Eski Taş Çağı: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Hwahyunlee92 (mesaj | katkılar)
Hwahyunlee92 (mesaj | katkılar)
30. satır: 30. satır:
Karain Mağarası, buluntularıyla, yalnız Anadolu'da değil, aynı zamanda Yakın Doğu Paleolitiği için de büyük önem taşımaktadır. Anadolu Paleolitik'indeki en büyük boşluk, salt yaşlandırmanın henüz yapılamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, son yıllarda Aşağı Fırat Havzasında yapılmış olan kazı ve sistemli yüzey araştırmaları ile Karain ve [[Yarımburgaz Mağarası|Yarımburgaz mağaraları]]nda yeniden başlatılan kazılarda elde edilen buluntular üzerinde sürdürülmekte olan incelemeler, Anadolu Paleolitik'inin henüz çözümlenmemiş olan stratigrafik ve kronolojik sorunlarına çözüm aramaya yöneltilmiş bulunmaktadır. Yontma Taş Çağı eserlerinin en güzel örnekleri Güney Anadolu sahillerinde, Antalya civarında yer alan Karain Mağarası buluntularıdır. Burada yaklaşık 10,5 metre kalınlığındaki dolgu malzemesi içinde Yontma Taş Çağı'nın bütün evrelerine ait kültür tabakaları ortaya çıkarılmıştır. Bu tabakalar içerisinde çeşitli taşlardan yapılmış aletler arasında el baltaları, kazıyıcılar, uçlar ele geçirilmiştir. Kemikten yapılmış aletlerden cımbızlar, iğneler, süs eşyası gibi kalıntılar da bulunan eserler arasındadır. İstanbul'un 22 km batısında yer alan Yarımburgaz mağaralarında elde edilen veriler ise, burada büyük bir olasılıkla Homo erectusların yaşamış olduğunu ve burasını bir barınak olarak kullandıklarını kanıtlamaktadır. Elde edilen Alt Paleolitik Çağ taş endüstrisi çakmaktaşı, kuartz ve kuartzitten oluşur; yonga türü aletler belirgin bir şekilde egemendir. Geriye kalan az sayıdaki çekirdek aletleri ile satır, kıyıcı satır örnekleri oluşturur.<ref>Güven Arsebük, "Trakya'da Eski Bir Yerleşim Yeri: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Çağ Bulguları", 1998</ref> Yarımburgaz Mağarası, Aşağı Mağara ve Yukarı Mağara olarak ağza yakın bir yerde birbirlerine bir geçitle bağlanan iki bölümden oluşur. Alt Paleolitik Çağ insan kültürüyle uyumlu bol ve değişik fauna kalıntılarının yanında mağarada Ursus deningeri adı ile bilinen ayı türü kalıntısına da rastlanılmıştır. Buradaki taş işleyimi ise gereksiz ayrıntılarla zaman ve emek harcanmamış yalnızca gerekeni yapmıştır. Ayrıca bu mağarada Levallois tekniği ve iki yüzeylilere de rastlanılmamıştır. Yarımburgaz işleyimi, Anadolu ve Yakındoğu’dakilerden çok Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki Orta Pleistosen kültürleriyle benzerlik gösterir.<ref name="Trakya'nın Paleolitik Çağ Kültürleri">{{Makale kaynağı|soyadı=Dinçer|ad=B ve soyadı=Slimak|ad=.L.|başlık=Trakya'nın Paleolitik Çağ Kültürleri|yıl=2007|yayıncı=Arkeoloji ve Sanat|124:1-12}} </ref>
Karain Mağarası, buluntularıyla, yalnız Anadolu'da değil, aynı zamanda Yakın Doğu Paleolitiği için de büyük önem taşımaktadır. Anadolu Paleolitik'indeki en büyük boşluk, salt yaşlandırmanın henüz yapılamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, son yıllarda Aşağı Fırat Havzasında yapılmış olan kazı ve sistemli yüzey araştırmaları ile Karain ve [[Yarımburgaz Mağarası|Yarımburgaz mağaraları]]nda yeniden başlatılan kazılarda elde edilen buluntular üzerinde sürdürülmekte olan incelemeler, Anadolu Paleolitik'inin henüz çözümlenmemiş olan stratigrafik ve kronolojik sorunlarına çözüm aramaya yöneltilmiş bulunmaktadır. Yontma Taş Çağı eserlerinin en güzel örnekleri Güney Anadolu sahillerinde, Antalya civarında yer alan Karain Mağarası buluntularıdır. Burada yaklaşık 10,5 metre kalınlığındaki dolgu malzemesi içinde Yontma Taş Çağı'nın bütün evrelerine ait kültür tabakaları ortaya çıkarılmıştır. Bu tabakalar içerisinde çeşitli taşlardan yapılmış aletler arasında el baltaları, kazıyıcılar, uçlar ele geçirilmiştir. Kemikten yapılmış aletlerden cımbızlar, iğneler, süs eşyası gibi kalıntılar da bulunan eserler arasındadır. İstanbul'un 22 km batısında yer alan Yarımburgaz mağaralarında elde edilen veriler ise, burada büyük bir olasılıkla Homo erectusların yaşamış olduğunu ve burasını bir barınak olarak kullandıklarını kanıtlamaktadır. Elde edilen Alt Paleolitik Çağ taş endüstrisi çakmaktaşı, kuartz ve kuartzitten oluşur; yonga türü aletler belirgin bir şekilde egemendir. Geriye kalan az sayıdaki çekirdek aletleri ile satır, kıyıcı satır örnekleri oluşturur.<ref>Güven Arsebük, "Trakya'da Eski Bir Yerleşim Yeri: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Çağ Bulguları", 1998</ref> Yarımburgaz Mağarası, Aşağı Mağara ve Yukarı Mağara olarak ağza yakın bir yerde birbirlerine bir geçitle bağlanan iki bölümden oluşur. Alt Paleolitik Çağ insan kültürüyle uyumlu bol ve değişik fauna kalıntılarının yanında mağarada Ursus deningeri adı ile bilinen ayı türü kalıntısına da rastlanılmıştır. Buradaki taş işleyimi ise gereksiz ayrıntılarla zaman ve emek harcanmamış yalnızca gerekeni yapmıştır. Ayrıca bu mağarada Levallois tekniği ve iki yüzeylilere de rastlanılmamıştır. Yarımburgaz işleyimi, Anadolu ve Yakındoğu’dakilerden çok Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki Orta Pleistosen kültürleriyle benzerlik gösterir.<ref name="Trakya'nın Paleolitik Çağ Kültürleri">{{Makale kaynağı|soyadı=Dinçer|ad=B ve soyadı=Slimak|ad=.L.|başlık=Trakya'nın Paleolitik Çağ Kültürleri|yıl=2007|yayıncı=Arkeoloji ve Sanat|124:1-12}} </ref>


