Şeriat: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
→‎Ceza hukuku: recm cezasının şeriatta kesinlikle yeri yoktur olduğunu kabul edenler kurandan ayet çıkarıldığını düşünen kesimdir ki bu olasılık dışıdır.
ZErGoo (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
67. satır: 67. satır:
2-[[Hudud Yasası]] (Had cezaları); (Zina, hırsızlık, içki içmek, eşcinsellik, [[kazf]] ve yol kesme ve [[irtidat]] cezaları)
2-[[Hudud Yasası]] (Had cezaları); (Zina, hırsızlık, içki içmek, eşcinsellik, [[kazf]] ve yol kesme ve [[irtidat]] cezaları)


'''Zina'''; cezası yüz adet sopa ile vurulması şeklinde uygulanır.
'''Zina'''; cezası evlilere recm bekarlara ise yüz adet sopa ile vurulması şeklinde uygulanır.


'''Eşcinsellik'''; kadınlar için ev hapsi, erkeklere ise eziyet şeklinde uygulanır.
'''Eşcinsellik'''; kadınlar için ev hapsi, erkeklere ise eziyet şeklinde uygulanır.

Sayfanın 17.25, 6 Nisan 2014 tarihindeki hâli

Şeriatla yönetilen ülkeler.

Şeriat (Arapça: الشريعة), İslam hukuku anlamında İslam dinindeki hukuka ait tüm konu ve kavramları kapsayan disiplinin adıdır.

Etimoloji

Şeriat, Arapça kökenli bir sözcük olup; "yol, mezhep, metod, âdet, insanı bir ırmağa, su içilecek bir kaynağa ulaştıran yol" anlamına gelir.

Terim olarak "Kur'an âyetleri, Muhammed'in söz ve fiilleri olarak anlaşılan (sünnet/hadis) ve İslâm bilginlerinin görüş ve yorumlarıyla oluşturulan dini kanunlar toplamıdır. Bazen din anlamında da kullanılan şeriat, "dinin insan eylemlerine ilişkin hükümlerinin bütünü", "dünya ile ilgili hükümlerinin tamamı" ve "İslam Hukuku" gibi anlamlara gelmektedir.

Şeriat sözcüğü şerea' (الشر ع) kökünden gelmektedir. Bu sözcük şeriat hükmü koymak manasında kullanılır. Şeriat koyana "şâri"denir. Bu sebeple İslami literatürde şâri olarak Allah’a"Şâri-i Hâkim" veya "Şâri-i Mübîn" denildiği de olur.

Şerîat kelimesi diğer kanunlar için de kullanılabilir. "Musa'nın şerîatı", "Zerdüşt şerîatı" vb. Şeriat sözcüğünün çoğulu "şerâyi"dir.

Kaynakları

Şeriatın Allah’ın sözü olduğuna inanılan kaynağı Kur’an, kur’anı tebliğ eden peygamberin sözleri Hadis ve bunları yorumlayan fıkıhçıların sözlerinden (ictihad) oluşur. İctihad yapan kişiler kendilerini Kur’an ve sünnet ile sınırlandırarak onun dışına çıkmamaya çalışırlar. Toplumun her türlü hukuki ve medeni meseleleri bu müessese tarafından çözüme kavuşturulmaya çalışılır.

İslama göre son peygamber olan Muhammed'den önce de birçok peygamber gelmiştir. Bu peygamberlerin bazılarının Allah tarafından yeni bir şeriat yani kanun ile gönderildiğine, Muhammed'in getirdiği şeriatın da önceki şeriatların bir devamı ve tamamlayıcısı niteliğinde olduğuna inanılır. Bu inanış Kur'an'ın şu ayetinde görülebilir: "Allah dini doğru tutmanız ve onda ayrılığa düşmemeniz hususunda Nuh'a tavsiye ettiği, sana vahyettiğimiz, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiyede bulunduğumuz dinle ilgili hususları size şerîat olarak koydu” (42:13).

