57. Türkiye Hükûmeti: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Jg saw (mesaj | katkılar)
24. satır: 24. satır:


Yine Tarım Bakanlığı'nca ''Ulusal Çiftçi Kayıt Sistemi'' kurulmuş ve tarmsal veritabanı oluşturulmıştur.
Yine Tarım Bakanlığı'nca ''Ulusal Çiftçi Kayıt Sistemi'' kurulmuş ve tarmsal veritabanı oluşturulmıştur.

VE HÜKÜMETİN EN İYİ YAPTIĞI İŞ: ŞUBAT 2001 EKONOMİK KRİZİ


2000 yılı Kasım ayı içinde yaşanan bankacılık krizinden hemen sonra 2001 yılı Şubat ayının sonunda Türkiyede bankacılık sektörü eşi benzeri görülmemiş bir kaos daha yaşadı. Bankacılık sisteminde başlayıp zincirleme olarak gelişen kriz, Başbakan Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında yaşanan siyasi gerilim ile daha da büyüdü. Bankacılık sisteminde oluşan kriz, ilk olarak borsayı etkiledi ve borsa tarihi kayıplar yaşadı. Bunun yanında faizler %7000 gibi rakamlara ulaştı. Bu yaşananlar sonucunda 1999 yılında uygulamaya konulan ekonomik istikrar programı dahilinde olan döviz kuru, enflasyonla mücadelede çıpa olmaktan çıkartıldı ve dalgalanmaya bırakıldı.

KRİZİN NEDENLERİ VE GELİŞİMİ

2000 yılı Kasım ayı içinde yaşanan bankacılık krizi sonucunda bankacılık sistemi ve yabancı yatırımcılar hızla dövize yöneldiler. Kasım ayında karşılaşılan söz konusu krizi takiben Hükümetin aldığı tedbirler, IMF tarafından sağlanan ek rezerv kolaylığı ve Merkez Bankasının Net İç Varlıkları kontrol altına alma çabalan ile birlikte göreli bir istikrar sağlandı.

Ancak, bütün bu tedbirlere karşın güven unsurunun tam olarak oluşmaması, piyasalarda sürekli olarak yeni bir kriz beklentisini gündemde tuttu.

Piyasaların gergin bir biçimde yeni ve olumlu gelişmeleri beklediği bu hassas dönem sonunda 19 Şubat 2001 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki tartışma, piyasa katılımcılarının programa güvenlerini kaybetmelerine ve Merkez Bankasından döviz talep etmelerine neden oldu. Aynı gün valör ile yaklaşık 7,6 milyar $ satıldı. Bankalar bu parayı yabancı ülkelerdeki muhabir bankalara göndererek sistemdeki risklerini kapattılar.

19 Şubat Pazartesi günkü döviz çıkışının önemli bir miktarının spekülatif olduğunu gören Merkez Bankası, 20 Şubat Salı günü, izlediği Net İç Varlıklar hedefinden sapmamak için piyasaya para vermedi. Türk Lirası likidite imkanlarını sınırladı. Bu uygulama sonucunda kamu bankalarında likit sıkıntısı oluştu. En büyük kamu bankaları olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası, ihtiyacı olan Türk Lirası'nı bulamadı ve tarihlerinde ilk defa takas açıklarını kapatamadılar. Bankalar zincirleme olarak ödemelerini aksatmaya başlayınca Türk Lirası ve döviz karaborsaya düştü. Kamu bankalarının yarattığı güven krizi, bankaların birbirlerine olan ödemelerini de durdurdu. Geç açılan bono piyasasında ve repo piyasasında hiçbir banka birbirine para satmamaya başladı. Kamu bankalarından alacağını tahsil edemeyen bankaların Merkez Bankası ile yaptıkları döviz sözleşmeleri iptal oldu ve bu çerçevede 7,6 milyar $ın 6,1 milyar $ı geri döndü. Sonuçta Merkez Bankası, Türk Lirası karşılığını bankada hazır bulundurabilen bankalara uygulanan program çerçevesindeki kur taahhüdünün bir gereği olarak 1,5 milyar $ sattı.

Türk Lirası likiditesinin kısılması repo faizlerini % 7500lere, kısa dönem mevduat faizlerini ise % 2000lere çıkarttı.

Hazine Müsteşarlığı, oluşan gerginliğin üstesinden gelebilmek için ihale programım değiştirdi, l aylık ve dört aylık iki ihale açan Hazine bugüne kadar gerçekleştirilen en kısa vadeli borçlanmayı yaptı. Bu nedenle fazladan 51 trilyon TL fazladan faiz yükü altına girdi.

