İçeriğe atla

Barak Baba

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Barak Baba[1] (d. 1257, Tokat ? / Hoy - ö. 1307), ünlü bir Babai dervişidir. Kesin olarak nerede doğduğu bilinmemektedir. Anadolunun Selçuklu Türklerinin eline geçmesinden sonra Müslümanlaştırılması görevini bu büyük zatlara vermesi ile Anadolu'daki çeşitli tekke ve zaviyeler bu insanlar tarafından devamlı dolaşılır olmuştur. Tüm Anadoluda bunların izleri ve saygınlıkları sürdürülmüştür. Afyonun Sandıklı ilçesinde de bir türbesi yer almaktadır. Burada yalnız Barak'ın değil Sarı Saltuk ve Tapduk Emre'nin de mezarlarının olması acaba Barak'ın hocalarının yanında mı olmak arzusundan dolayı mı, yoksa Babailik hareketinin merkezi olmasından mı burayı tercih ettiği kesinlik kazanamamıştır. Barak Baba böylesi bir düşünsel siyasal birikimin tam merkezinde olan biridir. Bu durum onun düşünsel ve siyasal kimliğinin oluşmasında belirleyicidir.

Politik konumu hakkındaki tartışmalar

[değiştir | kaynağı değiştir]

Prof. Fuat Köprülü’ye göre Barak Baba, ''Moğol Şamanlığı''nın sufiliğe etkisinin güzel bir örneğidir. İlk dönemlerinde Baba İlyas’ın halifelerinden Aybek Baba’nın en iyi müritlerindendir. Sonraları, özellikle olgunluk döneminde aynı çığırdan olan Hacı Bektaş Veli’nin halifelerinden Sarı Saltuk’un müridi olur ve ona olan bağlılığını sürdürür. Onun Sarı Saltuk’a bağlanması Kırım’a yerleştikten sonra olur.

Velâyet-nâme”, Barak Babayı Hacı Bektaş Veli’nin halifeleri arasından gösterir. Hacı Bektaş Veli’nin; “Bir halifem de Barak Baba’dır, o gerçek bir erdir, ona söyleyin, Karesiye varsın, Balıkesri’ye gidip orasını yurt edinsin” dediği belirtilir. Bu durum Barak Baba'nın Bektaşîlik geleneği içerisinde yer aldığının, Bektaşilik Tarikatı’nın bir üyesi olduğunun kanıtıdır.

Münecimbaşı, Yazıcıoğlu, el- Birzali ve İbni Aybek es-Safedi gibi eski yazarlar Barak Baba’nın Selçuklu prensi olduğunu yazarlar. Bedri Noyan ile C. Öztelli de bu kaynakların görüşünü benimseyerek onu bir Selçuklu prensi olarak görürler. Sava göre, Barak Baba Bizans’a sığınan Selçuklu sultanı II. İzzeddin Keykavus’un iki oğlundan biridir. Çocuklar orada Hristiyanlaşmışlardır. İkinci oğlu, Patrik oğul edinmiştir. Sarı Saltuk’un Patrik’le ilişkisi iyidir. Çocuğu Patrikten alarak Müslüman olarak yetiştirir ve kendine mürit edinir. Adını “Barak” kor. Sarı Saltuk’un ölümünden sonra Barak Anadolu’ya geçer.

Tarihsel olay doğrudur. Yalnız, Barak Baba’nın II. İzzeddin Keykavus’un oğlu olduğu kuşkuludur. Kaynaklar söylenceden öteye gitmiyorlar. Eğer sav doğruysa Barak Baba, Türkmenler’in “Barak” aşiretinden olmaması gerekir. Çünkü Selçuklu hanedan üyeleri Oğuzlar’ın Kınık boyundadırlar. O zaman Barak Baba ile Urfa, Gaziantep dolaylarında yaşayan Barak aşireti arasından bir bağ olmaması gerekir. Bu bağ, sonradan kurulmuş olmalıdır. Görüldüğü kadarıyla Kıpçak Türkçesinde “Köpek” anlamına gelen “Barak” adını da ona şeyhi Sarı Saltuk vermiştir. Barak aşiretinden olduğu için bu adı vermiş olmalıdır. Asıl adı bu değildir. Bu ad onun Kalenderî ve Kınık boyu yaşam felsefesine oldukça uymaktadır. Bu ad ona bu iki niteliğinden ötürü takılmış olmalıdır. Bana, onun Barak aşiretinden oluşu daha doğru gelmektedir.

