Mezraa - Teleilat Höyüğü

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Arkeolojik Höyük
Adı: Mezraa - Teleilat
il: Şanlıurfa
İlçe: Birecik
Köy: Mezraa
Türü: Höyük
Tahribat:
Tescil durumu: Tescilli[1]
Tescil No ve derece: 388
Tescil tarihi: 14.08.1990
Araştırma yöntemi Kazı

Mezraa - Teleilat Höyüğü, Şanlıurfa il merkezinin kuzeybatısında, Birecik ilçesinin 5 km güneyinde, Mezraa Köyü'nün hemen batısında ve kısmen altına yayılmış olan bir höyüktür. Yayıldığı alan 7 hektar olan höyük 450 x 160 metre boyutlarında olup 4 metre yüksekliktedir.[2]

Kazılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Fırat üzerinde yapımı planlanan Birecik ve Kargamış Barajlarının su toplama alanları altında kalacak arkeolojik değerlerin saptanması amacıyla Guillermo Algaze başkanlığında, R. Breuninger ve J. Knudstad'ın katılımıyla gerçekleştirilen yüzey araştırmaları sırasında, 1989 yılında[3] saptanmıştır. Ardından ODTÜ bünyesindeki TAÇDAM (Tarihsel Çevre Değerlerini Araştırma Merkezi) koordinatörlüğünde 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı'nca yüzey araştırmaları yapılmıştır. Hemen ardından belirtilen Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığındaki kazılar 1999 yılında başlatılmıştır.[2] Karkamış Baraj Gölü kenarına yapılan set sayesinde höyük su altında kalmaktan kurtulmuştur. Bu durum, Mezraa - Teleilat Projesi olarak höyüğün bir açık hava müzesi olarak düzenlenmesine olanak sağlamaktadır.[4] Kazı çalışmalarına parasal destek ODTÜ TAÇDAM ve İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu'nca sağlanmıştır.[5][6]

Tabakalanma[değiştir | kaynağı değiştir]

Mezraa - Teleilat Höyüğü, alt evreleri olan dört kültür evresi göstermektedir. Bu kültür evreleri yeniden eskiye olarak şu şekilde sıralanmaktadır.[7]

I. kültür evresi – Demir Çağı[değiştir | kaynağı değiştir]

Demir Çağı'na tarihlenen I. kültür evresinde, 1A, 1B ve 1C olarak tanımlanan üç yapı evresi olduğu belirtilmektedir. En üst yapı katı olan 1A yapı katı, bir Pers yapı kompleksiyle temsil edilmektedir ama oldukça tahrip olmuş durumdadır. Bu dönem mimarisinin Asur mimarisinden bir hayli farklı olmasına karşın anıtsal yapılar içerdiği belirtilmektedir.[2] 1B yapı katında, 40 x 32 metre ölçüsünde tek bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Plan olarak merkezi bir avlu çevresinde iki dizi halinde küçük mekanlardan oluşan bu yapı, Kuzey Suriye Yeni Asur Dönemi saray yapılarına benzemektedir. Diğer buluntularla birlikte bu dönemde höyüğün, bölgedeki tarımsal üretim üzerinde denetim kuran ve ürünlerin Fırat üzerinden güneye sevkiyatını sağlayan bir yönetsel bir merkez olduğu sonucuna götürmektedir. Bu durum mimari kalıntıların yanı sıra ele geçen çok sayıdaki erzak küpünden ve ağırşaklardan[8] da anlaşılmaktadır.[2][9]

Bu yapı katında Yeni Asur sarayı dışında başkaca yerleşim alanı bulunmadığı, fakat asıl önemlisi Türkiye'de tam olarak gün ışığına çıkarılmış tek Asur sarayı olduğu düşünülmüştür.[10] Ancak 2003 yılı kazılarında bu yapı katında Demir Çağı'na ait bazı duvarlar saptanmış olup, başka yapıların olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan Yeni Asur sarayı olarak değerlendirilen bu yapı kompleksinde aynı yılın kazılarında bulunan çivi yazılı tabletlerin incelenmesinde, Yeni Babil Dönemi'ne ait olduğu anlaşılmıştır.[11] Söz konusu tabletler MÖ 454 – 404 yıllarına tarihlenmektedir.[12]

Demir Çağı kültür evresindeki önemli buluntular arasında, Astarte levhaları[not 1] ve "Pers atlı figürleri" önemli bir yer tutmaktadır. Kazılarda 38 adet Astarte levhası ve 61 tane atlı figürü ve parçası bulunmuştur.[13] Bunların çoğunluğu değişik büyüklükte at ve süvaridir. At heykelciklerinde tek tip betimleme görülmektedir, ileri uzanan ön bacaklar, çok kısa arka bacaklar ve kısa kuyruk. Geniş bir kıvrım yapan baş ve boyun çok daha özenli işlenmiştir. Süvarilerde de baş ve yüz özenle işlenmiştir. Tümü sakallı ve serpuşlu olarak gösterilmiştir. Fakat hemen hepsinde sakal ve serpuş biçimleri farklıdır.[2]

Demir Çağı kültür evresinin MÖ 6. yüzyıldan 4. yüzyıl sonlarına yayılan bir dönem olduğu önerilmektedir. Bu tarihlendirme, bir yandan Astarte levhaları ve Pers atlıları buluntularına, diğer yandan çivi yazısı tabletlere ve az sayıda ele geçen parlak siyah astarlı Grek seramiklerine dayandırılmaktadır.[12]

II. kültür evresi – Çanak Çömlekli Neolitik Çağ[değiştir | kaynağı değiştir]

Geç Neolitik Çağ'a tarihlenen 2A kültür katı her ne kadar üstteki Asur mimarisi tarafından tahrip edilmişse de, koridor benzeri alanlarla çevrili geniş mekanlar olarak ortaya çıkmıştır. Ele geçen çanak çömleğe göre bu kültür katı, Hassuna Kültürü'nden Halaf Kültürü'ne geçiş süreci olarak görülmektedir. Orta Neolitik Çağ'a tarihlenen 2B kültür katı ise en az üç yapı katıyla Proto-Hassuna Dönemi'nden gelişkin Hassuna evresine kadarki süreci yansıtmaktadır. Bu yapı katlarında ele geçen Hassuna çanak çömleği bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.[14] Mimari, yan yana dizilmiş dikdörtgen biçimli hücre türü mekanlardan oluşmaktadır. Bu diziler arasında açık ya da kapalı avlular yer almaktadır. İşlikler ve ocaklar bu avlulardadır ve özellikle ocaklar sıklıkla yenilenmiştir. Bu durum, yerleşme sakinlerinin esas yaşam alanlarının bu avlular olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Erken Neolitik Çağ'a tarihlenen 2C kültür katı özellikle önemlidir. Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'dan Çanak Çömlekli Neolitik Çağ'a Geçiş ve çanak çömleğin yaygınlaşmaya başlaması olarak değerlendirilmektedir. Yakındoğu'da çok az örneği görülen bu devir Mezraa – Teleilat Höyüğü'nde son derece iyi korunmuş durumdadır. Mimari olarak kabaca 10 x 5 metre boyutlarındaki bağımsız birimlerden oluşmaktadır. Bu yapıların batı yanında ince uzun üç mekan ile bunların doğusunda ocak da bulunan iki mekan yer almaktadır. Bu kültür katı çok az sayıda, son derece kaba ve ilkel çanak çömlek vermesine karşın çok iyi planlanmış ve düzenli bir yerleşim görünümü vermektedir.[15]

Ancak bu düzenlilikte dikkat çekici değişimler olmuştur. A, B ve C evrelerinde yapı plan tipleri ve yerleşme dokusu köklü değişimler göstermektedir. Öyle ki, bir önceki evrenin açık alanları konuta, konut alanları ise açık alana dönüşmüştür. Dahası, mekan kullanımına bağlı olarak yaşam biçiminin de değişime uğradığı belirtilmektedir. Örneğin 2C evresinde konutlar düzgün sıralar halinde, aralarında geniş açıklıklar bırakacak şekilde inşa edilmiştir ve sokaklar yoktur. Fakat 2B evresinde konutlar, sokaklarla ayrılan ada-parseller içine yerleşmiş durumdadır. Ortalarında dışa kapalı bir açık alan bırakacak şekilde bitişik yapılmışlardır. Ocak ve işlikler bu açık alanda, muhtemelen ortak kullanım alanında yer almaktadır.[16]

