Lapseki: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
→‎Roma-Osmanlı Dönemi: düzeltme, değiştirildi: olmus → olmuş AWB ile
düzeltme, değiştirildi: Osmanli → Osmanlı (9) AWB ile
110. satır: 110. satır:


Büyük İskender’in ölümünden sonra; Makedonya Kralı V.Pilip, Yunanistan’i hakimiyeti altina almaya çalisirken Seleukos Kralı Antiochos III’de donanmasi ile Ege kıyılarını ve Çanakkale Bogazi’ndaki, Lampsakos’u zapdetti. Lampsakos’lular, Anadolu şehirleri içinde bir ilk olarak Roma’ya gönderdikleri heyetle kendilerinin kurtarilmalarını ve yardım edilmesini istediler. (MÖ 197) Roma ile Selevkoslar arasında yapılan savaş sonunda MÖ. 188 yılında Apamea Kibatos, şehrinde baris antlasmasi yapıldı.Lapseki ve bogazlar Romalıların müttefiki Bergama Kralı Evmenes’in koruyuculuguna birakildi.
Büyük İskender’in ölümünden sonra; Makedonya Kralı V.Pilip, Yunanistan’i hakimiyeti altina almaya çalisirken Seleukos Kralı Antiochos III’de donanmasi ile Ege kıyılarını ve Çanakkale Bogazi’ndaki, Lampsakos’u zapdetti. Lampsakos’lular, Anadolu şehirleri içinde bir ilk olarak Roma’ya gönderdikleri heyetle kendilerinin kurtarilmalarını ve yardım edilmesini istediler. (MÖ 197) Roma ile Selevkoslar arasında yapılan savaş sonunda MÖ. 188 yılında Apamea Kibatos, şehrinde baris antlasmasi yapıldı.Lapseki ve bogazlar Romalıların müttefiki Bergama Kralı Evmenes’in koruyuculuguna birakildi.
Sonraki dönemlerde Roma imparatorlugu Anadolu üzerindeki hakimiyetini daha da arttirarak Bergama ve Bitinya Krallıklarını da ortadan kaldirdi ve böylece bölgede tek güç olarak kaldi. Lapseki de kesin olarak Roma hakimiyeti altina girdi. Bizans dönemi: Roma Imparatorlugunun doğu ve batı diye ayrılması ve İstanbul’un Doğu Roma’nin baskenti olmasi ile beraber Gelibolu’nun Bizans Döneminde ticaret ve liman bakimından önem kazanmasi dolayisi ile Lapseki’nin eski durumunu muhafaza etmesine imkân kalmadi. MS. 471 yılında Justinianus’un Gelibolu’yu bogazin kontrolü için tahkim etmesi, tersaneler kurmasi bu şehrin bölgede yeni bir merkez olarak ortaya çikmasini sağladı. Lampsakos’un eski parlak durumunu koruyamamasinin bir nedeni de, yakınlarında bulunan Abydos(Nara Burnu) kentinin, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmasi ve gümrük teskilatinin kurularak ticareti kontrol etmesi gösterilebilir. Bugünkü Lapseki şehrinde eski devirlere ait eserler tam olarak gün isigina çikmamıştır. 19 yüzyılın sonlarında özellikle mermer direkli Antuvan devrine ait eserler bulunmustu. Çikan buluntuların büyük kismi Roma egemenligi döneminden kalmadir. Ilkçag kenti Akropolisinin, burada olduğu tahmin edilmektedir. Sözü edilen yerde sur izleri ile topraga karismis bol sayıda çanak çömlek kirikları görülmektedir. Lampsakos şehri zamanla diğer küçük site devletleri gibi eski durumunu kaybetmiştir. Çünkü bu devirlerde küçük şehir devletleri hemen her vakit düsman olan tarafin tuzagina düserek ortadan kalkarlar, aradan kisa bir süre geçince ya kendileri ya da kendilerine yardıma gelen müttefikleri sayesinde tekrar özgürlüklerine kavusurlardi. Osmanli Imparatorlugu Dönemi: >>><<< Osmanlilar, Bursa dolaylarında devletlesme yolunda adimlar attigi sırada Çanakkale Bogazi’nin, Anadolu ve Rumeli yakaları da Bizans toprakları içindeydi. Aydinoğullarından Umurbey, Melik Ishak, Halil Ece, Saltik Bey, Karesioğullarından Yahsi Bey ve Alaaddin Beyler Anadolu yakasındaki birçok yeri hakimiyetleri altina almislardır. Bu esnada Gelibolu, Bizansli Tekfur Kantakuzen’in elinde bulunuyordu. Osman Bey zamanında bir asiret görünümdeki Osmanli Devleti, Orhan Bey zamanında devlet hüviyetine sahip olmuş ve kuvvetleri ile Karesi ve Saruhan Beylikleri ortadan kaldirdiktan sonra Lapseki ve çevresini de ele geçirmisti. Orhan Gazi zamanında Süleyman Pasa önderligindeki Osmanli ordusu Rumeli’ye geçmeden az önce Lapseki’yi fethetmek için yürümüstür.O zaman Bizans’in elinde bulunan Lapseki’ye padisahin fermanini götürmek için üç tane Osmanli süvarisi görevlendirilmiştir.Bu süvarilerin atları al(kirmizi)renklidir. Süvariler Lapseki’nin tam güneydoğu istikametine geldikleri sırada takriben su anda ilçeye bir kilometre mesafede küçük bir tepe üzerinde Bizanslilar tarafından sehid edilmişlerdir.Sehidin bir tanesinin cesedi bulunamamıştır.Bu sehidlerin gömüldügü yer halk dilinde “IKI AL ATLI”seklinde söylenegelmiştir.Bu sehidler için ayni yerde iki adet mezar mevcuttur.1356 yılında ise Orhan Bey’in oglu Sehzade Süleyman Pasa, Ece Bey, Haci Ilbey, Gazi Fazil Bey ve Evranos Beyler Güreci ile Lapseki arasina gelerek ilk defa fetih amacıyla Gelibolu’ya geçtiler. Bu arada Orhan Bey Umurbey’deki kiliseyi camiye çevirdi. Gazi Süleyman Pasa’da, Lapseki’de bugünkü camiyi yaptırdı.
Sonraki dönemlerde Roma imparatorlugu Anadolu üzerindeki hakimiyetini daha da arttirarak Bergama ve Bitinya Krallıklarını da ortadan kaldirdi ve böylece bölgede tek güç olarak kaldi. Lapseki de kesin olarak Roma hakimiyeti altina girdi. Bizans dönemi: Roma Imparatorlugunun doğu ve batı diye ayrılması ve İstanbul’un Doğu Roma’nin baskenti olmasi ile beraber Gelibolu’nun Bizans Döneminde ticaret ve liman bakimından önem kazanmasi dolayisi ile Lapseki’nin eski durumunu muhafaza etmesine imkân kalmadi. MS. 471 yılında Justinianus’un Gelibolu’yu bogazin kontrolü için tahkim etmesi, tersaneler kurmasi bu şehrin bölgede yeni bir merkez olarak ortaya çikmasini sağladı. Lampsakos’un eski parlak durumunu koruyamamasinin bir nedeni de, yakınlarında bulunan Abydos(Nara Burnu) kentinin, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmasi ve gümrük teskilatinin kurularak ticareti kontrol etmesi gösterilebilir. Bugünkü Lapseki şehrinde eski devirlere ait eserler tam olarak gün isigina çikmamıştır. 19 yüzyılın sonlarında özellikle mermer direkli Antuvan devrine ait eserler bulunmustu. Çikan buluntuların büyük kismi Roma egemenligi döneminden kalmadir. Ilkçag kenti Akropolisinin, burada olduğu tahmin edilmektedir. Sözü edilen yerde sur izleri ile topraga karismis bol sayıda çanak çömlek kirikları görülmektedir. Lampsakos şehri zamanla diğer küçük site devletleri gibi eski durumunu kaybetmiştir. Çünkü bu devirlerde küçük şehir devletleri hemen her vakit düsman olan tarafin tuzagina düserek ortadan kalkarlar, aradan kisa bir süre geçince ya kendileri ya da kendilerine yardıma gelen müttefikleri sayesinde tekrar özgürlüklerine kavusurlardi. Osmanlı Imparatorlugu Dönemi: >>><<< Osmanlılar, Bursa dolaylarında devletlesme yolunda adimlar attigi sırada Çanakkale Bogazi’nin, Anadolu ve Rumeli yakaları da Bizans toprakları içindeydi. Aydinoğullarından Umurbey, Melik Ishak, Halil Ece, Saltik Bey, Karesioğullarından Yahsi Bey ve Alaaddin Beyler Anadolu yakasındaki birçok yeri hakimiyetleri altina almislardır. Bu esnada Gelibolu, Bizansli Tekfur Kantakuzen’in elinde bulunuyordu. Osman Bey zamanında bir asiret görünümdeki Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında devlet hüviyetine sahip olmuş ve kuvvetleri ile Karesi ve Saruhan Beylikleri ortadan kaldirdiktan sonra Lapseki ve çevresini de ele geçirmisti. Orhan Gazi zamanında Süleyman Pasa önderligindeki Osmanlı ordusu Rumeli’ye geçmeden az önce Lapseki’yi fethetmek için yürümüstür.O zaman Bizans’in elinde bulunan Lapseki’ye padisahin fermanini götürmek için üç tane Osmanlı süvarisi görevlendirilmiştir.Bu süvarilerin atları al(kirmizi)renklidir. Süvariler Lapseki’nin tam güneydoğu istikametine geldikleri sırada takriben su anda ilçeye bir kilometre mesafede küçük bir tepe üzerinde Bizanslilar tarafından sehid edilmişlerdir.Sehidin bir tanesinin cesedi bulunamamıştır.Bu sehidlerin gömüldügü yer halk dilinde “IKI AL ATLI”seklinde söylenegelmiştir.Bu sehidler için ayni yerde iki adet mezar mevcuttur.1356 yılında ise Orhan Bey’in oglu Sehzade Süleyman Pasa, Ece Bey, Haci Ilbey, Gazi Fazil Bey ve Evranos Beyler Güreci ile Lapseki arasina gelerek ilk defa fetih amacıyla Gelibolu’ya geçtiler. Bu arada Orhan Bey Umurbey’deki kiliseyi camiye çevirdi. Gazi Süleyman Pasa’da, Lapseki’de bugünkü camiyi yaptırdı.