İslam hukukçularının ortak kabul ettiği iki ana kaynak Kur’an ve Sünnettir. İcma da farklı yorumlanmakla beraber üçüncü ortak kaynak kabul edilir. Hanefi ve Şafiiler kıyası, Şii Caferi mezhebi ise aklı, dördüncü kaynak olarak kabul ederler. Hanbelîler üç esastan sonrasını kabul etmezler.

Hanefi hukuk ekolü dört delile dayanır. Şer'i deliller olarak da anılan bu kaynaklar şunlardır:

  1. Kur'an
  2. Sünnet (Hadisler yoluyla)
  3. İcmâ (İslam bilginlerinin görüş birliği içinde bulundukları konular)
  4. Kıyas (Birbirine benzeyen meselelerin, hükümlerinde de benzerlik bulunması gerektiği düşüncesinden hareketle oluşturulan yeni hükümler; örneğin içki yasağından hareketle uyuşturucu kullanımının da dinen yasak ve haram olduğuna hükmedilmesi vb.)

Fakat azınlıktaki bazı İslam hukuku bilginleri bu dört temel delilden icmâ ve kıyası kabul etmemişlerdir; Zahiri mezhebi gibi.

Bir hükmün İslami nitelik taşıması bu kaynaklardan en az birisine dayandırılmasına bağlıdır.

Müctehidler şerîat hükümlerini ortaya koymada kitap, sünnet, icmâ ve kıyastan başka fer'î deliller adı verilen maslahat (toplum yararı), örf ve adet, İslam'dan önceki şeriatlar (Şer'ü men kablena), Sahabe görüşleri (Sahabi kavli) gibi deliller de kullanmışlar, böylece dayanılan kaynakları zenginleştirmişlerdir.

İslamda en önemli hukuk bilginlerinden olan; Cafer-i Sadık (ö 765), Ebû Hanîfe (ö. 767), Şâfiî (ö. 819), Mâlik b. Enes (ö.795) ve Ahmed b. Hanbel (ö. 855)'in temsil ettiği ekollerin sistemleştirilmesiyle mezhepler ortaya konmuştur.

Bölümleri

Fıkıh âlimleri, şeriatı üç ana bölümde incelemiştir: İbadetler, muâmeleler ve ceza hukuku.

İbadetler

İbadet deyimi Allah'ın hoşnut ve razı olduğu her çeşit eylemi kapsamına alır. Özel anlamda ise, ayet ve hadislerde özel şekil ve şartları belirlenen ibadetlerin uygulanması kastedilir. Namaz, oruç, hac, zekât ve kurban İslam'daki ibadetlere örnek olarak verilebilir.

Muameleler (Feraiz)

İnsanlar arasındaki medenî, ticarî, ekonomik ve sosyal ilişkiler, insanların devletle ve devletlerin de birbirleriyle münasebetleri bu bölümde yer alır. Şeriat hukukunda fıkıhçılar tarafından evlenme (nikâh), boşanma, nafaka, velâyet, vekâlet, vesayet, miras, alış-veriş gibi toplum hayatına ait medenî işlemlere ve hatta devletler hukukuna ait hükümler ortaya konulmuştur.

Genel anlayışta Nisa suresi 3. ayete dayandırılan nikah hükümlerine göre bir erkek gücü yetiyorsa aynı anda esir ve cariyelerden sınırsız olarak, ayrıca hür olanlardan en fazla 4 kadınla evlenebilir. (Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur'.)'[Nisa 3]

Miras, Avliyye ve Reddiyye konusu: Miras paylaşımı Nisa suresi 11-12 ve 179. ayetlerinde konu edilmiştir. Buna göre erkeklere mirastan kadınlara göre 2 kat hisse verilir. Mirasçıların paylar toplamının paydalar toplamından yüksek olması konusunda avliyye ve tam tersi durumlarda reddiyye yöntemleri kullanılır.

