Avcı uçağı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
21.52, 11 Şubat 2016 tarihinde Kudelski (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 16655132 numaralı sürüm (Düzeltme.)
Bir A-10 Thunderbolt II, F-86 Sabre, P-38 Lightning ve P-51 Mustang uçağı, Virginia- Langley Hava Kuvvetleri üssündeki gösteride kol uçuşunda. Kolda üç farklı nesil sergilenmektedir ve öndeki üç uçak avcı uçağıdır.

Avcı uçağı veya av uçağı, öncelikli görevi diğer savaş uçaklarını avlamak olan savaş uçağı. Avcı uçakları genellikle küçük, hafif, hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek uçaklardır. Pek çoğu aerobasi kabiliyetine sahiptir. Avcı uçakları, öncelikli görevi yer hedeflerini bombalamak olan borbardıman uçaklarına nazaran daha kısıtlı bombardıman kabiliyetine sahiptir.

I. Dünya Savaşı sırasında uçakların ve diğer hava araçlarının kullanılmaya başlaması üzerine keşif ve havadan yere taarruzlar başlamıştır. İlk avcı uçakları çoğunlukla hafif makinalı tüfek taşıyan çift kanatlı ahşap modellerdi. Hava savaşının gelişmesiyle gökyüzünün kontrol altına alınması da gelişmeye başladı. II. Dünya Savaşı sırasında avcı uçakları baskın bir şekilde metal tek kanatlı ve kanatlara monte edilmiş toplar bulunacak şekilde gelişimine devam etti. Savaşın sonrasında ise pistonlu motorları tepkili jet motoru aldı ve toplara ek olarak füzeler eklendi. Tarihsel gelişimi içinde jet uçakları nesillere ayrılarak sınıflandırıldı. Nesil terminolojisi Rus savunma deyimi sonucu ortaya çıktı ve "beşinci" nesil F-35 Lightning II'e ulaştı. Modern avcı jet uçakları genellikle bir veya iki turbofan motoruna sahiptir, ağırlıklı olarak füzeler ile (en az iki- Su-27 Flanker veya F-15 Eagle gibi bazı gündüz avcılarında görüldüğü gibi 8-10 da olabilir), destek olarak bir top (tipik 20mm veya 30 mm kalibrede) ve hedef taraması için radar ile donatılmıştır.

Avcı uçakları öncelikle hava üstünlüğü kazanmak için silahlanmışlardır. Neredeyse II. Dünya Savaşından beri hava üstünlüğü modern bir savaş için, özellikle düzenli ordular arasında gerçekleşen "konvansiyonel" savaşlar için önemli-kritik bir parça haline gelmiştir ve hedefleri ile önemlerinden dolayı, orduların askeri bütçelerinde çok güçlü oranlarda kaynak öncelikli olarak modern avcı uçağı kuvvetlerindedir.

Pervaneli avcılar

I. Dünya Savaşı

Londrada bulunan Kraliyet Savaş Müzesinde sergilenen bir çift kanatlı Sopwith Camel 2F1

Uçaklar arasında çatışma I. Dünya Savaşının başlangıcına , keşif uçaklarının karşılaşmasına kadar dayanır. Başlangıçta keşif uçakları silahsız olduğu için, barışçıl pilotların birbirlerinin yanından geçerken mendil salladıkları, savaşçı pilotların ise kanca, tabanca, el bombası gibi silahlar kullandığı söylenir. Askeri otoritelerin balon ve uçak kullanarak keşif yapmanın önemini anladıkları zaman, silahlandırılmış uçakların karşı tarafın keşif araçlarına zarar vermenin de mümkün olduğunu farkettiler. İlk çözümler arka koltuk için döner bir makinalı tüfek veya üst kanatın orta arkasına pervaneyi kurtaracak şekilde yerleştirilmiş bir makinalı tüfek şeklindeydi. Vickers F.B.5 Gunbus gibi 1915lerin pervanenin kokpitin arka tarafında olduğu durumlarda makinalı tüfek engellenmemiş bir açıya sahipti. Ama tek koltuklu uçaklarda daha kolay bir çözüm yoktu; üst kanattaki makinalı tüfeği tekrar doldurmak ve nişan almak zor oluyordu. Engelin merkezi, makinalı tüfeği pervane kanatlarını vurmadan pervane içinden ateşlemekti. Fransız havacı Roland Garros'un çözümü, pervanesine makinalı tüfeğin vuracağı yerlere saptırıcı plakaları koymak oldu. Bu mükemmel olmayan bir çözümdü çünkü plakalar sürekli ateşte dayanıklı olamıyordu. Sonunda Alman hatlarına düşen prototiplerden bir uçak sayesinde bir kopyası Almanların eline geçti. Bundan ilham alan Anthony Fokker'in ekibi daha uygun olan ve tek koltuklu avcılar için yaygınlaşan namlu emniyet tertibatı dişlisini icat etti.