Paleolitik döneminin iklim
Paleolitik döneminin iklimi


Pleistosen döneminde iklim soğuk ve kuruydu ve moderndeki gibi mevsimler vardı.Buzlar ise Antartika'ya kadar uzanmıştır. Buzul devri tüm dünyayı etkilemiştir. Antartik Poliosen ve Pleistosen dönem boyunca buzludur. Andes patagonya'nın güney tarafı buz tabakasıyla kaplıydı.Yeni Zelanda ve Tazmanya'nın da birçok yerinde buzullar görülürdü. Kenya, Kilimanjaro ve Orta Afrika'daki buzul ise daha büyüktü. Etyopya'daki dağ sırası ve batıdaki Atlans dağ sırası da buz ile kaplıydı. Kuzey Yarımküre'de çok sayıda buzul toplu halde bulunmaktaydı. Kuzey Amerika'nın kuzeybatı tarafı Cordilleran buz tabakasıyla, doğu tarafı ise Laurentide buz tabakasıyla kaplıydı. Fenno-scandian buz tabakası İngiltere ve Kuzey Avrupa'yı kaplar. Alp buz tabakası Alp'ı kaplar. 1.8 milyon yıl önce Asya ve Kuzey Amerika'yı bağlayan Bering adası bölgesinde buz dağı olup Clobis kültüründeki eski kızılderililerin Bering'i geçip Amerika'ya göç etmesine engel olmuştur.
Pleistosen döneminde iklim soğuk ve kuruydu ve moderndeki gibi mevsimler vardı.Buzlar ise Antartika'ya kadar uzanmıştır. Buzul devri tüm dünyayı etkilemiştir. Antartik Poliosen ve Pleistosen dönem boyunca buzludur. Andes patagonya'nın güney tarafı buz tabakasıyla kaplıydı.Yeni Zelanda ve Tazmanya'nın da birçok yerinde buzullar görülürdü. Kenya, Kilimanjaro ve Orta Afrika'daki buzul ise daha büyüktü. Etyopya'daki dağ sırası ve batıdaki Atlans dağ sırası da buz ile kaplıydı. Kuzey Yarımküre'de çok sayıda buzul toplu halde bulunmaktaydı. Kuzey Amerika'nın kuzeybatı tarafı Cordilleran buz tabakasıyla, doğu tarafı ise Laurentide buz tabakasıyla kaplıydı. Fenno-scandian buz tabakası İngiltere ve Kuzey Avrupa'yı kaplar. Alp buz tabakası Alp'ı kaplar. 1.8 milyon yıl önce Asya ve Kuzey Amerika'yı bağlayan Bering adası bölgesinde buz dağı olup Clobis kültüründeki eski kızılderililerin Bering'i geçip Amerika'ya göç etmesine engel olmuştur.

