Kovanlı, Çarşıbaşı: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
101. satır: 101. satır:


" Bütün terslikler burada kalsın "
" Bütün terslikler burada kalsın "

20 Mayıs :

Yöremizde Mayıs 7 ' si olarak anılır . İnsanlar eğlenmek amacı ile kayıklarla Beşikdüzü civarındaki
Dilek Taşı ' na giderler . İnsanlar Dilek Taşına para atarlar , dilekte bulunurlar . Sara olarak
bilinen hastalığa tutulmuş olanlara kayıkla yedi dere ağzı gezdirilir . Bazı hastalar iyileşir ümidi
ile aniden denize atılırlar . Halk bu tarihte tüm hastalıkların dermanının denizde olduğuna inanır .
Hastalığı olanlar denize girerek yıkanırlar.


===Coğrafya===
===Coğrafya===

Sayfanın 00.08, 6 Temmuz 2008 tarihindeki hâli

Şablon:Bilgikutusu Türkiye köy Kovanlı, Trabzon ilinin Çarşıbaşı ilçesine bağlı bir köydür.


Tarihi

Köy halkının köye yerleşme şekli Osmanlı zamanında Trabzona komşu illerden Sancak idaresine başvuru yapan müslüman halk grublarından oluşmaktadır.yerleşim yılları tahmini hesabla 1600 yıllarının başlarına gelmektedir.Eski ismi Bondika dır.O yıllarda arıcılık ve kovan yapımı meşhur olduğu için köy Osmanlı zamanında bu ismi almıştır.

Kültür

Köyün gelenekleri ve görenekleri karadeniz yöresinin aynısıdır.1950 yılından itbaren batıya çalışmak için giden gençlerin şehir kültürü ile tanışması ile birlikte şehir yaşamına uymuşlardır.yayla geleneği ve yayla şenlikleri geleneği kültür haline gelmiş.Tek eksik şehirli olanların şehir kültürünü köylerine taşıyamamalarıdır.Yemeklerine gelince kara lahanadan yapılan yemeklerin tümü,çörek,ayranlı veya sütlü mısır çorbası,mısır ekmeği ve bu ekmekten yapılan tereyağlı ezme,yoğurtlu ezme,mısır unu ile yapılan tereyağlı kuymak başlıcalarıdır.

 DÜĞÜNLERİMİZ

Yöremizde diğer yörelerden en çok farklılık gösteren düğün geleneğimizdir . Otuz yıl öncesinde düğün için tanıdıklara şeker ve ekmek verilerek davet edilirdi . Davet işini kız tarafı yapardı . Düğün eğlencesi çarşamba gecesi kız evinde kına gecesi ile başlardı . Kına gecesine kızın arkadaşları , komşular , erkek tarafı da giderdi , damat götürülmezdi . Çeyiz asma işi çarşamba günü yapılır , aynı gün davulla çeyiz toplanırdı . Kına gecesinde eğlence olur , oyunlar oynanırdı . Hediye toplama işi eğlence arasında isim çağırarak yapılırdı . İsmi çağrılan kişi gelinin yanına giderek hediyesini verirdi . Hediyeler genellikle çamaşır , mutfak eşyası ve nadiren para olurdu . Gelinin eline kına koyma işlemi yapılırken , kınanın içine para konulurdu . Bu parayı genellikle kaynana koyardı . Ancak , kaynana çift nikahlı ise bu işi başkası yapardı . Perşembe günü damadın kapısında eğlence olurdu , aynı zamanda yemek verilirdi . Bu eğlenceye gelin katılmazdı . Akşama doğru gelin süslenen atla alınır , yeni evine doğru giderdi . Eve gelen çift kapıda bekletilir , gelin asma kırardı . Asma dalını üç yerden birbirinden ayırmadan kıran gelinin uğurlu olup olmadığı denenirdi . Kırılan dal tekrar filiz sürerse gelinin uğurlu olduğuna inanılırdı . Sahana su konularak evde kimin sözünün geçeceği belirlenirdi . Sahana kim vurup suyu dökerse hakimiyet ondaydı . Ayrıca , gelin eve girerken yüksekten başından aşağıya buğday , şeker ve para atılırdı . Nedeni ise eve bereket yağmasını sağlamaktı . Bu olaya " darı saçma " adı verilirdi . Geçmişten bugüne değişmeyen tek gelenek silahların duyulan sesidir . Düğünün başlangıcından bitimine kadar kemençe sesi ile birlikte duyulan en güzel ses Çarşıbaşılı için silah sesidir . Silahsız ve kemençesiz düğün düşünülemez ve yapılamaz . Düğünün güzelliği ve zenginliği nerede ise silah sesleri ile ölçülür .

Günümüzde düğünler davul , saz , kemençe eşliğinde yapılır , her düğünde mutlaka horon oyunu oynanır . Orta denen bir adet vardır , yörede herkesçe tanınan , iyi konuşabilen bir kişi spiker olarak görev yapar . Eğlence başladıktan bir iki saat sonra masa başında oturan gelinle damadın yanına gelir , isim söyleyerek tek tek herkesi hediye vermeye çağırır . Hediyeler verilirken , sunucu ne olduğunu ve miktarını oradakilere duyurur . Sonra gelin ve damat birbirlerine hediyelerini verirler sunucu toplanan parayı oradakilere duyurur . Orta olayından sonra eğlence devam eder .

HORON


                  Horon bir tutkudur Çarşıbaşı'nda kemençenin kıvrak sesi bir yerden yankılanmaya
görsün, ya da davulun zurnanın nağmeleri işitilmeye... Başlar önce ayaklar oynamaya. Sonra eller 

havaya kalkar... Sonra bir sihirli alemin içinde genişler de genişler horonun halkası... Horon gibi canlı, hızlı bir halk oyunu yoktur. Vücudun tümünün iştirak ettiği yegane oyundur denilebilir horona. Genelde erkek ve kadın diye horonları ayırmamakla birlikte erkek horonlarının daha sert, kadın horonu ise daha yumuşak figürlerle oynanmaktadır.