=== Türklerin Rumeli’ye Geçişi ===
=== Türklerin Rumeli’ye Geçişi ===


Osmanlilar’in Rumeli’ye geçiş olayi tarih kitaplarında farklı sekillerde anlatılmaktadır.Batıli kaynaklar ve bazı tarihçilerimiz”Orhan Bey’in,düsman saldiriları ile iyice bunalanBizans imparatoru Kantekuzenos’a(kayinpederi) yardım ettiğini ve Sirp ve Bulgar kuvvetlerini Dimetoka meydan savaşında yenerek Edirne’yi Bizans adina kurtardığını(1352) Türklerden çok memnun kalan imparator da bu memnuniyetini belirtmek için Rumeli’de,Gelibolu yakınlarında Çimpe kalesini Türklere üs olarak verdiğini yazarlar.(1354) Böylelikle Türk kuvvetleri, Bizans imparatorlugu sıkıştıgında,Çanakkale bogazi’ni geçmek zorunda kalmadan hemen yardımına kosacakti.Bu rivayetete Türklerin Rumeli’ye geçişinin fetih seklinde olmayip,Çimpe kalesinin yardım karşıligi verilmesiyle gerçeklestigi iddia edilmektedir.
Osmanlılar’in Rumeli’ye geçiş olayi tarih kitaplarında farklı sekillerde anlatılmaktadır.Batıli kaynaklar ve bazı tarihçilerimiz”Orhan Bey’in,düsman saldiriları ile iyice bunalanBizans imparatoru Kantekuzenos’a(kayinpederi) yardım ettiğini ve Sirp ve Bulgar kuvvetlerini Dimetoka meydan savaşında yenerek Edirne’yi Bizans adina kurtardığını(1352) Türklerden çok memnun kalan imparator da bu memnuniyetini belirtmek için Rumeli’de,Gelibolu yakınlarında Çimpe kalesini Türklere üs olarak verdiğini yazarlar.(1354) Böylelikle Türk kuvvetleri, Bizans imparatorlugu sıkıştıgında,Çanakkale bogazi’ni geçmek zorunda kalmadan hemen yardımına kosacakti.Bu rivayetete Türklerin Rumeli’ye geçişinin fetih seklinde olmayip,Çimpe kalesinin yardım karşıligi verilmesiyle gerçeklestigi iddia edilmektedir.
Hoca Sadettin Efendi,Asikpasazade gibi Osmanli tarihçileri ise Rumeli’ye geçiş olayini,fetih seklinde anlatmaktadırlar.Türk ressamlarının meydana getirdiği konu ile ilgili yagli boya tablolarda görüldügü üzere;Türkler,Rumeli’ye sallar üzerinde geçtiler. Orhan Gazi’nin oglu Gazi Süleyman Pasa ve maiyeti denizden geçişi kolaylastiracak bir yer ararlar iken Marmara denizinin giris çikis kapısı niteliğindeki Lapseki(Çardak) mevkiine geldiler. Gazi Süleyman Pasa, Bugünkü Çardak beldesinde bir mescit yaptırdi. Silah arkadaşları,bölgede kesif yapıp,hareket planlarını hazırladılar. Çardak- Salbas mevkiindeki, SALBAS AGACI’nin,(fethin tek canli tanigi,650-700 yıllık mese agaci 2002 yılında esen sert rüzgârlara dayanamayip yıkılmıştır.) altında mese agacından yaptıkları bir salla dualar okuyarak karşı kıyıya vardilar.Burasi Gelibolu ile Bolayir arasında,Bolayir’a daha yakın olan Çimpe Kalesi yakınlarıdır.Bu hisarin dışında bagda çalismakta olan bir Rum’u esir alip, hiç beklemeden ayni salla geri döndüler. Sehzade Süleyman Pasa bu basariya çok sevindi.Rum esire çok iyi davrandi. Armaganlarla donatti.Basina sapka ,beline kusak ve ayagina da ayakkabi verdi.Ona: “Sizin hisarinizda yer varmi dir,kimse duymadan,görmeden içeri girelim? dedi.O da:”Sizi kimse görmeden hisara koyarim.”dedi. Sur duvarlarının harap halini,askerlerin pek çok seyden mahrum olduklarını bir bir anlatti.Nöbetçi muhafizları gafilane basmak için hizmet edeceğini arz etti.Esir Rum’dan istedığı tüm bilgileri alan Gazi Süleyman Pasa derhal emir verip,deniz kıyısında bulunan yerlesim yerlerinden sigirlar toplatti.Bunların derilerinden yaptırdığı sağlam kösele kayislarla,kalin agaç kütüklerini bağlatarak iki sal yaptırdi. Ertesi gün en cesur silah arkadaşları,Kara Timurtas Pasa,Balabancikoglu,Kara Oglanoglu;Aksungur,Kara Hasanoglu,Akça Kocaoglu’nun da aralarında bulunduğu 39 kişi ile birlikte sala bindi. Dger salda da Evranos Bey,Ece Bey,Fazil Bey,Haci Il Bey gibi 40 bahadir bulunuyordu.Ayrica savaş için gerekli bütün silahlar, askerlerin agirlikları ve ne kadar agirlik varsa hepsi sallara yüklendi.Rahat bir deniz yolculugundan sonra karanlik bir gecede”seksen dilaver”den meydana gelen bir birlik ile Çimpe Kalesi’ne yakın yerden kıyıya çiktilar.Hemen orada sükür namazi kildilar.Kilavuzluk eden Rum esirin gösterdiği yoldan sessizce giderek hisarin dibine geldiler.Çimpe Hisari’nin önünde,sol tarafta büyük bir gübrelik vardı.Onun üzerinden uzun merdivenlerle hisarin burcuna tirmandilar.Anadolu yakasından gemi olmadan Rumeli’ye geçmenin imkânsizligina inanan kale halkinin bir kismi rahat döseklerinde ,bir kismi da kale dışında bağlarda uykuya dalmisken,Çimpe kalesi kolaylikla ele geçirildi(1354). Padisah I.Mehmet(Çelebi) döneminde(1413-1421) Çali Bey kumandasındaki Osmanli donanmasi ile Pietro Loredano kumandasındaki Venedik donanmasi arasında mayis.1416 tarihinde Marmara adasiyla Gelibolu arasında büyük bir deniz savaşi meydana gelmiştir. yapılan çarpismalarda Çali Bey sehit olmuştur. savaşi kazanan Loredano,ertesi yıl yeniden gelerek Emir Süleyman’in Lapseki’de yaptırmis olduğu kaleyi isgal için topa tutmustur.Karada Hamza Bey’in kumandasında 10 binden fazla bir kuvvetin bulunmasi sebebiyle basarili olamamıştır.Yildirim Bayezit’in bogaz muhafizligini Gelibolu’da kurup basina da Sarica Pasayi vermesi (1390) ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında buranin Kaptan Pasa eyaleti olmasi dolayisiyla Gelibolu’nun askeri ve ticari yönden önemi her geçen gün daha da artmiştir. Evliya Çelebi (1611-1682),seyahatnamesinde Osmanli dönemindeki Lapseki’yi söyle anlatmaktadır.”Deniz kenarında olup hakimi vardir. 150 akçelik kazadir. Halki Rum ve Ermenidir. 1300 adet bağlı bahçeli,kiremit örtülü yan yana evleri vardir. Bir camii,hanları ve bir hamami vardir. Çarsisi çok az ise de bag ve bahçeleri çoktur. Karpuzu, üzüm turşusu, bulaması ve sırası ünlüdür.”Bu yüzyılda Lapseki’de Yeniçeri serdari,sipahi kethüda yeri,subasisi,bacdari,muhtesibi vardı.Ayani azdi. 1831 de Sultan II. Mahmud zamanında Sahap Efendi’nin yaptığı Nüfus Sayımına göre Lapseki’de 2442 Müslüman halkin yasadığı tespit edilmiştir. Semseddin Sami’nin Kamus-ül-Alam’ında (1888-1900 yılları arasında yazılmış tarih ve coğrafya alanında bilgiler veren bir lügat-sözlüktür) Lapseki için su bilgiler verilmektedir.”Biga bağımsız mutasarrafligina bağlı ilçe merkezi bir kasabadir. Bu ilçe öteden beri bag ve bahçeleriyle ,dolayisiyla sarabiyla da ünlüdür.Baslica ürünleri :Bugday ,arpa, yulaf,misir, çavdar, susam ,nohut ,bakla, anason ,zeytin ,ceviz ve kestanedir. Hayvan türünden mal varligi :44.000 koyun ,keçi, 4.000 sigir,5.300 esek ,250 deve ,120 beygirdir.Tüm ilçe ve köylerinde : 40 mescit ve camii, 36 okul, 5 medrese,2kilise ,165 dükkân ve magaza , 8 hamam, 25 firin, 1 un fabrikasi , 4 dalyan ve 128 çesmesi vardir.”denilmektedir.
