Dayı (ünvan): Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Addbot (mesaj | katkılar)
k Bot: Artık Vikiveri tarafından d:q1207280 sayfası üzerinden sağlanan 10 vikilerarası bağlantı taşınıyor
Hkn-bot (mesaj | katkılar)
k Öksüz madde şablonu ekleniyor.
1. satır: 1. satır:
{{Öksüz|date=Şubat 2016}}
{{Diğer anlamı|Dayı}}
{{Kaynaksız}}
'''Dayı''', Tarihsel bakımdan [[Osmanlı Devleti|Osmanlı]] döneminde 1671 yılından itibaren seçilerek göreve getirilen [[Cezayir Eyaleti]], [[Trablusgarp Eyaleti]] ve [[Tunus Eyaleti]] yöneticilerinin [[unvan]]ıdır.


== Anlamı ==
1671'den son Cezayir Dayısı olan Hüseyin Dayı'nın Fransa tarafından görevden uzaklaştırıldığı 1830 yılına kadar toplam 28 Dayı hüküm sürmüştür.


Dayı, [[Osmanlı İmparatorluğu]]’nda Tunus ve Cezayir beylerine verilen unvandır. ''Venture de Paradis'' tarafından nakledilen bir rivayete göre, Barbaros kardeşlerin babası, oğullarına: "O sizin dayınız (bölük başı) olacak" diyerek ''Hayr al Din''e itaat etmelerini emretmiştir. Hakikkatte bu kelime, ilk defa, küçük rütbeli [[yeniçeri]] zabitine verilen bir ad olsa gerektir. ''Dayı'' kelimesi, Tunus'ta, XVI. asrın sonunda, Sinan Paşa'nın 40 bölüğe ayırdığı yençeri askerinden her bölüğün başında bulunan zabite verilen unvandı.
{{osmanlı-taslak}}


== Dayılığın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi ==
[[Kategori:Cezayir tarihi]]
1591'de bu 40 dayı, ağa ile birlikte, ordunun kumandanlığını yapmak üzere, içlerinden birini seçmişlerdir. Bu suretle seçilen dayı, çok geçmeden, hükumetin yegane reisi oldu ve nüfuzu Bab-ı Alinin mümessili(vekili) olan paşanın nüfuzunu gölgede bıraktı. Fakat XVII. asrın ikinci yarısından itibaren, ordunun ikinci derecedeki kumandanları olan beyler, dayıların yerini almaya başladılar. XVIII. asrın başlangıcında İbrahim Bey dayı unvanını aldı; sonraları bu unvan 1705'te, Husayn bin Ali tarafından büsbütün kaldırıldı.
[[Kategori:Tunus tarihi]]

[[Kategori:Mesleki unvanlar]]
== Cezayir'de Ortaya Çıkışı ==
Dayılık, Cezayir'de bir ihtilal neticesinde meydana çıkmıştır. 1671 senesinde ağaların keyfi idarelerinden usanan reisler veya korsan gemisi kaptanları içlerinden birini, dayı adı ve kayd-ı hayat şartı ile, ağaların yerine geçirdiler. Başlangıçta reisler tarafından seçilen dayılar, 1689 senesinden itibaren yeniçeri zabitleri seçmeye başladılar. 1671'den 1880'e kadar 30 dayı birbirini takip etmiştir. Bunlardan 14'ü seleflerinin katledilmesi üzerine, iktidar mevkiine geçmişlerdir.

Dayılık için hiçbir ehliyet ve menşe şartı aranmazdı. En aciz ve cahil yeniçeri bile bu makama göz dikebilirdi. Dayı nazırlarını kendi seçer, eyalet beylerini istediği gibi tayin eder, adaleti yerine getirir ve ecnebi devletler ile müzakerelere girişirdi. Dayılar yeniçerilerin aldıkları aylıktan (ayda 50 sağ akçe ve tayın) başka, para almazlar; fakat beylerden ve diğer memurlardan tevcih (yöneltmek) hakkı ile korsanların aldıkları ganimetlerden hisse alırlar, vazifeye başlayan konsoloslardan ve barış anlaşmalarının imzası veya yenilenmesi halinde, ecnebi devlet reislerinden hediyeler kabul ederlerdi. Sonra müslüman ve yahudi tüccarlar ile ortak olarak para kazanabilirlerdi. Dayıların, devlet hazinesinden ayrı, hususi hazineleri vardı. Birçok dayılar muazzam servetler toplamışlardı; fakat bu servetler, dayılar idama mahkûm olurlarsa devlet hazinesi hesabına geçirilirdi.

