Tiksindirici borç
Tiksindirici borç, iğrenç borç ya da korkunç borç; bir ülkenin despotik hükümetinin yerine gelen demokratik hükûmetin, kendinden önceki yönetimin edindiği borçların devletin yararına değil; mevcut ulusal ve uluslararası yasalar dışında veya yasaları kendi işine yarayacak şekilde esnetip, yolsuzluk içinde diktatörün kendisinin ve çevresindeki bir zümrenin çıkarları için yapıldığını öne sürerek, geri ödemek istemediği borçları ifade eder.[1][2][daha iyi kaynak gerekli]
Uluslararası yasalar çerçevesinde bu borçlar, devletin borcu olarak kabul edilmez ve kişisel borç kapsamına girer. Tiksindirici borç uygulamasının örneklerini savunan birçok makale olmasına rağmen tiksindirici borcun uluslararası hukukun parçası olup olmadığı bir tartışma konusudur.[3] Bunun nedeni devletlerin halefiyeti kuralının, uluslararası hukukta katı kural olarak devam etmesidir. Çünkü bir şeyin uluslararası hukukta kabul edilmesi için uluslararası kamu hukukundaki değişikliklerin uluslararası toplumda ve özellikle de güçlü ülkelerde yüksek derecede bir fikir birliği gerektirmesidir. Bir hükûmetin despotik olmasının ne anlama geldiğine dair bir tanımda fikir birliğine varmanın bir yolu yoktur. Hukukçu Anna Gelpern'e göre, "Hiçbir ulusal veya uluslararası mahkeme, İğrenç Borç'u egemen bir yükümlülüğü geçersiz kılmak için gerekçe olarak göstermedi."[4]
Tiksindirici borçlanma yapan despotik hükûmetlerin temsilcileri büyük oranda kişisel olarak da zenginleştiği için alacaklılar, borç tahsilini söz konusu dönemin yöneticilerinden tahsil etme yoluna gider. Borçların kesinleşmesi durumunda ise "devleti zarara uğratmak" hakkında yargılanır. Uluslararası hukukta bu tarz borçlar, zorlama altında imzalanan sözleşmelerin geçersizliğine benzer.[5] Diğer yandan diktatöryal yönetimlerle iş birliği yapan ticarî kuruluşları da sorumluluk altına alır.
Tarihte Fransız Devrimi sonrası Fransa, İspanya, Portekiz, Hollanda, Bavyera, Meksika, Brezilya, Küba, Kosta Rika, Irak, Ekvador, Haiti, Türkiye ve 1918'de Almanya gibi ülkeler[3] bu hukuktan yararlanarak diktatörlerin yaptığı tiksindirici borçların devlete ait olmadığını öne sürerek İspanya, Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkelere veya bu ülkelerden olan şirketlere karşı olan borçlarını ödemedi. Bu tür borçların halef hükûmetlere yüklenmesi, söz konusu devletlerin birçok yönden gelişimini engellediğinden diktatöryal rejimleri finanse eden kurum ve kuruluşlarla mücadele kapsamında ABD bu tür davaları destekledi.
Özellikle Haitili Diktatör Jean-Claude Duvalier'in devrilmesinden sonra ülkeyi %78 oranında kişisel borca soktuğu ortaya çıktı ve Haiti'nin bu borçları ödememek için yaptığı uluslararası mücadelesi dünyaya örnek oldu.[6]
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ "Akşener'in bahsettiği 'tiksindirici borç' nedir?". Sözcü. 30 Haziran 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2021.
- ^ "Tiksindirici borç doktrini (iğrenç borç) nedir?". Milli Gazete. 9 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Temmuz 2021.
- ^ a b Jeff A. King. "Odious Debt: The Terms of the Debate". 9 Temmuz 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2021.
- ^ Mitu Gulati; Ugo Panizza. "The Hausmann-Gorky Effect" (PDF). 2 Haziran 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Temmuz 2021.
- ^ Howse, R. (2007). The Concept of Odious Debt in Public International Law 16 Mayıs 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Geneva: UNCTAD.
- ^ Break the Chains of Haiti's Debt, Jubilee USA Network, Ağustos 2006.