Hoca Sadettin Efendi,Asikpasazade gibi Osmanlı tarihçileri ise Rumeli’ye geçiş olayini,fetih seklinde anlatmaktadırlar.Türk ressamlarının meydana getirdiği konu ile ilgili yagli boya tablolarda görüldügü üzere;Türkler,Rumeli’ye sallar üzerinde geçtiler. Orhan Gazi’nin oglu Gazi Süleyman Pasa ve maiyeti denizden geçişi kolaylastiracak bir yer ararlar iken Marmara denizinin giris çikis kapısı niteliğindeki Lapseki(Çardak) mevkiine geldiler. Gazi Süleyman Pasa, Bugünkü Çardak beldesinde bir mescit yaptırdi. Silah arkadaşları,bölgede kesif yapıp,hareket planlarını hazırladılar. Çardak- Salbas mevkiindeki, SALBAS AGACI’nin,(fethin tek canli tanigi,650-700 yıllık mese agaci 2002 yılında esen sert rüzgârlara dayanamayip yıkılmıştır.) altında mese agacından yaptıkları bir salla dualar okuyarak karşı kıyıya vardilar.Burasi Gelibolu ile Bolayir arasında,Bolayir’a daha yakın olan Çimpe Kalesi yakınlarıdır.Bu hisarin dışında bagda çalismakta olan bir Rum’u esir alip, hiç beklemeden ayni salla geri döndüler. Sehzade Süleyman Pasa bu basariya çok sevindi.Rum esire çok iyi davrandi. Armaganlarla donatti.Basina sapka ,beline kusak ve ayagina da ayakkabi verdi.Ona: “Sizin hisarinizda yer varmi dir,kimse duymadan,görmeden içeri girelim? dedi.O da:”Sizi kimse görmeden hisara koyarim.”dedi. Sur duvarlarının harap halini,askerlerin pek çok seyden mahrum olduklarını bir bir anlatti.Nöbetçi muhafizları gafilane basmak için hizmet edeceğini arz etti.Esir Rum’dan istedığı tüm bilgileri alan Gazi Süleyman Pasa derhal emir verip,deniz kıyısında bulunan yerlesim yerlerinden sigirlar toplatti.Bunların derilerinden yaptırdığı sağlam kösele kayislarla,kalin agaç kütüklerini bağlatarak iki sal yaptırdi. Ertesi gün en cesur silah arkadaşları,Kara Timurtas Pasa,Balabancikoglu,Kara Oglanoglu;Aksungur,Kara Hasanoglu,Akça Kocaoglu’nun da aralarında bulunduğu 39 kişi ile birlikte sala bindi. Dger salda da Evranos Bey,Ece Bey,Fazil Bey,Haci Il Bey gibi 40 bahadir bulunuyordu.Ayrica savaş için gerekli bütün silahlar, askerlerin agirlikları ve ne kadar agirlik varsa hepsi sallara yüklendi.Rahat bir deniz yolculugundan sonra karanlik bir gecede”seksen dilaver”den meydana gelen bir birlik ile Çimpe Kalesi’ne yakın yerden kıyıya çiktilar.Hemen orada sükür namazi kildilar.Kilavuzluk eden Rum esirin gösterdiği yoldan sessizce giderek hisarin dibine geldiler.Çimpe Hisari’nin önünde,sol tarafta büyük bir gübrelik vardı.Onun üzerinden uzun merdivenlerle hisarin burcuna tirmandilar.Anadolu yakasından gemi olmadan Rumeli’ye geçmenin imkânsizligina inanan kale halkinin bir kismi rahat döseklerinde ,bir kismi da kale dışında bağlarda uykuya dalmisken,Çimpe kalesi kolaylikla ele geçirildi(1354). Padisah I.Mehmet(Çelebi) döneminde(1413-1421) Çali Bey kumandasındaki Osmanlı donanmasi ile Pietro Loredano kumandasındaki Venedik donanmasi arasında mayis.1416 tarihinde Marmara adasiyla Gelibolu arasında büyük bir deniz savaşi meydana gelmiştir. yapılan çarpismalarda Çali Bey sehit olmuştur. savaşi kazanan Loredano,ertesi yıl yeniden gelerek Emir Süleyman’in Lapseki’de yaptırmis olduğu kaleyi isgal için topa tutmustur.Karada Hamza Bey’in kumandasında 10 binden fazla bir kuvvetin bulunmasi sebebiyle basarili olamamıştır.Yildirim Bayezit’in bogaz muhafizligini Gelibolu’da kurup basina da Sarica Pasayi vermesi (1390) ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında buranin Kaptan Pasa eyaleti olmasi dolayisiyla Gelibolu’nun askeri ve ticari yönden önemi her geçen gün daha da artmiştir. Evliya Çelebi (1611-1682),seyahatnamesinde Osmanlı dönemindeki Lapseki’yi söyle anlatmaktadır.”Deniz kenarında olup hakimi vardir. 150 akçelik kazadir. Halki Rum ve Ermenidir. 1300 adet bağlı bahçeli,kiremit örtülü yan yana evleri vardir. Bir camii,hanları ve bir hamami vardir. Çarsisi çok az ise de bag ve bahçeleri çoktur. Karpuzu, üzüm turşusu, bulaması ve sırası ünlüdür.”Bu yüzyılda Lapseki’de Yeniçeri serdari,sipahi kethüda yeri,subasisi,bacdari,muhtesibi vardı.Ayani azdi. 1831 de Sultan II. Mahmud zamanında Sahap Efendi’nin yaptığı Nüfus Sayımına göre Lapseki’de 2442 Müslüman halkin yasadığı tespit edilmiştir. Semseddin Sami’nin Kamus-ül-Alam’ında (1888-1900 yılları arasında yazılmış tarih ve coğrafya alanında bilgiler veren bir lügat-sözlüktür) Lapseki için su bilgiler verilmektedir.”Biga bağımsız mutasarrafligina bağlı ilçe merkezi bir kasabadir. Bu ilçe öteden beri bag ve bahçeleriyle ,dolayisiyla sarabiyla da ünlüdür.Baslica ürünleri :Bugday ,arpa, yulaf,misir, çavdar, susam ,nohut ,bakla, anason ,zeytin ,ceviz ve kestanedir. Hayvan türünden mal varligi :44.000 koyun ,keçi, 4.000 sigir,5.300 esek ,250 deve ,120 beygirdir.Tüm ilçe ve köylerinde : 40 mescit ve camii, 36 okul, 5 medrese,2kilise ,165 dükkân ve magaza , 8 hamam, 25 firin, 1 un fabrikasi , 4 dalyan ve 128 çesmesi vardir.”denilmektedir.
Dosya:|
Dosya:|
[[Dosya:Deniz Kızı Heykeli.JPG|thumb|sağ|Deniz Kızı Heykeli]]
[[Dosya:Deniz Kızı Heykeli.JPG|thumb|sağ|Deniz Kızı Heykeli]]