== Yaşamları ==
Dayılar makamlarından indirilmek ve katledilmek korkusu ile, yeniçerilerin istediklerini yapmak mecburiyetinde idiler. Özel hayatları da gayet sıkı kurallara bağlı idi. Göreve kabul edildikten sonra, ailelerinden ayrılırlardı ve saraylarına, resmi kabüllerden başka, hiçbir kadın giremezdi. Yalnız perşembe öğleden sonra ve cuma günleri evlerine gitme hakları vardı.
{{düzenle|Mart 2010}}

Sayfanın 11.08, 14 Şubat 2016 tarihindeki hâli

Anlamı

Dayı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tunus ve Cezayir beylerine verilen unvandır. Venture de Paradis tarafından nakledilen bir rivayete göre, Barbaros kardeşlerin babası, oğullarına: "O sizin dayınız (bölük başı) olacak" diyerek Hayr al Dine itaat etmelerini emretmiştir. Hakikkatte bu kelime, ilk defa, küçük rütbeli yeniçeri zabitine verilen bir ad olsa gerektir. Dayı kelimesi, Tunus'ta, XVI. asrın sonunda, Sinan Paşa'nın 40 bölüğe ayırdığı yençeri askerinden her bölüğün başında bulunan zabite verilen unvandı.

Dayılığın Ortaya Çıkışı ve Gelişimi

1591'de bu 40 dayı, ağa ile birlikte, ordunun kumandanlığını yapmak üzere, içlerinden birini seçmişlerdir. Bu suretle seçilen dayı, çok geçmeden, hükumetin yegane reisi oldu ve nüfuzu Bab-ı Alinin mümessili(vekili) olan paşanın nüfuzunu gölgede bıraktı. Fakat XVII. asrın ikinci yarısından itibaren, ordunun ikinci derecedeki kumandanları olan beyler, dayıların yerini almaya başladılar. XVIII. asrın başlangıcında İbrahim Bey dayı unvanını aldı; sonraları bu unvan 1705'te, Husayn bin Ali tarafından büsbütün kaldırıldı.

Cezayir'de Ortaya Çıkışı

Dayılık, Cezayir'de bir ihtilal neticesinde meydana çıkmıştır. 1671 senesinde ağaların keyfi idarelerinden usanan reisler veya korsan gemisi kaptanları içlerinden birini, dayı adı ve kayd-ı hayat şartı ile, ağaların yerine geçirdiler. Başlangıçta reisler tarafından seçilen dayılar, 1689 senesinden itibaren yeniçeri zabitleri seçmeye başladılar. 1671'den 1880'e kadar 30 dayı birbirini takip etmiştir. Bunlardan 14'ü seleflerinin katledilmesi üzerine, iktidar mevkiine geçmişlerdir.

Dayılık için hiçbir ehliyet ve menşe şartı aranmazdı. En aciz ve cahil yeniçeri bile bu makama göz dikebilirdi. Dayı nazırlarını kendi seçer, eyalet beylerini istediği gibi tayin eder, adaleti yerine getirir ve ecnebi devletler ile müzakerelere girişirdi. Dayılar yeniçerilerin aldıkları aylıktan (ayda 50 sağ akçe ve tayın) başka, para almazlar; fakat beylerden ve diğer memurlardan tevcih (yöneltmek) hakkı ile korsanların aldıkları ganimetlerden hisse alırlar, vazifeye başlayan konsoloslardan ve barış anlaşmalarının imzası veya yenilenmesi halinde, ecnebi devlet reislerinden hediyeler kabul ederlerdi. Sonra müslüman ve yahudi tüccarlar ile ortak olarak para kazanabilirlerdi. Dayıların, devlet hazinesinden ayrı, hususi hazineleri vardı. Birçok dayılar muazzam servetler toplamışlardı; fakat bu servetler, dayılar idama mahkûm olurlarsa devlet hazinesi hesabına geçirilirdi.

Yaşamları

Dayılar makamlarından indirilmek ve katledilmek korkusu ile, yeniçerilerin istediklerini yapmak mecburiyetinde idiler. Özel hayatları da gayet sıkı kurallara bağlı idi. Göreve kabul edildikten sonra, ailelerinden ayrılırlardı ve saraylarına, resmi kabüllerden başka, hiçbir kadın giremezdi. Yalnız perşembe öğleden sonra ve cuma günleri evlerine gitme hakları vardı.