                 Horon dizisi iki kişiden oluşsa bile içlerinden biri mutlaka horonbaşıdır. Horonu
ya çalgıcı ya da içlerinden usta olan bir horoncu yönetir. Horoncuların coşkularını canlı tutmak,
horon kurmak, aşağı almak, değişik horon düzenine geçmek için horoncubaşı farklı komutlar verir. 

Horoncular "yürü yürü, dik oyna, kim ula, dikkat dikkat, ha uşak ha, alaşağı, ula ula, aloğlu, kim kim kim, şaşma, horonu bozma, taktum,..." gibi horoncubaşı tarafından verilen komutların ne anlama

geldiğini bilirler ve horon düzenini buna göre sürdürürler.

BİRLİKTEN DOĞAN GÜÇ: İMECE

           Toplu iş yapmak için birçok kişinin bir araya gelmesiyle yapılan çalışmaya imece denir.
            Yöre halkı çeşitli işlerini (Mısır ayıklama, fındık ayıklama, odun taşıma, çayır toplama, 

inşaat malzemesi taşıma vb.) ortaklaşa yaparlardı. Böylelikle işler daha kolay tamamlanır, mecilerde

kemence eşliğinde türküler söylenir, bilmeceler sorulur, oyunlar (Yüzük, kırbaç) vs. oynanırdı.

Çarşıbaşı ilçesinde eskiden beri bol miktarda mısır yetişmektedir . İmece yani yardımlaşmanın , dayanışmanın yoğun olduğu dönemlerde mısırın soyulma işleminden sonra " sivi " adı verilen bir oyun oynanırdı . Soyulan mısırların burçakları örülerek ip haline getirilirdi . Orada bulunanlar burçakların etrafında halka halinde toplanırlardı . Örülen ip bir kişinin elinde bulunurdu . Halka halindeki insanların arkasında dönen kişi ipi fark ettirmeden birinin arkasına bırakırdı . Halkayı dönmeye devam eden kişi ipi bıraktığı yere gelene kadar ip , arkasındaki kişi tarafından fark edilmezse onu alarak o kişiye vururdu . Halkadaki kişi ipi fark edip alırsa ayağa kalkarak bırakanı kovalamaya başlardı . Yakalanmadan boş kalan yere oturursa o kişi kurtulurdu . Oturamaz ve yakalanırsa sivi denen iple o dayak yerdi . Halkadaki diğer kişiler vurana yardım ederdi . Mısır soyma işinin bitimi eğlenceli bir şekilde kutlanmış olurdu .Çarşıbaşı ilçesinde önceleri çokça da soğan yetişirdi . Soğanla ilgili şöyle bir olay anlatılır . " Dışarıya okumaya giden Çarşıbaşılı bir öğrenci yatılı okulda hastalanır , hiçbir şey yemez . Arkadaşlarından biri ona şeker getirir . Yanında Çarşıbaşılı olan ve hastalığında ona bakan arkadaşı şöyle de : " Nar gibi soğanı yemedi de taş gibi şekeri mi yiyecek ?" daha sonraları bu espri olarak yerleşir .

Eskiden fındık ayıklama makineleri olmadığı dönemde fındık elle ayıklanırdı.Aileler sırayla birbirlerinin fındıklarını ayıklarken fıkralar anlatılır,türküler söylenir,bilmeceler sorularak sözlü halk kültürü gelişir ,toplumsal dayanışma artar, dostluklar artar, küskünlükler ortadan kalkardı.

Kalandar :

           Yöremizde çocuklar , gençler tarafından eğlence kabul edilen ve hala devam eden 

geleneklerden biriside " kalandar " eğlencesidir . Rumi takvime göre yılbaşı gecesi kabul edilen 14

Ocak gecesi gençler uzun bir sopanın ucuna torba ve zil bağlarlar . Karanlık olduktan sonra mani 

söyleyerek evlerin kapılarını çalarlar .

" Gece geldim kapınıza

Selam verdim yapınıza

Selamımı almazsanız

Daha gelmem kapınıza "

diyerek açılan kapıdan zil ve torbayı uzatırlar . Ev sahibi kim olduğuna bakmadan torbaya fındık , meyve ve para koyar . Gençler o gece hem eğlenir , hem yiyecek , para toplarlar . Kalandar gecesinin sabahı hiç kimse başka bir eve gitmez , Çünkü o evde o yıl olacak bütün terslikler o kişiden bilinir .

Hıdrellez :

İlkbaharın ilk günlerinde toprağın canlandığı 6 Mayıs tarihinde insanlar piknik yerlerine giderek
eğlenir . Halkın bazı inanışları vardır . O gün anahtarla kapı açılmaz , açılırsa o ailede doğacak 

çocukların tavşan dudaklı olacağına inanılır . Değirmen çevrilirse sürekli başını sallayan bebekler doğar diye bilinir. Bütün bu terslikler olmasın diye halk toprağa kabak veya başka bir çekirdek eker . Ekerken herhangi bir araç kullanılmaz . Şöyle der :

" Bütün terslikler burada kalsın "

Coğrafya

Trabzon iline 46 km, Çarşıbaşı ilçesine 12 km uzaklıktadır.

İklim

Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 591
1997 -

Ekonomi

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Muhtarlık

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:

2004 - Hasan Demir
1999 -
1994 -
1989 -
1984 -

Altyapı bilgileri

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Dış bağlantılar

Şablon:Çarşıbaşı belde ve köyleri