Sayfanın 19.20, 27 Mayıs 2020 tarihindeki hâli

Lapseki
İlçe
Sloganlar:
Tarih, Doğa ve Deniz: İşte Lapsekimiz!
Lapseki'nin Çanakkale'deki konumu
Lapseki'nin Çanakkale'deki konumu
ÜlkeTürkiye Türkiye
BölgeMarmara
İlÇanakkale
İdare
 • Belediye BaşkanıEyüp Yılmaz (AK Parti)
 • KaymakamTahir Şahin [1]
Yüzölçümü
 • Toplam955 km²
Nüfus
 ([2])
 • Toplam27,149
Zaman dilimiUTC+03.00 (UDAZD)
Posta kodu
17800

Lapseki (Yunanca: Λάμψακος, Lampsakos), Çanakkale ilinin Anadolu yakasındaki bir ilçesidir.

Gelibolu ile arasında düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. İsmini Antik Yunan döneminde bu bölgeye yerleşen bir filozofun kızı olan Lampsakos'dan aldığı sanılmaktadır.

Lapseki kirazları ile ünlüdür ve her yıl Lapseki Kiraz Festivali düzenlenir. Lapsekispor adında bir spor kulübü vardır.

Lapseki Havadan Görüntüsü
Geleneksel Kiraz Festivali
Lapseki İskelesi
Dalyan Mahallesinden Lapseki
Lapseki Kar

Lapseki Adının Kökeni

Yaklaşık 2500 yıldan beri varlığını koruyan Lapseki’nin tarihine geçmeden önce bu adın nereden geldiğinin ve nasıl oluştuğu bilinmemektedir. Lapseki adının kaynağı ile ilgili araştırmalarda iki rivayetten bahsedilmektedir. Birinci rivayete göre: Lapseki’nin Anadolu’ya yapılan Hellen göçleri öncesi varlığını sürdürdüğü ve Pityausa olarak anıldığı bilinmektedir. Kordos’un sülalesinden olan Foça’da doğmuş, Fobus (Phoebus) ve Blebüsus isimlerindeki iki kardeş Pityausa’da hükümdar olan kral Mandrom’a hizmet ediyorlardı. Mandrom bu iki kardeşi Foça’lı göçmen kafilesini göndermek üzere görevlendirdi. Kafile Fobus’un nezareti altına girdi. Bu sırada adina Bebrykos’lar denen ve bu bölgede yaşayan yerli halkın saldırısına uğrayan göçmenler tam öldürülecekleri sırada Kral Mandrom’un kızı Lampseke araya girmiş ve göçmenleri ölümden kurtarmıştır. Bu nedenle Hellen göçmenleri Lampseke’ye bir tanrıça gibi tapmışlar ve sonradan ele geçirdikleri Pityausa kentine onun adini vererek şükran duygularını ifade etmişlerdir. İkinci rivayete göre: XVI. yüzyıl gezginlerinden Evliya Çelebi (1611-1682) yazdığı seyahatnamesinde Lapseki’den bu şekilde bahseder: "Deniz kenarından uzak bir bayır ve seki üzerinde incirli bir orman vardı. Türkler incire Löp derdi. İşte burada yapılan bu şehre de incirli seki anlamında Lapseki denilmiştir ki adı Löpsekiden gelir."

