Tartışma:Telepati

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Vikiproje Psikoloji (C-sınıf, Orta-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Psikoloji maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Psikoloji kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 C  Bu madde C-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Orta  Bu madde Orta-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 

Maddesiz bedenli ruh varlıklar ve telepati[kaynağı değiştir]

Kısaca, telepati için iki kişi arasında zihinsel iletişim olduğu ve bu yeteneğin aslında herkeste bulunduğu söyleniyor. Acaba bu gerçekten doğru olabilir mi? Gerçekten bio-enerji, zihinsel enerji vs. var mıdır?

Yanıt:insanlar arasında iletişim vardır. bu insan beyninin gelişimine ve kişilerin özel beyin yapısına bağlıdır. herkes telepati kuramaz bazı kişilerde beyin gücü ve yeteneği fazladır, bu kişiler beyin gücünün sınırlarını zorlamaktadırlar. engin(ben)

Maddedeki şu alıntı cümlelerin neleri içerdiğine dikkat ediniz:


"Gene, gizli bilimlerle uğraşanlarda (yani okültistlerde), teozofi ve tasavvufta ustalaşmak isteyenlerde, telepati yeteneğini geliştirip kullanmak, öteden beri yaygındır. Bu değişik ekollerin telapatları kendi bölgelerinde, “olgun ve keramet ehli” olarak değerlendirilirler."


Telepati deneylerinin yapılabilmesi için laboratuvar koşulları şart değildir; halk arasında veya aile içinde yapılan telepati deneyleri arasında en bilinen yöntem şöyle açıklanır: Dış uyaranların az olduğu (sessiz, pek ışık almayan, soğuk olmayan vs.) bir odada birkaç kişi gevşeme ve zihinsel konsantrasyona girer. Bu kişilerden biri “verici”, diğerleri “alıcı”dır. Deneyde herhangi bir aldatmaca olmaması için verici kişi deneyden önce diğerlerine aktarmak istediği şey (imaj, örneğin bir elma) neyse onu bir kağıda diğerlerinden gizli olarak yazmış olmalıdır. Beş veya on dakika süren konsantrasyon süresince verici kişi başka hiçbir şey düşünmeden aktaracağı imaja konsantre olmalı, yani hep onu düşünmeli ve onu zihninde net ve berrak bir şekilde canlandırmalıdır. Alıcılar ise, vericiden gelen tesir yayınının zihinlerinde yer edebilmesi için hiçbir şey düşünmemeye, zihinlerini tümüyle boş tutmaya azami derecede dikkat etmelidirler. Başarı, vericinin konsantrasyon derecesine bağlı olduğu kadar, alıcıların her türlü kaygı ve kişisel düşüncelerden uzak bir biçimde zihinlerini boş tutabilmelerine bağlıdır. Konsantrasyon bitiminde tüm alıcılar kendi önlerinde bulunan kağıda zihinlerinde hangi imajın belirdiğini yazarlar ve sonuçlar karşılaştırılır. Gözlemler her beş kişiden birinin iyi bir alıcı olduğunu ortaya koymuştur.


Doğru. Zihin boş kalmalı; ki, etkiye açık hale gelsin.


Ruhçulukla ilgili şeylerin birçoğu insan beyninin etkilenmesiyle ilgilidir.[kaynağı değiştir]

3 farklı etkileme durumları[kaynağı değiştir]

  • Uykuda yapabildikleri yalnızca rüyalar ama nispeten en kolay uygulayabildikleri bir yöntem
  • Uyku-uyanıklık arası hali ise başka bir ideal durum oluşturuyor. Çünkü rüyadan farklı olarak kişiye yaşadıklarının rüya olmadığı hissi verilir.
  • Uyanıkken ise yapabilecekleri şey görüntü (vizyon) göstermedir. Ama kişinin bilinci yerindedir. Herşeyin farkındadır. (Uyanıkken yapabildikleri bununla sınırlı değildir. Öfke, uysallık, sevgi, nefret gibi duyguları uyandırma, bir yere yönlendirme duyguları ve daha başka etkileri vardır.)