III. kültür evresi – Geçiş Dönemi[değiştir | kaynağı değiştir]

Çanak Çömlekli – Çanak Çömleksiz Neolitik Geçiş Dönemi olarak tanımlanan bu yapı evresi, bugüne kadar Yakındoğu'da hiçbir yerleşmede görülmeyen bir dönemi temsil etmektedir. Ahşap direk yuvaları, bu yapı katlarında esas olarak ahşap malzeme kullanılmış yapılar bulunduğunu göstermektedir.[17] Bu kültür evresinde dört yapı katı saptanmıştır. En alttaki iki yapı katında hiç çanak çömlek bulgusuna rastlanmamaktadır. Üstteki iki yapı katında ise ender olarak görülmektedir.[18] ç-Çanak çömlek buluntularına göre bu kültür evresi III A ve III B olarak tanımlanan iki farklı evre içinde değerlendirilmektedir. III B evresinde hiç çanak çömlek buluntusu yoktur. III A evresinde yerleşmede ele geçen çok az sayıdaki çanak çömleğin dışarıdan getirildiği düşünülmektedir. Neredeyse tümü çok kaliteli, özenle şekillendirilmiş ve açkılanmış bu malların Doğu Akdeniz kıyılarının "koyu yüzlü açkılı" mal grubu ile tamamıyla benzeştiği görülmektedir. Bu durum, çanak çömleğin ilk olarak Fırat'ın batısında bir bölgede, örneğin Batı Suriye ve Antakya bölgesinde yapılmaya başlandığı ve doğu'ya tanıtıldığı şeklinde yorumlanmaktadır.[16]

IV. kültür evresi – Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ[değiştir | kaynağı değiştir]

Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ kültür evresinin en dikkate değer bulgusu, yerleşmeyi batı yönünde sınırlayan, kuzeydoğu – güneybatı yönünde uzanan bir çevre duvarıdır. En az üç yapım evresi olan bu duvarın, uzun süre kullanılmış, oldukça görkemli ve kompleks bir sisteme ait olduğu düşünülmektedir.[19] En iyi örneği Jericho'dan bilinen "kutsal çevre duvarı" türünün Yakondoğu'daki üçüncü örneğini oluşturmaktadır.[4]

Değerlendirme[değiştir | kaynağı değiştir]

Höyükteki en eski yerleşmenin Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ'da, MÖ 9.200 yıllarında başladığı öne sürülmektedir. Bu yerleşme kesintisiz bir biçimde Erken Kalkolitik Çağ - Halaf Dönemi başlarına değil sürmüştür. MÖ 6.200 sonrasında terk edilen höyük, beşbin yıl süreyle iskan görmemiştir. Yeniden iskan edilmesi MÖ 1. binyıl başlarına denk gelmektedir. Bu iskan, Yeni Babil İmparatorluğu Döneminde yerel bir otorite için inşa edilmiş olan bir saray – tapınak kompleksidir. Bu yapı kompleksi Türkiye'de tam plan olarak ortaya çıkartılan bu döneme ait tek örnektir. Bunun üstünde Ahameniş İmparatorluğu Dönemi'ne ait yine büyük bir yapı kompleksi bulunmaktadır.[4]

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Notlar[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Arkeoloji literatüründe Astarte levhaları, kalıpta şekillendirilen pişmiş toprak küçük boyutta kadın heykelciklerine verilen genel bir addır. Çıplak ya da giyinik olarak cepheden betimlenmiştir. Mezopotamya, Suriye ve Anadolu'daki kazılarda ele geçen bu heykelciklerin en eski örnekleri Akad Dönemi'ne dayanır. Geç Tunç Çağı'ndan Geç Demir Çağı'na kadar giderek yaygınlaşmıştır. (Yalçın Kamış, Sh.: 1)

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ TAY – Yerleşme Ayrıntıları
  2. ^ a b c d e TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
  3. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 4
  4. ^ a b c d e f g "Mehmet Özdoğan, Mezraa – Teleilat Höyüğü'nün Önemi (2005)". 17 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Mart 2012. 
  5. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı (2002) Cilt 1, Sh.: 159
  6. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı (2003) Cilt 2, Sh.: 235
  7. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2002) Cilt 1, Sh.: 160
  8. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı Sh.: 160-161
  9. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 11
  10. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 167
  11. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 239
  12. ^ a b Yalçın Kamış, Sh.: 12
  13. ^ Yalçın Kamış, Sh.: 2
  14. ^ Halil Tekin, Yeni Buluntularõn Işõğõ Altõnda Anadolu.da Hassuna ve Samarra Seramiğinin Yayõlõmõ Üzerine Bir Gözlem Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 1/2005 Sh.: 190
  15. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 166
  16. ^ a b 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 240
  17. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 164
  18. ^ 24. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 197
  19. ^ 25. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 232

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  • Yalçın Kamış, Geç Demir Çağı Mezraa – Teleilat Pişmiş Toprak Astarte Levhaları ve Pers Atlı Figürleri: Arkeolojik ve Kültürel Bir Değerlendirme / Yüksek lisan tezi (2005) - Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji Anabilim Dalı