Üniversite: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Diyapazon (mesaj | katkılar)
Added {{unreferenced}} tag to article (TW)
Üniversite nin anlamını?
2. satır: 2. satır:
[[Dosya:Laurentius de Voltolina 001.jpg|220px|thumb|right|Üniversitedeki bir sınıfın temsili resmi, 1350'li yıllar.]]
[[Dosya:Laurentius de Voltolina 001.jpg|220px|thumb|right|Üniversitedeki bir sınıfın temsili resmi, 1350'li yıllar.]]
[[Dosya:Oxfordceremony.jpg|thumb|right|[[Oxford Üniversitesi]]'nde bir tören]]
[[Dosya:Oxfordceremony.jpg|thumb|right|[[Oxford Üniversitesi]]'nde bir tören]]
Bugüne dek bildiğim ve duyduğum terimler arasında Üniversitenin gerçek anlamda insanları tatmin edici bir tanımlamaya rastlamadım. Şimdi sizlere soruyorum. Üniversitenin gerçek anlamının evrensellik olduğunu biliyor musunuz? Ben üniversiteyi evrensellik olarak değerlendiriyorum. bunun aksine farklı ama üniversiteyi tam olarak ifade edebilecek bir tanımlama bana yazar mısınız?...Bu konuyla ilgili amacım sürtüşme ve çekişme içerikli yazışmalara meydan vermek değil. Bugüne kadar sorduğum seviyesi itibariyle üniversite okuyan veya üniversite bitirmiş kimseden bunun anlamının evrensellik olduğunu duymuş değilim... (Ahmet Rıza DERECİ)

'''Üniversite''' ya da diğer adıyla '''yükseköğretim''', üniversitelerde ve meslek yüksekokullarda 2 yıllık yapılan öğretimdir. Avrupa ve gelişmiş batı ülkelerinden farklı olarak [[Türkiye]]'deki üniversiteler mesleki eğitim zorluğuna göre en az 3 ya da 4 yıllık devamlı eğitim veren [[Yetkinlik|lisans]] veya [[fakülte]], 2 yıllık eğitim veren ön lisans veya [[meslek yüksekokulu]] eğitim programları vardır. Bazı ülkelerde bölümüne ve ülkeye göre göre lisans eğitim süresi 5-6 yıllık olanları da vardır. Ayrıca "uygulamalı bilimler yüksekokulu" olarak adlandırılan 4 yıllık lisans eğitimide vardır. Bunların yanı sıra yine Türkiye'de öğrencilerin derslere fiziki olarak katılma zorunluluğu olmayan bir öğretim şekli olan [[açıköğretim üniversitesi]]'de ayrı bir çeşit eğitim şekli olarak sayılabilir. [[Uzaktan eğitim]] prensibine dayalı son zamanlarda bilgisayar ve internet erişiminin artmasıyla daha da yaygınlaşan öğretim biçimidir. Türkiye'de lisans ve ön lisans ve yüksek lisans öğretimleri yapılmaktadır.
'''Üniversite''' ya da diğer adıyla '''yükseköğretim''', üniversitelerde ve meslek yüksekokullarda 2 yıllık yapılan öğretimdir. Avrupa ve gelişmiş batı ülkelerinden farklı olarak [[Türkiye]]'deki üniversiteler mesleki eğitim zorluğuna göre en az 3 ya da 4 yıllık devamlı eğitim veren [[Yetkinlik|lisans]] veya [[fakülte]], 2 yıllık eğitim veren ön lisans veya [[meslek yüksekokulu]] eğitim programları vardır. Bazı ülkelerde bölümüne ve ülkeye göre göre lisans eğitim süresi 5-6 yıllık olanları da vardır. Ayrıca "uygulamalı bilimler yüksekokulu" olarak adlandırılan 4 yıllık lisans eğitimide vardır. Bunların yanı sıra yine Türkiye'de öğrencilerin derslere fiziki olarak katılma zorunluluğu olmayan bir öğretim şekli olan [[açıköğretim üniversitesi]]'de ayrı bir çeşit eğitim şekli olarak sayılabilir. [[Uzaktan eğitim]] prensibine dayalı son zamanlarda bilgisayar ve internet erişiminin artmasıyla daha da yaygınlaşan öğretim biçimidir. Türkiye'de lisans ve ön lisans ve yüksek lisans öğretimleri yapılmaktadır.