Diğer birçok yöntemlerden birçoğu "Uyku-uyanıklık arası" türüne uyum gösteren şeylerdir. Örneğin hipnoz, meditasyon, yoga (asıl yoga, fiziksel egsersiz değil) gibi şeyler beyni uyuşturmaya yönelik yöntemlerden sadece birkaçıdır. Bunların beyni kontrol edebilmeleri için beynin uyuşması - düşüncelerden arındırılması - yavaşlatılması şarttır. Uyuşturucu madde kullananlar bilmeden kendi zihinlerini uyuşturarak (uyku-uyanıklık arası duruma girer) bu etkiye açık hale gelirler. Her durumun mutlaka bu maddesiz bedenli ruh varlıklar tarafından otomatikman fırsat olarak değerlendirileceği demek değildir. Ama kim bilebilir?


Alıntı-Ek yorum

"Eğer insanların zihinleriyle oynayabilen "bedensiz ruh varlıklar" varsa insanlara herşeyi inandırabilirler. Hipnoz beyni etkilemek değil midir? Ya da "haberci rüyalar" nedir? Beyine sesler, görüntüler, uykuda veya yarı uykudayken vs. verilebiliyorsa her şey olur. İnsana birçok şey inandırılabilir. Uyuşturucu kullanan kimselerin - bir tür uykululuk hali, beynin çalışmasının yavaşlatılması - halusinasyonlar görmesi tastlantı mıdır? Konular farklı adlar taşısa da - hipnoz, reenkarnasyon, durugörü, telepati, ruhsal irtibat, astral seyahat vs.- özünde aynı şey var; ruhçuluk. Daha doğrusu "bedensiz ruh varlıkların" insanların zihinlerini uyurken rüyalarla, uyanıkken önce çeşitli yöntemlerle uyuşturarak - örneğin hipnoz veya trans - (aracılık eden kişiler olan ve olmayan şekilleriyle) zihinlerini ele geçirmeleri ve sonra da istedikleri sesleri, görüntüleri, bilgileri o kişinin belleğine yerleştirmeleridir. Örneğin bir çocuğun zihnine önceki yaşantısına ait olduğuna dair birtakım veriler yerleştirilirse, bundan reenkarnasyon inancı oluşturulur. Çocuk gider önceki ailesine ait evi eliyle koymuş gibi bulur, aile fertlerini tanır vs. Bazı kişilerin başından geçenlerin anlatıldığı olayların konu edildiği yazılar var. Bütün hepsi ruhçulukla ilgili ve sonuçta insanların beyinlerinin yapay olarak etkilendiği ve yanlış inançların oluşması için maksatlı olarak tertiplenmiş aldatmacalardır. Tabii insan kaynaklı değil. Yoga, meditasyon ve zikir gibi uygulamalar zihnin düşüncelerden arındırılması değil midir? Neden hipnozda birine gevşe, hiç birşey düşünme denir? Pharmakia (bugünkü kullanımı Pharmazie) sözcüğünün ruhçulukta kullanılan ve zihni uyuşturan uyuşturucu maddelerle ilgisi vardır. Amaç beynin kullanılabilir bir hale, kıvama getirilmesidir, yavaşlatılmasıdır ki, "bedensiz ruh varlıklar"ca kontrol edilebilsin. Bir örnek zikirdir: İnsanın zihninden düşünceleri boşaltması zordur. Ama eğer herhangi bir sözcüğü sürekli tekrarlarsanız, aslında aynı etkiyi yapmış olursunuz. Yani zihin karmaşık düşüncelerden sıyrılır ve tekdüze olarak ele geçirilebilir bir kıvama girer. Sözcüğün şu ya da bu olmasının bir önemi yoktur. Amaç kişinin karmaşık düşüncelerinin engellenmesidir. Bu sözcük herhangi bir sözcük olabilir, yeter ki maksat yerine gelsin."

