Sümer mitolojisi: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
ÖÇS (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
ÖÇS (mesaj | katkılar)
81. satır: 81. satır:
== Ayrıca bakınız ==
== Ayrıca bakınız ==
* [[Sümerler]]
* [[Sümerler]]
* [[Babil kulesi]]
* [[Mezopotamya mitolojisi]]
* [[Mezopotamya mitolojisi]]



Sayfanın 07.03, 17 Nisan 2017 tarihindeki hâli

Sümer mitolojisi, Sümerler'in yıkılışlarına kadarki dönemde din ve bilimle ilgili kültürünü içerir. Birçok tanrı ve tanrıçaları vardır ve onlar Sümer mitolojisini oluşturur. Bu tanrılar ve tanrıçalar Yaradılış destanı, Tufan hikâyesi gibi edebî eserlerinde açıkça belirtilmektedir.

Sümerler mezopotamya panteonunu tanrılarını ilk kez yaratan toplumdur. Sümer inanışında her eylem için bir tanrı yer almalıydı ve bu sebeple binlerce tanrı bulunmaktaydı. Ancak bu tanrıların piramit şeklinde hiyerarşik bir yapı içerisinde yer aldıkları da düşünülmekteydi. En başta Kral tanrı Enlil (Alad dilinde Ellil), O'nun yanında bazvezir olarak Enki (Akad dilinde Ea) olarak görünmekteydi.[1]

Güneş tanrısı Utu her şeyi görür, adaleti korur, insanlara yardım eder. Bilgelik ve su tanrısı Enki insanların ve sihirbazların koruyucusudur. Venüs yıldızını simgeleyen tanrıça İnanna âşıkların ve savaşçıların koruyucusudur.

Sümerlilerden Samilere geçen kültür aktarımında, Sümer tanrılarının isimleri değişerek Samilerde de karışımıza çıktığını görmekteyiz. Birkaç örnekle açıklayacak olursak Sümerlilerdeki Enki, Akadlılar da Ea adı verilen küçük kardeş, becerileri nedeniyle Tanrı Enlil’in veziri yani başvekili konumundaydı. Tüm tanrıların anası olan, serbest özgür aşkın koruyuculuğunu üstelenen güçlü ve doğaüstü görülen Sümerlilerin İnanna’sı Akadların İştar’ı idi. Sümer gökyüzü tanrısı olan An’ı Babil’de Anu olarak görmekteyiz.[2]

Sümer dini

Ziggurat

Çok tanrılı inanca sahip Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denirdi. Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu, orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır. Yazının icadı serüveni bu tapınaklara dayanır. Mezopotamya'da evler ve tapınaklar, taş az olduğundan kerpiç ve tuğladan yapılmıştır. Hem bu özelliğinden hem de sık sık istilalara uğradığından bu yapılar günümüze kadar ulaşmamıştır.

Sümerlerde hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı ve insan görünümündeydiler, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. Tanrılar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi.

Tanrılar

Bir mühürde ilah Annunaki tasviri

Sümer mitolojisinin en önemlilerinden Gılgamış Destanı'nda da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır:

  • Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
  • Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası, tapınağı Ekur Nippur kentindeydi.
  • Enki: Bilgelik tanrısı
  • Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
  • Nanna (Sin (mitoloji)): Ay tanrısı
  • Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nanna'nın oğlu.
  • Ecem (Kueen) : Kraliçe Soylular tanrıçası.
  • İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası
  • Ninti:Sümer hayat tanrıçasıdır. Ninhursag tarafından Enki'nin vücudunu iyileştirmek için yaratılan sekiz tanrıçadan biridir. Ti kaburga anlamına gelir ve O'nun özel tedavi alanı kaburgalardır. Enki yasak çiçeklerden yemiş ve bu sebeple Ninhursag tarafından lanetlenmişti. Ninhursag O'nu iyileştirmek için diğer tanrılar tarafından ikna edilir. Bu hikaye daha sonra Tevrat'ın Genesis (yaratılış) bölümünde anlatılan Adem ile Havva'nın yaratılış hikayesinin kaynağı olarak değerlendirilmiştir.