Bunun yanı sıra, bankacılık sisteminin içine düştüğü kriz borsada etkisini hemen göstermeye başladı. Standart and Poors ve Fitch gibi uluslararası derecelendirme kuruluşlarının, Türkiyenin kritik bir noktada olduğunu ve notunun düşürüleceğini açıklamaları, güvensizliğin daha da artmasına neden oldu ve yabancı yatırımcılar hızla İMKB'den çıkmaya başladı. Borsa ilk seansta %11,4, ikinci seansta %6,7 olmak üzere günü %18,11 düşüşte kapattı. Endeks 8 Kasım 1999'dan bu yana en düşük düzeyine indi. 21 Şubat gününe gelindiğinde borsa % 30 kayba uğradı.


== 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ==
== 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ==

Sayfanın 01.59, 4 Haziran 2011 tarihindeki hâli

Türkiye Cumhuriyeti 57. Hükümeti, 5. Ecevit Hükümeti (28 Mayıs1999 - 18 Kasım 2002)

DSP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Ecevit'in Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 3 Mayıs 1999 tarihinde görevlendirilerek MHP ve ANAP ile kurduğu koalisyon hükümeti.

28 Mayıs 1999 tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından onaylanan hükümet, 9 Haziran 1999 tarihinde TBMM'den güvenoyu aldı.

Kuruluş

18 Nisan 1999 seçimlerinden 1. parti olarak çıkan DSP tek başına Hükümet kuracak çoğunluğa sahip olmadığı için koalisyon kurma zorunluluğu doğmuştur. En fazla sandalyeye sahip partinin genel başkanı sıfatı ile 3 Mayıs 1999 Cumhurbaşkanı'ndan Hükümeti kurma görevi alan Bülent Ecevit MHP ve ANAP ile görüşmelerde bulunarak bir koalisyon Hükümeti kurma girişimlerine başlamıştır.

DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, ikinci parti MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve üçüncü parti ANAP'ın Genel Başkanı Mesut Yılmaz arasında 28 Mayıs 1999 tarihinde imzalanan 57. Cumhuriyet Hükümeti Koalisyon Protokolu ile 57. Hükümet'i kurulmuştur.

Bu koalisyonun en önemli özelliği ise bir araya gelmesi tahmin bile edilmeyen DSP ile MHP’nin ilk kez bir koalisyon kurmasıdır.

Koalisyon Protokolünde;

Milletimiz, bu tercihi ile, siyasi hayatımıza istikrarsızlık, çatışma ve kutuplaşma yerine, hoşgörü, uzlaşma ve işbirliği ortamının hakim olarak ülke sorunlarına istikrar içinde çözüm üretilmesini arzuladığını göstermiştir. Bu anlayıştan yola çıkan Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi, 57. Cumhuriyet Hükümeti’ni oluşturmak suretiyle, ülke sorunlarına çözüm üretme görev ve sorumluluğunu birlikte üstlenerek bir ‘uzlaşma ve atılım hükümeti’ olarak çalışmaya karar vermişlerdir denilmiştir.

İcraatlar

AB'ye uyum sürecinde uyum paketlerinin ilk üçü çıkarılmıştır. Bu paket uyarınca idam cezasının kaldırılması ve o dönem gündemde olan PKK lideri Abdullah Öcalan'ında bu kanundan yararlanarak idam edilememesi uzun tartışmalara sebep olmuştur. Türk Medeni Kanunu yeniden ele alınmış ve çıkarılmıştır.

Tarım Bakanlığı'nca, Türk tarım ve hayvancılığı için bir dönüm noktası olarak gösterilen, biyoteknoloji alanında hayvancılığa büyük bir yol katettirecek olan Embriyo transferi çalışması Çukurova Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü tarafından başlatılmıştır.

Yine Tarım Bakanlığı'nca Ulusal Çiftçi Kayıt Sistemi kurulmuş ve tarmsal veritabanı oluşturulmıştur.

