Halidazade Yusuf Ziya Efendi
Yusuf Ziya el-Halidi | |
---|---|
Kudüs belediye başkanı | |
Görev süresi 1870-1876 | |
Görev süresi 1878-1879 | |
Görev süresi 1899-1906 | |
Meclis-i Mebûsan 1. ve 2. Dönem Mebusu | |
Görev süresi 19 Mart 1877 - 14 Şubat 1878 | |
Seçim bölgesi | 1877 (1) – Kudüs 1877 (2) – Kudüs |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1842 |
Ölüm | 1906 |
Yusuf Ziya el-Halidi Arapça: يوسف ضياء الخالدي ya da Halidazade Yusuf Ziya Efendi (1842-1906), Arap asıllı Osmanlı ilim ve devlet adamı.
Hayatı
[değiştir | kaynağı değiştir]Kudüs'te doğmuştur. Şehrin ileri gelen ailelerinden, XVIII ve XIX. yüzyıllarda şer'î mahkemelerde başkatiplik ve naiplik gibi vazifeler üstlenen, kökeni Halid bin Velid'e dayandığı söylenen Halidi ailesine mensuptur. Babası Maraş ve Erzurum'da kadılık yapan Muhammed Ali el-Halidi, anne tarafından dedesi Anadolu kazaskeri Musa el-Halidi'dir. Annesi Anaïs adlı Rum kökenli bir hanımdır. Muhtemelen annesinin etkisiyle kardeşlerinden farklı bir eğitim aldı. Kudüs'te Piskopos Gobat yönetimindeki Anglikan mektebinden sonra öğrenimine devam etmek için Mısır'a gitmek istediyse de bu mümkün olmadı. On yedi yaşında Avrupa'ya gitme isteği de babası tarafından reddedilince evden kaçtı ve Piskopos Gobat'ın yardımıyla Malta'daki Protestan Koleji'ne yazıldı. Burada iki yıl öğrenim gördü; ardından ağabeyi Muhammed Yasin'in girişimiyle İstanbul'daki Mekteb-i Tıbbiye'ye girdiyse de öğrenimine bir yıl devam edip 1863'te Robert Kolej'e geçti. Bir buçuk yıl sonra babasının vefatı üzerine Kudüs'e döndü.[1]
Kudüs'ün belediye başkanı oldu ve altı yıl bu görevi yürüttü. Vali Mehmed Raşid Paşa'nın Osmanlı Hariciye Nazırlığına getirilmesi üzerine 1874 yılı başında Bâb-ı Âli Tercüme Odası'nda görev almak için İstanbul'a gitti. Altı ay sonra Karadeniz'de bir Rus liman şehri olan Poti'ye şehbender tayin edildiyse de Hariciye nazırının değiştirilmesiyle o da görevinden alındı. Önce Odesa, Kiev, Moskova ve Sankt-Peterburg gibi Rus şehirlerini dolaştı, ardından Ocak 1875'te Mehmed Raşid Paşa'nın sefirlik yaptığı Viyana’ya geçti. Burada Doğu Dilleri Okulu’nda Arapça ve Türkçe hocalığı görevine başladı. Ağustos 1875’te bazı ailevî işleri için Kudüs’e gitti; ancak işlerinin uzaması üzerine Viyana’ya dönemedi. Yeniden Kudüs belediye başkanlığına seçildi.[1]
Yeni kurulan Meclis-i Mebûsan için Kudüs İdare Meclisi, 1877 başında onu seçince İstanbul’a gitti. İlk meclisin her iki devre çalışmalarına aktif biçimde katıldı, muhalif mebusların ileri gelenleri arasında yer aldı ve hükümetin siyasetine karşı en fazla konuşan isimlerin başında geldi. Onun meclis oturumlarındaki eleştirileri ve muhalif tutumuyla sarayın tepkisini çektiği anlaşılmaktadır. Nitekim meclisin feshinden sonra İstanbul’dan uzaklaştırılan on mebus arasında o da vardı. Yusuf Ziya İstanbul’dan memleketine döndü ve tekrar Kudüs belediye başkanlığı görevini üstlendi; bunu 1879 sonbaharında mutasarrıf Rauf Paşa tarafından görevden alınmasına kadar sürdürdü. Ardından Avusturya’ya gitti, 1880’de Viyana Üniversitesi’nde Arap dili ve edebiyatı hocalığı vazifesine getirildi. 1881’de memleketine döndükten sonra Yafa (1880), Gazze (1882), Cenîn ve Mutki (1890) dışında Cebelihavran (Cebelidürûz, 1894) kaymakamlığı gibi idarî görevler yaptı.[1] 1899'dan öldüğü 1906 yılına kadar Yeniden Kudüs belediye başkanlığı yaptı.[2] Yusuf Ziya’nın Kudüs’te ya da Bitlis’te öldüğü bildiriliyorsa da ailenin kayıtlarından hareketle İstanbul’da öldüğü anlaşılmaktadır.[1]
