Salih Zeki

Vikipedi, özgür ansiklopedi
22.20, 29 Aralık 2016 tarihinde Adem (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 17988393 numaralı sürüm (Taşındı: Kategori:Osmanlı bilim adamları -> Kategori:Osmanlı bilim insanları (Katalitik))
Salih Zeki
Doğum1864
İstanbul
Ölüm1921
İstanbul, (57 Yaşında)
MilliyetTürk
VatandaşlıkOsmanlı İmparatorluğu
Kariyeri
DalıMatematik
EtkilendikleriHenri Poincaré

Salih Zeki Bey (d. 1864, İstanbul - ö. 1921, İstanbul), Osmanlı-Türk matematik bilgini, bilim tarihçi, astronom.

Nesnel bir yaklaşımda Türklerin ve Müslümanların bilime katkılarını tespit etmeye çalışmış ve çağdaş Türk bilim tarihçiliğinin kurucusu olmuştur. Araştırmacılar için bugün de güvenilir bir kaynak olan Asar-ı Bakiye (Ölmez Eserler) adlı eseri bırakmıştır. Bilim felsefesi ile uğraşmış, Henri Poincaré ve Alexis Bertrand'ın eserlerini çevirerek bilim felsefesinin Türkiye'de tanınması ve yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur.

Yaşamı

Çocukluk ve Öğrenim Yılları

1864 yılında İstanbul’da yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Boyabatlı Hasan Ağa, annesi Saniye Hanımdır. Dört yaşında iken annesini, altı yaşındayken babasını kaybetti. Bakımını üstlenen büyükannesi onu önce mahalle mektebine göndermiş, ancak yaramazlığından ötürü öğretmeninin isteğiyle okuldan alınıp bir esnafın yanında çıraklığa başlamıştı. 1874 yılında, on yaşındayken yetimlerin okuduğu Darüşşafaka’ya kaydoldu. Bu okulda Mehmet Nadir Bey'den matematik dersi aldı. Mehmet Nadir Bey, onun ileride iyi bir matematikçi olacağını anlayarak kendisiyle özel olarak ilgilendi[1] ve o mezun olana kadar Darüşşafaka'dan ayrılmadı[2]

Salih Zeki, Darüşşafaka'yı 1882 yılında birincilikle bitirdi. Aynı yıl Posta ve Telgraf Nezareti Telgraf Kalemi (Fen Şubesi)'ne memur olarak atandı. 1884 yılında Nezaretin Avrupa’da uzman telgraf mühendisi ve fizikçi yetiştirme kararı üzerine birkaç arkadaşıyla birlikte Paris'e gönderildi ve burada Politeknik Yüksekokulu’nda elektrik mühendisliği öğrenimi gördü. "Zeki" lakabı, bu okulda eğitim görürken arkadaşları tarafından kendisine verildi, böylece Salih Zeki olarak anılmaya başladı[3]. Okulda kalıp doktora yapmak istediyse da bakanlık tarafından çağrılınca İstanbul'a geri döndü.

Çalışma Hayatı, Bilim Tarihi Çalışmaları ve İlk Evliliği

1887 yılında yurda dönen Salih Zeki Bey, eski dairesinde elektrik mühendisi ve müfettiş olarak çalıştı. Credit Lyonnais müdürü Mösyö Lemoine ile tanışması ve onun teşvikleri üzerine matematik ve astronomi tarihi ile ilgilenmeye başladı. Ortaçağ İslam dünyasındaki bilimsel çalışmaları yazmalara dayanarak aydınlatmak istiyordu. Önce kendisini İslam öncesi Yunan ve Hint çalışmaları konusunda yetiştirdi, sonra eski yazmaları inceledi; 1889 yılında ilk bilim tarihi makalesini yayımladı: "Hint Rakamları Üzerine Bir Rapor"[4]. Bu tarihten sonra ek görev olarak Mekteb-i Mülkiye’de (bugün Ankara Üniversitesi’ne bağlı Siyasal Bilgiler Fakültesi) fizik ve kimya dersleri verdi (1889-1900). Aynı zamanda yetiştiği okul olan Darüşşafaka’da gönüllü olarak Fransızca ve fen dersleri verdi.

1892'de Resimli Gazete'de bastırdığı dizi makalelerde daha önce çok iyi bilinmeyen yazarları ve eserleri ayrıntılı olarak tanıttığı monogrofiler hazırladı. Bu monografiler yoluyla ileride Asar-ı Bakiye adlı eserinin kaleme alınmasını sağlayacak tarihi bilgi birikimini oluşturmaya başladı.

Arkadaşı Ahmet Fahri ile Hikmet-i Tabiyye (Fizik) adlı ilk kitabını yazdı. Liseler için yazılan kitap, 1892'de basıldı. Aynı yıl ilk eşi piyanist Vecihe Hanım'dan ilk çocuğu Malik dünyaya geldi.

1895'te Beyoğlu Rasathane Müdürü olan Salih Zeki Bey, 1900 yılında Üsküdar Amerikan Lisesi son sınıf öğrencisi olan Halide Edip'e özel matematik dersi vermişti.

