The Holy Mountain (film, 1973)

Vikipedi, özgür ansiklopedi
The Holy Mountain
Filmin özgün sinema afişi
YönetmenAlejandro Jodorowsky
YapımcıAlejandro Jodorowsky
Allen Klein
Robert Taicher
Roberto Viskin
SenaristAlejandro Jodorowsky
OyuncularAlejandro Jodorowsky
Horacio Salinas
Zamira Saunders
MüzikDon Cherry
Ronald Frangipane
Alejandro Jodorowsky
Görüntü yönetmeniRafael Corkidi
Sanat yönetmeniAlejandro Jodorowsky
Federico Landeros
DağıtıcıABKCO (Allen & Betty Klein and Company) Films Inc.
Çıkış tarih(ler)i1973
Süre114 dakika
Dilİngilizce/İspanyolca
Bütçe750.000 Amerikan doları (tahmini)
Hasılat95.858 ABD doları

Orijinal adı La Montaña Sagrada (The Holy Mountain) olan Kutsal Dağ filmi, Alejandro Jodorowsky'nin yönetmenliğinde 1973 yılında çekilmiştir. Yapımı The Beatles'ın danışmanlığını yapan Allen Klein'a ait ABKCO Music and Records Inc. şirketi tarafından gerçekleştirilmiştir. 1973 Cannes Film Festivali'nin de aralarında bulunduğu birçok uluslararası oluşumda gösterilmiştir.

Konu[değiştir | kaynağı değiştir]

Film, şiddetin ve dinin insan zihninde yarattığı anormalliklerin kol gezdiği bir dünyada yaşayan isimsiz bir hırsızı konu edinmektedir. Adanmışlık nesneleri satarak geçimini sağlayan Roma lejyoneri kılığına girmiş birkaç adam, İsa'ya benzediği için onu sarhoş eder. Tamamen sızan hırsızın bedenini İsa'nın çarmıhtaki duruşuna benzeterek kalıbını alır ve satmak için bu kalıpla çok sayıda balmumundan figür üretirler. Hırsız uyanıp kendisine geldiğinde sinir krizi geçirir ve tüm figürleri parçalamaya başlar. Sadece bir tanesine zarar vermez, onu kucaklayarak şehrin içerisinde dolaşır. Harap durumdaki bir kiliseye girerek elindeki figürü orada sergilemek istese de, bir yatakta isa heykeliyle uyuyan kilisenin rahibi buna şiddetle karşı çıkarak onu dışarı attırır. Hırsızın bu beyhude çabalarından yalnızca bir fahişe etkilenir ve ona aşık olur. Hırsız bu planından vazgeçer. İsa figürünün yüzünü eliyle parçalayarak yer ve onu ayak bileklerinden bağladığı uçan balonlarla göğe yükseltir.

Daha sonra içerisinde bir Simyacı'nın yaşadığı gizemli ve oldukça yüksek bir kulenin önüne gider. Yukarıdan ucunda kocaman olta iğnesiyle bir halat sarkıtılır ve toplanan kalabalığın üzerine altın paralar yağdırılır. Herkes para toplamaya çalışırken, hırsız doyumsuz olduğu için altının kaynağını bulmak ister. Simyacı, tıpkı bir balığın oltaya yakalanması gibi bir insan yakalamak istemektedir. Hırsız oltaya asılır asılmaz halat kuleden sarkıtıldığı yere çekilir. Yukarıda Simyacı'yla karşılaşır ve başlangıçta saldırsa da sonrasında ondan bir şeyler öğrenebileceğini düşünerek onu dinlemeye başlar. Simyacı haham kıyafeti giyer ve hırsızın bir lazımlığa kakasını yapmasını ister. Daha sonra hırsızın dışkısını altına dönüştürerek yeteneklerini sergilemeye başlar. Gayesi, hırsızı manevi açıdan da dönüştürmektir. Bunun için mistik ritüellerden oluşan bir süreç başlatır.

Bittiğinde, hırsızdan çok daha yüksek seviyedeki yedi hırsızla tanışır. Bunlardan biri Fon'dur. Fon, hayatını insanların güzellik ve erotizme olan bağımlılığından sağlamaktadır. Isla, bir silah üreticisidir. Klen, kısa ömürlü, seri sanat ürünleri üretmektedir. Sel, çocukları gelecekteki savaşlara hazırlayan oyuncaklar yapmaktadır. Axon, bir orduyu yönetmektedir ve askerlerinden sadakatlerini hadım edilmelerine müsaade ederek göstermelerini ister. Berg, devlet bütçesini toplu katliamlarla iyileştirmek isteyen bir maliye bakanıdır. Lut, kişisel yaşam alanını sadece uyuyabilinecek bir yere indirgemek isteyen bir mimardır.

Simyacı, oluşturduğu ekibe amacını açıklar. Kutsal Dağ şeklinde adlandırılan bir dağda ölümsüzlüğün sırrını elinde tutan dokuz bilge adam oturduğu bir taht vardır. Kendisi de ekiple birlikte yola düşer. Fakat bu sırra sahip olmak için ekibe katılan her üyenin yalnızca tek bir ortak bilince sahip olması gerekmektedir. Bunun için de herkesin evvela kendi egosundan ve vücudundan tamamen vazgeçmesi gerekmektedir. Yoksunluk dolu süreçlerden sonra ekip üyeleri nihayet istenilen seviyeye ulaşır. Ekip artık Kutsal Dağ'ın bulunduğu Lotus Adası'na gitmeye hazır hale gelir.

Orada yanlış üstadlar tarafından eğitilmiş başkaları da ölümsüzlüğün sırrını bilen dokuz bilgenin oturduğu tahtı aramaktadır. Karşılaştıkları bu kişileri arkada bırakarak yollarına devam ederler. Yolda psikolojik ızdıraplarla boğuşmak zorunda kalsalar da Kutsal Dağ'ın zirvesine her geçen zaman daha fazla yaklaşırlar. Hedeflerine varmadan hemen önce Simyacı, hırsıza fahişenin gizlice grubu takip ettiğini açıklar ve onları buluşturarak hırsıza "sadece seni sevdiği için buraya geldi, onunla birleş, zirveyi unut ve sadece aşkın peşinden git" der. Hırsız bu noktada tahtı aramayı bırakıp fahişeyle geri döner. Simyacı "artık bir üstada ihtiyacınız yok" diyerek ekibe veda eder. Diğer ekip üyeleri zirveye ulaşır ve tahtta oturan dokuz bilgeyi bulurlar. Ancak burada beklenmedik bir şey olur. Tahtta oturan bilgelerin kafalarındaki başlıklar indirildiğinde sekizinin birer kukla olduğu ve dokuzuncu kişinin Simyacı'nın kendisi olduğu görülür. Simyacı karakteri, filmdeki rolünden filmin yönetmeni ve oyuncusu olan Jodorowsky'e dönüşür. Bir anda gülüşmeler başlar ve Jodorowsky ekip üyelerine başparmaklarını kafasının her iki yanına yaslayarak nanik yapar ve "oturun" der. Yönetmenin talimatı üzerine kamera geri çekilir ve film seti görünür. Jodorowsky, aydınlanmanın kutsal bir dağda değil, sadece kişinin kendi benliğinde bulunabileceği ifadesiyle "Kutsal Dağ'a elveda, gerçek yaşam bizi bekliyor" diyerek nihayet din kurgusunu bitirir.[1]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "Festival de Cannes: The Holy Mountain". festival-cannes.com. 8 Kasım 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2012.