Yaratılış mitosu

Sümer inanışına göre başlangıçta gök ile yer birdi. Daha sonra gök ile yer, tanrılar tarafından ayrılmıştır. Sümer inanışında evrenin kökeni şu şekilde açıklanır:

  1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konusunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler.
  2. İlksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi.
  3. Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, Anu (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmesinden hava tanrısı Enlil doğdu.
  4. Hava tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası Anu göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile annesi Ki'nin birleşmesi- tarihsel devirlerde Ninmah, "yüce kraliçe", Ninhursag, "kozmik dağın kraliçesi"; Nintu, "doğurgan kraliçe" gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.[3]

Bu konu aşağıdaki "Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı" adlı Sümer şiirinin giriş bölümünde şöyle anlatılmaktadır:

Sümer heykelciği
Gök yerden uzaklaştıktan sonra,
Yer gökten ayrıldıktan sonra,
İnsanın adı konduktan sonra,
Anu göğü ele geçirdikten sonra,
Enlil yeri ele geçirdikten sonra,
Ereşkigal Kur'un ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra,
O denize açıldıktan sonra,
Baba Kur'a doğru denize açıldıktan sonra,
Enki Kur'a doğru denize açıldıktan sonra;
(Kur) krala ufak taşlar fırlattı,
Enki'ye koca taşlar fırlattı;
Onun küçük taşları, el kadar taşlar,
Onun koca taşları,... kamışların taşları,
Enki'nin gemisinin omurgası,
Saldıran kasırgaya benzeyen savaşta yenildi;
Krala karşı, geminin serenindeki sular,
Kurt gibi yutuyordu,
Enki'ye karşı, geminin ardındaki sular,
Aslan gibi vuruyordu' .[4]

Şiirden anlaşıldığı üzere başlangıçta bütün olan gök ve yer birbirlerinden ayrıldı ve böylece insanın yaratılışı buyruldu. Ardından gök tanrısı Anu göğün, yer tanrısı Enlil de yerin hâkimi oldular.

İnsanın yaratılışı

Sümer mitolojisinde insanın tanrılara hizmet etmesi için yaratıldığı anlatılır. Hava tanrısı Enlil tanrılara hizmet etmeleri maksadıyla Enki'nin tavsiyesiyle tahıl tanrıçası Aşnan ile sığır tanrı Lahar'ı yaratmıştır. Ancak bu iki tanrı bir gün öyle bir kavgaya tutuşmuşlar ki tüm işleri yapmaz olmuşlar. Kendilerine hizmet edilmeyen tanrılar, yeryüzündeki işleri yapmaktan yorulmuşlar ve bu konuyu Enki'ye götürüp şikayette bulunmuşlar. Uyuduğu için olan bitenden haberi olmayan Enki, tanrıça Nammu ve doğum tanrısı Ninmah'a insanı yaratması emrini vermiştir. Ninmah ve Nammu "derin suların üzerindeki" "balçığı" kararak şekil bakımından tanrılara benzeyen, ancak onların ölümsüzlük yeteneklerine sahip olmayan insanı yaratmışlar. İnsanın yaratılışı şerefine verilen şölende bütün tanrılar içerek sarhoş olmuşlar. Sarhoşluğun tesiriyle Ninmah'ın yarattığı altı insanın hepsi kusurlu olmuş. Ardından Enki'nin yarattığı insan da akli ve fiziksel bakımdan kusurlu olmuş. Hatasını düzeltmesi için Ninmah'tan yardım isteyen Enlil'i tanrı Ninmah yaptığı hatadan dolayı lanetlemiş.

Sümerlerde insanın yaratılışına dair diğer bir hikâye günümüz Adem inancına da kaynaklık ettiği düşünülen Adapa efsanesidir. Yasak meyve, cennet ve sonsuz yaşamdan kovulma, medeniyet bilgilerine veya sanatlarına sahip olma gibi Adem'e atfedilen diğer sıfat ve fiillere benzer niteliklere sahiptir.

