Osmanlı tokadı: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Nazlcn1 (mesaj | katkılar)
k yazılan yazıyı değiştirmeden eksik olduğunu düşündüğüm yeni bir bölüm ekledim
Gerekçe: Telifli içerik https://m.haberler.com/osmanli-tokadi-hakkinda-ilginc-bilgiler-9734259-haberi/
1. satır: 1. satır:
{{Diğer anlamı|Osmanlı Tokadı (anlam ayrımı)}}
{{Diğer anlamı|Osmanlı Tokadı (anlam ayrımı)}}Osmanlı tokadı silahsız bir savaş sanatı olarak literatürde yerini almış durumda. Ancak bu kavramın ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı bilinmiyor. Bir rivayete göre acı kuvveti dillere destan olan Osmanlı Beyliği'nin kurucusu Osman Bey’in  bir tartışma sırasında hiddetlenerek attığı bir tokat sonucu, tokadı yiyenin oracıkta ölmesi üzerine  söylenmeye başlanmış olduğu iddia ediliyor.Tarihçi Murat Bardakçı’ya göre ise Osmanlı tokadı sözü 4. Murat'ın 1632'deki 'Ayak Divanı'nda Sadrazam Hafız Ahmet Paşa'nın kendisine saldıran iki yeniçeriyi iki tokatla öldürmesinden gelmekte...Ancak kavram olarak ne zaman ortaya çıkmış olursa olsun,Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusunda görevli askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda her zaman kullandıkları ve geliştirdikleri bir vuruş türü olmuştur. Etkili şekilde atıldığında öldürücü olabilen Osmanlı tokadı, çıkardığı ses dolayısıyla da oldukça zarar verici olabiliyor, bunun yanında kulağa denk geldiğinde, kulak zarını patlatabiliyordu.Elin her iki yanıyla da yapılabilen ve muhatabını sersemleten, duruma göre bayıltan ya da öldürebilen bu tokat tekniğini özel olarak kullanan bir askeri sınıf yoktu ve bütün askerler arasından bileğine güvenen babayiğitler bu tekniği kullanırlardı. Osmanlı tokat tekniği tek bir biçimde uygulanmazdı ;Duruma,yere,düşmanın zırh yapısına ve dövüşün gidişatına göre uygulanan çeşitli teknikleri mevcuttu. El ve kolun açısız, omuzdan hızla hareketiyle hedeflenen noktaya el ile yapılan temasla yapılır,en çok yüzün her iki yanına ve enseye; Bilek veya dirsek kırılmadan, omuzdan güç alınarak, büyük bir hızla atılırdı. Ancak asıl Osmanlı tokadı, burnu hedef alacak şekilde, yüzün tam ortasına, avuç içini germeden, burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı. Bu şekilde, kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını kırarak beynine saplanır, böylece ölüme yol açardı. Böyle bir tekniğin uygulanmadığı durumlarda bile, hızlı ve çok sert biçimde atıldığı ve çok kuvvetli bir tokat olduğu için, boyun kırılmasına yol açarak da öldürebiliyordu. Ayrıca Osmanlı tokadının çıkardığı ses bile muhataplarını psikolojik olarak çökertmeye yetiyordu. Bu vuruş tekniğini uygulayabilmek için kuvvetli pazular,güçlü omuz ve boyun kaslarıyla birlikte  bu pazuları son derece  hızlı bir şekilde kullanabilecek yeteneğin de geliştirilmiş olması gerekiyordu.Ancak tüm bu teknikler ağır idmanlar, cirit,güreş vb. gibi  savaş oyunları ve kılıç kullanma,yay germe talimleriyle, kanlı savaş meydanlarında pişen Osmanlı askerleri  için rahatlıkla uygulanabilecek tekniklerdi .Osmanlı ordusunda yer alan her yeniçeri  Osmanlı tokadının tekniklerini bilir,küçük yaşta  yeniçeri ocağına alındıklarından itibaren yağlı mermerleri tokatlayarak yapılan idmanlarla kendisini geliştirirdi. Osmanlı tokadı, bir yeniçerinin kılıcından sonra en güvendiği silahıydı.Savaş esnasında sıkça görülen, silahın elden düşmesi veya  kırılması gibi durumlarda Osmanlı tokadı yeniçerinin tek silahı haline gelirdi.Ancak Osmanlı tokadı daha çok Akıncılar sınıfı içinde yer alan deliler adı verilen efsanevi savaşçılarla özdeşleştirilmiştir.Deliler,  at üzerinde veya yaya olarak, ordunun en önünde yer alırlar, savaş sırasında en önden gidip, ellerinde sadece bir kalkanla hatta kimi zaman o bile olmaksızın sadece çıplak elle sille tokat düşmana saldırırlardı.İri yarı ve güçlü,20-25 yaş arasındaki gözünü budaktan sakınmayan yürekli ve korkusuz gönüllüler arasından seçilen deliler, ıslatılmış mermer üzerine çıplak elle tokat atarak talim ederlerdi.Zamanla avuç içleri nasır tutar ve iyice kuvvetli hale gelirdi. Bu tokatların muhatabı sadece düşman askerleri değil, askerlerin atları da olurdu…Osmanlı’nın savaştığı topraklarda yapılan araştırmalarda bulunan bir çok at ve insan kafatasında tokat izlerinin olduğu gözlenmiştir. Kazılar esnasında kafatası içine yani beyne doğru göçmüş insan iskeletleri hatta metal miğferlerde bile el izlerine rastlanmıştır. Bu izler de 600 yıl boyunca 3 kıtada düşmanı titreten Osmanlı tokadının ne denli şiddetli  bir vuruşa sahip olduğunu göstermektedir…{{kaynaksız}}
{{kaynaksız}}
'''Osmanlı tokadı''', [[Osmanlı Ordusu]] askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları, elin her iki yanıyla yapılabilen düşmanı sersemletmek amacıyla uygulanan bir vuruştur. Elin ve kolun omuzdan hızlı ve açısız bir şekilde hedeflenen noktaya sert bir şekilde temas etmesiyle gerçekleşir. Yanaklara ve ense kısmına doğru yapılır. Vuruşun şiddetine ve yerine göre öldürücü olabilir.
'''Osmanlı tokadı''', [[Osmanlı Ordusu]] askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları, elin her iki yanıyla yapılabilen düşmanı sersemletmek amacıyla uygulanan bir vuruştur. Elin ve kolun omuzdan hızlı ve açısız bir şekilde hedeflenen noktaya sert bir şekilde temas etmesiyle gerçekleşir. Yanaklara ve ense kısmına doğru yapılır. Vuruşun şiddetine ve yerine göre öldürücü olabilir.



