Kili

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Kilye sayfasından yönlendirildi)
Kili
Кілія
15.yüzyılda Kili Şehri
Kili arması
Arma
Ukrayna üzerinde Kili
Kili
Kili
ÜlkeUkrayna Ukrayna
OblastOdessa Oblastı
Rayon (yönetim)Kiliya
İdare
 • Belediye BaşkanıValentin Ivanovich Bobrovskyi
Yüzölçümü
 • Toplam19.5 km²
Nüfus
 (2011)
 • Toplam20,829
 • Yoğunluk1.068/km²
Zaman dilimiUTCUTC+2 (EET)

Kili (UkraynacaКілія, TürkçeKili, RumenceChilia , RusçaКилия), Ukrayna' nın güneybatısında, Odessa Oblastı' nda bulunan Kiliya Rayonunun merkez şehridir. Tuna Nehri deltasında, tarihi Besarabya topraklarında yer almaktadır.

Tarih[değiştir | kaynağı değiştir]

Kuruluşu ve gelişimi[değiştir | kaynağı değiştir]

Kuruluşu XII. yüzyıla dayanan Kili Doğu Roma İmparatorluğu döneminde bir ticaret merkezi olarak gelişti ve bir süre sonra Cenevizliler'in egemenliğine girdi. Baltık Denizi'nden Doğu Roma topraklarına uzanan Boğdan yolunun buradan geçmesi sayesinde kentin ticarî önemi giderek arttı.

Aydınoğlu Umur Bey 1339-1341 yıllarında Kili’ye kadar gelerek bir Ulah ordusunu mağlûp etti. 1371 yılından beri Osmanlı Devleti'nin vasalı konumunda bulunan Dobruca Voyvodası İvanko 1387 yılında Cenevizlilere burada ticarethane, kilise ve konsolosluk açma hakkı tanıdı. Yıldırım Bayezid'in Ankara yenilgisinin ardından kent önce Eflak Voyvodası I. Mircea'nın, kısa bir süre sonra ise Boğdan Prensliği'nin eline geçti. 1419 yılında Osmanlı birliğini yeniden sağlayan I. Mehmed bölgeyi yönelik seferinde Dobruca'yı ilhak ederken, Boğdan topraklarına da girerek Kili ve Akkerman kalelerini kuşatan Osmanlı ordusu ise başarılı olamadı.

1448'de Eflak Voyvodalığı tarafından işgal edilen Kili, 24 Ocak 1465'te Boğdan Voyvodası Büyük Ştefan tarafından ele geçirildi. Büyük Ştefan 1479'da Tuna’nın sağ kıyısında (güney) bulunan eski kalenin yerine nehrin sol kıyısında yeni bir kale yaptırdı.

Osmanlı yönetimi[değiştir | kaynağı değiştir]

Osmanlı Padişahı II. Bayezid 1484 yılındaki Boğdan Seferi'nin ilk hedefi olan Kili Kalesi'ni 6-15 Temmuz 1484 tarihleri arasındaki kuşatma sonucunda Osmanlı topraklarına kattı. Akkerman Kalesi'nin de fethiyle Batı Karadeniz ve Aşağı Tuna havzası tamamen Türk idaresine geçti. Fetihten sonra Osmanlı idarî sistemine göre Kili sancak beyliği haline getirildi. Kili’ye kadı, dizdar, kapudan, iskele ve gümrük emini, muhtesip ve diğer devlet görevlileri tayin edildi. Kili Kalesi ve liman kesimindeki varoşa kapıkulları ve azebler yerleştirildi.[1]

