Tufan: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Yohaim (mesaj | katkılar)
→‎Başka tufan efsaneleri: Bir paragraf ekledim.
Yohaim (mesaj | katkılar)
147. satır: 147. satır:
=== Başka tufan efsaneleri ===
=== Başka tufan efsaneleri ===


'''Çin'''
'''[[Çin mitolojisi]]'''


'China - A History in Art' adlı kitap, Çin'in eski hükümdarlarından biri Yü, "büyük Tufanın galibi" olduğunu belirtir. “Yü, halkının topraklarda yeniden yerleştirilsinler diye Tufan'ın sularını nehirlere ve göllere yönlendirdi.” Mitoloji uzmanı Joseph Campbell, Çin "Büyük On Dönemi" hakkında şunları yazmıştır: “Bir Tufan ile sona eren, bu önemli çağda erken Chou dönemi hahhındaki efsaneye göre on hükümdar atandı. Görünüşe göre eski Sümer kral listelerinin yerel bir dönüşümüyle uğraşıyoruz.” Campbell daha sonra Çin efsanelerinden "bir Sümer kaynağından geldikleri varsayımını destekliyor gibi görünen" başka şeyler de aktarır.
'China - A History in Art' adlı kitap, Çin'in eski hükümdarlarından biri Yü, "büyük Tufanın galibi" olduğunu belirtir. “Yü, halkının topraklarda yeniden yerleştirilsinler diye Tufan'ın sularını nehirlere ve göllere yönlendirdi.” Mitoloji uzmanı Joseph Campbell, Çin "Büyük On Dönemi" hakkında şunları yazmıştır: “Bir Tufan ile sona eren, bu önemli çağda erken Chou dönemi hahhındaki efsaneye göre on hükümdar atandı. Görünüşe göre eski Sümer kral listelerinin yerel bir dönüşümüyle uğraşıyoruz.” Campbell daha sonra Çin efsanelerinden "bir Sümer kaynağından geldikleri varsayımını destekliyor gibi görünen" başka şeyler de aktarır.
457. satır: 457. satır:
* Afrika geleneklerinde tufan.
* Afrika geleneklerinde tufan.
* Kuzey Asya ve Orta Asya geleneklerinde tufan.
* Kuzey Asya ve Orta Asya geleneklerinde tufan.
* [[Çin mitolojisi]]'indeki tufan hikâyeleri


"Gemi" için Çince karakter:
"Gemi" için Çince karakter:

Sayfanın 11.55, 31 Ağustos 2021 tarihindeki hâli

Tufan Gustave Doré.

Tufan, birçok yerel efsaneye ve kutsal kitaplara göre Tanrı tarafından bir kavmi, milleti ya da tüm insanları cezalandırmak amacıyla gönderildiğine inanılan büyük felaket. Tufanın detayları değişik kültürlerde farklılıklar arz etmekle beraber en çok bilinen şekli Kutsal Kitap'ta anlatılan Nuh'un Tufanı'dır.

Tufan yalnızca Kutsal Kitap'ta özgü bir kavram değildir; kutsal metinlerden önce de mevcut bulunan, pek çok mitoloji, masal ve inanışta yer etmiş bir kavramdır.

Birçok kültürde büyük felaketlerden bahsedilir. Bunu Heraklitus, Empedokles, Platon ve Aristoteles, "geçmişte insanlığın uğradığı su ve ateş felaketleri" olarak ifade etmişlerdir. Pisagor’a göre insanlık, böyle yedi “doğal afet dönemi” geçirmiştir. Aynı şekilde Maya kültüründe de insanlığın geçirdiği çağları birbirinden ayıran, birçok büyük felaket dönemi yaşanmış olduğu belirtilir.[kaynak belirtilmeli]

Kutsal Kitap'ın raporu

Kutsal Kitap'taki tarihi kayıtlara göre, 4.390 yılı aşkın bir süre önce göklerin kapıları açıldı ve bir tufan tüm dünyayı sular altında bıraktı. Tanrıtanımaz, zorbalar ve Tanrı'nın uyarısına kulak asmayacak kadar kayıtsız olanlar helak oldular. Sadece dürüst Nuh ve ailesi, toplam sekiz kişi (Başlangıç 8:18; 1. Petrus 3:20) ve her türden sınırlı sayıda hayvan (Başlangıç 7:2), Tanrı'nın talimatına göre inşa edilmiş devasa bir gemide tufandan kurtuldu. Tufanın gerçekten var olduğu, bazı Kutsal Kitap yazarları tarafından doğrulanır (İşaya 54:9; 2. Petrus 3:5, 6; İbrnaniler 11:7). Bununla birlikte en güçlü kanıt İsa Mesih'in tanıklığıdır. O şöyle dedi: "Ayrıca, Nuh’un zamanında neler olduysa, İnsanoğlunun zamanında da öyle olacaktır: İnsanlar Nuh’un gemiye girdiği güne dek, yer, içer ve evlenirlerdi. Sonra tufan geldi ve hepsini yok etti." (Luka 17:26, 27). İsa Nuh'un zamanındaki durumu kendi ikinci gelişinin öngörüsü olarak kullandı.