Maddedeki şu ifadelere dikkat edilirse daha iyi anlaşılabilir:[kaynağı değiştir]

Zihni düşüncelerden boşaltarak zemin hazırlamak:[kaynağı değiştir]

Konsantrasyon yöntemi: Dikkatin tek bir noktada toplanmasına dayanır. Zihnin konsantre olduğu bu nokta, soyut bir düşünce, bir mandala, bir yantra (bir geometrik biçim), bir koan (bilmecemsi Zen soruları), bir mantra (bir ses, sözcük, cümle veya şarkı), bir mum alevi, solunum kontrolü veya bir başka şey olabilir. Konsantre olunan şey hangi düşünce ya da hangi konuysa, dış uyaranlardan etkilenmemeyi becererek ve zihne girmeye çalışan konu-dışı fikirleri geri göndererek o konu üzerinde derin ve ayrıntılı bir biçimde ve zorlanmadan düşünmek söz konusudur.

Mantra (zikir) yoluyla beyni düşünemez hale getirmek:[kaynağı değiştir]

Bir ses, bir sözcük, bir cümle veya bir şarkı biçimindeki mantraların tekrarının, özellikle meditasyonun sürekliliğini sağlayan monoton bir uyaran olması bakımından yararı bulunmaktadır. Ayrıca, kimilerine göre, bazı mantralar ses titreşimleri yoluyla yaratılan birtakım tesirlerle de meditasyoncuya yararlı olmaktadırlar. Mantralar dinlere göre ve bir üstadın öğrencisi hakkındaki kişisel belirlemelerine göre değişirler. Meditasyoncu, düşünürken aklına başka şeyler gelirse, sükunetle mantrasını tekrar eder ve ana konuya geri döner. Kısaca, meditasyonda mantra bir anahtar gibi kullanılır.


"...zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması gerekir."..."Zihne gelen tesir bazen ruhsal tekâmül düzeyi yüksek varlıklardan gelir."..."obsesyon denilen büyük bir tehlikeyi davet edebilir." Bu ifadeler tamamen yerindedir.[kaynağı değiştir]

"Bilinç ayrışması" olarak adlandırılan ikinci yöntem ise, ne olup bittiğini tarafsız bir gözlemle izleme yöntemi olarak açıklanabilir. Bu yöntemin en tanınmış şekli Zen'deki zazen uygulamasıdır. Bu ikinci yöntemin Uzakdoğu'da kullanılan bir başka biçimi de şöyle açıklanır: Önceden kararlaştırılmış, konsantre olunacak herhangi bir konu yoktur, zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması gerekir. Meditasyon ilerledikçe zihni boş tutabilme süresi de uzar. Bu boşluk sırasında zihne ilham gelmesi söz konusu olur. Zihne gelen tesir bazen ruhsal tekâmül düzeyi yüksek varlıklardan gelir. Zihnin sükunetle boş bırakılmasının amacı içte sezgisel olarak belirebilecek bu tesirlere yer ayırmaktır. Bu tür sezgiler insana diğer zamanlarda da gelmekle birlikte, meditasyon halinde daha kolay, daha açık, daha güçlü ve daha özgün halde gelirler. Fakat zihni boş tutmaya dayalı yöntemin yeterince bilgi ve görgüye sahip olmadan yapılması obsesyon denilen büyük bir tehlikeyi davet edebilir.

"Yogada uygulanan mantraları, yani kutsal sözleri tekrarlayarak gerçekleştirilen meditasyonun sufizmdeki karşılığı “zikir”dir."[kaynağı değiştir]

Meditasyon, yoganın temel taşlarından biridir. Yoga ile ulaşılacak, evrenle birleşip bütünleşme haline meditasyon uygulaması olmadan gelmek mümkün değildir. Bu meditatif hal aslında pek çok dinin pratikleri içinde yerini bulmuş bir uygulamadır. Örneğin, İslam Sufizminde benzer uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır ki, en bilinen örnek “sema” meditatif hal sağlanmadan uygulamada devamlılığın kolay kolay gerçekleşmeyeceği bir çalışmadır. Yogada uygulanan mantraları, yani kutsal sözleri tekrarlayarak gerçekleştirilen meditasyonun sufizmdeki karşılığı “zikir”dir. Uygulamada solunuma ya da sema veya duaya odaklanma gibi farklılıklar olsa da, meditatif hale geçildiğinde karşılaşılan fizyolojik değişimler aynıdır. Bunu yanında her iki meditasyon esnasında da kişilerin neşeli, güçlü duygular, zamansızlık hissi, farkındalıkta artış, zihinsel dinçlik, iyi olma hissi ve genel gevşeme hissettiklerini ifade ettikleri görülmektedir

...farklı bir dördüncü bilinç düzeyi gözlenmiştir.[kaynağı değiştir]

Meditasyonun hem zihinsel bir aktivite hem de bu aktivitenin ardından ulaşılan bir “bilinç hali” olduğu 1970’lerde yapılan çalışmalarda ortaya koyulmuştur. Yapılan çalışmalarda meditasyon yapanlarda tıpta mevcut olan uyku, uyanıklık ve rüya bilinç düzeylerinden farklı bir dördüncü bilinç düzeyi gözlenmiştir.

Gözlemlenen bu dördüncü bilinç kimin bilincidir? Bu "bedensiz ruh varlıklar"ın kontrolündeki bilinç olmasın!--88.247.183.234 18:32, 6 Mart 2007 (UTC)

  • Kanımca telif hakkı olduğu düşünülen site, vikipedide telepati maddesindeki oluşturulan bilgileri vikipediden kopyalamıştır.Bu durumda, yani vikipedideki bilgileri kopyalayan bir site yüzünden,ilk önce vikipedide açıklanmış bilgilere telif hakkı uygulanabilir mi? Herkese sevgilerle...--Düşünenadam 22:18, 22 Mayıs 2007 (UTC)


Şizofreni ve telepati[kaynağı değiştir]

Öncelikle şizofreniyle ilgili belirtilerin nelerden oluştuğuna bakılarak, bunun telepatiyle ne tür bağlantısı olduğu ilişkilendirilmelidir. Şizofreninin kökeni günümüzde bilinmemektedir. Buna yolaçan etkenler arasında uyuşturucular da sayılmaktadır.

  • Her türlü uyuşturucu (Özellikle Cannabis=Kenevir)


Semptomlardan bazı örnekler:

Birincil dereceden semptomlar:

1. Kendi düşüncelerinin yüksek sesle söylendiğini işitme. 2. Kendisine emir veren yönlendiren seslerin işitilmesi. 3. Kendisiyle kavga eden tartışan seslerin işitilmesi. 5. Düşünce çalınması. 6. Düşünce yayınlanması. 7. Düşünce sokulması. 8. Hezeyansal algılar. 9. Duygu, düşünce ve davranışta kontrol edilme ve etkilenme. 10. Genel olarak gerçeklikten uzaklaşma, farkındalık yetisini kaybetme.


Pozitif olarak adlandırılan Semptomlar:

1. Ses ya da Görüntü halüsilasyonları 4. Kendini Tanıyamamak 5. Heyecan, Sıkıntı 6. Kuşku, Şüphe, Güvensizlik 7. Düşmanca Düşünceler


Negatif olarak adlandırılan Semptomlar:

2. İnsanlardan kaçma 5. Üzüntü 6. Kendi kendine konuşma 8. Dış Görünüşü Önemsememe, Bakımsızlık 9. Boşluk hissi 10. Kendini bulunduğu ortamdan ya da insanlardan yalıtılmışlık hissi