Sayfanın 18.02, 2 Aralık 2013 tarihindeki hâli

Paleolitik "eski" anlamına gelen grekçe παλαιός, palaios ve "taş" anlamına gelen λίθος, lithos'un birleşik sözcük olarak "eski taş alet " demektir. Bu kelime 1865 yılında arkeolog John Lubbock tarafından tanıtıldı.

Üç dönem sistemi
Holosen Çağ Tarihte Dönem
Demir Çağı
  Geç Tunç Çağı  
  Orta Tunç Çağı
  Erken Tunç Çağı
Tunç Çağı
    Bakır Çağı  
  Cilalı Taş Devri
Orta Taş Çağı/Orta Taş Çağı
Buzul Çağı     Üst Paleolitik  
    Orta Paleolitik
    Alt Paleolitik
  Eski Taş Çağı
Taş Devri

Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2.5 milyon yıl önce başlamış ve 10.000 yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

Paleolitik devrideki Levallois yöntemiyle mızrak ucu yapımı (canlandırma).

Doğanın sınırlayıcı ve belirleyici baskısı altında yaşayan Paleolitik Çağ insanları ekonomik açıdan, avcı ve toplayıcı toplulukları temsil ederler. Besin üretmeyi bilmeyen bu insanlar, yalnızca yaşadıkları ortamda bulunan yabani sebze, meyve ve kökler ile avlandıkları hayvanları yiyerek beslenmişlerdir. İklim ve çevre koşullarının değişkenliği nedeniyle, yeni besin kaynakları aramak ve av hayvanlarını izleyerek, küçük gruplar halinde konar-göçer tarzda yaşamışlardır. Kaya sığınaklarının bulunduğu yerlerde mağara ve kayaaltı sığınaklarında barınmışlar, kaya sığınaklarının bulunmadığı yerlerde ise açık havada kurdukları sığınaklarda yaşamışlardır.

Yontma Taş Devri'ne ait Namibya'da bir mağarada bulunan taşlar.

Paleolitik Çağ, karakteristik çizgileri ve kültürleriyle Alt, Orta ve Üst olmak üzere 3 evreye ayrılır.

Alt Paleolitik Dönem 2.5 milyon - 300.000.

Orta Paleolitik Dönem 300.000 - 50.000.

Üst Paleolitik Dönem 50.000-10.000.