Lampsakos Heykeli

Tarih

Kuruluş ve Hellenistik dönem

Çok eski bir yerleşim olan ve Antik çağda Pityausa adı ile varlığını sürdüren Lampsakos daha sonraları Fransa’da Marsilya kentini kuran Foçalıların ve ondan sonra da Miletosluların eline geçti. Miletoslular M.Ö. 670 yıllarında koloni kurmak için harekete geçmişler ancak Ege kıyıları daha önceleri koloniler haline geldiğinden daha uzaklara Marmara ve Karadeniz kıyılarına gitmek zorunda kalmışlardır. Çanakkale Boğazında Sestos’un karşısında Abydos’u (Nara Burnu) Kapıdağ Yarımadası'nda Kaykos (Erdek), Khios (Gemlik) ve Mirleia (Mudanya) şehirlerini koloni haline getirdikten sonra Lampsakos’u da (Lapseki) kolonileştirdiler. Bu dönemde Lampsakos’un özellikle şarabı çok ünlüdür. O kadar ki Iran Şahları, Darius ve Kserkes buradan şarap getirtirlerdi. Lapseki Marmara’nın girişinde, boğazın kilit noktasında bulunması ve Trakya ile Anadolu’nun geçit yerinde olmasından dolayı tarihinin her devrinde ya işgale uğradı ya da şehrin düzenini bozan büyük göçlerin tesiri altında kaldı. Darius zamanında Anadolu Pers İmparatorluğu’na bağlı birinci derecede dört satraplık bulunmaktaydı. Satraplıklardan Daskilion (Tirilye) şehrine bağlanan Lampsakos her yıl Pers İmparatorluğuna gümüş tazminatı vermeye mecbur kaldı. Perslerin bölgeden çekilmelerinden sonra Lampsakos Yunan site devletlerinin direkt tesiri altında kaldı. Ege Denizi tarihinin klasik çağında (M.Ö. 479-334) Lampsakos’un surlarla çevrilmemiş olduğunu Thoukydides’den öğreniyoruz. Lapseki, Atina-Isparta savaşları sırasında Atina’ya başkaldırıp Delos Birliğinden ayrılmak istediği zaman, 24 gemiyle ayaklanmayı bastırmaya gelen Atinalı komutan surlarla çevrilmemiş bu kenti ilk saldırıda ele geçirmiştir. Atina birlikleri 409 yılında kenti tahkim etmişler ve üs olarak kullanarak boğazın kontrolünü ellerine geçirmişlerdir. Atinalıların Lapseki’yi ele geçirip boğazı kontrol altına almaları üzerine Ispartalı Komutan Lysandros, donanmasi ile Çanakkale Bogazına gelerek Lapseki’yi ele geçirmek ve çevredeki şehirlere gözdağı vermek istemiştir. Atinalılar bu durum karşısında hemen harekete geçerek önlem aldılar. Donanmalarını Avrupa sahilinden Khios istikametine yola çıkardılar. Lysandros, Abydos’tan sahili izleyerek Anadolu kıyısındaki Lapseki’yi kuşattı. Şehre taarruz ederek şehri ele geçirdi. Ispartalıları adım adım takip eden Atinalılar hiç vakit kaybetmeden erzaklarını alıp Lapseki’nin karşısına düşen Aigos-Potamoi’e (Cumalıdere) geldiler. Aigos-Potamoi muharebesi Ispartalı komutan Lysandros’un zaferi ile sonuçlandı ve Lapseki uzun süre Ispartalılar hakimiyetinde kaldı Helenistik dönemde, Lampsakos şehrine ait bilgileri Pausanias’un yapıtlarından öğrenmekteyiz. Pausanias Yunanistan’da, Olimpia’ya dikilmiş komutanların heykelleri üzerine bilgi verirken, Lampsakos şehrine de değinmiştir. Burada, Büyük İskender’in Asya seferi sırasında Lampsakos’a dokunmadan kenarından geçerek Biga istikametinde yoluna devam ettiği belirtilir. Bu olaylardan sonra Lapseki Büyük İskender’in koruyuculuğu altında var olmaya devam etmiştir.

Roma-Osmanlı Dönemi

Büyük İskender’in ölümünden sonra; Makedonya Kralı V.Pilip, Yunanistan’i hakimiyeti altina almaya çalisirken Seleukos Kralı Antiochos III’de donanmasi ile Ege kıyılarını ve Çanakkale Bogazi’ndaki, Lampsakos’u zapdetti. Lampsakos’lular, Anadolu şehirleri içinde bir ilk olarak Roma’ya gönderdikleri heyetle kendilerinin kurtarilmalarını ve yardım edilmesini istediler. (MÖ 197) Roma ile Selevkoslar arasında yapılan savaş sonunda MÖ. 188 yılında Apamea Kibatos, şehrinde baris antlasmasi yapıldı.Lapseki ve bogazlar Romalıların müttefiki Bergama Kralı Evmenes’in koruyuculuguna birakildi. Sonraki dönemlerde Roma imparatorlugu Anadolu üzerindeki hakimiyetini daha da arttirarak Bergama ve Bitinya Krallıklarını da ortadan kaldirdi ve böylece bölgede tek güç olarak kaldi. Lapseki de kesin olarak Roma hakimiyeti altina girdi. Bizans dönemi: Roma Imparatorlugunun doğu ve batı diye ayrılması ve İstanbul’un Doğu Roma’nin baskenti olmasi ile beraber Gelibolu’nun Bizans Döneminde ticaret ve liman bakimından önem kazanmasi dolayisi ile Lapseki’nin eski durumunu muhafaza etmesine imkân kalmadi. MS. 471 yılında Justinianus’un Gelibolu’yu bogazin kontrolü için tahkim etmesi, tersaneler kurmasi bu şehrin bölgede yeni bir merkez olarak ortaya çikmasini sağladı. Lampsakos’un eski parlak durumunu koruyamamasinin bir nedeni de, yakınlarında bulunan Abydos(Nara Burnu) kentinin, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmasi ve gümrük teskilatinin kurularak ticareti kontrol etmesi gösterilebilir. Bugünkü Lapseki şehrinde eski devirlere ait eserler tam olarak gün isigina çikmamıştır. 19 yüzyılın sonlarında özellikle mermer direkli Antuvan devrine ait eserler bulunmustu. Çikan buluntuların büyük kismi Roma egemenligi döneminden kalmadir. Ilkçag kenti Akropolisinin, burada olduğu tahmin edilmektedir. Sözü edilen yerde sur izleri ile topraga karismis bol sayıda çanak çömlek kirikları görülmektedir. Lampsakos şehri zamanla diğer küçük site devletleri gibi eski durumunu kaybetmiştir. Çünkü bu devirlerde küçük şehir devletleri hemen her vakit düsman olan tarafin tuzagina düserek ortadan kalkarlar, aradan kisa bir süre geçince ya kendileri ya da kendilerine yardıma gelen müttefikleri sayesinde tekrar özgürlüklerine kavusurlardi. Osmanlı Imparatorlugu Dönemi: >>><<< Osmanlılar, Bursa dolaylarında devletlesme yolunda adimlar attigi sırada Çanakkale Bogazi’nin, Anadolu ve Rumeli yakaları da Bizans toprakları içindeydi. Aydinoğullarından Umurbey, Melik Ishak, Halil Ece, Saltik Bey, Karesioğullarından Yahsi Bey ve Alaaddin Beyler Anadolu yakasındaki birçok yeri hakimiyetleri altina almislardır. Bu esnada Gelibolu, Bizansli Tekfur Kantakuzen’in elinde bulunuyordu. Osman Bey zamanında bir asiret görünümdeki Osmanlı Devleti, Orhan Bey zamanında devlet hüviyetine sahip olmuş ve kuvvetleri ile Karesi ve Saruhan Beylikleri ortadan kaldirdiktan sonra Lapseki ve çevresini de ele geçirmisti. Orhan Gazi zamanında Süleyman Pasa önderligindeki Osmanlı ordusu Rumeli’ye geçmeden az önce Lapseki’yi fethetmek için yürümüstür.O zaman Bizans’in elinde bulunan Lapseki’ye padisahin fermanini götürmek için üç tane Osmanlı süvarisi görevlendirilmiştir.Bu süvarilerin atları al(kirmizi)renklidir. Süvariler Lapseki’nin tam güneydoğu istikametine geldikleri sırada takriben su anda ilçeye bir kilometre mesafede küçük bir tepe üzerinde Bizanslilar tarafından sehid edilmişlerdir.Sehidin bir tanesinin cesedi bulunamamıştır.Bu sehidlerin gömüldügü yer halk dilinde “IKI AL ATLI”seklinde söylenegelmiştir.Bu sehidler için ayni yerde iki adet mezar mevcuttur.1356 yılında ise Orhan Bey’in oglu Sehzade Süleyman Pasa, Ece Bey, Haci Ilbey, Gazi Fazil Bey ve Evranos Beyler Güreci ile Lapseki arasina gelerek ilk defa fetih amacıyla Gelibolu’ya geçtiler. Bu arada Orhan Bey Umurbey’deki kiliseyi camiye çevirdi. Gazi Süleyman Pasa’da, Lapseki’de bugünkü camiyi yaptırdı.