İbn Hacer onun Tokatlı bir katibin çocuğu olduğunu yazar. Bu bilgiyi Zeki Velidi Togan da mantıksal bulur. Zaten Tokat doğumlu olması da onun II. İzzeddin Keykavus'un oğlu olmadığını kanıtlar. Keykavus'un oğlu olsaydı Konya doğumlu olması gerekirdi. Ayrıca Urfa ve Antep Barakları’nın dedeleri Tokat’tan gelmektedirler ve bu Baraklardan oldukça saygı görmektedirler. Barakların bir bölümünü Selçuklu Hanedanı,Tokat ve Yozgat dolaylarına yerleştirmişlerdir. Barak Baba, buralara yerleştirilen Baraklardan olmalıdır. Her iki yöredeki Baraklar arasındaki ilişki dedeler yoluyla kurulmuştur. Bilindiği gibi 'Alevî Türkmenlikin tüm özelliklerini taşıyan Baraklar, I. Süleyman dönemine ait eski kayıtlarda Bayat boyunun bir oymağı olarak gözükür. Kimi araştırmalara göreyse Baraklar, 15. yüzyılda Yeni-İl’in Dulkadirli koluna bağlı Barak adlı bir Cerid obasıdır.

Barak Baba, Kırım’da Moğol Hanedanın hizmetine girmiştir. Gazan Han(1295- 1304) ve oğlu Olcaytu-Muhammed Hudabende(1304- 1317)’nin saygısını görmüştür. Saray ve Tatar halkı tarafından sevilip sayılmaktadır. Halkın, 'Alevî İslâmı benimsemesini sağlamıştır. Onun saray ve halk tarafından benimsenmesinde, Moğol Şamanlıkına benzer bir inanç görünümü sergilemesinin rolü olmuştur. On İki İmamcı Şiilikin Moğol yönetimince benimsenmesi, resmi mezhep olarak alınması ve ülkede hutbelerin On İki İmam adına okutulması Barak Baba sayesinde olmuştur. Halk arasında da “Moğolların şeyhi”, “Tatar şeyhi” ve “Barak Suvar” olarak adlandırılmaktadır.

Barak Baba, İranda iki Moğol hükümdarının yakınında siyasi inancını gizleyen Şaman bir Anadolu Türkmen dervişidir.

Yaşam felsefesi

[değiştir | kaynağı değiştir]

Aynı gelenek içerisinde yer alan Yunus Emre de bir şiirinde ondan söz eder ve pîri Tapduk Emrenin yakını olduğunu belirtir. Yunusun dizelerinde bu bağıntı şöyle kurulur:

Yunusa Tapdukdan oldı hem Baraktan Saltıka
Bu nasip çün cuş kıldı ben nice pinhan olam

Şaman-Sufi karışımı bir tutum sergiler. Saçı, sakalı tıraşlı, uzun bıyıklı, belden yukarısı çıplak, el ve ayak bilekleri demirden halkalı, başında boynuzlu bir maskeyle dolaşmakta, çalgı çalmaktadır. Bu durumuyla “zavallıları eğlendirmek istediğini” belirtmektedir. Onun bu tavırları, Sünni inanç ilkelerine pek uymamaktadır. Eski Yunan’ın Kinik filozoflarını andıran bir yaşam felsefesi ve davranışı vardır. Haydariyye Kalenderîlerindendir. Amasyada halkı ''Âli 'Abâ' Sevgisi''ne çağırmıştır. Öte dünyaya inanmamakta, ruh göçüne inanmaktadır. Tanrı’nın Ali’nin kişiliğinden ortaya çıktığına ve sonradan Sultan Muhammed Hüdabende ile birleştiğine inanmaktadır. Farzların özünün ''Ali sevgisi'' olduğunu savunmaktadır. Güzelleri “Tanrı” olarak görüp onlara secde etmektedir. Mala mülke değer vermez, kendisine verilen paraları herkes ile paylaşmaktadır.

Hurûfîlik, Bektaşîlik ve Yâresânîlik akımları üzerindeki etkileri

[değiştir | kaynağı değiştir]

Tarihler çoğu kez genel adlandırmalardan bulunarak Barak Baba'yı “Şî'î” olarak nitelendirirler. Oysa tenasüh, Ali ruhunun başkalarından ortaya çıkması gibi inançlara Ca'ferîlik oldukça karşıdır. Kaldı ki, Sarı Saltuk’un müritlerinden olması da onu Şî'î olmaktan alı kor. Oysa o, bu düşünceleriyle gerek 14. ve 15. yüzyıllarda Azerbaycan’da ortaya çıkan Fadlallâh Esterâbâdî’nin Hurûfîliki ve Gilanlı Mahmud Pasikhanî’nin Nûktâvîliği olsun, gerekse daha sonraları Safevî İran’nında Sultan Sahak tarafından kurulan Ali İlâhîlik ile 16. yüzyıl başlarında Anadolu'da benzer şekilde Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılacak olan Bektaşîlikin temellerini atmıştır.

Olcaytu Muhammed Hüdâbende’nin sarayında çok önemli görevler üstlenen, mezheben Hûlman’îyye ve i’tikaden İbâh’îyye ile Hulûl’îyye’den[2] olan Burak Baba, Suriye kıt’asında ve Halep civarında oturan Türkmen aşîretlerinin arasında dolaşarak halkı “Şîʿa-i Bâtın'îyye" mezhebine katılmağa dâvet etmekteydi. Aslen Baba İlyas’ın halifelerinden Aybek Baba’nın müridi olan Burak Baba ve mensupları Elemût’taki “Hükümet-i Melâhide-i Bâtın’îyye” dâîleriydiler.