Alt Paleolitik devrin insanları olan Homo Habilis ve Homo Erectus beyin kapasiteleriyle orantılı olarak kendilerini vahşi hayvanlardan korumak, beslenmek, avlanmak için ve zaman zaman da kendi aralarındaki mücadelelerde kullanmak üzere birtakım basit taş aletler yapmaya başlamışlardır. Bu ilk taş alet endüstrisi olduğu bilinen Oldowan türü örneklerini (bu aletlere Türkçe çaytaşı/çakıltaşı aletleri veya yontuk çakıllarda adı verilmektedir.) oluşturmuşlardır. Bu aletlerin yapımında hammadde olarak taşı kullanmışlardır. Taşın kullanılması aşamasında, uygun türdeki bazı taş parçalarını kırmak ve onlardan yongalar çıkartmak suretiyle söz konusu örnekleri (ilkel de olsa) bıçak ve satır türünden kesici kenarlara sahip araçlara dönüştürülmüş ve böylece onlardan artık farklı bir şekilde yararlanılmıştır [1] Genellikle doğanın kendilerine sunduğu taşları, ya daha sert olan başka taşlarla yontarak işlemişler ya da doğal halde çevrelerinde bulunan ve çok az bir rötuşla alet haline gelebilen parçaları kullanmışlardır. Hominid olarak adlandırılan ilk insanın yaklaşık olarak günümüzden 4 milyon yıl önce Afrika'da ortaya çıkması ile başlatabileceğimiz bu çağda, ilk insanın yaşantısı konusundaki bilgiler de çok kısıtlıdır. Ancak buluntular bize Afrika dışında hominidlerin yaşadığı yerlerin Kuzey Kafkaslarda 1,7 milyon yıl, Çin de 1,66 milyon yıl öncesine tarihlendirildiğini göstermektedir. Bunun yanında alt paleolitik dönemde yine hominidlerin Endonezya'nın batısında, Avrupa'da, Akdeniz çevresinde, İngiltere'de, Almanya'nın kuzeyinde ve Bulgaristan da yayılım alanı bulduğunu göstermektedir.[2] Avrupa Kıtası'nda ise insan tarafından en eski yerleşimin yaklaşık 1 milyon yıl öncesinde olduğu günümüz Fransa'sında Nice kenti yakınlarında yer alan Vallonet Mağarası'nda yontma taş aletlerle beraber ele geçen hayvan kemikleri uygulanan tarihleme yöntemi sonucunda elde edilen 950.000 tarihine dayanmaktadır.[3] Alt Paleolitik süresince oldukça ılımlı geçen iklim Orta Paleolitik'de kurumaya, sertleşmeye ve giderek bol kar yağışıyla belirgin yeni bir buzullaşmaya dönmesi, insanın yaşayışı ve teknolojisinde bir dizi değişiklikler meydana getirmiştir. Bu teknolojik değişikliğin en belirgin yanı, yonga endüstrisinde kendini gösterir. Alt Paleolitik'in kaba taş alet (2 yüzeyli) ve yongalarının yerini oldukça düzenli bir şekilde yontulmuş ve kenarlarda yapılan düzeltilerle (rötuş) ve uç kazıyıcı haline sokulmuş işlenik yonga aletler alır.

Orta Paleolitik Çağ 60 bin yıllık süreçte çok sıcaktır ve kuraktır. Ardından ise bir buzul dalga yayılır. İklim değişiklikleri Anadolu'yu kuşkusuz etkilemiştir.Türkiye'de Orta Paleolitik Çağ yerleşme ve konak yerlerinin Anadolu'nun hemen hemen tümüne yayıldığı gözlenmekte, Ankara yöresi gibi bazı bölgelerdeki bolluğu ise araştırma yoğunluğuna dayandığı anlaşılmaktadır. Özellikle Antakya Tıkalı Mağarası yalnızca bu çağı temsil eden buluntularıyla önem kazanmıştır. Yontma taş alet endüstrilerinin yanısıra kemik aletlerin bulunuşu günlük hayatında hammadde olarak sadece taşı kullanmadığını, kemik ve ahşabın da yaşamında önemli bir yer tuttuğunu bize göstermektedir[4]. Bu dönemin insanları olan Homo Neanderthal'lerin, eldeki kısıtlı alet teknolojisi ile mamut, gergedan, geyik gibi büyük hayvanları avlayabilmeleri bu insanların avcılıkta ne kadar ustalaştıklarını ve hayvanları avlayabilmek için birtakım av teknik ve yöntemlerini geliştirdiklerinin bir kanıtıdır.

Yontma Taş Devri'ne ait bir mağara.