Türklerin Rumeli’ye Geçişi

Osmanlılar’in Rumeli’ye geçiş olayi tarih kitaplarında farklı sekillerde anlatılmaktadır.Batıli kaynaklar ve bazı tarihçilerimiz”Orhan Bey’in,düsman saldiriları ile iyice bunalanBizans imparatoru Kantekuzenos’a(kayinpederi) yardım ettiğini ve Sirp ve Bulgar kuvvetlerini Dimetoka meydan savaşında yenerek Edirne’yi Bizans adina kurtardığını(1352) Türklerden çok memnun kalan imparator da bu memnuniyetini belirtmek için Rumeli’de,Gelibolu yakınlarında Çimpe kalesini Türklere üs olarak verdiğini yazarlar.(1354) Böylelikle Türk kuvvetleri, Bizans imparatorlugu sıkıştıgında,Çanakkale bogazi’ni geçmek zorunda kalmadan hemen yardımına kosacakti.Bu rivayetete Türklerin Rumeli’ye geçişinin fetih seklinde olmayip,Çimpe kalesinin yardım karşıligi verilmesiyle gerçeklestigi iddia edilmektedir. Hoca Sadettin Efendi,Asikpasazade gibi Osmanlı tarihçileri ise Rumeli’ye geçiş olayini,fetih seklinde anlatmaktadırlar.Türk ressamlarının meydana getirdiği konu ile ilgili yagli boya tablolarda görüldügü üzere;Türkler,Rumeli’ye sallar üzerinde geçtiler. Orhan Gazi’nin oglu Gazi Süleyman Pasa ve maiyeti denizden geçişi kolaylastiracak bir yer ararlar iken Marmara denizinin giris çikis kapısı niteliğindeki Lapseki(Çardak) mevkiine geldiler. Gazi Süleyman Pasa, Bugünkü Çardak beldesinde bir mescit yaptırdi. Silah arkadaşları,bölgede kesif yapıp,hareket planlarını hazırladılar. Çardak- Salbas mevkiindeki, SALBAS AGACI’nin,(fethin tek canli tanigi,650-700 yıllık mese agaci 2002 yılında esen sert rüzgârlara dayanamayip yıkılmıştır.) altında mese agacından yaptıkları bir salla dualar okuyarak karşı kıyıya vardilar.Burasi Gelibolu ile Bolayir arasında,Bolayir’a daha yakın olan Çimpe Kalesi yakınlarıdır.Bu hisarin dışında bagda çalismakta olan bir Rum’u esir alip, hiç beklemeden ayni salla geri döndüler. Sehzade Süleyman Pasa bu basariya çok sevindi.Rum esire çok iyi davrandi. Armaganlarla donatti.Basina sapka ,beline kusak ve ayagina da ayakkabi verdi.Ona: “Sizin hisarinizda yer varmi dir,kimse duymadan,görmeden içeri girelim? dedi.O da:”Sizi kimse görmeden hisara koyarim.”dedi. Sur duvarlarının harap halini,askerlerin pek çok seyden mahrum olduklarını bir bir anlatti.Nöbetçi muhafizları gafilane basmak için hizmet edeceğini arz etti.Esir Rum’dan istedığı tüm bilgileri alan Gazi Süleyman Pasa derhal emir verip,deniz kıyısında bulunan yerlesim yerlerinden sigirlar toplatti.Bunların derilerinden yaptırdığı sağlam kösele kayislarla,kalin agaç kütüklerini bağlatarak iki sal yaptırdi. Ertesi gün en cesur silah arkadaşları,Kara Timurtas Pasa,Balabancikoglu,Kara Oglanoglu;Aksungur,Kara Hasanoglu,Akça Kocaoglu’nun da aralarında bulunduğu 39 kişi ile birlikte sala bindi. Dger salda da Evranos Bey,Ece Bey,Fazil Bey,Haci Il Bey gibi 40 bahadir bulunuyordu.Ayrica savaş için gerekli bütün silahlar, askerlerin agirlikları ve ne kadar agirlik varsa hepsi sallara yüklendi.Rahat bir deniz yolculugundan sonra karanlik bir gecede”seksen dilaver”den meydana gelen bir birlik ile Çimpe Kalesi’ne yakın yerden kıyıya çiktilar.Hemen orada sükür namazi kildilar.Kilavuzluk eden Rum esirin gösterdiği yoldan sessizce giderek hisarin dibine geldiler.Çimpe Hisari’nin önünde,sol tarafta büyük bir gübrelik vardı.Onun üzerinden uzun merdivenlerle hisarin burcuna tirmandilar.Anadolu yakasından gemi olmadan Rumeli’ye geçmenin imkânsizligina inanan kale halkinin bir kismi rahat döseklerinde ,bir kismi da kale dışında bağlarda uykuya dalmisken,Çimpe kalesi kolaylikla ele geçirildi(1354). Padisah I.Mehmet(Çelebi) döneminde(1413-1421) Çali Bey kumandasındaki Osmanlı donanmasi ile Pietro Loredano kumandasındaki Venedik donanmasi arasında mayis.1416 tarihinde Marmara adasiyla Gelibolu arasında büyük bir deniz savaşi meydana gelmiştir. yapılan çarpismalarda Çali Bey sehit olmuştur. savaşi kazanan Loredano,ertesi yıl yeniden gelerek Emir Süleyman’in Lapseki’de yaptırmis olduğu kaleyi isgal için topa tutmustur.Karada Hamza Bey’in kumandasında 10 binden fazla bir kuvvetin bulunmasi sebebiyle basarili olamamıştır.Yildirim Bayezit’in bogaz muhafizligini Gelibolu’da kurup basina da Sarica Pasayi vermesi (1390) ve Kanuni Sultan Süleyman zamanında buranin Kaptan Pasa eyaleti olmasi dolayisiyla Gelibolu’nun askeri ve ticari yönden önemi her geçen gün daha da artmiştir. Evliya Çelebi (1611-1682),seyahatnamesinde Osmanlı dönemindeki Lapseki’yi söyle anlatmaktadır.”Deniz kenarında olup hakimi vardir. 150 akçelik kazadir. Halki Rum ve Ermenidir. 1300 adet bağlı bahçeli,kiremit örtülü yan yana evleri vardir. Bir camii,hanları ve bir hamami vardir. Çarsisi çok az ise de bag ve bahçeleri çoktur. Karpuzu, üzüm turşusu, bulaması ve sırası ünlüdür.”Bu yüzyılda Lapseki’de Yeniçeri serdari,sipahi kethüda yeri,subasisi,bacdari,muhtesibi vardı.Ayani azdi. 1831 de Sultan II. Mahmud zamanında Sahap Efendi’nin yaptığı Nüfus Sayımına göre Lapseki’de 2442 Müslüman halkin yasadığı tespit edilmiştir. Semseddin Sami’nin Kamus-ül-Alam’ında (1888-1900 yılları arasında yazılmış tarih ve coğrafya alanında bilgiler veren bir lügat-sözlüktür) Lapseki için su bilgiler verilmektedir.”Biga bağımsız mutasarrafligina bağlı ilçe merkezi bir kasabadir. Bu ilçe öteden beri bag ve bahçeleriyle ,dolayisiyla sarabiyla da ünlüdür.Baslica ürünleri :Bugday ,arpa, yulaf,misir, çavdar, susam ,nohut ,bakla, anason ,zeytin ,ceviz ve kestanedir. Hayvan türünden mal varligi :44.000 koyun ,keçi, 4.000 sigir,5.300 esek ,250 deve ,120 beygirdir.Tüm ilçe ve köylerinde : 40 mescit ve camii, 36 okul, 5 medrese,2kilise ,165 dükkân ve magaza , 8 hamam, 25 firin, 1 un fabrikasi , 4 dalyan ve 128 çesmesi vardir.”denilmektedir. Dosya:|

