimle "forecast" icat etmiştir.1854'te Met Office'i kurmuş, gemici ve balıkçıların güvenliği için hava bilgi sistemini oluşturmuştur.O yetenekli bir araştırmacı ve hidrograftır. 1834-1845 yılları arasında Yeni Zelanda'da valiliği döneminde Maorileri, İngilizlerin yasadışı arazi satışlarından korumaya çalışmıştır. Robert FitzRoy,yüksek elit İngiliz aristoksisinin yaşadığı Ampton Hall, Ampton, Suffolk, İngiltere'de doğdu.Babası, General Lord Charles FitzRoy, büyükbabası Augustus Henry FitzRoy (Grafton 3.Dükü)dur. Robert II. Charles (İngiltere Kralı)'ın 4.kuşak torunudur.Annesi, Marquess of Londonderry'ın kızı ve Dışişleri Bakanı Viscount Castlereagh'in üvey kardeşidir.Robert Fitzroy 4 yaşından itibaren ailesiyle beraber Wakefield Lodge'daki Paladiyan köşklerinde yaşamıştır. Robert'in üvey kardeşi Sir Charles FitzRoy sonradan Yeni Güney Galler, Prens Edward Adası ve Antigua'da valilik görevlerinde bulunmuştur. Şubat 1818'de FitzRoy 12 yaşındayken Kraliyet Deniz Harp Akademisi, Portsmouth'e ertesi yıl ise Kraliyet Donanması'na girdi.14 yaşında HMS Owen Glendower fırkateynine gönüllü öğrenci olarak bindi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 30 - Çrş
![]() Bu büyük resim muhtemelen, tıpkı İlkbahar gibi, Lorenzo di Pierfrancesco de' Medici'ye ait Villa di Castello için 1482'de ya da belki daha önce çizildi. Ancak bazı araştırmacılara göre, Lorenzo için çizilen ve Giorgio Vasari'nin de sözünü ettiği Venüs tablosu, artık mevcut olmayan başka bir resimdir. Kimi kaynaklarda resmi Muhteşem Lorenzo'nun sipariş ettiği belirtilir. Bazı uzmanlara göre bu tablo, Giuliano di Piero de' Medici'nin Simonetta Vespucci'ye olan aşkının anısına çizilmiştir. Vespucci, deniz kenarında yer alan ve o bölgedeki inanışa göre Venüs'ün doğduğu yer olan Portovenere adındaki bir kasabada yaşıyordu. Botticelli de aslında eskiden, de' Medici'nin metresi olan Vespucci'ye aşıktı. Hatta genel inanışa göre Vespucci, bu resim ve İlkbahar da dahil olmak üzere, ressamın birçok resmindeki kadın figürleri için modellik yapmıştı. Roma Katolik geleneğine uygun sanat eserlerinni üretildiği bir zamanda ve yerde çizilmiş olan tablonun teması açıkça pagan etkileri gösteriyordu. Ressamın pagan etkisine sahip birçok başka eserinin Girolamo Savonarola tarafından yaktırılmış olmasına rağmen bu resim ortadan kaldırılmadı. Bunda Botticelli'nin Lorenzo de' Medici ile olan yakın dostluğu sebebiyle kilisenin bu eseri sapkın ilan etmemesi rol oynadı. Yunan mitolojisinde Kronus, babası Uranüs'ü hadım edip cinsel organını denize atar. Sonuçta deniz döllenmiş olur ve Venüs denizden doğar. Venüs bu tabloda, bir denizkabuğu üzerinde denizden yükselip, sol taraftaki iki rüzgâr tarafından kıyıya doğru sürüklenmiş şekilde betimlenir. Tabloya ilham veren antik dönem eserlerinde denizkabuğu, vulvayı simgeler. Çıplak olarak betimlenen Venüs'ün yanında, mevsim tanrıçaları olan Horae'den biri bulunur ve elindeki çiçekli pelerin ile tanrıçanın üzerini örtmeye çalışır. Ayrıca rüzgârlar Venüs'ün üzerine, ortası altın renginde güller dökmektedir. (Devamı...) |
![]() Cartes, tütün, alkolsüz içecekler, et üretimi ve bankacılık dahil olmak üzere Grupo Cartes holding'in sahibidir. 2001 yılından bu yana Libertad futbol kulübünün başkanıdır. ABD'nin Oklahoma eyaletinde eğitim gören ve geçen yıl şampiyon olan Libertad futbol takımının da başkanı olan Cartes'in tütün tarlalarına ek olarak bir içecek fabrikası, tarım tesisleri ve yatırım fonları bulunuyor. Cartes'in babası bir Cessna uçağı franchising holding'inin sahibi idi. Horacio Cartes, ABD'de havacılık mühendisliği okudu. 19 yaşına geldiğinde döviz işine başladı. Daha sonraki yıllar içinde, Tabesa adlı ülkenin en büyük sigara üreticisi ve büyük bir meyve suyu şişeleme şirketi de dahil olmak üzere 25 şirketin kurulmasına yardımcı olmuştur. Cartes 1989 yılında yedi ay boyunca para dolandırıcılığı suçundan hapse atıldı. Sonunda bir mahkeme tarafından aklandı. 2000 yılındaki bir uyuşturucu operasyonunda polis, kokain taşıyan bir uçağını ele geçirdi, çiftliğinde ise esrar buldu ve uyuşturucu ticareti ile hiçbir ilgisi olmadığını ve de uyuşturucunun yasallaştırmasına karşı olduğunu iddia etti. 2010 yılından itibaren bir gizli WikiLeaks belgesi, Cartes'den kara para aklama araştırmalarının odağı olarak bahsetti. 2008 yılında kadar Cartes, siyasete olaylarına karışmamış ve hatta bir şekilde seçmen olarak kayıtlı olmamıştır. 2009 yılında merkez sağ Colorado Partisi'ne katıldı. Ekonomik yeteneği onu 2013 başkanlık seçimlerinde partisinden adaylığını koymasında yardımcı oldu. Başlattığı seçim kampanyasında, uluslararası yatırımları çekmek, istihdam yaratmak için kamu İşletmelerin modernize etme, ülkenin altyapısını yükseltmek için özel sermayeyi artırmayı vaat etti. 21 Nisan 2013'te, % 45.80 oy ile Paraguay Devlet Başkanı seçildi. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Mart 31 - Prş