Osmanlı döneminde birkaç defa tamir edilen Kili Kalesi, 1657'de burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin anlatımına göre yarım ay şeklinde üç kaleden oluşuyordu. Yeşillikler içinde düz bir arazi üzerine inşa edilmiş olan kalenin kıble duvarı Tuna nehrine dayanmaktaydı. Kara tarafı 2.000, nehir tarafı 1.000 olmak üzere kalenin çevresi 3.000 adımdı. Kara tarafı üç, nehir tarafı ise iki kat duvarla çevrilmişti. Kalenin 170 kulesinden en önemli olanları Tuna kenarındaki Gedik Ahmed Paşa, dizdar, zindan, yassı ve fener kuleleriydi. Tuna kenarına Melek Ahmed Paşa tarafından inşa edilen kuleye 20 adet top ve cephane yerleştirildi. Kulenin üzeri sivri külâh şeklinde tahta kubbelerle örtülüydü. Dış kalenin kara tarafında oldukça geniş bir hendek bulunmaktaydı ve dört kapısından biri batıdaki varoşa, diğer üçü Tuna nehrine açılıyordu. Kapıların iç kısmında üzerleri tahta örtülerle kapatılmış hendekler mevcuttu. Görenlerin sokak zannettikleri, insanların ve hayvanların üzerinde kolayca dolaştığı bu hendek sokakların sayısı 150 kadardı. Dış kalenin en işlek kapıları kara tarafındaki varoş kapısıyla nehir kenarındaki lonca kapısı idi. Nehir kenarındaki diğer iki kapıya küçük su kapıları deniliyordu. Dış kalenin doğu tarafında ve Tuna kenarı köşesinde bir iç kale bulunuyordu. İç kale kare şeklinde olup çevresi 500 adımdı. Dış kaleye açılan küçük bir kapısı olan iç kalenin etrafında iki kat derin hendekler vardı. Kili Kalesi’nin varoşu dış kalenin batısındaki düz vadide yer almaktaydı. Beşgen şeklinde ve oldukça büyük olan varoşun etrafında kale duvarları yoktu. İç kalede kethüdâ, dizdar ve imam evleriyle buğday ambarı, cephanelik ve askerî barınak bulunuyordu.[2]

Türk yönetimi altında Kili’de yaşayan halka bazı kolaylıklar sağladı ve halkın emniyetini ve ekonomik hayatını daha iyiye götürebilmek için eski kanunlardan da yararlanarak yeni kanunlar çıkarıldı. II. Bayezid döneminde Kili Kalesi Bâc ve Gümrük Kanunnâmesi ile Kili’ye girip çıkan mallardan alınacak vergiler tanzim edildi. Kili’nin en büyük gelir kaynaklarından biri olan balık avcılığını bir düzene sokmak için Yasaknâme-i Balıklağu-yı Kili adıyla bir kanun konuldu. Balıkçılıkla ilgili eski âdetler ve hükümler aynen kabul edildi. Eskiden Boğdan voyvodalarının balıkçılıktan alageldikleri 80.000 altınlık geliri bundan sonra Osmanlı Devleti almaya başladı. Kili civarında bilhassa dalyanlarda avlanılan balıklar, Avrupa’dan Polonya ve Rusya’ya şarap getiren gemicilere satılıyordu. Bu yolla devlet önemli gelir elde ediyordu. 1505 tarihli bir belgeden anlaşıldığına göre 11 Şubat - 6 Ağustos 1502 tarihleri arasındaki beş ay yirmi günlük dönemde balıkçılıktan 64.962,5 akçe öşür vergisi alınmıştı[3].

Kili’de transit ticaretinden elde edilen gelir de önemliydi. Başta şarap olmak üzere Kili İskelesi’nden geçen mallardan da vergi alınıyordu. Şarap geçiş ticaretinin tekeli, XVI. yüzyıl ortalarında Nakşalı zengin bir Yahudi olan Joseph Nasi’ye verildi. Osmanlı yönetimi, Kili İskelesi’nden geçen gemilerden yılda 300.000 akçe transit vergisi alıyordu. Kili İskelesi’nden transit geçen veya Kili pazarlarında satılan malların çeşidi 65-120 arasında değişiyordu. Bunların içinde hububat ve hayvan ürünleri başta geliyordu. Kili’deki esnafın ve askerî sınıfların durumunu düzenlemek üzere Kānûn-ı Dekâkîn der Dâhil-i Kili adıyla bir kanun daha çıkarıldı.[4]

Osmanlı idaresinin bu düzenlemeleri sayesinde Kili, kısa zamanda gelişerek hem Balkan hem Tuna-Karadeniz ticaretinin önemli bir merkezi, diğer Tuna iskeleleri için bir kavşak noktası, İstanbul’a gönderilecek malların ise toplanma yeri oldu. Her çeşit esnafın bulunduğu Kili çarşısında hububat, peynir, bal, sığır, domuz, koyun, pamuk ve kaneviçe başta olmak üzere çeşitli malların alışverişi yapılıyordu. Evliya Çelebi’nin anlatımına göre, esnafın çoğu Eflak-Boğdanlı idi. Bir miktar da Rus tüccarı bulunuyordu. Kili çarşısında esir ve köleler diğer yerlere nazaran daha ucuzdu. Bağ ve bahçeleri bol olan Kili’nin pastırması meşhurdu.