Deniz Kızı Heykeli

I. Dünya Savaşı'nda Lapseki

Çanakkale Savaşları tüm siddetiyle sürerken Lapseki’nin savaş menzili dışında kalmasi ve stratejik bir konumunun olmayisından ötürü fazla tahribat görmemis ve bilfiil savaşin içinde olmamıştır. Bu savaş boyunca Lapseki bir idari lojistik merkez olarak üzerine düsen görevi yerine getirmiştir. 2 Mayis 1915 yılında Ingiliz Agemennon savaş gemisiyle Monica adli balon gemisi Saroz körfezine girerek Gelibolu ilçe merkezini bombalamislar ve bu bombardimanda ordu karargâhi isabet almis ilçede bir cami yanmis, bir han ve bazı evler yıkılmış, halktan yaralananlar olmuştur Bu durumda halk şehri terk etmeye başlamis bu arada da 5. ordu karargâhinin yerinin değiştirilmesi zorunlulugu ortaya çikmiştir.Gelibolu’da bulunan Ordu Menzil müfettisligi bu suretle Lapseki’ye tasinmiştir.Ayrica Gelibolu’daki erzak ve cephane depoları da Lapseki’ye nakledilmiştir.Bu arada Gelibolu’da bulunan askeri hastane Tekirdag’a tasinmis ve ayrıca Lapseki’de 300 yatakli bir hastane kurulmuştur. savaş sırasında değişik yerlerde yem ve gida ambarları kurulmus ve 23 temmuz 1915 tarihi itibarı ile Lapseki ambarlarında askerlerin ihtiyacı için 8.5 ton ekmeklik un ,36 ton çeşitli erzak ve 8 ton hayvan yemi stoklanmıştır.1914 yılında başlayan savaş sonucu kurulan menzil hastanelerine ilaveten Çanakkale muharebelerinin başlamasıyla bölgede iki hayvan hastanesi teskil edildi. Bu hastanelerden birisi Gelibolu’nun 8 km. güneyinde Münip Bey çiftliginde,digeri ise Anadolu tarafında Çanakkale Lapseki yolu üzerinde SULUCA köyünde idi.Bu hizmetler yapılırken ayrıca 5. ordu menzil müfettisligi bünyesinde Lapseki’de iskele komutanlığı ile bir hizmet bölügü de görev yapmakta idi.

Kurtulus Savasinda Lapseki

Birinci Dünya Harbinde kendi topraklarında ve diğer cephelerde çarpisan Türk orduları 30 Ekim 1918 de Mondros Ateskesini imzalamak zorunda kalmisti. Bu antlasmanin kendilerine verdiği yetkilere dayanarak isgal devletleri yurdumuzun değişik noktalarına asker çikarmaya ve gerekli gördükleri stratejik konumda olan yerleri isgal etmeye başlamislardır. Bogazlarda isgalde ele geçen yerler arasında kalmisti. Lapseki, Yunanliların isgal yürüyüsleri sırasında 22 Haziran 1920′de toplu saldiriya geçen Yunanlilar tarafından ele geçirildi. Bu devrede Trakya Bölgesinde Kuva-i Milliye teskilatimiz tam örgütlenmemisti. Biga ve Lapseki dolaylarında da yeterli bir teskilat yoktu. Amaç,Fransizlar’in kontrolündeki Gelibolu Akbas Iskelesi depolarında bulunan silah cephane ve mühimmati Lapseki yoluyla, Kuva-i Milliye Birliklerine göndermekti. Bu mühimmat, Fransizlardan kaçirılmak suretiyle gönderilmiştir. Olayin duyulmasından sonra Lapseki’ye gelen Fransiz harp gemisinin bütün çabaları bosa gitmis, sadece mühimmatin kaçırılması sırasında esir alinarak, Lapseki’ye getirilmis olan 20 kisilik Fransiz müfrezesi geri verilmiştir.Içinde bulunulan olaganüstü kosullar nedeniyle elde edilen bu basarinin önemi çok büyüktür. [3]

Batı Sahili

Nüfus

Yıl Toplam Şehir Kır
1927[4] 18.458 2.328 16.130
1935[5] 20.911 2.275 18.636
1940[6] 34.487 7.192 27.295
1945[7] 24.199 3.384 20.815
1950[8] 20.746 2.387 18.359
1955[9] 21.628 2.563 19.065
1960[10] 23.248 3.129 20.119
1965[11] 23.506 3.264 20.242
1970[12] 22.812 3.341 19.471
1975[13] 22.938 3.727 19.211
1980[14] 23.663 4.407 19.256
1985[15] 24.473 5.057 19.416
1990[16] 24.545 5.789 18.756
2000[17] 26.034 8.489 17.545
2007[18] 27.204 10.612 16.592
2008[19] 27.149 10.727 16.422
2009[20] 26.467 10.624 15.843
2010[21] 26.365 10.889 15.476
2011[22] 25.952 10.737 15.215
2012[23] 25.620 10.863 14.757
2013[24] 25.661 11.062 14.599
2014[25] 25.987 11.462 14.525
2015[26] 25.865 11.625 14.240
2016[26] 25.931 11.957 13.974
2017[26] 26.370 12.537 13.833
2018[26] 27.327 13.126 14.201
2019[26] 27.838 13.818 14.020
2020[26] 28.313 14.331 13.982

Gelenek ve Görenekler

1-Günlük Yasam(Çocukluk Çagi)

Yöremizde bir çocuk dünyaya geldiği zaman lohusa serbeti ikram edilir. Ziyarete gelenler çeşitli hediyeler getirir .Sünnet yatagi gibi yatak hazırlanir.Doğumdan 15-20 gün sonra mevlüd yapılır. Dogan çocuk kiz çocugu ise alti aylikken, alti ay kinasi yapılır. Bebege beyaz kiyafet giydirilir, dümbelekli çalgili eğlence düzenlenir, gelenler çeşitli hediyeler getirir. Çocuklar dis çikardığı zaman; dis bugdayi kaynatilir ve misafir çocuklara yedirilir. Hisim ve akrabalardan çocugun disini çiktigini ilk gören kisi,çocuga giyim hediyesi alir. Çocuk ilk adim atmaya başladıgında; adim lokumu yapılır. Büyük çocuklara yedirilir ve çocuk kosturulur. Burada adim atmaya çalisan çocugun sağlıkli bir sekilde yürümesi ve kosmasi amaçlanmaktadır. Erkek çocukları 7-9 yaslarında sünnet ettirilir. Sünnet çocugu ata bindirilerek akrabaları serbet içmeye giderler. Serbet içince bardak kirilir. Çocugun bardagi kirmasındaki amaç, onun artik delikanli olacağı, güçlü olacağı inançidir. Sünnet çocugu attan inmek için büyüklerinden hediye ister.

2-Dini Bayramlar.

Ramazan ayi arifesi, Ramazani karşılamak üzere aksam ezanından sonra, çocuklar evleri ziyaret ederek, aşağıdaki “Naklava” deyisini hep bir agizdan söyleyerek evlerden çerez, seker, çikolata gibi hediyeler toplarlar. “Oy naklava naklava, simdi çikti baklava Baklavanin içi yok, sari kizin saçi yok, Verecekseniz veriniz, yüregimizi üzmeyiniz, Hanim abla geliyor, koz dibine iniyor, Kozlar bize geliyor.” Buna “Naklavaya Çikma”denir. amaçi, Ramazan ayini coskuyla karşılamaktır. Günümüze kadar ulasmis bir gelenektir.

3-Hidrellez

Hidrellez senlikleri.6 Mayisi takip eden ilk Pazar günü yapılmaktadır. Senlikler üç taslar denilen mevkide topluca yapıldıgi için üçtaslar olarak da anılmaktadır. Hidrellez gününden bir gün önce, aksam ezanından sonra, bir gülün dibine, ev, araba, okul ve bebek dilekleriyle ilgili resimler çizilir. Ayni sekilde 6 mayis günü ,sabah günes dogmadan önce, deniz kenarında kum üzerine bu tür dilek resimleri çizilir. Sabah namazi zamani geçecek olan Hizir AS.’in bu istekleri kabul edeceğine inanilir. Hidrellez aksami ise büyük bir ates yakilarak üzerinden atlanir. Burada ise bir yıl boyunca her türlü dert ve hastalıktan korunulacağına inanilir. Hidrellez günü yüzük atma adı verilen bir eğlencede yapılmaktadır. 6 Mayis günü bir gülün altina yerlestirilen su dolu bir çömlege evlenme çagina gelmis her kizin bir esyasi (genellikle yüzük) atılmakta ve agzi sikica kapatılmaktadır. Önceden sırasi belirlenen maniler hazırlanarak hidrellez günü çömlek açılmakta ve okunan manilerle çömlekten çikarilan esyaya göre belirlenen kizların kismeti ve geleceği eslestirilmektedir. [27]

Etkinlikler

Lapseki Plaj Voleybolu Turnuvası

1-Kiraz Festivali

Lapseki'nin en önemli tarım ürünü olan Kiraz'ın tanıtımının yapıldığı festivaldir.Haziran ayında gerçekleştirilir.Festival etkinlikleri kapsamında stantlar açılır,minder güreşleri yapılır,konser gecesi düzenlenir.Konser gecesinde,çiftçilerin yetiştirdikleri kirazlar arasından en iyileri seçilir.Ayrıca aynı gece geleneksel olarak kız çocukları arasında kiraz güzeli yarışması yapılmaktadır.2013 yılında 28.si düzenlenmiştir.

2-Plaj Voleybolu Turnuvası

Lapseki İlçesi Türkiye'nin en eski plaj voleybolu turnuvasına ev sahipliği yapmaktadır.Yerli ve yabancı birçok millî sporcunun katıldığı bu turnuva Türkiye'nin en prestijli plaj voleybolu turnuvaları arasında gösterilmektedir.2013 yılında 18.si gerçekleştirilmiştir.2011 yılında ilk defa bisiklet yarışlarıda turnuvaya dahil edilmiştir.

3-Tarihi ve Geleneksel Lapseki Panayırı

Tarihi ve geleneksel Lapseki Panayırı 17 Ağustos’ta başlayıp,21 Ağustos’a kadar devam etmektedir.Çok sayıda esnafın ilgi gösterdiği bölgenin en büyük panayırlarından birisidir.

Gezilebilecek yerler

Dosya:Gazi Mustafa Kemal Atatürk Meydanı.JPG
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Meydanı ve Parkı gece görüntüsü

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Parkı ve Meydanı (Doğu Sahili)

Deniz kıyısında bir şehir olmasına rağmen sahil şeridinde gezilecek, yürüyüş yapılacak yerlerin azlığı göz önünde bulundurularak 2009 yılında Lapseki Belediyesi tarafından yapılan bir sahil yoludur. Lapseki Kordon olarak da bilinir. İskeleden Dalyan Mahallesi'ne kadar bir yürüyüş yoluyla bağlanır. Lapseki'de gezilecek yerlerin başında gelir. Nasıl ki İzmir'de kordon bir çekim merkezi olmuşsa burasıda Lapseki açısından önemli bir alandır. Lapseki'nin vitrini olma özelliği taşımaktadır.

Lampsakos Heykeli

Adını Lapseki'nin tarihteki isminden alan dev heykel 25 mart 2012 tarihinde feribotların yanaştığı İskele Meydanı’na yerleştirilmiştir.Sadece Lapseki'nin değil aynı zamanda Çanakakle ilininde simgelerinden birisi olan heykel ilçeye gelen ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görmektedir.Lapseki'den geçmekte olan birçok kişi bu heykelin önünde fotoğraf çektirmektedir.Heykel 5.5 metre uzunluğunda olup bir kaide üzerine yerleştirilmiştir.Dünyada ilk defa adına para basılan şehir olma özelliği taşıyan Lapseki'ye ait sikkelerin üzerinde pegasus figürü bulunması nedeniyle bu heykelin yapımına karar verilmiştir.

Pegasus Heykeli https://www.flickr.com/photos/canakkalecevresi1/7313352464/in/dateposted/

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Parkı ve Meydanı (Batı Sahili)

2013 Yılında Lapseki Belediyesi tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk Parkı ve Meydanı'nın batı kanadına yapılan çalışmalar bütünüdür.çay bahçeleri,çocuk bahçesi,heykeller ve rölyefler (Deniz Kızı Heykeli,Lampsakos Paraları Rölyefi) ,şelale gibi görsel güzellikleri barındırmaktadır.Ayrıca çalışmalar bittiğinde alan içerisinde açık hava müzesi ve saat kulesi'de yapılacaktır.

1915 Çanakkale Köprüsü

3 Mart 2016 tarihinde dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olan Binali Yıldırım tarafından köprünün adının 1915 Çanakkale Köprüsü olacağı, kuleler arası açıklığın Cumhuriyet’imizin 100. yılına uygun olarak 2023 metre olacağı ve 2023 senesine kadar tamamlanarak hizmete gireceğinı açıklamıştı. 26 Ocak 2017 Perşembe günü, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ihalesini en kısa işletme süresini teklif eden Daelim (Kore) – Limak – SK (Kore) – Yapı Merkezi OGG kazandı. İhale sürecinin tamamlanmasıyla 18 Mart 2017’de temel atılacağı duyuruldu. Çanakkale 1915 Köprüsü’nün temeli 18 Mart 2017 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kore Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Ho-In Kang ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın da katıldığı törenle Lapseki’de atıldı.[28] 1915 Çanakkale Köprüsü’nün geçiş ücreti otomobiller için 15 euro+KDV olarak ön görülmektedir. Yapılacak olan otoyolda ise geçiş ücreti kilometre başına 5 sent olarak planlanmıştır.[29]

Resimler

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ http://www.lapseki.gov.tr/default_B0.aspx?content=1002
  2. ^ http://www.yerelnet.org.tr/ilceler/ilce_belediye_nufus.php?ilceid=198426
  3. ^ [1] 6 Mayıs 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. T.C. Lapseki Belediyesi - Lapseki Rehberi
  4. ^   . "Fasikül I: Mufassal Neticeler İcmal Tabloları" (PDF). 28 Teşrinevvel 1927 Umumî Nüfus Tahriri. DİE. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2021. 
  5. ^   . "1935 Genel Nüfus Sayımı" (PDF). 20 İlkteşrin 1935 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021. 
  6. ^  . "Vilâyetler, kazalar, Nahiyeler ve Köyler İtibarile Nüfus ve Yüzey ölçü" (PDF). 20 İlkteşrin 1940 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 20 Ekim 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ekim 2016. 
  7. ^  . "1945 Genel Nüfus Sayımı" (PDF). 21 Ekim 1945 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021. 
  8. ^  . "Vilayet, Kaza, Nahiye ve Köyler itibarıyla nüfus" (PDF). 22 Ekim 1950 Umumi Nüfus Sayımı. DİE. 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021. 
  9. ^  . "1955 Genel Nüfus Sayımı" (PDF). 23 Ekim 1955 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 2 Haziran 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Şubat 2021. 
  10. ^  . "İl, İlçe, Bucak ve Köyler itibarıyla nüfus" (PDF). 23 Ekim 1960 Genel Nüfus Sayımı. DİE. 15 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Şubat 2021. 
  11. ^ "1965 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  12. ^ "1970 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  13. ^ "1975 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  14. ^ "1980 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  15. ^ "1985 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  16. ^ "1990 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  17. ^ "2000 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  18. ^ "2007 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  19. ^ "2008 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  20. ^ "2009 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  21. ^ "2010 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  22. ^ "2011 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 3 Kasım 2012 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2012. 
  23. ^ "2012 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 20 Şubat 2013 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2013. 
  24. ^ "2013 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 15 Şubat 2014 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2014. 
  25. ^ "2014 genel nüfus sayımı verileri". Türkiye İstatistik Kurumu. 10 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (html) arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Şubat 2015. 
  26. ^ a b c d e f
  27. ^ [2] 3 Nisan 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. T.C. Lapseki Belediyesi - Lapseki Rehberi
  28. ^ [3] 1915 Çanakkale Köprüsü Temeli Atıldı
  29. ^ [4] 1915 Çanakkale Köprüsü