Bişr-i Hâfî: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
Yozer1 (mesaj | katkılar)
Düzenleme
6. satır: 6. satır:
Tanınmış bir aileden olup Merv şehri reislerinden birinin oğludur. Bu sebeple çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı bolluk, zenginlik içinde geçti. Gençliğinde kendisini oyun ve eğlenceye verdi. Babası vefat edince kendisine çok büyük bir servet kalmıştı. Günlerini eğlence alemlerinde sarhoş olup meyhane köşelerinde sızarak geçiriyordu.
Tanınmış bir aileden olup Merv şehri reislerinden birinin oğludur. Bu sebeple çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı bolluk, zenginlik içinde geçti. Gençliğinde kendisini oyun ve eğlenceye verdi. Babası vefat edince kendisine çok büyük bir servet kalmıştı. Günlerini eğlence alemlerinde sarhoş olup meyhane köşelerinde sızarak geçiriyordu.


Gençliğinde İmam Musa el Kazım aleyhisselam'ın* nasihatlerinden etkilenip tövbe ettiyse de kötü arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski hayatına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu bir türlü bırakmadılar.
Gençliğinde İmam [[Musa el-Kâzım]] aleyhisselam'ın* nasihatlerinden etkilenip tövbe ettiyse de kötü arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski hayatına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu bir türlü bırakmadılar.


Bir gün yine sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde [[Besmele]] yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta, rüyâda; "Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ tekrar etti. O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?" dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim" dedi. Bu zamandan sonra ayakkabı giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.
Bir gün yine sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde [[Besmele]] yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece [[âlim]] ve [[velî]] bir zâta, rüyâda; "Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ tekrar etti. O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?" dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim" dedi. Bu zamandan sonra ayakkabı giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.


Bir başka rivayete göre, Musa Kazım birgün sokakta yürürken, evlerin birinden saz ve müzik sesleri duydu. Eşraftan sayılan evin sahibi evini bir meyhane haline getirmiş hoş vakit geçirmekle meşgul idi. Çöpleri dökmek için dışarı çıkan hizmetçi kadın birdenbire İmam'ı görünce durarak selam verdi. Musa Kazım, "Bu evin sahibi özgür mudur yoksa köle mi?" diye sorduğunda, hizmetçi kadın, "özgürdür" dedi. Hazret şöyle buyurdu: "Özgür ve hür olduğu belli oluyor. Eğer kul ve köle olsaydı Allah'tan korkar ve böyle kötü işler yapmazdı". Hizmetçi eve döndüğünde ev sahibi ona "niçin geç geldin?" diye sorduğunda kadın, tüm olup biteni ve İmam'ın sözlerini ona anlattı. Adam İmam'ın sözleri üzerine düşünceye daldıktan sonra ansızın ayağa kalkarak yalın ayaklarıyla İmam'ın arkasından koştu. İmam'a yetişerek selam verip ona pişman olduğunu anlattı ve tövbe etti. O günden sonra, ayyaşlık yaptığı evi [[mescid]] ve ibadet mahalli haline getirdi. O günün anısına (yalın ayakla dışarı çıktığı için) herzaman "Büşr-i Hafi" yani yalın ayaklı Bişr olarak anıldı.
Tövbe edip eski yaşayışını terk ettikten sonra bir süre Merv'de ilim öğrenip dayısı Ali bin Harşam'dan ders aldı. Tasavvuf yoluna girip seyahatlere çıktı. [[Mekke]], [[Kufe]], [[Basra]], [[Şam]] ve [[Lübnan]] taraflarına gitti. Bu yüzden Seyyah Sufilerden sayıldı. En sonunda Bağdat'a gelerek yerleşti. Gezdiği yerlerde ve gerekse Bağdât'ta devrinin ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etti ve [[hadis]] dinledi. İbrâhim Sa'd, Abdurrahmân bin Zeyd bin Eslem, Hammâd bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfâ bin İmrân Mûsulî, Vekî bin Cerrâh, Ebû Bekr bin Iyâş, Hafs bin Gıyâs, Abdullah bin Mübârek, Îsâ bin Yûnus, Abdullah bin Dâvûd el-Hayrî, Ebû Muâviye ed-Darîr, Zeyd bin Ebi'z-Zerka onun ilim tahsîl ettiği ve hadis dinlediği âlimlerden bir kısmıdır.