![]() Mavi alakarganın kafasından kuyruğuna kadar açık maviden orta-maviye kadar renkler bulunur. Kafasında da bir ibiği vardır. Renginin kanatlarını açıp uçarken siyaha, gök mavisine ve beyaza doğru dönüştüğü görülür. Altı beyazdır; boynuna doğru da bu renk koyulaşır. Boyu 28 cm olup, kanat aralığı 42 cm'dir. 52 gr ağırlığındadır. Kuzey Amerika'nın orta ve doğu bölgelerinde oldukça sıklıkla görülen mavi alakargalar, kuzeyde Kanada'nın güneyinden başlayarak ABD'nin doğu ve orta bölgelerinden güneye doğru Florida ve Kuzeydoğu Teksas'a kadar olan geniş bir alanda yaşarlar. Genelde ağaçlık alanlarda yaşarlar, ancak parklarda ve bazı şehirlerde de gözükürler. Batıya gittikçe daha değişik alakarga türleriyle karşılaşılır. Yedikleri besinler arasında; yerden ve ağaçlardan alınabilecek birçok tür bulunmaktadır. Bilinenler arasında ekmek, et, yumurta, fıstık, çilekler ve diğer meyveler, tohumlar ve birçok şehir parklarında kuş masası yemeklerini yerler. Nadiren yem verilirken agresif davranabilirler, lakin bazen diğer kuşların yuvalarını ve yumurtalarını yok ederler. Bu yüzden kuşları doyuranlar tarafından uygun karşılanmazlar. Yine de, bu zeki ve yaşama adapte olabilen kuşlar yaşamda kalabilirler ve insanlara alışkınlardır. Genelde çekirdek ve cevizleri çok severler. Herhangi bir ağaçta ve yahutta ovukta gençlikleri itibarıyla rahatlıkla kalabilir ve buralarda büyüyebilirler. Genelde 16-18 günlük bir periyotta, 4-5 yumurta bırakırlar. Mavi alakargalar genelde ömürlerinin tamamı boyunca tek eşli yaşarlar. Her ne kadar yıl boyunca bu kuşlar genelde aynı yerde kalsa da, bazı kuzey kuşları güneye doğru göç ederler ve bu yolculuklarıını gün içinde yaşarlar. (Devamı...) |
![]() Finlandiya' nın Helsinki şehrinde doğmuştur. 1998 ve 1999 yıllarında McLaren takımı ile Formula 1 dünya şampiyonu olmuştur. "Uçan Fin" ve "Buz Adam" isimleriyle tanınır. 2001 yılında Formula 1' i bırakan Häkkinen, halen Alman Binek Otomobiller Şampiyonası'nda Mercedes adına yarışmaktadır. Birçok formula 1 otoritesi tarafından gelmiş geçmiş en yetenekli pilot olarak ifade edilir. Erja Hakkinen ile evlidir. Formula 1 kariyerine 1991 sezonunda Lotus ile başlamıştır. İlk Formula 1 otomobili deneyimini ise 1990 sezonunda Benetton ile yaşamıştır. 1993 sezonunda McLaren'a transfer olup, sezonun son 3 yarışına kadar test pilotluğu görevi yapmıştır. McLaren'la ilk yarışına Portekiz GP'sinde çıkmıştır ve sıralama turlarında takım arkadaşı efsanevi Ayrton Senna'yı geride bırakmayı başarmıştır. Ayrıca, Schumacher'in diskalifiye edildiği, Villeneuve'ün şampiyon olduğu sezonun son yarışında kariyerinin ilk zaferini kazanan Häkkinen aynı sezonun son yarışı Japonya GP'sinde 3. olup kariyerinin ilk podyumunu kazanmıştır. İlk en hızlı turunu ise, 1997 İtalya GP'sinde, ilk GP zaferini ise 1997 Jerez'de kazandı. 1998'de ise Häkkinen-Schumacher rekabeti başladı. Sezon boyunca David Coulthard'ın bir birincilik elde etmesinin dışındaki tüm yarışları ya Häkkinen ya da Schumacher kazandı. Sezon sonunda ise 16 yarışın yarısını kazanan Mika Häkkinen, Schumacher'in önünde ilk şampiyonluğuna ulaştı. 1999 yılında ise Häkkinen, İngiltere Grand Prix'inde bacağını kıran ve aylarca pistlerden uzak kalan Schumacher yerine Eddie Irvine'a karşı yarıştı. Ancak, Häkkinen üst üste ikinci kez şampiyonluğunu kazandı. 2000 sezonunda ise yine çok çekişmeli geçen bir sezonun ardından Schumacher şampiyonluk unvanını son 4 yarışı art arda kazanarak geri aldı. (Devamı...) |
görüntüle - değiştir - korunmuş sürümü oluştur
Korunmuş sürümü oluşturmak için birinci satırı silip {{kopyala:GM kutu
ekleyip kaydedin.
Bugün 10 Haziran 2024, Pazartesi ; saat 20.41 UTC