Theodor Herzl ile mektuplaşmaları
[değiştir | kaynağı değiştir]el-Halidi, siyonist düşünceye ve onun içinden çıktığı Avrupa'daki antisemitik ortama çok aşinaydı. Ayrıca Siyonizmin, Osmanlı İmparatorluğu'nun her yerindeki Yahudileri maruz bırakabileceği tehlikeyi de algıladı.[3] 1899'da, Siyonizm'in Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler arasındaki dostane ilişkileri tehlikeye atacağı yönündeki endişelerini dile getirmek için "kutsal bir vicdan görevi" gereği olarak, Fransa'nın baş hahamı Zadok Kahn'a, onun makamı aracılığıyla Siyonistlere üstün gelmek, Filistin'i barış içinde bırakmak için mektup yazdı. Böylece şunları yazdı:
"Yahudilerin Filistin'deki haklarını kim inkar edebilir? Tanrım, tarihsel olarak orası senin ülken!",[a]
Halidi, Filistin zaten yerleşik olduğu için Siyonistlerin siyasi hedeflerini gerçekleştirmek için başka bir yer bulmaları gerektiğini önerdi. " ...Tanrı adına" diye yazdı, "Filistin rahat bırakılsın." Rashid Khalidi, Alexander Scholch ve Dominique Perrin'e göre Halidi, jeopolitik bağlam göz önüne alındığında, Yahudilerin tarihi haklarına bakılmaksızın, Siyonizm'in Hristiyanları ve Müslümanları birleştiren bir Arap milliyetçiliği uyanışını harekete geçirebileceğini öngörmekte ileri görüşlüydü.[5][b]
Kahn mektubu siyasi Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'e gösterdi. 19 Mart 1899'da Herzl, el-Khalidi'ye, hem Osmanlı İmparatorluğu'nun hem de Filistin'in Yahudi olmayan nüfusunun Yahudi göçünden yararlanacağını savunarak Fransızca yanıt verdi[c] Herzl retorik olarak yanıtladı: "Onları göndermeyi kim düşünür ki?". Rashid Khalidi, bunun, Herzl'in günlüğüne Arap nüfusunu Yahudilere yer açmak için uzaklaştırma fikrini açıklamasından 4 yıl sonra kaleme aldığını belirtiyor:
Bize tahsis edilen araziler üzerindeki özel mülkiyeti nazikçe kamulaştırmalıyız. Sınır ötesindeki beş parasız nüfusa kendi ülkemizde istihdamı engelleyip transit ülkelerde istihdam sağlayarak moral vermeye çalışacağız. Mülk sahipleri yanımıza gelecekler. Hem kamulaştırma süreci hem de yoksulların uzaklaştırılması gizli ve ihtiyatlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.[3]
"O (Osmanlı Padişahı) kabul etmezse, arayacağız ve inan bana, ihtiyacımız olanı başka bir yerde bulacağız" gibi belirsiz bir sonuca vardı.[d]
Notlar
[değiştir | kaynağı değiştir]- ^ Fransızca: 'Qui peut contester les droits des Juifs sur la Palestine ? Mon Dieu, historiquement, c’est bien votre pays ! Et quel spectacle merveilleux ça serait si les Juifs, si doués, étaient de nouveau reconstitués en une nation indépendante respectée, heureuse, pouvant rendre à la pauvre humanité des services dans le domaine moral comme autrefois! Malheureusement, les destinées des nations ne sont point gouvernées seulement par ces conceptions abstraites, si pures, si nobles qu’elles puissent être. 11 faut compter avec la réalité, avec les faits acquis, avec la force, oui, avec la force brutale des circonstances. Or la réalité est que la Palestine fait maintenant partie intégrale de l’Empire Ottoman et, ce qui est plus grave, elle est habitée par d’autres que des Israélites. Cette réalité, ces faits acquis, cette force brutale des circonstances ne laissent au sionisme, géographiquement aucun espoir de réalisation, et ce qui est surtout important, menacent d’un vrai danger la situation des Juifs en Turquie...Certes, les