Ayrıca bu evrede, inançlarla ilgili birtakım belirtilerin ortaya çıktığı görülüyor. Örneğin tek ya da çift çukurlar şeklindeki mezarlar ve bunların yanındaki - belki de besin depoları olarak yorumlanabilecek - eklentiler, Neanderthal'lerin ölü gömme eylemleri hakkında bilgi veren izlerdir.Bu Neanderthallerin aralarındaki toplumsal dayanışmanın varlığını da sakat/hasta birey kalıntılarına rastlanılmasından ve bunların başkalarının yardım etmiş olduğundan anlaşılmaktadır. Ayrıca Slovenya’daki Divje Babe mağarasında bulunan kaval türü alet ilkel de olsa çalındığı zaman bazı seslerin(melodilerin) çıkartılması Neanderthallerin ulaşmış olduğu düşünsel düzeyin uygulamaya yönelik bir kanıtıdır [5] İklimin tekrar hissedilir derecede soğuduğu ve kuru hale geldiği Üst Paleolitik Çağ'da, Homo Neanderthal'lerin yerini modern insanın atası sayılan Homo Sapiens'ler alır.Amerika’nın ilk iskanı, Homo Sapiens aşamasına ulaşmış Asya kökenli insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu insanların Amerika kıtasına kuzeybatıdan, o dönemdeki Bering Kara Köprüsünü (daha geç dönemin Bering Boğazı’nı ) yaya olarak aşmak suretiyle ayak basmış oldukları da genelde kabul edilmektedir. Amerika kıtasına varan bu grupların av sırasında kullandıkları uzun menzilli silahlara ait özel bir yapım gösteren taş uçları ‘’clovis uçları’’ adıyla bilinir. Bu clovis halkı/iri hayvan avcıları olan insanlar kıtaya yayılımları sırasında karşılaştıkları deve, at,mamut,yakalı tembel hayvan gibi büyükbaş hayvanları avlamışlardır. Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya ulaşılması da Şili’deki Santiago kentinin 700 km. kadar güneyinde Monte Verde bulgulardan da anlaşılmaktadır. Amerika kıtası bir kere Homo Sapiens tarafından iskan edildikten sonra burada karşılaşılan kültürel ortamın bütünüyle kendine özgü bir çizgi izlemiştir. Amerika’daki bu kültürel değişimin ‘hız’ının somut kanıtlarından biri bu kıtada bağımsız olarak başlayan ve gelişen besi üretimi ile bunu izleyen büyük uygarlıklardır[1] Homo Sapiensler becerili ve aktüel insana daha yakın olan insanlardır. Üst Paleolitik'de yontma teknolojisindeki gelişme dikkat çekecek bir düzeyde olup, taş işçiliği en büyük gelişmesine ulaşmıştır. Alt Paleolitik'te kısmen de olsa Orta Paleolitik'de görülen klasik 2 yüzeylilerin (el baltası) yerini çakmak taşı yonga ve dilgilerin üzerine yapılmış, çeşitli tipteki aletler almıştır. Ön kazıyıcılar taş delgiler, taş kalemler, yaprak biçimli uçlar, mekik aletler bunlardan bazılarıdır. Üst Paleolitik'in son evrelerinde ise sırtı devrik dilgiciklerin ortaya çıktığı görülüyor. Taş aletlerin yanı sıra kemik ve boynuzdan yapılmış aletlerde de büyük bir artış gözlenmektedir. Esasen bu evrede taş aletler, büyük bir çoğunlukla kemik aletleri şekillendirmek için yapılmışlardır. Bu ise Üst Paleolitik'te artık alet yapan aletlerin üretildiğini göstermektedir.

Yontma Taş Devri'ne ait bir boynuz.

Üst Paleolitik Çağ'ın önemli gelişmelerinden biri de insanların entelektüel hayatlarıyla ilgili birtakım sanat eserlerini yapmaya başlamalarıdır. Mağara duvarlarına ve çeşitli objeler üzerine yapılan boyalı resim,gravür, alçak kabartmalar ile heykelcikler, Paleolitik sanatın, Sanat Tarihi içinde oynadığı rolü ortaya koyar. Üst Paleolitik'te süslenme merakı da açıkça görülür. Balık kemiği, kavkı, çeşitli hayvan kemiği, diş ve kabuklarından yapılan süs eşyalarının Üst Paleolitik'te insanlar tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Ayrıca bu devirde artık insanlar ölülerini sistemli bir biçimde gömmeye başlamışlardır. Anadolu Paleolitik'ine günümüze değin yapılan kazı ve yüzey araştırmalarının ışığında bakıldığında, yeterince araştırılmamış olmasına karşın, Alt, Orta, Üst Paleolitik dönemlere ait taş ve kemik endüstri, fauna, flora ve insan kalıntıları ile sanat yapıtlarının ele geçmiş olması, Anadolu'nun ne denli yoğun bir biçimde iskan edildiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bugünkü bilgilerin ışığında, Anadolu Paleolitik Çağ'ın tüm evrelerini, stratigrafik süreklilik içinde veren tek mağara Karain'dir. Antalya'nın 30 km. kuzeybatısında yer alan bu merkez; Alt, Orta ve Üst Paleolitik evrelere ilişkin çeşitli "oturma tabanları" vermektedir. Sözü edilen evrelere ait çok sayıda yontma taş ve kemik aletin yanı sıra, taşınabilir sanat eserleri, Homo Neanderthal ve Homo Sapiens'lere ait diş ve kemik kalıntıları, yine çok sayıda yanmış ve yanmamış kemik kalıntıları da vermiştir.