Şahitlik kuralları

Hukukun tesis edilmesinde en önemli belirleyicilerden birisi olan, kimlerin şahitliğinin kabul edileceği, kimlerin şahitliğinin kabul edilmeyeceği konusu, şeriat hukukunda en önemli konu başlıklarından birisidir;

Had cezaları gerektiren suçların ispat edilmesinde, vasiyet ve boşanma davalarında kadınların şahitlikleri geçersizdir.[1] Diğer konularda en az bir tane erkek bulunması koşuluyla 1 erkek + 2 kadın şeklinde kadınların şahitliği kabul edilmiştir.[2][3]

Büyük günah işleyen ve dinde fasık olarak tanımlanan kişilerin eylemlerine karşılık gelen had ve tazir cezalarının yanında şahitlikleri de geçersizdir.

Boşanma yetkisi

Şeriata göre gerekçesiz mutlak boşanma yetkisi erkeğe verilmiştir. Kadın erkeği; ancak hakimi ikna edecek gerçerli sebebleri sunması durumunda hâkim kararıyla boşayabilir. Ayrıca boşanma yetkisi evlilik sırasında veya sonrasında eşi tarafından kadına verilirse kadın da gerekçesiz olarak eşini boşayabilir.[4]

Ceza hukuku

Şeriat hukukunun kullanımda olduğu bir İslam ülkesinde, İslam’ın emir ve yasaklarına uymayan ve/veya suç işleyen kimselere karşı verilecek bedensel, maddi (mali) veya caydırıcı bazı cezai hükümleri kapsar.

Cezalar başlıca 3 kısımda incelenir;

1-Kısas: Kısas; cana can, göze göz gibi doğrudan suçu işleyenin işlediği suçun aynısı bir karşı eylem ile cezalandırılması anlamına gelmektedir.

2-Hudud Yasası (Had cezaları); (Zina, hırsızlık, içki içmek, eşcinsellik, kazf ve yol kesme ve irtidat cezaları)

Zina; cezası evlilere recm bekarlara ise yüz adet sopa ile vurulması şeklinde uygulanır.

Eşcinsellik; kadınlar için ev hapsi, erkeklere ise eziyet şeklinde uygulanır.

Hırsızlık; hırsızlık eyleminde sağ elden başlayarak, el ayak gibi organlardan bir tanesinin kesilmesi şeklindedir.

İçki içmek; Kur'anda cezası belirtilmeyen bir suç [5] olan içki içmenin cezası icma yoluyla 80 sopa olarak tayin edilmiştir.

Kazf; İffetli kadına yapılan zina isnadı, 80 sopa ile cezalandırılır ve şahitliği kabul edilmez.

Yol kesme; Eylemlerinin çeşidine ve ağırlığına göre sağ el ve sol ayaklarının çapraz olarak kesilmesi, hapsedilme veya sürgün cezaları verilir.

İrtidat; Dini terminolojide "küfre girer" şeklinde ifade edilen eylemlerdir. Örneğin farz veya sünnet olarak tanımlanan dini emirleri reddeden, hafife alan, alay veya saygısızlık eden, veya "elfaz-ı küfür" denilen sözleri konuşan kişilere uygulanır. Cezası ölümdür.

3-Tazir cezaları

Kısas ve had cezaları Kuran ayetleriyle karşılığı belirlenen suçlardır. Diğer suçlar ise ceza miktar, yöntem ve uygulaması hakimin takdirine bırakılan, tazir (toplum içinde azarlamadan sopa atmaya, sürgün, hapis ve idama kadar değişen) cezalarıdır. Tazir cezalarının namazın terki ve irtidat örneklerinde görülebileceği gibi hafif olması diye bir kural yoktur.