Turcs et les Arabes sont généralement bien disposés envers vos coreligionnaires. Cependant, il y a parmi eux aussi des fanatiques, eux aussi, comme toutes les autres nations même les plus civilisées, ne sont pas exempts des sentiments de haine de race. En outre, il y a en Palestine des chrétiens fanatiques, surtout parmi les orthodoxes et les catholiques qui, considérant la Palestine comme devant appartenir à eux seulement, sont très jaloux des progrès des Juifs dans le pays de leurs ancêtres et ne laissent passer aucune occasion pour exciter la haine des musulmans contre les Juifs...Il faut donc pour la tranquillité des Juifs en Turquie que le mouvement sioniste, dans le sens géographique du mot, cesse. Que l’on cherche un endroit quelque part pour la malheureuse nation juive, rien de plus juste et équitable...Mais, au nom de Dieu, qu’ON LAISSE TRANQUILLE LA PALESTINE.'[4]
- ^ Fransızca: 'L’auteur de cette lettre admet qu’il peut exister un droit historique des Juifs à s’établir en Palestine. Mais il écarte immédiatement cette perspective au nom des réalités géographiques du moment. Et surtout il entrevoit que le sionisme peut contribuer à éveiller le nationalisme arabe local en réunissant dans une même opposition Chrétiens et Musulmans. La suite des événements confirme cette analyse.'[6]
- ^ "İngilizce: Glossing over the fact that Zionism was ultimately meant to lead to Jewish domination of Palestine, Herzl employed a justification that has been a touchstone for colonialists at all times and in all places and that would become a staple argument of the Zionist movement: Jewish immigration would benefit the indigenous people of Palestine." Khalidi 2020
- ^ "Fransızca: S'il n'acceptera pas nous chercherons et croyez moi nous trouverons ailleurs ce qu'il nous faut." Scholch 2005, s. 72
Kaynakça
[değiştir | kaynağı değiştir]- Özel
- ^ a b c d Mertoğlu, M.Suat (2013). "YÛSUF ZİYÂ el-HÂLİDÎ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 44. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı. ss. 32-34. 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2021.
- ^ Büssow 2011, s. 554.
- ^ a b Khalidi 2020.
- ^ Perrin 2020, s. 118.
- ^ Scholch 2005, s. 72.
- ^ Perrin 2020, s. 119.
- Genel
- Büssow, Johann (2011). Hamidian Palestine: Politics and Society in the District of Jerusalem 1872-1908. Brill Publishing. ISBN 978-9-004-20569-7.
- Khalidi, Rashid (2020). The Hundred Years' War on Palestine: A History of Settler Colonialism and Resistance, 1917–2017. Metropolitan Books. ISBN 978-1-627-79854-9. 9 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2021.
- Khalidi, Walid (1984). Before Their Diaspora: A Photographic History of the Palestinians 1876-1948. Institute for Palestine Studies. ISBN 978-0-887-28144-0.
- Perrin, Dominique (2020) [First published 2000]. Palestine: Une terre, deux peuples. Presses Universitaires du Septentrion. ISBN 978-2-757-42198-7. 18 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2021.
- Scholch, Alexander (Yaz 2005). "An Ottoman Bismarck from Jerusalem: Yusuf Diya' al-Khalidi (1842–1906)" (PDF). Jerusalem Quarterly. Cilt 24. ss. 65-77. 25 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 18 Ekim 2021.
- Scholch, Alexander (2006) [First published 1993]. Palestine in Transformation, 1856-1882: Studies in Social, Economic and Political Development. Institute for Palestine Studies. ISBN 978-0-887-28307-9.