Homo Erectus'un Anadolu'da bırakmış olduğu belgelerden yontma taş endüstrilerin Türkiye'de var olduğu çeşitli buluntu yerleri ile belirlenmiştir. Tunceli Eşkinisefine, Erzincan/Malatya Aktaş, Adıyaman Şehremuz yakını, Ankara Çeçtepe ve İlhan Köyü buluntularına dayanarak Türkiye'de kaba yongaları da içeren bir çakıltaşı/ çaytaşı endüstrilerinin varlığının ortaya konmasına karşın burada ele geçen buluntuların gerçekten Yakındoğu'ya paralel Acheuléen öncesi mi yoksa Acheuléen ile yaşıt endüstrilere mi ait oldukları konusunda şimdilik bir şey söylemek olanaksızdır. [6]

Karain Mağarası, buluntularıyla, yalnız Anadolu'da değil, aynı zamanda Yakın Doğu Paleolitiği için de büyük önem taşımaktadır. Anadolu Paleolitik'indeki en büyük boşluk, salt yaşlandırmanın henüz yapılamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, son yıllarda Aşağı Fırat Havzasında yapılmış olan kazı ve sistemli yüzey araştırmaları ile Karain ve Yarımburgaz mağaralarında yeniden başlatılan kazılarda elde edilen buluntular üzerinde sürdürülmekte olan incelemeler, Anadolu Paleolitik'inin henüz çözümlenmemiş olan stratigrafik ve kronolojik sorunlarına çözüm aramaya yöneltilmiş bulunmaktadır. Yontma Taş Çağı eserlerinin en güzel örnekleri Güney Anadolu sahillerinde, Antalya civarında yer alan Karain Mağarası buluntularıdır. Burada yaklaşık 10,5 metre kalınlığındaki dolgu malzemesi içinde Yontma Taş Çağı'nın bütün evrelerine ait kültür tabakaları ortaya çıkarılmıştır. Bu tabakalar içerisinde çeşitli taşlardan yapılmış aletler arasında el baltaları, kazıyıcılar, uçlar ele geçirilmiştir. Kemikten yapılmış aletlerden cımbızlar, iğneler, süs eşyası gibi kalıntılar da bulunan eserler arasındadır. İstanbul'un 22 km batısında yer alan Yarımburgaz mağaralarında elde edilen veriler ise, burada büyük bir olasılıkla Homo erectusların yaşamış olduğunu ve burasını bir barınak olarak kullandıklarını kanıtlamaktadır. Elde edilen Alt Paleolitik Çağ taş endüstrisi çakmaktaşı, kuartz ve kuartzitten oluşur; yonga türü aletler belirgin bir şekilde egemendir. Geriye kalan az sayıdaki çekirdek aletleri ile satır, kıyıcı satır örnekleri oluşturur.[7] Yarımburgaz Mağarası, Aşağı Mağara ve Yukarı Mağara olarak ağza yakın bir yerde birbirlerine bir geçitle bağlanan iki bölümden oluşur. Alt Paleolitik Çağ insan kültürüyle uyumlu bol ve değişik fauna kalıntılarının yanında mağarada Ursus deningeri adı ile bilinen ayı türü kalıntısına da rastlanılmıştır. Buradaki taş işleyimi ise gereksiz ayrıntılarla zaman ve emek harcanmamış yalnızca gerekeni yapmıştır. Ayrıca bu mağarada Levallois tekniği ve iki yüzeylilere de rastlanılmamıştır. Yarımburgaz işleyimi, Anadolu ve Yakındoğu’dakilerden çok Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki Orta Pleistosen kültürleriyle benzerlik gösterir.[8]