Tufanın nedeni

Kutsal Kitap'ın raporuna göre Nuh'un zamanında „Tanrı oğulları bu kızlarla ilgilenmeye başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar.“ (Başlangıç 6:2)

Birçok yorumcu, Tanrı oğulları”nın aslında Şit'in soyundan gelen insanlar olduğunu iddia eder. Argümanlarını Nuh'un Şit'in soyundan geldiği ve Adem'in diğer soyunun - Kain'in ve Adem'in diğer oğullarının soyunun (Başlangıç 5:3, 4) - tufanda yok olduğu gerçeğine dayandırırlar. Onlara göre, gerçek Tanrı'nın oğullarının insanların kızlarını eş olarak aldıkları ifadesi, Şit soyundan olan erkeklerin Kain'in kötü soyundan gelen kadınlarla evlenmeye başladıkları anlamına gelir. Bununla birlikte, Tanrı'nın bu noktada soy dizileri arasında herhangi bir ayrım yaptığına dair hiçbir belirti yoktur.

“Tanrı'nın oğulları” ifadesinin bir sonraki yer, Eyüp 1:6'dır. Burada, Tanrı'nın önünde toplanmış olan Tanrı'nın oğullarından bahsediliyor (Eyüp 1:7; 2:1, 2). Eyüp 38:4-7'de de sözü edilen, Tanrı “dünyanın temelini” attığında onaylayarak “coşkuyla haykıran Tanrı'nın oğulları”, Adem'in soyundan değil, yalnızca melekler olabilirdi (Adem, bu zaman'da henüz yaratılmamıştır). Benzer şekilde, Mezmur 89:6'daki “Tanrı'nın oğulları” da açıkça insan değil, göksel yaratıklardır.[1]

Başlangıç'ta, Tanrı'nın itaatsız olmuş melekler olan oğullarının insan dünyasına girişi tufandan önce yeryüzündeki koşulların neden bu kadar feci olduğunu açıklar. Bu görüş, elçi Petrus'un şu sözlerinden desteklenir: "O ruhlar ki, bir zamanlar, Nuh’un döneminde gemi inşa edildiği sırada, Tanrı sabırla beklerken itaatsiz olmuşlardı" (1. Petrus 3:19, 20). Bunun yanı sıra 'Nuh'un zamanında' "günah işleyen melekler"den bahsediyor (2. Petrus 2:4, 5). Ve Yahuda, "asıl konumlarını korumayıp ait oldukları mekânı terk eden melekleri" değiniyor (Yahuda 6). Başlangıç 6:2-4'teki “Tanrı'nın oğulları”nın ruhi yaratıklar olduğu reddedilecek olsaydı, Kutsal Kitap yazarlarının bu sözleri anlaşılmaz olurdu ve bu meleklerin ne ölçüde itaatsizlik ettikleri ya da her şeyin hangi açıdan Nuh'un zamanıyla ilgili olduğu belirsiz kalacaktı.

Yazar Yahuda, “ait oldukları mekânı terk eden melekler”i değindikten sonra “Sodom ve Gomorra ... onlar gibi cinsel ahlaksızlığa dalıp sapık arzularını tatmin etme peşine düş”tüklerini anlatıyor (Yahuda 7). “Onlar gibi” derken önce değindiği itaatsız melekleri kastetti. Bunlar insansal bir beden alarak yeryüzüne geldiler ve insanların kızlarıyla ahlaksızlık yaptılar.

Yunan tarih anlayışında tarihsel zaman mitsel zamanlara kadar gider. Efsanevi kahramanlar, tanrılarla kişisel olarak ilişkili olan eski çağlardaki ölümlü kişiler olarak kabul edildi. Yunan mitolojisinde sayısız tanrıların yanında tanrısal bir varlığın insanla birleşmesinden gelen yarı tanrılar var. Yunan mitolojisi tarihsel bir değere olmadığı halde bu efsaneler uhun zamanındaki olayları yansıtabilir. Böylece yeryüzünde şiddet ve kötülük sürerken, Tanrı Nuh'a insanları bir su tufanı ile yok edeceğini açıklar ve Nuh'a yaşamı kurtarmak için bir gemi inşa etmesini emrederek ona ayrıntılı planlar verir (Başlangıç 6:13, 14, 17).

Suların kaynağı

Atmosferdeki tüm su buharı yağmur olarak çökse, dünyanın tüm yüzeyine ortalama yağış miktarının birkaç santimetreden fazla olmayacağı söylenir. Nuh'un zamanındaki büyük tufanın suyu nereden geldi? Başlangıç kitabındaki hesaba göre, Tanrı Nuh'a şöyle dedi: “Ben Tufanı (ya da “gök okyanusunu” [İbranice: hammabbúl]) getiriyorum” (Başlangıç 6:17). Sonraki bölüm ne olduğunu anlatıyor: "O gün derin suların tüm kaynakları yarıldı ve göklerin bentleri açıldı" (Başlangıç 7:11). Tufan o kadar şiddetliydi ki, "gökler altındaki tüm yüksek dağları örttü" (Başlangıç 7:19).

