Aşk: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
O.K.T. (mesaj | katkılar)
78.190.78.137 tarafından gerçekleştirilen iyi niyetli değişiklik geri alındı. Gerekçe: Konu ile alâkasız. (Twinkle)
14. satır: 14. satır:


Bu bağlamda denebilir ki, sevinin işlevi [[karşıt cinsler]] veya aynı cinsten insanlar arasındaki birlikteliği kurmak ve bu birlikteliğin bozulmasını önlemektir. Dolayısıyla yukarıda değinilen bu işlev, birlikteliğin oluşturulması ölçüsünde sürdürülmesini de içerir. Öyleyse sevi varlığını kavuşamama borçlu olan bir tutku değildir; yalnızca kavuşmama durumunda varlığını en çok duyuran bir itici güçtür. Nitekim kavuşamamanın sonuçları [[dramatik]] olabilmektedir. Sevdiğine kavuşamamış oldukları için [[intihar]] eden kişiler bu dramatik sonuçların nerelere dek uzanabileceği konusunda her yıl bir ipucu sunmaktadır. Sevdiğine kavuşamamış olduğu için intihar eden yüzlerce kişinin varlığına işaret eden istatistikler bu konuda yadsınamaz kanıtlar sunmaktadır.
Bu bağlamda denebilir ki, sevinin işlevi [[karşıt cinsler]] veya aynı cinsten insanlar arasındaki birlikteliği kurmak ve bu birlikteliğin bozulmasını önlemektir. Dolayısıyla yukarıda değinilen bu işlev, birlikteliğin oluşturulması ölçüsünde sürdürülmesini de içerir. Öyleyse sevi varlığını kavuşamama borçlu olan bir tutku değildir; yalnızca kavuşmama durumunda varlığını en çok duyuran bir itici güçtür. Nitekim kavuşamamanın sonuçları [[dramatik]] olabilmektedir. Sevdiğine kavuşamamış oldukları için [[intihar]] eden kişiler bu dramatik sonuçların nerelere dek uzanabileceği konusunda her yıl bir ipucu sunmaktadır. Sevdiğine kavuşamamış olduğu için intihar eden yüzlerce kişinin varlığına işaret eden istatistikler bu konuda yadsınamaz kanıtlar sunmaktadır.

Günümüz aşklarına en güzel örnek olarak Varol AKSOY ve Damla ELTEKİN çiftini gösterebiliriz.


==Kaynakça==
==Kaynakça==

Sayfanın 17.38, 10 Nisan 2011 tarihindeki hâli

Aşkın kimyasal kökeni

Aşk, sevgi veya sevda[1], tutku ve bağlılık düzeyinde sevme olayı.[2] Olağan sevmeden kişinin duygularını yönetememesi durumu ile ayırt edilebilir.

Türleri

Bu sözcük tüm dillerde ortak olmak üzere bir erkeğin bir kadını, bir kadının bir erkeği tutkuyla sevmesine gönderme yapmaktadır. Ancak, gene başka dillerde olduğu gibi, Türkçe`de de sevgi sözcüğü bilimi, Tanrı'yı, şiiri vb. tutkuyla sevmeye de gönderme yapabilmektedir. Bu bağlamda bilim aşkı, tanrı aşkı, şiir aşkı denebilmektedir. Sözcüğün bu tür kullanımları onun zaman içinde anlam genişlemesine uğramış olduğu konusunda bir belirti olarak değerlendirilebilir.

Bu sözcük ileride belki de taşımakta zorluk çekeceği ölçüde çok anlamla yüklü olacaktır. Belki de şimdiden böylesine anlam yüklü bir duruma gelmiştir. Kavramın uzlaşılabilir bir tanımının bir türlü yapılamaması, belki böyle bir duruma ulaşmış olduğu konusunda bir kanıttır.

Ancak insanlık ölçüsünde eski olan bu tür sözcüklerin anlamca genişlemeleri kaçınılmazdır. Sigmund Freud da sevgi sözcüğü için benzer bir sav ileri sürmektedir. O, sevginin cinsellikten şefkate dek uzanan pek çok sözcüğün işini tek başına gördüğünü söylemektedir. Bunlar arasında doğallıkla sevi sözcüğü de bulunmaktadır. Sevgi sözcüğünün tanımlanmasındaki güçlükler de buradan kaynaklanmaktadır.

Yukarıda değinilen cinslerüstü örnekleri de olabilmekle birlikte sevi denildiğinde daha çok Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, İnanna ile Dumuzi, [[Romeo ile Juliet))gibi kişilerin birbirlerine kavuşma çabaları anlatılmak istenmektedir. Bu yaklaşımın nedeni belki de halk deyişleri arasında "Kavuşamayınca aşk olur" gibi ünlü bir sözün bulunmasıdır. Ne var ki, bu yaklaşım çok hoş görünmekle birlikte doğruya yaklaşmamaktadır. Aslında kavuşamayınca sevi olmamaktadır, çünkü birbirlerini seven kişilerin geçmişlerinde bakışmayla sınırlı kalsa da en az bir kez kavuşma vardır. Bu da demektir ki, sevinin başlama anı aslında bir çeşit kavuşma anıdır. Bu kavuşmanın şu ya da bu nedenle bir ayrılığa dönüşmesi ise sevgiyi acılı bir duruma getirir ve onun toplumsal bir ilgi konusu olmasını sağlar. Dolayısıyla bir topluluğun bir sevgiyi fark edebilmesi için onun bu acılı aşamaya varması gerekir. Ancak bir noktayı belirtmek gerekir ki, topluluğun bir seviyi fark etmesini sağlayan acılı ayrılık sona erip de bakışmanın ötesindeki kavuşma yaşantısı gerçekleşince sevinin sona ermesi gerekmez (Kavuşamayınca aşk olur sözü aşkı değil, aşkın toplulukça fakedilmesini anlatan bir söz olarak değerlendirilebilir).

Bu bağlamda denebilir ki, sevinin işlevi karşıt cinsler veya aynı cinsten insanlar arasındaki birlikteliği kurmak ve bu birlikteliğin bozulmasını önlemektir. Dolayısıyla yukarıda değinilen bu işlev, birlikteliğin oluşturulması ölçüsünde sürdürülmesini de içerir. Öyleyse sevi varlığını kavuşamama borçlu olan bir tutku değildir; yalnızca kavuşmama durumunda varlığını en çok duyuran bir itici güçtür. Nitekim kavuşamamanın sonuçları dramatik olabilmektedir. Sevdiğine kavuşamamış oldukları için intihar eden kişiler bu dramatik sonuçların nerelere dek uzanabileceği konusunda her yıl bir ipucu sunmaktadır. Sevdiğine kavuşamamış olduğu için intihar eden yüzlerce kişinin varlığına işaret eden istatistikler bu konuda yadsınamaz kanıtlar sunmaktadır.

Kaynakça

  1. ^ TDK Büyük Türkçe Sözlük
  2. ^ Oxford Illustrated American Dictionary (1998) + Merriam-Webster Collegiate Dictionary (2000)