Sayfanın 16.53, 28 Mart 2020 tarihindeki hâli

Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusu askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları, elin her iki yanıyla yapılabilen düşmanı sersemletmek amacıyla uygulanan bir vuruştur. Elin ve kolun omuzdan hızlı ve açısız bir şekilde hedeflenen noktaya sert bir şekilde temas etmesiyle gerçekleşir. Yanaklara ve ense kısmına doğru yapılır. Vuruşun şiddetine ve yerine göre öldürücü olabilir.

Osmanlı Ordusu'nda genellikle savaşlarda birebir ve yüz yüze yapılan mücadeleler esnasında sık sık yaşanan silahın elden düşmesi ya da kırılması durumunda kullanılmıştır. Osmanlı kültüründe bir kavgada taraflar asla birbirlerine yumrukla müdahale etmezlerdi. Yüze kalıcı zararlar verme ihtimalinden dolayı birine yumrukla saldırmak son merhalede yer alır ve yumrukla ilk saldıran ayıplanırdı. Tıpkı yatağan kılıcı olanların dövüşlerde karşılarındakini aşağılamak için kılıcın kesmez yanı ile saldırmaları gibi, tokat ancak yeri zamanı, kavgadaki taraflarca bilinen kurallarla kullanılırdı. Kavgada büyük olan karşısındakini sesi etraflıca duyulan şiddetli bir tokatla uyarır ve bu durum genellikle yeterli olurdu.

Osmanlı Ordusunda meydan savaşlarında en ön safta yer alan, azab askerlerinin, esas amaçları olan karşıdaki düşmanın seçkin birliklerini yorma görevleri sırasında hafif silahların kısa zamanda kullanılmaz duruma gelmesi ve ağır silahların kuşanmalarının aldığı zaman çoğu kez bulunamadığında tokat atmaya başlamaları ile askerler arasında yiğitliğin eriştiği son nokta olarak görülmeye başlanmış ve bunun üzerinde popülarite kazanmıştır. Sesi ile düşmanın üzerinde yarattığı psikolojik etki sebebiyle zamanla geliştirilmiştir. Bu askerler daha eğitim safasında mermer döverek yetiştirildikleri için, çok kuvvetli ellere ve kol yapısına sahip olurlar.(Osmanlı ordusunun En büyük tokatçıları Başıbozuk (Delibaş) diye adlandırılan bir düzensiz ordudur)