Barak Baba, sarayda oldukça saygındır. Elçi kurullarında o da görevlendirilmektedir. 1306 yılında Memlüklü sultanıyla görüşmek için bir dervişler topluluğuyla Şam’a gönderilmiştir. Şerî İslâma uymayan tutumu oldukça tepki çekmiştir. Bir yıl sonra da Geylan emiri Kutlu Şah’a elçi olarak gönderilmiştir. H. 705 / M. 1306 yılında Şam’a gelen bu “bâtıni-babası" burada meşhur şair Sirâc'ed-Dîn Haccar'ın şiddetli hicviyeleriyle büyük itibar kaybına uğradı. Geylan emiri şeyh ve müslüman olmasına karşın Barak Baba'nın Sünni İslâm dışı tutumuna aşırı tepki göstermiş, “Müslüman biri olarak, Müslüman olamayanlara yardımcı olmaması gerektiği gerekçesiyle” H. 706 / M. 1307 yılında kendisine uygulanan “Hadd-i Şerri” cezasının etkisiyle öldü.

Hulmaniyye mezhebi gereği güzel çocuklara ''Tanrı'' diye secde eden Burak Baba İlhanlı saraylarındaki evliyâlar içinde en kibarı olarak nâm salmıştı. Olcaytu Muhammed Hudabende bu olay üzerine Geylanlıları asker göndererek cezalandırmış, şeyhinin ölüsünü Azerbaycan’daki Sultaniye kentine getirtmiş ve orada gömerek kendisine bir türbe yaptırmıştır. Dervişlerine vakıflar ayırmış ve zaviyeler yaptırmıştır.

Barakiyyûn Tarikâtı

[değiştir | kaynağı değiştir]

Barak Baba’nın geniş bir müritler topluluğu oluşmuştur. Türkmen/Alevî-Bektaşîlik çerçevesinde kalan bu topluluk kendisinden sonra da sürmüştür. Onun bu bağlılar topluluğuna “Baraklılar (Barağiyûn/Barak’îyyûn)” denmiştir. Cahit Öztelli bu adın verilişini Barak Baba’ya olan tarîkat ilişkisine değil de, Barak Baba’nın Barak aşiretinden olmasına bağlar. Oysa durum tam da böyle değildir. Güneydoğu Anadolu’daki Alevî Barak aşiretinin dedelerinin Tokat’tan gitmesi aşiret Baraklılar’la tarîkat ilişkisi sonucu oluşan Baraklılar’ın zamanla bütünleştiği, kaynaştığı ve aynı adı taşıdıkları anlaşılmaktadır. Baraklar’ın tarîkat nitelikli varlıklarına 14. yüzyıl ortalarında rastlanır. Abdülbaki Gölpınarlı,1351 tarihini taşıyan mezar taşlarından bu izlenimi edinir. Baraklılar Timur döneminde de(1370- 1405) İran’da varlıklarını önemli biçimde sürdürürler.

Barak Baba’nın on sayfalık şathiye biçiminde Kelimat- ı Barak Baba adını taşıyan Çağatay Türkçesi bir risalesi vardır. Kitap, masal edebiyatına kaynak olacak bir gereçler yığınıdır. Farsça bir açıklaması vardır. Kitap, 1449'da İlyas adlı birince Türkçe'ye çevrilerek yazılmıştır. Kitabın bilinen bu en eski nüshası Amasya Kütüphanesi'ndedir.

Baraklar'ın Günümüzde Yaşadıkları Yerler

[değiştir | kaynağı değiştir]

Günümüzde en çok Anadolu'da Gaziantep ve çevresinde Barak köyleri bulunurken buralar dışında Kırıkkale'de (Barak Köyü/Keskin),Kayseri'de Şıhbarak köyü Yozgat'ta,Niğde'de (Barak Köyü ve Yakacık köyü/Altunhisar), Çorum'da (Barak Köyü/Bayat), Nevşehir'de (Aşağıbarak Köyü/Hacıbektaş), Trabzon'da(Bozdoğan/Akçaabat) Afyonkarahisar (Sandıklı) Çankırı[Boyalca(Eski adı)] Esentepe Mahallesi gibi Anadolu'nun değişik yerlerinde ve Suriye'nin 81 köyünde yaşamaktadırlar.

Baraklar'ın Şiîlik mezhepleri arasındaki konumu

[değiştir | kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız

[değiştir | kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]
  1. ^ Bedr’ed-Dîn Mahmud Aynî, İkd’ûl-Cûmman (Burak Baba’nın Ebû'l-Bekâ Baba İlyâs’ın “Çehariyâr” adı verilen dört halifesinden biri olan Aybek Baba’nın müridi olduğunu belirtmektedir.)
  2. ^ Öz, Mustafa, Mezhepler Tarihi ve Terimleri Sözlüğü, Ensar Yayıncılık, 2011.