XVI. yüzyıl sonuna ait bir tahrir defterine gçre, Kili’de 21 mahallede 1.165 hâne (yaklaşık 6.000 kişi) bulunuyordu. Kili kazasında ise 1579'da sadece 150 hâneden (yaklaşık 600 ilâ 900 kişi) bahsedilmektedir. 1780 tarihli Bucak defterine göre ise Kili kazasında 18 Tatar köyü belirlenmiştir. Evliya Çelebi dış kalede toplam 700 hâne bulunduğunu, buradaki evlerin avlusuz, tek veya iki katlı ve oldukça kasvetli olduğunu yazar. Ayrıca burada Bayezid Camii ile birlikte yedi mescid ve bir de mahkeme vardı. Varoşta 11 mahallede 2.000 hâne (10.000 kişi) yaşıyordu. Buradaki evler, etrafı tahta çitlerle çevrilmiş avlulu ve bahçeli tek veya iki katlıydı. 17 cami, pek çok okul, 500 dükkân ve bir de kubbeli çifte hamam yer alıyordu. Kalede görev yapan askerlerin toplam sayısı 700 kadardı. Evliya Çelebi’nin ziyaretinden 13 yıl sonraki (1670) bütçe defterine göre Kili Kalesi’nde atlı, azeb, topçu, gemici olmak üzere toplam 248 hisar erine maaş ödenmişti.[5]

Kili sancağı, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Kazak tehdidine maruz kaldı ve kaza haline getirilerek Rumeli Beylerbeyliğine bağlı Akkerman sancağına bağlandı. XVII. yüzyıl başlarından itibaren Kili Kalesi ve şehri Silistre Beylerbeyliğine dahil edildi.

Rus işgalleri[değiştir | kaynağı değiştir]

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan itibaren Kili iki İmparatorluğun mücadele alanlarından biri haline geldi. Osmanlı İmparatorluğu Rusya'yla savaşlarında bölgedeki diğer iskeleler gibi Kili'yi de askerî nakliyat amaçlı kullandı. Kili 1770 yılında Kartal bozgununun ardından Tuna’nın sol sahilindeki diğer kalelerle birlikte Rus işgaline girdiyse de Küçük Kaynarca Antlaşması'yla (1774) Osmanlı İmparatorluğu'na iade edildi. 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında 1790 yılında General Potemkin tarafından kuşatılarak ele geçirildiyse de, Yaş Antlaşması'yla (1792) tekrar Osmanlılar’a geri verildi. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ilk yılında üçüncü kez Rus işgaline uğradı ve Bükreş Antlaşması'yla (1812) Rusya'ya bırakıldı. Bununla birlikte, Kırım Savaşı'nda (1853-56) mağlup olan Rusya Paris Antlaşması'yla (1856) Kili'yi Osmanlı idaresindeki Boğdan Prensliği'ne terketti.

Rus, Romen, Sovyet ve Ukrayna idareleri[değiştir | kaynağı değiştir]

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Berlin Antlaşması'yla (13 Temmuz 1878) Romanya bağımsızlığını kazandıysa da Paris Antlaşması'yla Rusya’dan aldığı Besarabya topraklarıyla birlikte Kili'yi de tekrar Rusya’ya verdi. I. Dünya Savaşı sonunda bütün Besarabya'yla birlikte tekrar Romanya’ya verildiyse de, İkinci Dünya Savaşı'nda 1940 yılında Stalin idaresindeki Sovyetler Birliği tarafından tekrar işgal edildi. Kili Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ukrayna'nın önemli liman kentlerinden biri oldu.

Ekonomi[değiştir | kaynağı değiştir]

Kili, Tuna Nehri limanı Karadeniz güzergahında önemli bir geçiş noktasıdır. Şehirde tersane, şaraphane, süt ve et tesisi ile diğer bazı büyük işletmeler bulunmaktadır. Ayrıca Kili, Ukrayna' nın pirinç üretimi olarak en büyük merkezlerindendir.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ "İslam Ansiklopedisi, "Kili" maddesi, Türk Diyanet Vakfı, Ankara (2002), c.26, s.1". 12 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2024. 
  2. ^ "Seyahatnâme", Evliya Çelebi, c.5, s.224-227
  3. ^ Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Bâb-ı Âsafî Dîvân-ı Hümâyun, dosya:1, vesika:9
  4. ^ "Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri", Ahmet Akgündüz, İstanbul (1990-1994), c.II, s.433-442
  5. ^ "İslam Ansiklopedisi, "Kili" maddesi, Türk Diyanet Vakfı, Ankara (2002), c.26, s.2". 12 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Şubat 2024.