Tövbe edip eski yaşayışını terk ettikten sonra bir süre [[Merv]]'de ilim öğrenip dayısı Ali bin Harşam'dan ders aldı. Tasavvuf yoluna girip seyahatlere çıktı. [[Mekke]], [[Kufe]], [[Basra]], [[Şam]] ve [[Lübnan]] taraflarına gitti. Bu yüzden Seyyah Sufilerden sayıldı. En sonunda Bağdat'a gelerek yerleşti. Gezdiği yerlerde ve gerekse Bağdât'ta devrinin ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etti ve [[hadis]] dinledi. İbrâhim Sa'd, Abdurrahmân bin Zeyd bin Eslem, Hammâd bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfâ bin İmrân Mûsulî, Vekî bin Cerrâh, Ebû Bekr bin Iyâş, Hafs bin Gıyâs, Abdullah bin Mübârek, Îsâ bin Yûnus, Abdullah bin Dâvûd el-Hayrî, Ebû Muâviye ed-Darîr, Zeyd bin Ebi'z-Zerka onun ilim tahsîl ettiği ve hadis dinlediği âlimlerden bir kısmıdır.


Onun yaşadığı yıllarda önemli bir şehir olan Bağdat'ta, [[Ahmed bin Hanbel]], Süfyân-ı Sevrî Fudayl bin Iyâd, Muâfa bin İmrân ve [[Mâlik bin Enes|İmam-ı Mâlik]] gibi alimlerin meclislerinde ve sohbetlerinde bulunup onlardan feyz aldı. Buanlardan [[Hanbeli]] mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî'yi çok severdi.
Onun yaşadığı yıllarda önemli bir şehir olan Bağdat'ta, [[Ahmed bin Hanbel]], Süfyân-ı Sevrî Fudayl bin Iyâd, Muâfa bin İmrân ve [[Mâlik bin Enes|İmam-ı Mâlik]] gibi alimlerin meclislerinde ve sohbetlerinde bulunup onlardan feyz aldı. Buanlardan [[Hanbeli]] mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî'yi çok severdi.
18. satır: 20. satır:
Bişr-i Hâfî bütün ömrünü ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçirdi. [[Tasavvuf]] yolunda büyük makâmlara erişmişti. [[841]] (H.227) yılının [[Rebiülevvel]] ayında [[Bağdat]]'ta vefât etti. Allah ondan razı olsun.
Bişr-i Hâfî bütün ömrünü ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçirdi. [[Tasavvuf]] yolunda büyük makâmlara erişmişti. [[841]] (H.227) yılının [[Rebiülevvel]] ayında [[Bağdat]]'ta vefât etti. Allah ondan razı olsun.


== Güncel sanatta ==
<nowiki>----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------</nowiki>
Yazar [[Hüseyin Aydemir]]'in hayatını konu aldığı "Bişri Hafi" romanı gazetede yayınlandıktan sonra radyo tiyatrosu olarak piyasaya sürüldü. Ardından "Bir Zamanlar Sarhoştu" adıyla [[1992]] yılında [[Yücel Çakmaklı]] tarafından sinemaya uyarlandı. Adana'lı amatör bir tiyatro grubu bu romanı "Yalın Ayaklı Sultan" ismiyle sahneye aktardı.

<nowiki>*</nowiki> Hz.Musa Kazım(a.s) birgün sokakta yürürken, evlerin birinden saz ve müzik sesleri duydu. Eşraftan sayılan evin sahibi evini bir meyhane haline getirmiş hoş vakit geçirmekle meşgul idi. Çöpleri dökmek için dışarı çıkan hizmetçi kadın birdenbire İmam(a.s)'ı görünce durarak selam verdi. Hz.Kazım(a.s), "Bu evin sahibi özgür mudur yoksa köle mi?' diye sorduğunda, hizmetçi Kadın, "özgürdür" dedi.Hazret şöyle buyurdu: "Özgür ve hür olduğu belli oluyor. Eğer kul ve köle olsaydı Allah'tan korkar ve böyle kötü işler yapmazdı".Hizmetçi eve döndüğünde ev sahibi ona "niçin geç geldin?" diye sorduğunda kadın' tüm olup biteni ve İmam'ın sözlerini ona anlattı.Adam. İmam(a.s)'ın sözleri üzerine düşünceye daldıktan sonra ansızın ayağa kalkarak yalın ayaklarıyla İmam(a.s)'ın arkasından koştu. İmam(a.s)'a yetişerek selam verip ona pişman olduğunu anlattı ve tövbe etti. O günden sonra, ayyaşlık yaptığı evi mescid ve ibadet mahalli haline getirdi. O günün anısına (Yalın ayakla dışarı çıktığı için) herzaman "Büşr-i Hafi" (yani yalın ayaklı Bişr) olarak anıldı.