Sayfanın 19.09, 30 Eylül 2015 tarihindeki hâli

Üniversitedeki bir sınıfın temsili resmi, 1350'li yıllar.
Oxford Üniversitesi'nde bir tören

Bugüne dek bildiğim ve duyduğum terimler arasında Üniversitenin gerçek anlamda insanları tatmin edici bir tanımlamaya rastlamadım. Şimdi sizlere soruyorum. Üniversitenin gerçek anlamının evrensellik olduğunu biliyor musunuz? Ben üniversiteyi evrensellik olarak değerlendiriyorum. bunun aksine farklı ama üniversiteyi tam olarak ifade edebilecek bir tanımlama bana yazar mısınız?...Bu konuyla ilgili amacım sürtüşme ve çekişme içerikli yazışmalara meydan vermek değil. Bugüne kadar sorduğum seviyesi itibariyle üniversite okuyan veya üniversite bitirmiş kimseden bunun anlamının evrensellik olduğunu duymuş değilim... (Ahmet Rıza DERECİ)

Üniversite ya da diğer adıyla yükseköğretim, üniversitelerde ve meslek yüksekokullarda 2 yıllık yapılan öğretimdir. Avrupa ve gelişmiş batı ülkelerinden farklı olarak Türkiye'deki üniversiteler mesleki eğitim zorluğuna göre en az 3 ya da 4 yıllık devamlı eğitim veren lisans veya fakülte, 2 yıllık eğitim veren ön lisans veya meslek yüksekokulu eğitim programları vardır. Bazı ülkelerde bölümüne ve ülkeye göre göre lisans eğitim süresi 5-6 yıllık olanları da vardır. Ayrıca "uygulamalı bilimler yüksekokulu" olarak adlandırılan 4 yıllık lisans eğitimide vardır. Bunların yanı sıra yine Türkiye'de öğrencilerin derslere fiziki olarak katılma zorunluluğu olmayan bir öğretim şekli olan açıköğretim üniversitesi'de ayrı bir çeşit eğitim şekli olarak sayılabilir. Uzaktan eğitim prensibine dayalı son zamanlarda bilgisayar ve internet erişiminin artmasıyla daha da yaygınlaşan öğretim biçimidir. Türkiye'de lisans ve ön lisans ve yüksek lisans öğretimleri yapılmaktadır.

Üniversite kelimesinin kökeni

Üniversite, Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak “universitas” üniversite adını almışlardır. Üniversite felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.

İlk üniversiteler

Wayne State Üniversitesi'nin ilk binası, 1868

İlk Üniversite "Konstantinopoli Üniversitesi", 425 yılında yüksek öğrenim kurumu olarak 425 yılında imparator naibi III. Michael tarafından 849 öğrenci tarafından öğrenci loncası olarak kurulmuştur. Bugünkü anlamda ilk üniversitelere Abbâsîler döneminde Bağdat’ta rastlanır. Eski Yunan ve Roma dönemlerinde bazı yüksek eğitim ve öğretim teşkilatları olmasına rağmen bunların bugünkü anlamda üniversite niteliği yoktur. Batıda üniversiteler İslam medeniyetinin Endülüs Emevî Devleti vâsıtasıyla Avrupa’ya girmesiyle başlar. Fas, Kurtuba ve Gırnata üniversiteleri, ilim ve fennin kilise ve piskoposların tesirindeki ruhban sınıfına mensup öğretim üyeleri olan okullara girmesine vesile olarak, sâdece hukuktan ibâret olan öğretim dalına tıp, astronomi, ilahiyat ve benzerlerinin de eklenmesini sağladı. O zamana kadar Avrupa kralları ve devlet adamları tedavi olmak için Kurtuba Üniversitesinin Tıp Fakültesine gelirlerdi. Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi (1065), Osmanlılardaki ilk üniversite olan İznik Medresesi (1331) gibi misalleriyle de Selçuklular ve Osmanlılar döneminde hızla gelişen medrese müessesesi Tanzimata kadar fen derslerinde de söz sahibiydi (Bkz. Medrese). Fen dersleri kaldırılınca ilim ve fenni Endülüs Emevileri vasıtasıyla İslam medeniyetinden alan batı, doğuyu geçmeye başladı. Daha sonra (1863) Dârül-Fünun adı altında teşkilatlanan bu yüksek eğitim-öğretim müessesesi çeşitli safhalardan sonra 1933’te İstanbul Üniversitesi olarak yeniden düzenlendi.

CIAP yapısı, Meksika'daki Monterrey Teknoloji Enstitüsü ve Yüksek Eğitimi

Batıda Bologna, Pavia, Revenna ve Paris adları altında gelişmeye başlayan ilk üniversiteler uzun süre psikoposların kontrolünde kalmaya devam etti. Hattâ Bologna Üniversitesinin rektörleri öğrenciler tarafından seçilmekteydi. Öğrenciler nation denen dört gruba ayrılır ve her grubun lideri rektörün yanında yönetime katılırlardı. Buna rağmen asıl yönetici ve söz sahibi kimseler piskoposluktan gönderilen ve kançı denen kimselerdi. Paris Üniversitesinde ise öğrencilerle birlikte öğretim üyeleri de o yönetimde rol alırlardı. Fakat neticede yine kontrol piskoposluğundu. Sonraları üniversite rektörü piskoposluğa karşı otoritesini sağlayarak özerk hâle geldi. Bunu takiben papalığa bağlı olmayan İngiliz Oxford ve Cambridge üniversitelerinden sonra 14. yüzyıla kadar çeşitli Avrupa şehirlerinde üniversiteler kuruldu.