Sümer Mitolojisinin günümüze etkileri

Arif Tekin'e göre, Sümer mitolojisine ait birçok unsur İbranilerin babil sürgünü gibi değişik yollar ve etkileşimlerle günümüze kadar değişimler geçirerek gelmiş, kutsal kitaplara konu olmuştur. Bunların başlıcaları yaratılış ve tufan efsanelerinde karşımıza çıkar. Başlıca temalar; Gök ve yer bitişik iken sonradan ayrılması, her şeyin sudan veya su üzerinde yaratılması, insanın balçıktan ve tanrıya (tanrılara) benzer şekilde yaratılması, erkeğe ait Ti (Sümercede yaşam özü ve kaburga anlamlarına gelmektedir) kullanılarak kadının yaratılması, ilk insanların bin (veya binlerce) yıl yaşaması, insanın Gökteki bilgiye ulaşmak için çabalaması ve bunun tanrıları sinirlendirmesi, tufan, gemi yapımı ve her canlıdan bir çiftin gemiye alınması vb.[5] Bu konuda en net örneği gılgamış destanı vermektedir.(Ayrıca bakn; Utnapiştim, Ziusudra)

Orhan Hançerlioğlu'nun ifadeleri; "Sümer Tanrısı Marduk’un büyük önemi, üç büyük tektanrıcı dine kaynaklık etmiş olmasıdır. Tevrat’la İncil’deki hikâyelerin çoğu Sümer efsaneleridir. Nuh ve Tufan hikâyesinin aslı olan bu Sümer efsanesi, Tevrat’la İncil’den dört bin yıl öncedir. Gene aynı bölgede, İ.Ö. XX. Yüzyılda yaşamış olan Kral Hamurabi kanunları, Tevrat kurallarına kaynaklık etmişlerdir. Samuel Reinach, Orpheus adlı kitabında şöyle demektedir: Hamurabi kanunları için ileri sürülmesi gelenek haline gelen tarihten yedi yüzyıl önce yapılmıştır. Eğer Musevi kanunlarının Musa’ya Tanrı tarafından yazdırıldığı doğruysa, Tanrı, Hamurabi’nin yapıtını aşırmış demektir."[6]

Sümer mitolojisine ait birçok figürün kısmen veya değişerek babil sürgünü sırasında Yahudi kültürüne geçtiği, oradan da değişik dini inanış ve kültürel anlatımlara kaynaklık ettiği düşünülmektedir. Sami'lerin babil esareti sonrasında yazıldığı söylenen bazı Tevrat anlatıları sümer dini hikâyeleri ile örtüşen motifler ve karakterler içermektedir;

Örneğin Adem ve Havva, cennetten kovulma, Havvanın adem'in kaburga kemiğinden yaratılması, Dünyanın yaratılışı ile ilgili birtakım ifadelerin sümer inançları ile ilgisi vurgulanır. Nuh ve tufan anlatısı Gılgamış destanı ve Deluge miti ile bağlantılanır. Yahudi yeraltı karakteri şeul sümer ve babilde tanrıça Ereşkigal tarafından yönetilen Kigal ve Babilli eşdeğeri ölüm tanrısı Nergal ile ilişkilendirilir. Sümer uzmanı Samuel Noah Kramer Sümerlerde, Arapça ve İbranicede önekler üzerine bir kitap yazmış ve benzerlikleri ortaya koymuştur.[7]

Ayrıca bakınız


Kaynaklar

  1. ^ http://dergipark.gov.tr/download/article-file/280338
  2. ^ http://dergipark.gov.tr/download/article-file/280338
  3. ^ Kramer, Samuel Noah, Sümer Mitolojisi, s.83
  4. ^ Kramer, Samuel Noah, Sümer Mitolojisi, s.80
  5. ^ [1] Arif tekin, Sümerlerden İslam’a Kutsal Kitaplar ve Dinler
  6. ^ http://web.itu.edu.tr/~bulu/favorite_books_files/dusunce_tarihi_v01.pdf
  7. ^ Samuel Noah Kramer, (1952). "From the Tablets of Sumer", 133-135.