== Bir Zamanlar Sarhoştu ==
Yazar [[Hüseyin Aydemir]]'in hayatını konu aldığı "Bişri Hafi" romanı gazetede yayınlandıktan sonra radyo tiyatrosu olarak piyasa sürüldü. Ardından "Bir Zamanlar Sarhoştu" adıyla [[1992]] yılında [[Yücel Çakmaklı]] tarafından sinemaya uyarlandı. Adana'lı amatör bir tiyatro grubu bu romanı "Yalın Ayaklı Sultan" ismiyle sahneye aktardı.


Ayrıca Kolera isimli rap sanatçısı 2008 yılında çıkardığı "İnziva" albümünde "Bu Yakanın Delisi" şarkısında Bişr-i Hâfi'ye şöyle bir atıf yapmaktadır.
Ayrıca ''Kolera'' isimli rap sanatçısı 2008 yılında çıkardığı "İnziva" albümünde "Bu Yakanın Delisi" şarkısında Bişr-i Hâfi'ye şöyle bir atıf yapmaktadır.
"Çakıl taşlı yollar yordu beni
"Çakıl taşlı yollar yordu beni
Keşke yürüse yanımda bişr-i hafi
Keşke yürüse yanımda bişr-i hafi

Sayfanın 16.42, 23 Mayıs 2014 tarihindeki hâli

Bişr-i Hafi (d. 767, Merv, Horasan - ö. 841, Bağdat), hicri 150 yılında Horasan'ın Merv şehrinde doğdu, hicri 227'de Bağdat'ta vefat etti. İsmi, Bişr bin Hâris Abdurrahmân, künyesi Ebû Nasr'dır.

Yalınayak gezdiği için "Hafî" lakabıyla tanınıp, "Bişr-i Hâfî" adıyla meşhur olmuştur. Kabri Bağdat'ta olup ziyaret yeridir.

Tanınmış bir aileden olup Merv şehri reislerinden birinin oğludur. Bu sebeple çocukluğu ve gençliğinin bir kısmı bolluk, zenginlik içinde geçti. Gençliğinde kendisini oyun ve eğlenceye verdi. Babası vefat edince kendisine çok büyük bir servet kalmıştı. Günlerini eğlence alemlerinde sarhoş olup meyhane köşelerinde sızarak geçiriyordu.

Gençliğinde İmam Musa el-Kâzım aleyhisselam'ın* nasihatlerinden etkilenip tövbe ettiyse de kötü arkadaşlarının tesiriyle tekrar eski hayatına döndü. Babasından kalan serveti için kendisinden ayrılmayan arkadaşları onu bir türlü bırakmadılar.

Bir gün yine sarhoş ve bitkin olarak evine dönerken yolda üstünde Besmele yazılı bir kâğıt buldu. İçi sızlayıp yerden aldı. Öpüp, çamurlarını silerek, temizledikten sonra, güzel kokular sürüp, evinin duvarına astı. O gece âlim ve velî bir zâta, rüyâda; "Git Bişr'e söyle! İsmimi temizlediğin gibi seni temizlerim. İsmimi büyük tuttuğun gibi, seni büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığın gibi, seni güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, senin ismini dünyâda ve âhirette temiz ve güzel eylerim." dendi. Bu rüyâ üç defâ tekrar etti. O zât sabah Bişr-i Hâfî'yi arayıp meyhânede buldu. Mühim haberim var diye içerden çağırdı. Bişr geldiğinde; "Kimden haber vereceksin?" dedi. "Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim." deyince, ağlamaya başladı. "Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak?" dedi. Rüyâyı dinleyince arkadaşlarına; "Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremeyeceksiniz." dedi. O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara, "Allahü teâlâya tövbe ettiğim, günâh işlememeye söz verdiğim zaman yalın ayaktım. O zaman giymediğim ayakkabıyı şimdi giymeye hayâ ederim" dedi. Bu zamandan sonra ayakkabı giymediği için kendisine yalın ayak mânâsında "Hâfî" lakabı verildi.