Türkiye'de devlet üniversiteleri

İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt Meydanı'nda bulunan tarihî ana kapısı ve arka kısımda görülen Beyazıt Kulesi

Günümüzdeki teşkilat ve statüye sahip üniversiteler memleketimizde, 1863’te kurulan Dârülfünunla başlar. Avrupa üniversitelerinde eğitim öğretim kilisenin kontrolü altındaki teolojiye (din ilmi) dayanmasına rağmen Türklerin Selçuklu, Osmanlı ve daha pek çok değişik dönemlerde kurdukları çeşitli statülerdeki üniversitelerde pozitif bilimlerin de okutulması bakımından üniversite olarak bilimsel kariyerini başından günümüze kadar muhafaza etti. Bu sebeple Türkiye’de modern üniversitelerin ilki olan İstanbul Üniversitesi, 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmed'in din ilimleri yanında fen ilimlerinin de okutulması için kurduğu Fatih Külliyesi'ne (Medreseler topluluğu) dayanmakta olup, beş asırlık bir geçmişe sâhiptir. 1933’te kaldırılan Dârülfünun, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olmak üzere muhtariyet ve tüzel kişiliği olmayan İstanbul Üniversitesi olarak yeniden teşkilatlandırıldı. Osman Hamdi'nin 1882'de kurduğu Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki adı Mimar Sinan Üniversitesi) Türkiye'deki en köklü üniversitelerdendir. Bu arada Ankara’da çeşitli tarihlerde Hukuk (1927), Dil ve Tarih-Coğrafya (1935), Fen (1943) ve Tıp (1945) gibi fakülteler kuruldu. Aynı zamanda aslı 1773 yılına dayanan Yüksek Mühendis Mektebi, İstanbul Teknik Üniversitesi adını aldı (1944). 1945’te çıkarılan kânunla bütün üniversiteler, aynı hükümlere tabi olmak üzere ilim ve idarede muhtar tüzel kişilikler haline geldi. 1960’ta üniversiteler kanununda yapılan değişiklikle üniversiteler, fakülte, enstitü, yüksekokul ve araştırma kuruluşlarından meydana gelen, idari ve ilmî muhtariyeti olan eğitim, öğretim ve araştırma merkezleri hâline geldi. Yine bu kanuna göre yeni fakülte açılıp kapatılması için üniversite senatosunun teklifi ve Millî Eğitim Bakanının tasdik etmesiyle yürürlüğe girdi. 1961 Anayasası, 1971 Anayasa değişikliği ve 1982 Anayasası'nda üniversite teşkilâtlarında yapılan bazı değişiklikler esnasında memleket sathında çeşitli yeni üniversiteler kuruldu. 1955’te kurulan Trabzon’daki Karadeniz Teknik Üniversitesi, 1956’da İngilizce öğretim yapacak şekilde Ankara’da kurulan Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 1954’te yine Ankara’da kurulan Hacettepe Üniversitesi, 1955’te İzmir’de kurulan Ege Üniversitesi, 1971'de Kayseri'de kurulan Erciyes Üniversitesi, 1976’de Robert Koleji’nin hükümete geçmesiyle kurulan ve İngilizce eğitim yapan İstanbul Boğaziçi Üniversitesi, 1957’de Erzurum’da kurulan Atatürk Üniversitesi bunların en önemlileridir. Orta öğretimin memleket sathında gittikçe yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan talebe fazlalığını değerlendirmek için Millî Eğitim Bakanlığının açtığı çeşitli yüksek okulları Diyarbakır, Elazığ, Sivas, Malatya, Samsun, Eskişehir, Bursa, Edirne gibi illerde kurulan yeni üniversiteler takip etti. Akademi adı altında faaliyet göstermelerine müsade edilen bazı özel yüksek okullar, Anayasaya göre yüksek okul kurma yetkisi devlete ait olduğundan devletleştirildi. 1982 Anayasasıyla bütün yüksek öğrenim kurumları üniversite çatısı altına alındı. Bu kurumların kontrolü yine 1982’de kurulan Yüksek Öğretim Kurulu'na (YÖK) verildi. 1982’de kabul edilen kanun hükmündeki bir kararnameyle memleket sathındaki üniversiteler belirlenerek yeni bir düzene sokuldu.

Yönetim

Üniversitelerin idaresi rektör, senato ve yönetim kurulu tarafından sağlanır. Senato rektörün başkanlığında fakülte dekanları ve her fakülteden bir temsilci profesörden meydana gelir. Senatonun görevi üniversiteyle ilgili kanun, tüzük tasarılarını ve yönetmelikleri hazırlar. Bütçe, seçim, yeni kürsü, enstitü açılması veya kaldırılmasıyla ilgili kararları, teklifleri inceler ve yürürlüğe koyar. Üniversite yönetim kurulu yine rektör başkanlığında, dekanlar ve seçimli üç profesörden meydana gelir. Rektörler, üç yılda bir üniversite öğretim üyelerinin seçtiği 6 adaydan, YÖK’ün seçtiği üç adaydan biri. Rektör, Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Genel Sekreterse üniversitenin idarî işlerine bakar. Yazı işleri, personel, kütüphâne, hizmetliler buna bağlıdır.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar