Bahaddin Şakir

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bahaeddin Şakir
Doğum1874
İslimiye, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm17 Nisan 1922 (48 yaşında)
Berlin
MeslekDoktor ve siyasetçi

Dr. Bahattin Şakir (d. 1874- ö. 17 Nisan 1922), Türk doktor, siyasetçi.

II. Meşrutiyet döneminde, mebus veya nazır unvanı taşımamış olmakla birlikte, İttihat ve Terakki'nin Katibi Mesul'lerinden biri olarak devrin öndegelen siyasetçileri arasında yer almıştır. İttihat ve Terakki içindeki ünlü "Doktorlar grubu"nun üç önemli isminden birisi olmuş (diğerleri Doktor Nazım ile Doktor Rüsuhi Dikmen’dir); Cemiyet'in Türkçü-Turancı kanadında yer almış, bir ideolog olmaktan çok teşkilatçı kimliğiyle ön plana çıkmıştır.

Teşkilât-ı Mahsusa'nın kurucularından olan Bahattin Şakir, örgütün siyasi bölüm şefi olarak görev yapmıştır.

Türkiye'de Adli Tıp'ın kurucularındandır ve ülkedeki ilk telif Adli Tıp ders kitabının yazarıdır.[1]

I. Dünya Savaşı'nın ardından Ermeni tehcirinde oynadığı rol nedeniyle İtilaf devletleri etkisindeki mahkeme tarafından idama mahkum edilince yurtdışına çıkmış, Berlin'de Ermeni teröristler tarafından öldürülmüştür.

Hayatı

1870'te Bulgaristan’ın İslimiye kasabasında dünyaya geldi.[2]

Tıp Eğitimi

Askeri Tıbbiye'yi 1894’te tabip yüzbaşı olarak bitirdikten sonra Fransa'da Adli Tıp alanında uzmanlık eğitimi aldı. 1900’de aynı okulda Adli Tıp Muavini oldu.[1] O yıllarda adli tıp ve ruh sağlığı birlikte ele alınıyordu. Dr. Mustafa Hayrullah Bey (Diker) ile birlikte bu yeni alanın öncülerinden birisi oldu.

Sürgüne gönderilmesi ve Paris'e kaçış

Bahattin Şakir, Tıbbiye'deki görevine ek olarak Şehzade Yusuf İzzettin Efendi’nin özel hekimliğini de yapıyordu. Bu arada Ahmed Celalettin Paşa’nın maiyetine girdi. Ahmet Rıza ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ile ilişki kurdu. Ahmed Celalettin Paşa’nın muhalefete katılmasından sonra İttihatçılarla ilişkili olmasından ve meşrutiyeti savunuyor olmasından dolayı Erzincan’a sürgüne gönderildi. Cemiyete gönderdiği yardımın ortaya çıkması üzerine tutuklandı, ardından da Trabzon’a sürüldü. 1905’te Mısır’a, oradan da Paris’e kaçtı.

Dr. Nazım ile tanışması bütün hayatını değiştirdi; yaşamı artık İttihat ve Terakki örgütü ile bütünleşti[2]. Paris’te ve bir ara gizlice geldiği İstanbul’da İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çalışmalarının canlandırılmasında Ahmet Rıza ile birlikte etkin rol oynadı.

II. Meşrutiyet

1908’de II. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a ve Askeri Tıbbiye’deki eski görevine döndü. Türkiye'nin ilk telif adli tıp ders kitabını yazdı. 1909’da askeri ve sivil tıbbiyelerin birleştirilmesi ile kurulan Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nde adli tıp müderrisi oldu. Ertesi yıl tıp fakültesi ikinci reisliğine seçildi.

Daha önce Kahire ve Paris’te çıkan Şurayı Ümmet gazetesinin yayımını 1910-1921 yıllarında İstanbul’da sürdürdü. Bu arada "Ali Kemal Davası" ve "Kanuni Esasimizi İhlal Edenler" adlarıyla imzasız olarak yayımladığı kitaplarında karşıtlarını sert bir dille eleştirdi.

Balkan Savaşı

Balkan Savaşında Edirne'nin Bulgarlar tarafından kuşatılması sırasında oradaki hastanede başhekim olarak çalıştı (1912). Edirne’nin işgali üzerine tutsak düştüyse de bir süre sonra serbest bırakıldı.

Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluşu

1913’te kurulan Teşkilatı Mahsusa adlı gizli örgütün siyasi bölüm şefliğine getirildi. Aynı yıl Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi’ne bağlı olarak kurulan Tababet-i Adliye Müdürlüğü’ne ve Tababet-i Adliye Encümeni reisliğine getirildi.

Ermeni tehcirindeki rolü

Hükümet tarafından 14 Mayıs 1915'te çıkarılan Tehcir Kanunu'nu uygulama görevi Teşkilat-ı Mahsusa örgütüne verilmişti. Teşkilatın bölüm şefi Bahattin Şakir, 1910'daki Jön Türk Kongresi'nde Ermeni tehcirini gündeme getiren kişi idi. Kanunun çıkmasından sonra tehciri planlayıp uygulayan asıl kişi oldu.[3]

Berlin'e kaçışı

Mondros Mütarekesi’ndan sonra "Nemrut Mustafa Divanı" adıyla anılan mahkeme tarafından gıyabında yargılanarak "savaş çıkarmak" ve " Ermeni katliamı" nedeniyle idama mahkûm edildi. 2 Kasım 1918’de Enver Paşa ve Talat Paşa ile birlikte bir Alman savaş gemisiyle Sivastopol üzerinden Berlin’e kaçtı.

Rusya

Berlin'den Rusya'ya gitmeye karar veren Enver Paşa ile birlikte uçakla Moskova'ya gitmek üzere hepsi çeşitli kazalarla sonuçlanan birçok deneme yaptıktan sonra Cemal Paşa ile bir Rus esir kafilesine katıldı ve bu yolla Moskova'ya gitmeyi başardı.[4]

Eylül 1920’de Bakü’de toplanan Birinci Doğu Halkları Kurultayı’na katıldı. İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı’nın Bakü temsilcisi oldu. 1921 ilkbaharında bu örgütün Moskova’da yapılan kongresine katıldıktan sonra Almanya’ya döndü.

Öldürülmesi

17 Nisan 1922 günü Berlin'de Cemal Azmi Bey ile birlikte Ermeni teröristler tarafından öldürüldü. Mezarı, Berlin Türk Şehitliği’ndedir.

Ölümünden sonra

1926'da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Ermeni teröristler tarafından siyasi nedenlerle öldürülenlerin ailelerine yardım etmek için bir yasa çıkardı. Meclisin kabul ettiği listede Talat Paşa, Cemal Paşa, Cemal Azmi Bey, Cemal Paşa’nın yaveri Süreyya ve Nusret Beyler ve Sait Halim Paşa ile birlikte Bahattin Şakir de yer aldı.[5]

Hayatı, Hikmet Çiçek tarafından "Dr. Bahattin Şakir : İttihat ve Terakki'den Teşkilatı Mahsusa'ya Bir Türk Jakobeni" adıyla 2004 yılında kitap olarak yayınlandı.

Kaynakça