Hugo Grotius

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hugo Grotius
Hugo Grotius'un Michiel Jansz van Mierevelt tarafından 1631 yılında yapılmış bir portresi.
Hugo Grotius portresi (Michiel Jansz van Mierevelt tarafından, 1631)
Doğumu10 Nisan 1583(1583-04-10)
Delft, Hollanda Cumhuriyeti
Ölümü28 Ağustos 1645 (62 yaşında)
Rostock, İsveç
Çağı17. yüzyıl felsefesi
OkuluDoğal hukuk, toplum sözleşmesi, hümanizm, skolastik felsefe
İlgi alanlarıUluslararası hukuk, savaş felsefesi, siyaset felsefesi, teoloji
Önemli fikirleriMare Liberum: Açık, serbest deniz
Hugo Grotius'un Delft'teki heykeli

Hugo Grotius (10 Nisan 1583 - 28 Ağustos 1645), doğal hukuk öğretisiyle ün kazanmış olan Hollandalı düşünür. Hukuk alanında, Descartes bilgi felsefesiyle modern düşünce açısından ne kadar önemliyse, o kadar önemli olan Grotius, Descartes'ın bilgi alanında gerçekleştirdiği şeyi, hukuk alanında yapmıştır. Başka bir deyişle, nasıl ki modern felsefenin kurucusu olan Descartes, kuşku yoluyla bilgiyi teolojik-skolastik tasalluttan kurtararak özneden yola çıktıysa, aynı şekilde Grotius da hukuku, Tanrı iradesi karşısında bağımsız ve nesnel bir kurum olarak öne sürmüştür.

Hugo Grotius'un ortaya attığı ve bugün de hâlen Uluslararası Hukuk alanında yürürlükte olan en önemli ilke "denizlerin serbestisi" ilkesidir.

Doğal hukuk kendisini gerçekleştirebilmek için reel bir güce, devlet gücüne muhtaçtır; dolayısıyla devleti kendisinden önce ve varoluşunun nedeni olan hukuku korumak ile yükümlüdür;devlet, hukukun koruyucusu ve garantisidir. Ona göre Machiavelli'nin tersine, hukuku yaratan devlet değil, devleti yaratan hukuktur.

Doğal yasa anlayışının ortaya çıkmasında en önemli sebep olan ahlâkî kuşkuculuğu çürütmek Hugo Grotius’un (1583-1645) da amacıydı. O, Savaş Etik Tarihindeki Temel “Doğal Yasa” Anlayışları Ve Bu Anlayışlardaki Dînî Unsurlar ve Barışın Yasası Üzerine adlı eserinde uluslararası ilişkilerde, fazlasıyla var olan ahlâkî kuşkuculuğun giderilmesiyle ilgili görüşler ortaya koymuş,uluslararası barışı sağlamak için ahlâkî bir çerçeve sunmaya çalışmıştır. Grotius, kendinden öncekiler gibi, doğal yasanın, aklı kullanmakla keşfedilebilecek kurallar kümesi şeklindeki tanımını benimsemiştir. Bununla birlikte, onun anlayışında iyinin hakka önceliğinden, hakkın iyiye önceliğine geçilmiş görünmektedir. Grotius’un bu alana yaptığı en önemli katkı doğal yasayı insan haklarıyla ilgili teoriye dönüştürmesidir. Dolayısıyla, onun öğretisi bireysel insan haklarını esas almaktadır. Nitekim o, ahlâk alanını, bir bireysel haklar topluluğu olarak görmüş, hukukun bu tür hakların teorisi olarak anlaşılabileceğini belirtmiştir. Bu durumda, Grotius’a göre, bir hak, kişinin ahlâkî bir niteliğidir. Bu ‘ahlâkî nitelik’, ahlâkî eylemleri mümkün kıldığı için, bir tür ahlâkî güç ya da ahlâkî bir kapasite olarak anlaşılabilir. Ahlâkî niteliğe sahip olan birey özgür, bağımsız ve ahlâkî anlamı olan birisidir. Bu görüşlerin, birey-toplum ilişkisi açısından iki önemli sonucu vardır. Birisi, ahlâk insanî ve sosyal içerikli yükümlülükler olarak değil,bireysel ağırlıklı,gönüllü muameleler ve bağımsız fiiller olarak anlaşılmaktadır. Diğeri, bireylerin ayrılığı ve farklılığı ahlâkî açıdan anlamlı hale gelmektedir.Bize göre, Grotius’un doğal yasa anlayışına yapmış olduğu en az yukarıda ifade edilen katkı kadar önemli olan bir diğer katkı daha vardır. Grotius ateist değildir. Bununla birlikte, o, Tanrı’ya inancı doğa yasasının ontik şartı olarak görmez.Başka deyişle, Tanrı’nın olmadığı kabul edilse de Grotius’un ulaştığı nokta, aslında, doğa yasasının bize Tanrı tarafından verildiği, bu yasanın bizim doğamızın yasası olduğu ve ‘doğru’ aklın düşünme kapasitesinde mevcut bulunduğu şeklindeki, Aquians’ın anlayışıyla da desteklenen Eski ve Orta Çağ'daki düşüncelerin bir sonucudur.Bununla birlikte, Grotius’un hem sekülerizmi hem de bireysel haklar teorisi, insanlara yükümlülük fikri sağlamada zayıf düşmektedir.İnsan, bir takım avantajlar sağladığında yükümlülüklerinden niçin vazgeçmesin? Bu güçlüğün giderilmesinde, bize göre, Grotius’un muhafazakâr yorumcularının katkısından yararlanılabilir. Onlara göre,insanın doğal yasayla ilgili bilgisi Tanrı’ya bağlı değilse de, doğal yasaya uyma gerekçeleri Tanrı’ya bağlıdır.

De Jure Belli Ac Pacis en ünlü eseridir.Savaş onun için necessary evil yani zorunlu kötülüktür.

Bir diğer önemli eseri 1609 yılında yazdığı Denizlerin Serbestisi[1]'dur.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Aralık 2019.