VE HÜKÜMETİN EN İYİ YAPTIĞI İŞ: ŞUBAT 2001 EKONOMİK KRİZİ


2000 yılı Kasım ayı içinde yaşanan bankacılık krizinden hemen sonra 2001 yılı Şubat ayının sonunda Türkiyede bankacılık sektörü eşi benzeri görülmemiş bir kaos daha yaşadı. Bankacılık sisteminde başlayıp zincirleme olarak gelişen kriz, Başbakan Bülent Ecevit ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında yaşanan siyasi gerilim ile daha da büyüdü. Bankacılık sisteminde oluşan kriz, ilk olarak borsayı etkiledi ve borsa tarihi kayıplar yaşadı. Bunun yanında faizler %7000 gibi rakamlara ulaştı. Bu yaşananlar sonucunda 1999 yılında uygulamaya konulan ekonomik istikrar programı dahilinde olan döviz kuru, enflasyonla mücadelede çıpa olmaktan çıkartıldı ve dalgalanmaya bırakıldı.

KRİZİN NEDENLERİ VE GELİŞİMİ

2000 yılı Kasım ayı içinde yaşanan bankacılık krizi sonucunda bankacılık sistemi ve yabancı yatırımcılar hızla dövize yöneldiler. Kasım ayında karşılaşılan söz konusu krizi takiben Hükümetin aldığı tedbirler, IMF tarafından sağlanan ek rezerv kolaylığı ve Merkez Bankasının Net İç Varlıkları kontrol altına alma çabalan ile birlikte göreli bir istikrar sağlandı.

Ancak, bütün bu tedbirlere karşın güven unsurunun tam olarak oluşmaması, piyasalarda sürekli olarak yeni bir kriz beklentisini gündemde tuttu.

Piyasaların gergin bir biçimde yeni ve olumlu gelişmeleri beklediği bu hassas dönem sonunda 19 Şubat 2001 günü Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki tartışma, piyasa katılımcılarının programa güvenlerini kaybetmelerine ve Merkez Bankasından döviz talep etmelerine neden oldu. Aynı gün valör ile yaklaşık 7,6 milyar $ satıldı. Bankalar bu parayı yabancı ülkelerdeki muhabir bankalara göndererek sistemdeki risklerini kapattılar.

19 Şubat Pazartesi günkü döviz çıkışının önemli bir miktarının spekülatif olduğunu gören Merkez Bankası, 20 Şubat Salı günü, izlediği Net İç Varlıklar hedefinden sapmamak için piyasaya para vermedi. Türk Lirası likidite imkanlarını sınırladı. Bu uygulama sonucunda kamu bankalarında likit sıkıntısı oluştu. En büyük kamu bankaları olan Ziraat Bankası ve Halk Bankası, ihtiyacı olan Türk Lirası'nı bulamadı ve tarihlerinde ilk defa takas açıklarını kapatamadılar. Bankalar zincirleme olarak ödemelerini aksatmaya başlayınca Türk Lirası ve döviz karaborsaya düştü. Kamu bankalarının yarattığı güven krizi, bankaların birbirlerine olan ödemelerini de durdurdu. Geç açılan bono piyasasında ve repo piyasasında hiçbir banka birbirine para satmamaya başladı. Kamu bankalarından alacağını tahsil edemeyen bankaların Merkez Bankası ile yaptıkları döviz sözleşmeleri iptal oldu ve bu çerçevede 7,6 milyar $ın 6,1 milyar $ı geri döndü. Sonuçta Merkez Bankası, Türk Lirası karşılığını bankada hazır bulundurabilen bankalara uygulanan program çerçevesindeki kur taahhüdünün bir gereği olarak 1,5 milyar $ sattı.

Türk Lirası likiditesinin kısılması repo faizlerini % 7500lere, kısa dönem mevduat faizlerini ise % 2000lere çıkarttı.

Hazine Müsteşarlığı, oluşan gerginliğin üstesinden gelebilmek için ihale programım değiştirdi, l aylık ve dört aylık iki ihale açan Hazine bugüne kadar gerçekleştirilen en kısa vadeli borçlanmayı yaptı. Bu nedenle fazladan 51 trilyon TL fazladan faiz yükü altına girdi.

Bunun yanı sıra, bankacılık sisteminin içine düştüğü kriz borsada etkisini hemen göstermeye başladı. Standart and Poors ve Fitch gibi uluslararası derecelendirme kuruluşlarının, Türkiyenin kritik bir noktada olduğunu ve notunun düşürüleceğini açıklamaları, güvensizliğin daha da artmasına neden oldu ve yabancı yatırımcılar hızla İMKB'den çıkmaya başladı. Borsa ilk seansta %11,4, ikinci seansta %6,7 olmak üzere günü %18,11 düşüşte kapattı. Endeks 8 Kasım 1999'dan bu yana en düşük düzeyine indi. 21 Şubat gününe gelindiğinde borsa % 30 kayba uğradı.

57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti