Tevatür: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Aybeg (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
15. satır: 15. satır:


== Kur'an ve tevatür ==
== Kur'an ve tevatür ==
Kur'an vahyin ilk yıllarından itibaren doğrudan yazılı metin haline getirilmiş, ilk dönem vahiylerinin sahabelerce ezberlenme sureti ile muhafaza edildiğine ve bu döneme ait ayet ve surelerin tevatürle nakledildiğine inanalar varsa da bu doğru değildir. [[Kur'an]] Mekke ve Medine döneminde Muhammed hayatta iken parça parça yazılmış, ancak bu parçalar birleştirilip tek kitap (mushaf) haline getirilmemiştir.
Kur'an vahyin ilk yıllarından itibaren doğrudan yazılı metin haline getirilmiş, ilk dönem vahiylerinin sahabelerce ezberlenme sureti ile muhafaza edildiğine ve bu döneme ait ayet ve surelerin tevatürle nakledildiğine inanalar varsa da bu doğru değildir. [[Kur'an]] Mekke ve Medine döneminde Hz. Muhammed hayatta iken parça parça yazılmış, ancak bu parçalar birleştirilip tek kitap (mushaf) haline getirilmemiştir.


[[Kur'an]]'da mütevatir bilginin sorgulandığı ayetler de bulunur;
[[Kur'an]]'da mütevatir bilginin sorgulandığı ayetler de bulunur;

Sayfanın 14.34, 6 Mart 2016 tarihindeki hâli

Tevatür, bir haberin ağızdan ağıza yayılması, yaygın söylenti [1].

Mütevatir haber büyük bir kalabalığın başka bir kalabalığa aktardığı haberdir (dedikodu). Mütevatir haber geniş kalabalıkların inandığı, mitoloji, aktarım veya anlatılardır, kesinlik ifade etmez.

Tarihte büyük kalabalıkların doğru olmayan, yanlış ve yalan haberler aktardığı da görülmüştür. Dünyada batıl inançların büyük kalabalıklar tarafından aktarıldığı yadsınamaz bir gerçektir. Toplumsal hezeyan, paranoya, inanç, korkuların mütevatir haberlerle beslendiği unutulmamalıdır.

Hadisçilikte kullanımı

Arapça kökenli bir kelime olan tevatür dinî metinlerde, yalan olması mümkün olmayan bir sözün, haberin; ağız birliği etmiş güvenilir kimselerden yayılması anlamında kullanılır [1]. Büyük Lugat'ta, "içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber" olarak tanımlanır.[2] Bu sözlerin yazılı olmaması, sözlü aktarımlardan ibaret olması şarttır. Bilimsel ifadeyle yazıyla ulaşan haberler mütevatir haber olarak nitelendirilmez. Yazının doğruluğundan emin olunduğu zaman metin kesin bilgi içerir.

İslam alimlerinden Seyyid Şerif Cürcani, tevatür hadis kavramını şöyle açıklar: "Haber-i mütevatir, ravileri (rivayetçileri) çoklukta o dereceye ulaşan bir haberdir ki, adete göre, o kadar çok rivayetçinin yalan üzerine birleşmeleri imkânsız olur. Bu durumda rivayet edilen haber hakkında lafız (söz) ve mana tutuyorsa buna, "mütevatir-i lafzi" (sözleri aynı olan doğru rivayet) denir. Eğer hepsinin arasında müşterek manada ittifak olmakla beraber lafızlar (sözler) arasında ihtilaf bulunuyorsa buna, "mütevatir-i manevi" (manası aynı olan doğru rivayet) denir. [3]

Mütevatir Hadisler Kur'an'dan sonra en güçlü dini delil sayılsa da ana ve tek kaynak Kur'an'ın kendisidir. İnanç esasları dahil olmak üzere dini bütün konularda delil teşkil edemez. Hadisler konusunda ahad (tek kanallı) hadisler zan ifade ederken, mütevatir (çok kanallı) hadisler ise zan ifade etmekle birlikte doğru olma olasılığı yüksek olan hadis demektir.

Bununla birlikte bir hadisçinin mütevatir kabul etmesi o hadis ile ilgili nihai ve kesin değerlendirme değildir. Bazılarınca mütevatir kabul edilen birçok hadis diğer araştırmacılar tarafından, zayıf ve uydurma kabul edilebilir. Ör. cibril hadisi, Ay'ın ikiye bölünmesi, Miraç hadisleri vb.

Kur'an ve tevatür

Kur'an vahyin ilk yıllarından itibaren doğrudan yazılı metin haline getirilmiş, ilk dönem vahiylerinin sahabelerce ezberlenme sureti ile muhafaza edildiğine ve bu döneme ait ayet ve surelerin tevatürle nakledildiğine inanalar varsa da bu doğru değildir. Kur'an Mekke ve Medine döneminde Hz. Muhammed hayatta iken parça parça yazılmış, ancak bu parçalar birleştirilip tek kitap (mushaf) haline getirilmemiştir.

Kur'an'da mütevatir bilginin sorgulandığı ayetler de bulunur; "Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde bazıları: "Hayır, biz (yalnız) atalarımızdan gördüğümüz (inanç ve eylemler)e uyarız!" diye cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve hidayetten nasip almamış iseler?" Bakara Suresi, 170.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b TDK Sözlük, tevatür
  2. ^ Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat, Türdav, İstanbul, 2000, s.997
  3. ^ Muhtasar-ı Seyyid-i Şerif, s. 46; Nüzul-i Mesih Risalesi, Ahmet Mahmut Ünlü, Ekmel Yayıncılık, İstanbul, 1998, s 167.