Telepatideki gibi zihnin dış etkilerle etkilendiği durumlarda kişinin depresif semptomlar göstermesi normaldir. Pozitif ve negatif semptomlar olarak adlandırılan belirtilerden önce, birincil dereceden semptomların buna yolaçabileceğini düşünmek makuldür. Şizofreni dünya genelinde her toplumda yüzde bir oranında ortaya çıkan yaygın bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Şizofreni bir hastalık olarak adlandırılmaktadır. Öte yandan telepati ise bir yetenek olarak adlandırılmaktadır. Aradaki fark nedir? Birisi spiritüal bir olgudur ve zararlı olmayan hatta eğlenceli görülen bir şeydir. Bundan da ötesi insanın benliğinde var olduğu düşünülen gizli potansiyelin ortaya çıktığı şeklindeki bir düşüncedir. Şizofrenide ise kişi bir hastadır ya da hasta kabul edilir. Oysa telepatik yeteneği olduğu söylenen kişiler acaba zihinlerinde beliren düşünce, duygu vs. şeyleri şizofrenlerde olduğu gibi olumsuz örnekler olarak mı yaşamaktadırlar. Hayır. Onlar için bu bir eğlenceyken, şizofrenlerde bu belirtiler sadistlik türünden etkilerdir. Örneğin: "Kendisiyle kavga eden tartışan seslerin işitilmesi", "Kendisine emir veren yönlendiren seslerin işitilmesi", "Düşmanca Düşünceler" veya "Duygu, düşünce ve davranışta kontrol edilme ve etkilenme" gibi kişiyi baskı altına alan özellikteki etkilerdir. Sonuç olarak bu kişinin diğer semptomları göstermesi normaldir. Zaten hiç kimse kendisine inanmamaktadır. Sonuçta böyle bir kişinin insanlardan kaçması, üzüntü duyması, kendisine gelen seslere karşılık olarak kendi kendine konuşması (Kendi kendine konuşma her zaman bu sebepten değilse de), yani depresyon belirtileri göstermesi normaldir.

Telepati konusu parapsikolojiyle ilgili görülürken, şizofreni tıpla ilgili görülmektedir. Kuşkusuz insan beyni ve ruhsal yapısı çok karmaşıktır ve kişinin hastalıklarıyla ilgili nedenlerin bir bölümü doğal nedenleri olan hastalıklardır. Ancak, belirtilerde birbiriyle çok yakınlık gösteren şizofreni ve telepati konularında bir bağlantı kurulması gerektiği fikrini taşıyorum. En azından şizofrenideki aşağıdaki belirtiler ile telepatideki benzerlikler gözönünde tutulmalıdır.

5. Düşünce çalınması. 6. Düşünce yayınlanması. 7. Düşünce sokulması.

--78.177.191.94 15:11, 3 Temmuz 2008 (UTC)

  • Parapsikoloji, ya da her ne ise, doğaüstü şeylerle ilgili maddeler olmasında hiç bir sorun yok. Ama şunun gibi cümleler Vikipedi için sorundur: "Uza duyum yeteneği nerdeyse tümümiüzde bulunmasına karşın, daha başarılı sonuçların alınmasında kişiler arasındaki coşkusal uyumun olumlu etkisi olduğu saptanmıştır". Bu madde, telepatiden sanki bir kimyasal tepkime veya fiziksel bir olgu gibi bahsediyor. Vikipedi'nin bundan özenle kaçınması gerekli. Saygılar, Filanca 15:03, 29 Kasım 2008 (UTC)


  • Bir de şu var ki Zener kartlari ile yapılan deneylerin sonucu gerçekçi kabul edilemez.Çünkü deneysel olasılık ile teorik olasılık genellikle tam olarak eşit değildir.Sadece deney sayısı sonsuza yaklaştırıldıkça doğruluk oranı artabilir.Çünkü teoride bir bozuk parayı attığınızda yazı gelme olasılığı %50 iken bir deneyde parayı 1000 kez de atsanız bir kere bile yazı gelmeyebilir,bu da deneysel sonucunuzu %0 yapar.Yani deneysel sonuçlar gerçekçi bir veri olarak kabul edilemez.