İslam fıkıhçıları ibadetler, cezalar, muamelat gibi hususlarda hermafroditlerle ilgili hükümler de ihdas etmişlerdir.[6]

Örnekler: Namaz kılmayanların dövülmesi, hapsedilmesi ve kılmamakta ısrar edenlerin öldürülmesi[7][8][9], kısas (Göze göz, cana can gibi) hükümleri [10], hırsızlık yapanların elinin kesilmesi, zina suçu işleyenlere 100 sopa veya recm cezalarının verilmesi.[11],[12] Şeriat hukukunda eşcinselliğin ölünceye kadar hapis, 100 sopa veya recm şeklinde mezheplere göre farklılıklar gösteren cezaları bulunmaktadır.[6][12][13]

Eleştiriler

Güncellik konusu; Şeriatın içtihadi kısmı ayrı tutulursa eleştiri ve zaman, mekân ve toplumsal anlayışlar gibi değişen şartlara bağlı geliştirilmesi zorunluluk arzeden yeni yaklaşımlara kapalı olduğu söylenebilir. Küçük, karasal yaşam tarzına sahip bir kabile toplumunun sınırlı zaman diliminde yaşadıkları örneklerden yola çıkılarak evrensel ve bütün çağları kapsayan yasa ve düzenlemeler yapılabileceği inancı sorgulanmaya açık bir konudur. Örneğin dini anlayış, yaşam tarzı ve ibadetler gibi kişisel tercihlere saygı çerçevesinde kalması gereken eylemlerin ceza veya hak mahrumiyeti şeklinde yaptırımlara konu olması günümüzde kabul edilebilir yöntemler değildirler. Değişen hukuk anlayışı çerçevesinde verilebilecek diğer örnekler günümüzde en nefret edilen suçlardan sayılan puberte öncesi evliliklerin muhtemelen dönemin anlayışına da uygun olarak yasaklanmamış olması ve ilk islam toplumunda da yaygınlığıdır.[14] Yine günümüzde pek çok toplumda yasal bir durum olan evlilik dışı ilişkiler ve eşcinsellik şeriata göre suç kabul edilir.

Şeriatın ana kaynağı olan Kur’anın çoğu dini hikâyelerden oluşur ve çok az yasa içerir.[15]

Şeriatın kaynakları; Şeriat kurallarının bir kısmının bazı inanç esaslarıyla birlikte Sümerler gibi ilk şehir devletlerinin o günün anlayışına uygun şekilde oluşturduğu, insanlar arasında hukuki açıdan hür-köle ve kadın-erkek ayrımı içeren seksist kurallar ve yasalardan etkilenerek oluşturulduğu söylenebilir. Kısas, hırsızın elinin kesilerek cezalandırılması gibi temel ceza yasalarının Hammurabi kanunlarından veya bu kuralları benimseyen Arap topluluklarının uygulamalarından alınarak şeriata konulmuş yasalar olduğu iddiaları [2] üzerinde durulmaya değer konulardandır. Erkeğe iki kadının payının verilmesi [16] ve bir erkeğin şahitliğinin iki kadına eşit olması gibi yasaların da aynı anlayışın türevleri olması mümkündür.

Eşitlikler; Şeriat yasalarında miras, şahitlik gibi konularda kadın-erkek arasında, ceza davalarında köle-hür insanlar arasında, [17] yine şeriat'a göre suç sayılan zinanın cezalandırılmasında evli kişiler ile bekarlar arasında farklı uygulamalar bulunmaktadır. Bazı şahitliklerde kadınların şahitliği hiçbir şekilde kabul edilmez iken, bir kısım şahitlik konularında en az bir erkek bulunmak şartıyla iki kadının şahitliği tek erkeğin şahitliğine eşit kabul edilir. Fasıklık gibi, değerlendirenin tutumuna bağlı, subjektif değerlendirmeler ile kişilerin şahitlikleri geçersiz sayılabilir.

