Bu maddenin doğruluğu sorgulanmalı. Madde içeriğinin bir kısmının veya tamamının asparagas olabileceğine inanılmaktadır. Lütfen madde veya bölümde kullanılan güvenilir kaynakları dikkatlice doğrulayın ve güvenilir kaynaklar ekleyin. İçerik güvenilir bir şekilde kaynaklanamıyorsa, maddeyi hızlı silmeyi ve/veya söz konusu bölümü kaldırmayı düşünebilirsiniz. Bu şablonun koyulmasına itiraz ediyorsanız lütfen bunu maddenin tartışma sayfasında belirtiniz.
Bu madde, Vikipedi biçem el kitabına uygun değildir. Maddeyi, Vikipedi standartlarına uygun biçimde düzenleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Gerekli düzenleme yapılmadan bu şablon kaldırılmamalıdır.(Mart 2021)
Rastalar tek tanrılıdır ve Jah dedikleri tek bir Tanrı'ya taparlar. "Jah" terimi, Eski Ahit'in İngilizce çevirilerinde Tanrı'nın adı olan "Yehova" nın kısaltılmış bir versiyonudur. Rastafari, bu tanrısallığın içkinliğine kuvvetle bağlıdır; Jah'ı bir tanrı olarak görmenin yanı sıra, Rastas, Jah'ın her bireyin doğasında var olduğuna inanır. Bu inanç, Rastas tarafından sık sık alıntılanan aforizmada yansıtılır, "Tanrı insandır ve insan Tanrı'dır" ve Rastalar, ona sadece "inanmaktan" ziyade Jah'ı "bilmek" ten bahseder. İnsanlık ile tanrısallık arasındaki mesafeyi daraltmaya çalışırken, Rastafari mistisizmi kucaklar.
İsa, Rastafari'de önemli bir figürdür. Ancak uygulayıcılar, İsa'nın geleneksel Hristiyan görüşünü, özellikle de onun beyaz bir Avrupalı olarak tasvirini, bunun gerçeğin bir sapkınlığı olduğuna inanarak reddederler. İsa'nın siyah bir Afrikalı olduğuna ve beyaz İsa'nın sahte bir tanrı olduğuna inanıyorlar. Pek çok Rastas Hristiyanlığı beyaz adamın yaratımı olarak görür; zalimlerin (beyaz Avrupalılar) ve ezilenlerin (siyah Afrikalılar) aynı Tanrıyı paylaşamayacağı görüşünden şüpheyle ele alırlar. Birçok Rastas, çoğu beyaz Hristiyan tarafından tapılan Tanrı'nın aslında Şeytan olduğu görüşündedir ve Rastas arasında yinelenen bir iddia, Papa'nın Şeytan veya Deccal olduğu yönündedir. Bu nedenle Rastas, Hristiyan vaizleri çoğu kez aldatıcı olarak görür ve Hristiyanlığı Afrika diasporasına yönelik baskıyı ilerletmekten suçlu olarak görür, sık sık "zihinsel köleleştirme" gerçekleştirmiş olarak söz eder.