Ferdinand Lassalle: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
YBot (mesaj | katkılar)
k vb. gibi → gibi
Adem20 (mesaj | katkılar)
k Added {{unreferenced}} tag to article (TW)
1. satır: 1. satır:
{{unreferenced|tarih=Nisan 2018}}
[[Dosya:Ferdinand Lassalle.jpg|thumb|right|Ferdinand Lassalle (1825–64)]]
[[Dosya:Ferdinand Lassalle.jpg|thumb|right|Ferdinand Lassalle (1825–64)]]



Sayfanın 14.19, 27 Nisan 2018 tarihindeki hâli

Ferdinand Lassalle (1825–64)

Ferdinand Johann Gottlieb Lassalle (d. 11 Nisan 1825 – ö. 31 Ağustos 1864). Yahudi asıllı Alman düşünür, filozof, sosyalist aktivist. Lassalle daha gençlik yıllarından itibaren felsefe ve siyasetle ilgilenmeye başlamıştır. Ferdinand daha lisede okurken ilerde kendisini öne çıkaracak olan kimi meziyetlerini ortaya koymuştu: sahte bir rapor tertiplediği için liseden atılmıştı. Liseden atıldıktan sonra, bir ticaret okuluna devam edip, 1843’te diplomasını aldıysa da, bu diplomayla yetinmemişti. Önce Breslau üniversitesinde sonra da Berlin üniversitesinde akademik kariyer yapma amacıyla hukuk ve felsefe okumaya başladı. Berlin’de okurken pek çok akranı gibi Hegel ve Feuerbach’ın fikirleriyle tanıştı.

Sosyalizm ile tanışması

Doktora tezini yazmak üzere zaman zaman gidip kaldığı Paris’te Proudhon'la ve Heinrich Heine ile dolayısıyla sosyalist fikirlerle tanıştı. Bu sırada Heraklitos üzerine doktora tezi yaptı. Yahudi olduğunu belli eden Lasal soyadını da Fransa'ya gidiş gelişleri sırasında değiştirip bir Fransız adı gibi yazmaya başladı ve öylece ünlendi.

Hatzfeld davası

Ama gençlik yıllarında Lassalle’in kendini bütünüyle siyasete verdiği söylenemez. Aksine genç Lassalle kariyerine ve kendini güvenceye almaya daha fazla önem veriyordu. Nitekim henüz bir avukat olmadan önce Prusya’nın önde gelen siyasi figürlerinden olan Kont Hatzfeld’in genç eşini kendisinden 20 yaş büyük eşine karşı savunmayı üstlendi ve 8 yıl süren bu tuhaf denecek kadar olağanüstü davayı müvekkilesi lehine kazandı. Hatzfeld davası sıradan bir dava değildi. 1846 yılında başlayıp 1854 yılına kadar sürmüştür. Bu süreç boyunca Lassalle avukatlık hünerlerinden ziyade kontun yazışmalarını ele geçirmek, onu casus gibi takip etmek, kendisine karşı basında kampanyalar açılmasını sağlamak, kontun bir metresinin özel eşyalarını çalmak gibi yöntemlerden yararlandı. Lassalle gençliğinin 8 yılı boyunca, Sophie Hatzfeld ile yakın ilişkisi nedeniyle sol içinde hakkında çıkan dedikodulara da göğüs gererek, bu davayla uğraştı. Bu süreç aynı zamanda onun hatiplik eğitimi ve sınavı oldu. Bu 8 yılın sonunda Lassalle akademik bir kariyer sahibi olmayı başaramadıysa da, diploma ve kariyerin kendisine sağlayacağı şeylerden birini, kendisini ömür boyu geçindirecek düzenli bir gelir kaynağı elde etmeyi bu sayede «hak etti»: Kontes Hatzfeld onu yüklü bir ömür boyu yıllık gelirle ödüllendirdi.