Pratiğe uyum zorlukları ve toplumsal ayrımcılık içerdiği düşünülen konular; Bir kişiye yönelik tecavüz veya zina isnadında güvenilirlik şartlarını taşıyan dört yetişkin erkeğin şahitliğinin zorunlu olması, aksi taktirde tecavüze uğramış bile olsa tecavüz veya zina isnadında bulunan kişi veya kişilerin iftira cezasıyla cezalandırılması. Bu cezalar için kadın ve çocukların, müslüman bile olsalar içki veya namaz gibi konularda dini yönden beğenilmeyen ve fasık olarak tanımlanan kişilerin şahitliklerinin geçerli kabul edilmemesi.

Cezalarda Kanunilik ve insan hakları ihlalleri; Şekli ve miktarı konusunda görüş birliği bulunmayan ibadetlerin terkedilmesinin [18] şeriat yönetiminde ceza veya hak mahrumiyeti davalarına konu olması, insan hakları ihlali gibi sakıncalar yanında cezaların kanuniliği ilkesine de aykırıdır. Şeriat hukukunda tazir cezaları için kanunilik ilkesi bulunmamakta, tamamen hakim veya siyasi otoritenin takdiri geçerli olmaktadır. Ayrıca eşcinsellik, transseksüellik vb. yaşam tarzları ve bedensel değişim konularına şer'i yaklaşımlar da kanun önünde eşitsizlikler ve insan hakları ihlalleri açısından kritik edilmesi gereken konulardandır.

Suç-Ceza dengesi; Günümüz hukuk anlayışında cezaların intikam duygusundan uzak, caydırıcı, önleyici ve ıslah amacına uygun ve işlenen suç ile uygun ağırlıkta bir karşı eylem olması amaçlanır. Bundan dolayı suçun hangi saiklerle işlenmiş olduğu, suç eylemi önesinde, sırasında ve sonrasındaki davranışlar göz önüne alınarak cezaların ağırlaştırılması veya hafifletilmesi sözkonusu edilir. Şeriat hukukunda verilen cezaların ağırlığının bu amaçlara uygun olup olmadığı yanında suç eyleminin hangi saiklerle ve ne şekilde işlendiği hususunun şeriat cezalarında hırsızlık ve gasp arasında bir ayrım yapılmamış olması dolayısıyla çok önem taşımadığı düşünülebilir. Ancak tarihsel pratikte bu durumun aksini düşündüren uygulama ve yorumların bulunduğu da bir gerçektir.

Mezhepsel farklılıklar; Şia mezhebinde meşru kabul edilen mut'a bir Ehl-i Sünnet mezhebi tarafından had cezası uygulanması gereken bir haramdır. Tazir cezalarına konu olabilen İslamda büyük günah, farz, vacip, zekat, namaz, tesettür, sünnet, hadis gibi kavramlar her mezhep ve bölgede farklı anlayış, yorum ve uygulama şekilleri bulunan dini kavramlardır.

Eleştirel kitaplar

  • Şeriat ve Eşitsizlik, İlhan Arsel, Kaynak Yayınları, 2006
  • Şeriat İnsan ve Akıl, İlhan Arsel, Kaynak Yayınları, 2005
  • Şeriat ve Kölelik, İlhan Arsel, Kaynak Yayınları, 1999
  • Şeriat ve Kadın, İlhan Arsel, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1. baskı, 1987
  • Modern İslam Hukuk Düşüncesi, Reşid Rıza Örneği, Özgür Kavak
  • Mukayeseli İslam Hukuku, Hayrettin Karaman (3 Cilt)
  • İslam Hukukunda Bağlayıcılık Bakımından Hz. Peygamber'in İctihad ve Tasarrufları, Murat Şimşek, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları
  • İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri, İzzeddin ibn Abdüsselam, İz Yayınları
  • Doğumu, Ölümü ve Dirilişi İslam Devleti, Noah Feldman
  • Hanefi Mezhebi Bağlamında İslam Hukukunda Külli Kaideler, Necmettin Kızılkaya, İz Yayınları

Ayrıca bakınız

Dış Okumalar

Kaynakça

Şablon:İslam Hukuk İlmi

Şablon:Link SM