Bir başka rivayete göre, Musa Kazım birgün sokakta yürürken, evlerin birinden saz ve müzik sesleri duydu. Eşraftan sayılan evin sahibi evini bir meyhane haline getirmiş hoş vakit geçirmekle meşgul idi. Çöpleri dökmek için dışarı çıkan hizmetçi kadın birdenbire İmam'ı görünce durarak selam verdi. Musa Kazım, "Bu evin sahibi özgür mudur yoksa köle mi?" diye sorduğunda, hizmetçi kadın, "özgürdür" dedi. Hazret şöyle buyurdu: "Özgür ve hür olduğu belli oluyor. Eğer kul ve köle olsaydı Allah'tan korkar ve böyle kötü işler yapmazdı". Hizmetçi eve döndüğünde ev sahibi ona "niçin geç geldin?" diye sorduğunda kadın, tüm olup biteni ve İmam'ın sözlerini ona anlattı. Adam İmam'ın sözleri üzerine düşünceye daldıktan sonra ansızın ayağa kalkarak yalın ayaklarıyla İmam'ın arkasından koştu. İmam'a yetişerek selam verip ona pişman olduğunu anlattı ve tövbe etti. O günden sonra, ayyaşlık yaptığı evi mescid ve ibadet mahalli haline getirdi. O günün anısına (yalın ayakla dışarı çıktığı için) herzaman "Büşr-i Hafi" yani yalın ayaklı Bişr olarak anıldı.

Tövbe edip eski yaşayışını terk ettikten sonra bir süre Merv'de ilim öğrenip dayısı Ali bin Harşam'dan ders aldı. Tasavvuf yoluna girip seyahatlere çıktı. Mekke, Kufe, Basra, Şam ve Lübnan taraflarına gitti. Bu yüzden Seyyah Sufilerden sayıldı. En sonunda Bağdat'a gelerek yerleşti. Gezdiği yerlerde ve gerekse Bağdât'ta devrinin ileri gelen alimlerinden ilim tahsil etti ve hadis dinledi. İbrâhim Sa'd, Abdurrahmân bin Zeyd bin Eslem, Hammâd bin Zeyd, Şüreyk bin Abdullah, Muâfâ bin İmrân Mûsulî, Vekî bin Cerrâh, Ebû Bekr bin Iyâş, Hafs bin Gıyâs, Abdullah bin Mübârek, Îsâ bin Yûnus, Abdullah bin Dâvûd el-Hayrî, Ebû Muâviye ed-Darîr, Zeyd bin Ebi'z-Zerka onun ilim tahsîl ettiği ve hadis dinlediği âlimlerden bir kısmıdır.

Onun yaşadığı yıllarda önemli bir şehir olan Bağdat'ta, Ahmed bin Hanbel, Süfyân-ı Sevrî Fudayl bin Iyâd, Muâfa bin İmrân ve İmam-ı Mâlik gibi alimlerin meclislerinde ve sohbetlerinde bulunup onlardan feyz aldı. Buanlardan Hanbeli mezhebinin kurucusu Ahmed bin Hanbel, Bişr-i Hâfî'yi çok severdi.

Dini ilimlerde yüksek bir alim, tasavvufta yüksek bir velî olan Bişr-i Hâfî, zamanının tıp bilgilerinde de söz sahibiydi. pek çok kimseye ilim öğretip ders verdi. Nuaym bin Heydâm, Muhammed bin Heydâm, İbrâhim bin Hâşim, Nasr ibni Mansûr, El-Bezzâr, Muhammed bin el-Müsennâ, Sırrî-i Sekâtî, İbrâhim bin Harbî en-Nişâbûrî, Ömer bin Mûsâ el-Celâ gibi birçok alim kendisinden ders alıp, hadis okumuşlardır.

Bişr-i Hâfî bütün ömrünü ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçirdi. Tasavvuf yolunda büyük makâmlara erişmişti. 841 (H.227) yılının Rebiülevvel ayında Bağdat'ta vefât etti. Allah ondan razı olsun.

Güncel sanatta

Yazar Hüseyin Aydemir'in hayatını konu aldığı "Bişri Hafi" romanı gazetede yayınlandıktan sonra radyo tiyatrosu olarak piyasaya sürüldü. Ardından "Bir Zamanlar Sarhoştu" adıyla 1992 yılında Yücel Çakmaklı tarafından sinemaya uyarlandı. Adana'lı amatör bir tiyatro grubu bu romanı "Yalın Ayaklı Sultan" ismiyle sahneye aktardı.

Ayrıca Kolera isimli rap sanatçısı 2008 yılında çıkardığı "İnziva" albümünde "Bu Yakanın Delisi" şarkısında Bişr-i Hâfi'ye şöyle bir atıf yapmaktadır. "Çakıl taşlı yollar yordu beni Keşke yürüse yanımda bişr-i hafi Kanar ayaklarım yürürüm ileri"

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

  • İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.116
  • Rehber Ansiklopedisi; c.3, s.8
  • Hilyetü'l-Evliyâ; c.8, s.336
  • Tezkiretü'l-Evliyâ; s.68

Dış bağlantılar