Marx'la tanışması

Ferdinand Lassale’ın gençlik yılları sırf eğitimle ve söz konusu boşanma davasıyla geçmedi. Pek çok akranı gibi o da dönemin siyasal akımlarıyla ve dolayısıyla siyasal eylemlerle de içli dışlı oldu. Her ne kadar bu dönemde siyasete gösterdiği ilgi daha çok teori düzeyinde kaldıysa da, bu onun 1848-1850 devrimci hareketleri içinde bizzat yer almasına engel değildi. Bu yüzden ve o sıra yayınlanan yazıları nedeniyle, tutuklanıp bir yıla yakın bir süre de hapiste yattı. Marx ve Engels ile tanışması da bu döneme rastlar. Lassalle’ın asıl ünlenmesini sağlayan siyasal kariyeri de bu dönemeçten itibaren şekillendi (bu dönemecin geçim sorununun çözülmesiyle aşağı yukarı aynı zamana rastlaması da küçük bir ayrıntı sayılmamalıdır).Lassalle 1848’deki devrim dalgasının kırılması ile başlayan gericilik döneminde başka pek çokları gibi siyasal mülteciliği seçmedi. Zaman zaman başka ülkelere gittiyse de esas itibarıyla Almanya’da kaldı. Bu arada Hatzfeld davasını kazandığı gibi, Herakleitos üzerine doktora tezini de tamamladı. Almanya’da sosyalist çevreler içinde tanınan bir gazeteci olarak, Berlin’de öne çıkmaya başladı (1857). Marx ile tekrar ilişkiye geçmesi de bu dönemin ardındandır (1861). Daha çok mektuplaşma biçiminde geçen ve bir yakınlaşmadan çok ayrım çizgilerinin kalınlaşmasını sağlayan bir süreçtir bu. Bu dönem hakkındaki görüşlerini sonradan dostu Kugelmann’a yazan Marx şöyle demişti:“İzin verirseniz ilkin Lassalle ile ilişkilerimin ne olduğunu açıklayayım. Faaliyette bulunduğu tüm süre boyunca ilişkilerimiz kesikti. .... 1848’den 1863’e kadar bana yazdığı mektuplarda olsun, yüz yüze görüşmelerimizde olsun o, daima benim temsil ettiğim partiden yana olduğunu söylemiştir; ama 1862 sonunda Londra’da benimle o küçük oyununu oynayamayacağı kanısına varınca bana ve eski partiye karşı «işçi diktatörü» rolüne çıkmaya karar verdi.” Aynı mektupta Marx Lassalle ile arasındaki siyasi uzaklaşmanın siyasi nedenlerinin neler olduğuna da üç başlık altında değinmişti:“Birincisi, farfaralıklarından ötürü ve yapıtlarımdan yaptığı utanç verici çalıntıları böbürlenme vesilesi yaptığı için. İkincisi siyasal taktiğine karşı çıktığım için; ve üçüncüsü ülkedeki siyasal faaliyetine daha başlamadan önce Prusya devletinin doğrudan bir sosyalist uygulamada bulunabileceğine inanmasının saçma olduğunu açıkladığım ve tanıtladığım için.” 

Ölümü

Ama ne yazık ki bu ayrım çizgileri net bir biçimde çizilmediği gibi, net bir biçimde bilince çıkarılamadan bu süreç sona erdi. Lassalle dinlenmek için gittiği Cenevre'de 17 yaşında bir kıza âşık oldu. Kızın nişanlısı tarafından düelloya davet edildi ve 28 ağustos 1864’te Cenevre’nin varoşlarında yapılan düelloda ağır yaralandı. Yatırıldığı otelde üç gün sonra 39 yaşında öldü. Lassalle’in ölümü Marx için dönüm noktası oldu. lasalle sahneden kaybolunca avrupa’da ünlü sosyalist tek başına kaldı.

Ölümünden sonra

Lassalle'ın ölümünden çok sonra enternasyonal ve ulusalcı denebilecek farklı iki damara sahip sosyalist akımlardan ulusalcı olanı 1914'te tepe noktasına ulaştı denebilir. Bu dönemde aldığı tutumla dikkat çeken ve Marx'ın takipçisi olduğu düşünülen Kautsky veya revizyonist Bernstein'in görüşleri aslında Marx'tan ziyade Lassalle'a daha yakın bir anlayışa denk düşmektedir. 1914 itibarıyla Rusya dışında neredeyse bütün Avrupa'da sosyalist hareketler kendi ulusal devletlerine destek vererek ulusalcı yaklaşımın enternasyonalist olması gereken sosyalizme nasıl yıkıcı hasar verdiğini bizzat tecrübe edinmişlerdir.

Milliyetçiliğin dışında ekonomi alanında da Lassallecı diyebileceğimiz görüşler aslında bugünün ve tabii ki dünün "sol" hareketlerinde sıkça savunulmuştur. Özellikle Sosyal Demokratlar tarafından.