Yaratılışla ilgili kayıt, ikinci yaratılış “gün”ünde (Başlangıç 1:6-8) Tanrı’nın yeryüzü üzerinde nasıl bir genişleme yaptığını ve bu genişlemenin (“gök” olarak adlandırılır) altındaki suları (denizler, üstündeki sulardan) nasıl böldüğünü gösterir. Genişlemenin üstünde bulunan sular, 2. yaratılış "günü"nden tufana kadar orada kaldı. Elçi Petrus'un: "Eskiden beri gökler ve Tanrı’nın emriyle suların ortasında olan ve sulardan yükselerek pekişmiş şekilde duran bir yer vardı" diye söz ederken kastettiği şey buydu. Bu "gökler" ve yukarıdaki ve aşağıdaki sular, Tanrı'nın Sözü tarafından kuruldu ve "Ve o zamanın dünyası sular altında kaldığında bunlarla yıkıma uğramıştı" (2. Petrus 3:5, 6). Suyun Tufana kadar nasıl tutulduğu ve nelerin düşmesine sebep olduğu çeşitli şekillerde anlatılmıştır. Ama bu sadece spekülasyon. Kutsal Kitap basitçe, Tanrı'nın üzerinde su bulunan bir genişleme yarattığını ve Tufan'a sebep olduğunu söyler.

Tufanın suları hala yeryüzündedir. Okyanusların derinliklerine kadar uzanan nehir yataklarının kanıtladığı gibi, eskiden okyanusların daha küçük ve kıtaların bugünkünden daha büyük olduğuna inanılıyor. Ayrıca, bilim adamlarının bulduğu gibi, geçmişte dağların bugünkünden çok daha alçak olduğunu da belirtmek gerekir. Bazı dağlar denizlerden yukarı itildi. Bir uzmanlık kitabı şöyle diyor: “Bugün dünyanın dağlarının baş döndürücü yüksekliklerde yığdığı yerde, milyonlarca yıl önce monoton düz okyanuslar ve ovalar uzanıyordu. ... Kıta plakaların hareketi, yerkabuğunun ya yükselmesine ve sadece en dayanıklı hayvan ve bitkilerin yaşayabileceği dağlar oluşturmasına ya da deniz yüzeyinin derinliklerinde gizli bir ihtişam içinde uzanmak için suya batmasına neden olur.”[2]

Mevcut durumla ilgili olarak şunlar söylenmektedir: “Denizde hacim olarak deniz seviyesinin üzerinde kara olduğundan on kat daha fazla su vardır. Bütün bu topraklar denize eşit olarak dökülseydi, su tüm dünyada bir buçuk mil [2400 m] yükseklikte olurdu ”[3]. Buna ek olarak, New Encyclopædia Britannica şunları belirtiyor: “Tüm denizlerin ortalama derinliğinin 3.790 metre olduğu tahmin ediliyor; bu nedenle karanın deniz seviyesinden ortalama yüksekliği (840 metre) önemli ölçüde daha büyüktür. Okyanusların ortalama derinliği toplam alanlarıyla çarpılırsa, sonuç, okyanuslarının hacminin, deniz seviyesinin üzerindeki kara hacminden 11 kat daha büyük olmasıdır.”[4] Dolayısıyla, Tufan suları aktıktan sonra ve dağlar yükselmeden ve okyanus tabanı çökmeden ve kutup buzu oluşmadan önce" bütün yüksek dağları" kaplayacak kadar su vardı (Başlangıç 7:19).

Bilim adamlarına göre, kıtalar devasa plakalar üzerinde duruyor. Hareketleri, dünya yüzeyinin seviyesinde değişikliklere neden olabilir. Bugün, plakaların kenarlarında, bazıları on bin metreden daha derin olan derin deniz hendekleri bulunmaktadır.[5] Plakalar, - muhtemelen tufanın bir sonucu olarak - yer değiştirmiştir ve muhtemelen deniz dibinin batması ve derin hendeklerin açılması karada bulunan suyun oraya aktığını sağladı.[6]

Tufandan sonraki sonuçlar

Tufan ile birlikte büyük değişiklikler meydana geldi;örneğin insanların ömrü aniden kısaldı. Bazıları, Tufan'dan önce, yeryüzünün suları tarafından zararlı radyasyonun korunduğunu ve bu sular gittikten sonra insan genlerine zarar veren kozmik ışınların arttığını öne sürdüler. Ne olursa olsun, Kutsal Kitap bu konuda hiçbir şey söylemez. Bu arada radyasyondaki herhangi bir değişiklik, oluşan radyoaktif C-14 miktarını o kadar değiştirecekti ki, tufan öncesi radyokarbon yöntemiyle elde edilen tüm veriler geçersiz olacaktı.

“Bütün derin su kaynaklarının” aniden yarılması ve “göklerin bentlerin” açılması yeryüzünü milyarlarca ton suyla doldurdu. Bu muhtemelen dünya yüzeyinde muazzam değişikliklere neden oldu. Yerkabuğu nispeten incedir (yaklaşık 30 ila 160 km kalınlığında) ve binlerce kilometre çapında oldukça yumuşak bir kütleyi çevreler. Bu nedenle, suyun ek ağırlığı altında, muhtemelen yer kabuğunda çok büyük kaymalar oldu. Zamanla yeni dağlar ortaya çıktı, eski dağlar yükseldi, sığ deniz havzaları derinleşti ve yeni kıyılar ortaya çıktı, öyle ki şimdi dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 70'i sularla kaplı. Bu kaymalar birçok jeolojik olayı açıklayabilir, örneğin eski kıyılar yükseltildi. Bazı tahminlere göre, yaklaşık 300 kg/cm²'lik su basıncı, flora ve faunanın hızla fosilleşmesine neden olmak için yeterli olurdu.[7]

Geminin büyüklüğü

Bu geminin boyutunu anlamak için daha ihtiyatlı bir tahmine göre bir arşın için 44,5 cm hesaplarsak, o zaman gemi 133,5 m uzunluğunda, 22,25 m genişliğinde ve 13,35 m yüksekliğindeydi (Başlangıç 6:15). Üç katlı olduğu için yaklaşık 8.500 metrekare taban alanına ve 34.000 metreküp kapasiteye sahipti. Bu alan, 445 orta boy yük vagonu veya her biri en az 44 vagonlu 10 tren için yer sağlamak için yeterlidir.

Ansiklopedilerin bir milyondan fazla hayvan türüne işaret ettiği doğrudur. Bununla birlikte, Nuh'a yalnızca her "tür" kara hayvanı ve uçan canlının temsilcilerini koruması talimatı verildi. Bazı araştırmacılar, yalnızca 43 memeli "tür", 74 kuş “türü" ve 10 "tür" sürüngen bugün bilinen çok çeşitli canlı türlerini meydana çıkardığını düşünürler. Geminin alanı yeterince genişti.[8]

Tarih ve Takvim

"Nuh Tufanı" John Martin tarafından, 1834

Tarih

Eski Ahit'in Başlangıç (Genesis) kitabında verilen sayılara göre yaratılıştan Nuh'un doğumuna kadar geçen süre 1.056 yıldır (Başlangıç 5:3-31). Tufan, Nuh 600 yaşında iken başlar (Başlangıç 7:6). 

Anno Lucis'e göre yaratılış M.Ö. 4004, tufan 2348 yılında olur. Çoğunluğa göre tufan M.Ö. 4100 yılında olur.[9]

Kutsal Kitap'ın kendi kronolojisine göre yaratılış M.Ö. 4026 ve Nuh'un tufanı M.Ö. 2370'de yılında oldu.[10]

Takvim

Yıl

Eskilerin yılın uzunluğunu nasıl hesapladıklarına dair ilk kayıt, Nuh'un zamanından gelir. Belli ki yılı, her biri 30 günlük 12 aya böldü. Nuh'un tuttuğu “seyir defterine” göre (Başlangıç 7:11, 24 ve 8:3-5), 150 gün 5 aya tekabül ediyordu. Tufan yılının ikinci, yedinci ve onuncu aylarından bahsedilir. Daha sonra onuncu ayın birincisini takip eden 40 günlük bir süre ve 7'şer günlük iki adet veya toplam 54 gün rapor edilir. Ayrıca kuzgunun dışarı çıkışı ile güvercinin ilk çıkışı arasında belirsiz bir süre vardı. Tekvin 8:12'ye göre, güvercinin üçüncü ve son gönderilişinden sonra da belirsiz bir süre geçmiştir. Gelecek ayette, sonraki yılın ilk ayının ilk gününden bahsedilir. Nuh'un veya ondan önce yaşayanların 30 günlük ay yılını güneş yılı ile denkleştirmek için hangi yöntemi kullandıkları bilinmiyor.[11]

Ay

Kutsal Kitap “kameri aylardan” bahseder (Çıkış 2:2; Kanunun Tekrarı 21:13; 33:14; Ezra 6:15). Bir kameri ay yeni ay tarafından belirlenir. Nuh, görünüşe göre olayları tam olarak kameri aylara göre değil, her biri 30 günlük aylara göre kaydetmiştir. Gemide tuttuğu seyir defterinden, tufanın sularının beş ay veya “yüz elli gün” boyunca dünyayı kapladığını öğreniyoruz. On iki ay on gün sonra dünya kurudu, böylece gemide bulunanlar onu terk edebildi. Böylece bu olaylarla ilgili olarak kesin tarihler verildi (Başlangıç 7:11, 24; 8:3, 4, 14-19). Tufan bir yıl ve 10 gün sürdü.

Tufanın gidişi (Başlangıç 7, 8)

Tufan birkaç aşamada tarif edilir:

„Nuh’un yaşamının altı yüzüncü yılında, ikinci ayda, ayın on yedinci gününde, işte o gün derin suların tüm kaynakları yarıldı ve göklerin bentleri açıldı.“ (7:11)

1. Nuh'un 600. yılında tufan ikinci ayın 17. gününde başladı.

2. Şiddetli yağmur kırk gün kırk gece devam etti (7:12).

3. Yeryüzü yüz elli gün boyunca sular altındaydı (7:24).

4. Yeryüzünde sular çekilmeye başladı ve tekrar yüz elli gün sonra iyice azaldı (8:3).

5. Arada gemi yedinci ayın 17. günü Ararat dağlarına indi (8:4).

6. Onuncu ayın 1. gününde ilk dağ tepeleri görünür hale geldi (8:5).

7. On birinci ayın 11. gününde Nuh pencereyi açtı ve bir kuzgunun uçmasına izin verdi (8:6)

8. Nuh'un 601. yılında, sular birinci ayın 1. gününde çekilmişti (8:13).

9. Bir yil ve on gün gemide kaldıktan sonra Nuh ve ailesi gemiden çıktılar.

„Altı yüz birinci yılda ... ikinci ayın yirmi yedinci günü geldiğinde toprak tamamen kurumuştu. ... Nuh gemiden çıktı“ (8:13, 14, 18)

Bilimsel yönden tufan

Bilim adamlarının hakim olan görüşüne göre arkeolog ve bşka uzmanlar Tufanın izleri bulamadılar. Bunun nedenine gelince farklı düşünceler var:

Tufanın bir gerçek olduğuna dair işaretler

Belki Tufanın kanıtı bulundu, ancak oldukça farklı yorumlandı. Örneğin Ortodoks bilimi, birçok alanda dünyanın yüzeyinin bir dizi buzul çağı sırasında güçlü buzullar tarafından oluşturulduğunu öğretir. Ancak buzul hareketlerine atfedilen bazı şeylerin nedeni su da olabilir. Tufan ile ilgili bazı kanıtların bir buzul çağının kanıtı olarak yanlış yorumlanması çok muhtemeldir.

Bu tür yanlış yorumlamalar kesinlikle olmuştur. Buzul çağları teorisini geliştiren bilim adamlarından şöyle söylenir: “Dünya tarihinin her evresinde, aktüalizm felsefesine uygun olarak buzul çağlarını keşfettiler. Bununla birlikte, kanıtların dikkatli bir şekilde incelenmesi nedeniyle, bu buzlanmaların çoğu son yıllarda atıldı. Bir zamanlar buzul morenleri olarak tanımlanan oluşumlar şimdi çamur taşkınları, denizaltı heyelanlar ve tortul nehirler tarafından çökelti bırakılan katmanlar olarak yorumlanıyor - derin denizin dibine silt, kum ve yassı çakıl yayan tortul su taşkınları."[12]

Fosil kayıtları, Tufana dair daha fazla kanıt sağlayabilir. Buluntuların gösterdiği gibi, büyük kılıç dişli kaplanlar bir zamanlar Avrupa'da avlarını vurdular, günümüzün Kuzey Amerika'sından daha büyük atlar ve mamutlar Sibirya'da yiyecek buldu. Ama sonra dünya çapında bazı memeli türleri öldü. Aynı zamanda, iklimde ani bir değişiklik oldu. Sibirya'da on binlerce mamut öldürüldü ve anında dondular. Bazıları Sibirya yarıklarında bulundu, diğerleri Sibirya ve Alaska'nın buzunda saklandı.[13] Gerçekten de, bazılarının midelerinde sindirilmemiş yiyecekler veya dişlerinin arasında çiğnenmemiş yiyecekler bulundu, bu da ölümlerinin ani olduğunu gösteriyor. Fildişi ticareti, on binlerce mamutun kemiklerinin bulunduğunu gösteriyor. Aslanlar, kaplanlar, ayılar ve geyikler gibi birçok başka hayvanın fosilleri de aynı kaya tabakasında bulunmuş, bu da hepsinin aynı anda yok olduğunu işaretleyebilir. Bazı araştırmanlar, bu tür bulgulara hızlı iklim değişikliğinin ve küresel bir tufan tarafından ani yıkımın kesin ve somut kanıtı olarak işaret etti. Ancak diğerleri, bu hayvanların ölümünü küresel bir felaketle ilişkilendirmeyen açıklamaları tercih ediyor.[14]

Darwin'in tanınmış bir çağdaşı olan Alfred Wallace, böylesine radikal bir imhanın nedeninin olağanüstü bir küresel olay olması gerektiği sonucuna vardı.[15]

Biblical Archaeologist dergisindeki bir baş makalesi şöyle dedi: “Büyük bir tufanın hikayesinin insan kültüründeki en yaygın geleneklerden biri olduğunu belirtmek önemlidir. ... Ortadoğu kaynaklarında keşfedilen en eski kayıtların arka planı, aslında binlerce yıl önce yağışlı dönemlerden birinde meydana gelen muazzam boyutlardaki bir tufan olabilirdi.”[16] Bu yağışlı dönemlerde dünyanın yüzeyi çok daha nemliydi ve dünyadaki tatlı su gölleri bugün olduğundan çok daha büyüktü. Bir teori, nemin nedeni olarak buzul çağlarının sona ermesiyle bağlantılı yoğun yağışlardan bahseder. Ancak bazıları, dünya yüzeyindeki aşırı nemin bir zamanlar tufanın sonucu olduğunu varsayıyor.

Tufanın bir efsane olduğuna dair işaretler

Emin Bilgiç'e göre; "En eski insanlığın ve evrenin yaratılışı ile ilgili kozmogonik inanışın bir parçası olan tufan efsanesinin gerçekle ilgisi yoktur. Bu inanışın tabiat kanunlarına aykırılığı genellikle bilinmektedir. Tarih ve bilim açısından sabit değildir. Eski âlemin büyük bir kısmına yayılmış olan kavimlerin kaynaklarında ve folklorunda tufanın önemli bir yerinin olduğu ve çeşitli jeolojik tabaklarda fosilleri bulunan hayvan türlerinin tufan sonrasında görülmediği gibi iddialarla gerçekleştiği ispat edilmeye çalışılan tufanın, en eski yazılı tufan efsanelerinin kaynağı olan Mezopotamya’da ve başka ülkelerde arkeolojik yönden ve tabiat tarihi ile ilgili bir delili ortaya çıkmamıştır savı çarpıtma olmakla birlikte 1800'lü yılların sonunda İngiliz arkeolog Sir Leonard Woolley ve Alman arkeolog Erich Schmidit yaptıkları çalışmalarda yerin altını kazdıkları zaman o kazılan yerin balçık olduğunu fark ettiler. Ayrıca bu kazı sonucu bölgede Sümer krallarına ait mezarlar bulunmuştur. Bunun anlamı o bölgede büyük bir su baskını olduğu yönündedir. Ayrıca jeolog Prof.Dr.Mümin Köksoy'un Yer Bilimlerinin Katkılarıyla Nuh Tufanı ve Sümerlerin Kökeni kitabında Köksoy bu bölgede büyük bir felaketin yaşandığını ve bunu jeoloji bilimi ışığında o coğrafyayla ilgili olarak örnekler vererek kitabında sunmuştur. Ayrıca kitabında çeşitli jeoloji uzmanlarının Mezopotamya bölgesindeki araştırmalarını da okuyucularına sunmuştur.[17]

Evrensel tufan efsanesi günümüz bilimsel ve jeolojik verilerine uymamakta,[18] dinsel mantık açısından da kendilerine peygamber gönderilmeyen diğer toplumların da aynı felaketle yok ediliyor oluşu gibi sorunlar ortaya çıkarmakta, yeni yorumlar Kur'an'ın tufan olayını yerel bir afet olarak ele aldığı yaklaşımı üzerinden yapılmaktadır. Tufanın gerçekleştiği bölge için de Mezopotamya bölgesine işaret edilmektedir.[19] Ancak bu yaklaşımlar yerel bir afet için büyük bir gemi inşası ve bu gemiye az sayıda inanan insan ve hayvanlardan çifter çifter bindirilmesi, sonrasında da Nuh'un insanlığın ikinci babası kabul edilmesi[20] gibi anlatımlarla uyuşmamaktadır.

Tufan Efsaneleri

Tablet XI, Gılgamış Destanı

Bir tufanın olması gerektiği, insanlığın onu unutmamış olmasından anlaşılabilir. Dünyanın her yerinde, örneğin Alaska ve Güney Pasifik adaları gibi birbirinden uzak bölgelerde, böyle eski gelenekler vardır. Tufan raporları, Amerika'daki ilkel Kolomb öncesi uygarlıklardan ve Avustralya'daki Aborjinlerden bilinmektedir. Bunlar bazen ayrıntılarda farklılık gösterse de, hemen hemen tüm versiyonlarda bildirilen temel gerçek, dünyanın sular altında kaldığı ve insan yapımı bir gemide çok az kişinin hayatta kaldığıdır. Böylesine yaygın bir anlaşma ancak tufanın tarihi bir olay olmasıyla açıklanabilir.

Gılgamış Destanı

(Gılgamış Destanı'nın ayrıntılı içeriği Gılgamış Destanı sayfasında bulunur.)

Tarihin çarkını yaklaşık 4.000 yıl geriye döndürülürse, ünlü bir Akad efsanesi olan Gılgamış destanıyla karşılaşılır. Hakkında bilinenler, esas olarak antik Nineve'deki Assurbanipal kütüphanesinden gelen çivi yazılı bir metne dayanmaktadır.

Destan, üçte ikisi tanrı ve üçte biri insan ya da yarı tanrı olduğu söylenen Gılgamış'ın kahramanca eylemlerini anlatır. Destanın bir versiyonunda şöyle denilr: “Çitle çevrili Uruk'un duvarını inşa ettirdi, saf tapınak olan kutsal Eanna tarafından, gök tanrısı Anu ve aşk tanrıçası İştar için ... aşk ve savaş hanımefendimiz.” Ancak Gılgamış'ın tavrı pek hoş değildi. Uruk sakinleri tanrılara şikayette bulunarak şöyle dediler: “Gılgamış bakireyi sevgilisine [gitmesine] izin vermiyor, kahramanın kızı, kocanın karısı."

Tanrıça Aruru, Gılgamış'ın dünyevi rakibi olması gereken Enkidu'yu yarattı. Düşman değillerdi, iyi arkadaş oldular. Bir süre sonra Enkidu öldü. Dehşete düşen Gılgamış bağırdı: "Ben de Enkidu gibi olmayacak mıyım, ölecek miyim? Aklıma bir zarar girdi, ölüm korkusu beni yendi, şimdi bozkıra koşuyorum.” Ölümsüzlüğün sırrını ortaya çıkarmak istedi ve tufandan kurtulan ve tanrılarla birlikte ölümsüzlük verilen Utnapiştim'i aramaya gitti. Gılgamış sonunda Utnapiştim'i buldu ve o ona Tufan'ın hikayesini anlattı.

Tufan Tablosu olarak bilinen çivi yazılı metnin on birinci tabletinde Utnapiştim, Tufan ile ilgili kendisine verilen talimatları aktarır. Talimatlar şunlardır: “Evini yık, bir gemi inşa et, serveti bırak, hayatı ara! ... Her çeşit yaşam tohumunu gemiye getir!” Ama Utnapiştim Gılgamış'a ölümsüzlük veremedi. Hayal kırıklığına uğramış Gılgamış, Uruk'a döndü. Rapor, ölümüyle sona eriyor. Ölümün ve ahirete girişin kaçınılmaz olduğu üzücü gerçeği destanın aktardığı ana fikirdir.

Mevcut yazılı materyal, orijinal versiyonun en azından M.Ö. 18. yüzyıla kadar geriye gitmesine izin veriyor. Ancak muhtemelen Etana mitinin M.Ö. 24. yüzyılda yazıldığı döneme ulaşır.[21]

Atrahasis Destanı

Atrahasis Destanı (Atrahasis Miti ya da Atramhasis Destanı da adlandırılır) Gılgamış Destanı'ndan daha eskidir. Muhtemelen M.Ö. 1800 civarında veya öncesinde bilinmeyen bir şair tarafından yazıldı. Eski Babilli yazıcı Nur-Ajja, Ammi-saduqa'nın saltanatının 12. yılında eseri revize etti. Başka Babilli fragmanlar da var. M.Ö. ilk binyılda daha fazla kopya ve revizyon izledi.

Bu mitte, "dindar ve tanrıdan korkan bir kral olarak temsil edilen ve rüyalarında ya da sihirli formüllerle sürekli ilahi vahiylerin peşinde olan Kutsal Kitap'taki Nuh'un karşılığı Ziusudra yer alır."[22]. Başka bir kitapta, aynı yazar bu efsanenin "buna şaşırtıcı derecede benzeyen, diğer kazılmış Sümer yazıtlarından daha benzer olan Kutsal Kitap materyalinin paralel bir açıklaması" olduğunu söylüyor.

Başka tufan efsaneleri

Çin mitolojisi

'China - A History in Art' adlı kitap, Çin'in eski hükümdarlarından biri Yü, "büyük Tufanın galibi" olduğunu belirtir. “Yü, halkının topraklarda yeniden yerleştirilsinler diye Tufan'ın sularını nehirlere ve göllere yönlendirdi.” Mitoloji uzmanı Joseph Campbell, Çin "Büyük On Dönemi" hakkında şunları yazmıştır: “Bir Tufan ile sona eren, bu önemli çağda erken Chou dönemi hahhındaki efsaneye göre on hükümdar atandı. Görünüşe göre eski Sümer kral listelerinin yerel bir dönüşümüyle uğraşıyoruz.” Campbell daha sonra Çin efsanelerinden "bir Sümer kaynağından geldikleri varsayımını destekliyor gibi görünen" başka şeyler de aktarır.

Tufan Efsaneleri[23]
Su ile yok
ediliş
Tanrı neden
oldu
Bir uyarı
verildi
Bazı insan
sağ kaldı
Hayvanlar
sağ kaldı
Bir gemide
sağ kaldılar
Efsane
x x x x x ABD (Alaska) – Koluşan
x x x x x ABD (Alaska) – Tlingit
x x x x x ABD (Arizona) – Papago
x x x x x ABD (Hawaii) – Nu-u efsanesi
x x x x Avustralya - Kurnai
x x x x x Babil – Berossos'un hikâyasi
x x x x x x Babil – Gılgamış Destanı
x x x x x Bolivya - Chiriguano
x x x x Borneo – See-Dayak
x x x x x Çin – Lolo
x x x x x x Doğu Afrika – Massai
x x x x Fici – Valavu-levu-efanesi
x x x x x Fransız Polinezya – Raiatea
x x x x Galler ülkesi – Dwyfan/Dwyfach efsanesi
x x x x x Guyana – Makuşi
x x x x Hindistan – Andamanlar
x x x x x Hindistan – Bhil
x x x x x Hindistan – Kamar
x x x x İran - Zend-Avesta
x x x x İslanda – Edda
x x x x İtalya – Ovid'in şiiri
x x x x x Kanada – Cree-Kızıl derililer
x x x x x x Kanada - Mantagnais
x x x x x Küba – Eski yerliler
x x x x Malakka Yarımadası – Jakun
x x x x Meksika – Kodeks Chinalpopoca
x x x x x Meksika - Huichol
x x x x x Mısır – Mısırlıların Ölüler Kitabı
x x x x x Myanmar - Singpho
x x x x Peru – Huarochiri kızıl derililer
x x x x Rusya – Vogul
x x x x Vanuatu - Melanezyalılar
x x x x Vietnam -Bahnar
x x x x Yeni Zelanda - Maori
x x x x Yunanıstan – Lukian'ın hikâyesi

Tufandan söz eden kültürlerden bazıları ve değindikleri başka tufanlar şunlardır:

Ashburnham Tevratı'nda Tufan tasviri, M.S. 7. yy.
  • Türklerdeki Nama.
  • Zunilerdeki tufan.
  • Platon’dan aktaran Strabon’un sözünü ettiği, kiklopların yaşadığı “devre”deki tufan.
  • Hint geleneğinde son Manu tufanı;Hindu mitolojisinde bir balık Manu’ya‚tufan olacağını, bir gemi yapmasını, bütün yaratıkların öz ve tohumlarını gemiye almasını, onu kurtaracağını söyler. Tufan bütün yaratıkları silip süpürür ve ortada sadece Manu kalır.[24]
  • Hint geleneğinde İsi ve İswara tufanı.
  • Sabiî geleneğinde tufan. (Sabiî geleneğine göre, dünya bugüne dek üç büyük felaket dönemi geçirmiştir.)
  • Kuzey ve Güney Amerika mitolojilerindeki tufan (Maya ve İnka gelenekleri, Hopi, Algonkin ve Tupinamba kızılderilileri gelenekleri)
  • İrlanda’nın Kelt geleneklerinde ve Kuzey Avrupa efsanelerinde belirtilen tufan.
  • Grek mitolojisindeki Deukalion tufanı.
  • Endonezya ve Melanezya geleneklerinde tufan.
  • Afrika geleneklerinde tufan.
  • Kuzey Asya ve Orta Asya geleneklerinde tufan.

"Gemi" için Çince karakter: ağız (=insan): 口 + sekiz: 八 + kayık: 舟 = gemi: 船

Türk mitolojisinde

Nuh Tufanı Türklerde "Taşkın" olarak anılır. Musevilik, Hristiyanlık ve İslâm ile birlikte tüm Dünya’nın ortak bir inancı hâline dönüşmüş ve zaten pek çok toplumda var olan tufan inançlarıyla da birleşmiştir. Türk kültüründeki önemi yeryüzünün yeniden ilk başlangıçtaki sularla kaplı hâline dönmesidir. Yenilenmenin sembolüdür fakat yenilenme bir çeşit devrim ile ortaya çıkmaktadır. Çünkü tufan ile eskimiş olan her şeyin sonu gelir ancak dönülen yer ise başlangıç yani "öz"dür. Bu bağlamda yaşamın bir çember olduğu inancını benimseyen ilkel toplumların düşünce sisteminin en güzel örneğidir. Kötülük yüzünden kaos ortaya çıkar ancak sonradan yeniden dinginleşir. Nuh Peygamber bir gemi yapar ve bütün canlılardan bir çift alarak taşkından korunur. Tufan olacağını "demir boynuzlu kök teke" önceden haber vermiştir. Bu teke yedi gün dünya çevresinde dolaşmış, acı acı melemiş, yedi gün deprem olmuş, yedi gün dağlardan ateş fışkırmıştır. Tufan, Altay söylencelerinde şöyle anlatılır:

Gök teke yedi gün yeryüzünü dolaştı ve bağırdı
Yedi gün zelzele oldu
Yedi gün dağlar ateş püskürdü
Yedi gün yağmur yağdı
Yedi gün fırtına oldu ve dolu yağdı
Yedi gün kar yağdı

Altay Türklerinin yaratılış efsanesinde Dünya’nın ekseninin sabitliği Tanrı Ülgen’ce başı zincirle bir kazığa bağlanan balık sembolizmiyle belirtilir ve balığın başının yönünün, yani eksenin yönünün değişmesi hâlinde tufanın tekrar meydana geleceği söylenir.

Hint efsanelerinde Tufan

Geçmişte birçok doğal afet döneminin yaşanmış olduğunu bildiren Hint efsanelerine göre, içinde bulunduğumuz devre (manvantara) Manu Vaivasvata devresidir; ve bizler bu devrenin son çağı olan Kali-Yuga çağını yaşamaktayız.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

Özel
  1. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scriptures (Almanca); 1992, Cilt II; s. 968
  2. ^ Claus Jürgen Frank, Wonders of Nature, 1980, S. 87.
  3. ^ National Geographic, Ocak 1945, s. 105
  4. ^ The New Encyclopædia Britannica, 1987, Bd. 25, S. 124.
  5. ^ The New Encyclopædia Britannica, 1987, Cilt 9, S. 505.
  6. ^ Ronald H. Bailey, Der Planet Erde — Gletscher, 1983, S. 7.
  7. ^ D. Patten, The Biblical Flood and the Ice Epoch, 1966, S. 62.
  8. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scriptures, 1992, S. 327 (Almanca)
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2017. 
  10. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scrptures, 1992, s. 53
  11. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scrptures, 1992, s. 1257
  12. ^ Scientific American, Mai 1960, S. 71.
  13. ^ BILD, cilt 1, s. 328
  14. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scriptures (Almanca), 1992, S. 940
  15. ^ Windsor Chorlton, Der Planet Erde — Eiszeiten, 1984, S. 54, 55, 57.
  16. ^ Biblical Archaeologist, Dezember 1977, S. 134.
  17. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2012. 
  18. ^ https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/634766
  19. ^ https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/871368
  20. ^ https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/10584
  21. ^ Claus Wilcke: Vom göttlichen Wesen des Königtums und seinem Ursprung im Himmel. In: Franz-Reiner Erkens: Die Sakralität von Herrschaft – Herrschaftslegitimierung im Wechsel der Zeiten und Räume: Fünfzehn interdisziplinäre Beiträge zu einem weltweiten und epochenübergreifenden Phänomen. Akademie, Berlin 2002, ISBN 3-05-003660-5, S. 67.
  22. ^ Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Testament
  23. ^ Watch Tower Society, Insight On The Scriptures, 1992, Cilt I, s. 328
  24. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 29 Ekim 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ağustos 2012. 
Genel
  • Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt, Türkiye, 2011 (OTRS: CC BY-SA 3.0)27 Aralık 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Dictionnaire des Symboles, Jean Chevalier ve Alain Gheerbrant
  • Semboller Ansiklopedisi, Ruh ve Madde Yayınları