Halide Edip ile Evliliği ve II. Meşrutiyet Dönemi

Salih Zeki Bey, 1901'de ilk eşi Vecihe Hanım'dan boşandıktan sonra öğrencisi Halide Edip ile evlendi. Bu evlilikten sonra Halide Salih olarak anılan eşi Halide Hanım, ona Kamus-u Riyaziyat (Matematiksel Bilimler Sözlüğü) adlı eserini yazarken asistanlık ve çevirmenlik yaptı. Eser, matematik ve astronomi bilimlerinde kullanılan bütün terimleri açıklamak ve Doğulu ve Batılı bütün matematikçilerle astronomların hayat öykülerini ve eserlerini tanıtmak maksadını taşıyordu. 12 ciltlik eserin yalnız iki cildi basılabildi. 1903'te büyük oğulları Ayetullah (ö. 1985), 1904'te ikinci oğulları Hikmetullah Togo dünyaya geldi.

İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin görüşlerine yakın olan Salih Zeki Bey, II. Meşrutiyetin ilanından (1908) sonra Tanin Gazetesi'nde bilimsel makaleler yazmaya başladı ve Maarif Nezareti Meclis-i Maarif üyeliğinde bulundu. Auguste Comte hayranı olan Salih Zeki, onun öğretisini tanıtmak için Halide Hanım ile birlikte Auguste Comte Felsefe-i Müsbetesi adlı bir makale yayımladı. 1908- 1909 yıllarında yoğun bir çalışma dönemine girerek Darülfünun'da çok sayıda ders verirken değişik alanlarda ve seviyelerde pek çok ders kitabı yayımladı.

31 Mart Ayaklanması nedeniyle eşi Halide Hanım, gericilerin hedefi durumuna gelince çocuklarıyla beraber Mısır'a kaçmak zorunda kalmıştı. Ardından Salih Zeki Bey de Mısır'a gidip, çocuklarla geri döndü, Halide Hanım, birkaç ay İngiltere'de kaldı.

Mekteb-i Sultani Müdürlüğü, Münevver Hanım'la Evliliği, Fizik çalışmaları

1910'da Mekteb-i Sultanî (bugün Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne atandı. Tevfik Fikret'in, devrin Maârif Nâzırı Emrullah Efendi ile anlaşamayıp istifa etmesi üzerine bu göreve getirilmişti. Bu atama, basında uzun tartışmalara sebep oldu. Aynı yıl, Salih Zeki Bey'in ikinci bir evlilik yapmak istemesi üzerine Halide Hanım ile dokuz yıllık evliliği sona erdi. Salih Zeki Bey, Münevver Hanım (ö. 1973) ile evlendi ve bu evliliğinden Tarık ve Faruk adlı iki oğlu dünyaya geldi.

1910 -1912 yılları arasında Türkiye'de çağdaş fiziğin temel konularını ayrıntılı biçimde tanıtna çok sayıda ders kitabı yayımlayarak fizik alanında da öncü oldu.

Darülfünun Konferansları ve Darülfünun Rektörlüğü

1912’de Maarif Nezareti müsteşarlığına getirilen Salih Zeki Bey, Darülfünun Konferansları adlı yaptının birinci ve ikinci cildini yayımladı. Bu konferanslarda Türk matematikçilerine yabancı olan "Öklit dışı Geometriler" ile "Sanal Nicelikler Üzerine Kurulmuş Çeşitli Alanlar" konularını ayrıntılı biçimde tanıttı.[4] . Aynı yıl Fransız mataematikçi ve felsefeci Jules-Henri Poincare'in bilim felsefesi yaptılarını Türkçeye kazandırdı.

1913’te Darülfünün-ı Osmanî (bugün İstanbul Üniversitesi) rektörü oldu. 1917’de rektörlükten ayrıldıysa da üniversitedeki görevini Fen Şubesi (Fakültesi) Müderrisi (Profesör) olarak sürdürdü 1919'da Fen Şubesi'nin dekanı oldu. Rektörlük yaptığı dönemde üniversiteye Alman öğretim üyeleri getirtti ancak I. Dünya Savaşı nedeniyle bu öğretim üyeleri ülkelerine dönmek zorunda kaldılar.

Asar-ı Bakiye

1913 yılında yayımlamaya başladığı Asar-i Bakiye adlı yapıtında Ortaçağ İslam Dünyası’nda yapılan matematik ve astronomi çalışmalarını sergiledi. Eserin birinci cildinde Trigonometri tarihini, ikinci cildinde hesap ve cebir tarihini, üçüncü cildinde Astronomi Tarihini ve dördüncü cildinde de geometri tarihini konu edindi. Dört cilt olarak tasarlanan üçüncü ve dördüncü ciltleri yazma halinde kalmıştır.

Son yılları

1920'de ruhi bir bunalım geçiren Salih Zeki Beyi tedavi altındayken 2 Temmuz 1921 günü Şişli'deki Fransız Hastanesi’nde öldü. Fatih Camiinin bahçesine defnedildi.

Tarihsel Önemi

Salih Zeki, önde gelen son dönem Osmanlı matematik bilginlerindendi. İkdam, Darüşşafaka ve İktisadiyat gazeteleri ile Darülfünun dergisine sayısız katkıda bulundu. Dönemin ünlü bilginleriyle matematik ve fen bilimleri konusunda yazılı tartışmalara girdi ve bu konularda bir kısmı ders kitabı olmak üzere çok sayıda yapıt verdi.

Yapıtları

Kaynakça