Paleolitik döneminin iklimi

Pleistosen döneminde iklim soğuk ve kuruydu ve moderndeki gibi mevsimler vardı.Buzlar ise Antartika'ya kadar uzanmıştır. Buzul devri tüm dünyayı etkilemiştir. Antartik Poliosen ve Pleistosen dönem boyunca buzludur. Andes patagonya'nın güney tarafı buz tabakasıyla kaplıydı.Yeni Zelanda ve Tazmanya'nın da birçok yerinde buzullar görülürdü. Kenya, Kilimanjaro ve Orta Afrika'daki buzul ise daha büyüktü. Etyopya'daki dağ sırası ve batıdaki Atlans dağ sırası da buz ile kaplıydı. Kuzey Yarımküre'de çok sayıda buzul toplu halde bulunmaktaydı. Kuzey Amerika'nın kuzeybatı tarafı Cordilleran buz tabakasıyla, doğu tarafı ise Laurentide buz tabakasıyla kaplıydı. Fenno-scandian buz tabakası İngiltere ve Kuzey Avrupa'yı kaplar. Alp buz tabakası Alp'ı kaplar. 1.8 milyon yıl önce Asya ve Kuzey Amerika'yı bağlayan Bering adası bölgesinde buz dağı olup Clobis kültüründeki eski kızılderililerin Bering'i geçip Amerika'ya göç etmesine engel olmuştur.

Paleolitik Dönemin Sanatları

Tan-Tan Venüs ve Thüringendeki Bilzingsleben’de ortaya cıkan kemiklerinin üzerinde bulunan desenler gibi erken sanatsal ifadelerinin örnekleri, Orta Paleolithic dönemin başlangıcıdan acheuleén aracı kullanan Homo erectus taraftan üretilmiş olabilmektedir. Fakat, Blombos mağarası gibi Orta Paleolitik/ Orta Taş Çağı sitelerinden gelen bilezikler, boncuklar,kaya sanat ve vücut boya olarak ve belkide ritüel olarak kullanılan aşıboyası gibi sanatın ilk tartışmasız kanıtları sadece Üst Paleolitik dönemde sık görünmektedir.

Dış bağlantılar

  • Dönemler
  • Türkiye'de Paleolitik Çağ Arkeolojisi
  • Arkeo Atlas, 2007
  • Ekrem Akurgal (2002). Ancient Civilisations and Ruins of Turkey Londra:Kegan Paul. ISBN 978-0-7103-0776-7. (İngilizce)
  • "Stone Age," Microsoft Encarta Online Encyclopedia 2007 Contributed by Kathy Schick, B.A., M.A., Ph.D. and Nicholas Toth, B.A., M.A., Ph.D
  • Nicholas Toth and Kathy Schick (2007). Handbook of Paleoanthropology. Springer Berlin Heidelberg. pp. 1963. ISBN 978-3-540-32474-4 (Print) 978-3-540-33761-4 (Online)

Şablon:Link KM Şablon:Link SM

  1. ^ a b Arsebük, G. (2012). Uzak Geçmişimize Dair Okumalar. istanbul: Ege Yayınları. ss. 25-26. ISBN 978-605-5607-79-1.  Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi: "Uzak Geçmişimize Dair Okumalar" adı farklı içerikte birden fazla tanımlanmış (Bkz: Kaynak gösterme)
  2. ^ "On the earliest evidence for habitual use of fire in Europe", Wil Roebroeks et al, PNAS, 2011
  3. ^ TAY – Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-1: Paleolitik/Epipaleolitik, Ege Yayınları, İstanbul, 1996
  4. ^ TAY – Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-1: Paleolitik/Epipaleolitik, Ege Yayınları, İstanbul, 1996
  5. ^ Arsebük, G. (2012). TarihÖncesi Dönemden Bazı Yansımalar. istanbul: Ege Yayınları. ss. 30-46. ISBN 978-605-4701-04-9. 
  6. ^ TAY – Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri-1: Paleolitik / Epipaleolitik, Ege Yayınları, İstanbul, 1996
  7. ^ Güven Arsebük, "Trakya'da Eski Bir Yerleşim Yeri: Yarımburgaz Mağarası Alt Paleolitik Çağ Bulguları", 1998
  8. ^ Şablon:Makale kaynağı