Dönemin tanınmış uçakları: (Üretim yıllarına göre)

ILA 2006'daki Fokker Dr.I replikası, "Kızıl Baron"un üçkanatlı uçağı

1919-1938

İki dünya savaşı arasında avcıların gelişimi yavaşladı,en kayda değer değişiklik ahşap, kumaş örtülü çift kanatlıdan metal monokok veya yarı monokok tekkanatlı hale geçiştir. Birçok devlet amatörce ağır avcı olarak çift motorlu avcılar üzerinde çalıştı fakat düşünce ağır yükleme üzerine birkaç özel uygulamadan öteye gitmedi. Avcıların gelişiminde en büyük etken askeri çalışmalardan çok, sivil yarışlardı. Bu yarışlarda gerçekleşen gelişim hava direnci, sıvı soğutmalı motorlar gibi konularda çok büyük faydalar sağladı ama asıl kullanımını II. Dünya Savaşı avcılarında göreceklerdi.

İlk tek kanatlı avcılardan birisi:ilk uçuşunu 1932de yapan Boeing P-26 Peashooter

Önemli uçaklar:

II. Dünya Savaşı

Kol uçuşunda Supermarine Spitfire F Mk XIIler.

II. Dünya Savaşı askeri doktrininde hava savaşları büyük önem taşıdı. Kara birimlerini konuşlandırmak, rahatsız etmek ve engellemek Alman birleşik-ordu doktrininin en önemli kısmıydı ve Britanya üzerindeki hava üstünlüğünün eldeedilmesindeki yetersizlik bir işgali imkânsız kıldı. Erwin Rommel hava kuvvetlerinin etkisi hakkında şöyle konuşmuştu:"Savaşmak zorunda kalan kim olursa, en modern silahlara sahip olsa bile, tamamen hava kumandası içindeki bir düşmana karşı, modern Avrupa askerlerine karşı dövüşen bir vahşinin handikaplarına sahip olduğu kadar başarı oranına sahip olarak savaşır."

II. Dünya Savaşının avcıları tamamen 1930ların yenilikleriyle şekillenmişti. Piston motorlu avcılar,Messerschmitt Me 262 ve Gloster Meteor gibi jet motorlu uçaklar çıkana kadar, yetenek ve performanslarının gelişimine devam ederek arıtılmaya devam ettiler. Kademeli uçuşlarda avcıların birçoğu 600 Km/s (400mil/s) hızdan daha fazla yapacaktı ve dalma sırasında öyle hızlara ulaşacaktı ki,ses hızına yakın hızlarda sesaltı gövde titreşimi ile engellenme deneyimleri yaşadılar. Bazen uçuş sırasında frenleme uçak üzerinde ağır yüklere neden oldu ve "ses bariyeri" olarak adlandırıldı. Pilotun kontrolünü geliştirme ve bu problemlerin ortadan kaldırılması için dalma frenleri ancak II. Dünya Savaşının sonlarında geliştirildi.

Radar öncelikle II. Dünya Savaşında avcılara uyumlu hale getirildi ve gece uçuşlarında hedeflerin tespitine mümkün kılacak şekilde Messerschmitt Bf 110 ve Northrop P-61 Black Widow gibi avcılara takıldı. Bu dönemin diğer bir yeniliği vurucu avcılardı. Pasifikteki uçaktan yoksun deniz piyadeleri F4U Corsair'lerine bomba rafları taktılar. Bu çok yönlü konsept, bombalarını bıraktıktan sonra düşman avcılarıyla savaşma olanağı sağlıyordu.

Önemli uçaklar:

Focke-Wulf Fw 190
Avustralya Savaş Anıtında sergilenen bir Messerschmitt Me-109G-6/U4/R3 Wk.n.163824.
Yakovlev Yak-9

Jet motorlu avcı uçakları

Birinci nesil jet motorlu avcı uçakları (1944-1953)

Birinci nesil, çok yüksek hız sağlayan(pistonlu motorları olan modeller transonic hızda dayanıklılığı düşürüyordu) turbojet motoru uygulamalarının ilk örneklerini sunar. ilk jetlerin birçoğu değişik yollarla, piston yataklı motorların parçalarının benzeriydi. Birçoğu toplarla silahlandırılmış "düz-kanatlıydı" ve radar özel gece avcıları hariç henüz genel kullanımda değildi.

İlk jet uçakları II. Dünya Savaşı sırasında geliştirildi ve son yılında savaşta kullanıldı. Messerschmitt ilk kullanılan jet motorlu avcı uçağını Me 262'yi geliştirdi. piston motorlu uçaklarda fazlasıyla hızlıydı ve yetenekli bir pilotun elinde hemen hemen dokunulmazdı.Alman yakıt eksikliği nedeniyle çok az kullanıldı. Bununla birlikte piston motorlu uçakların demode olduğunu belirtti. Alman jetlerinin raporlarıyla uzantılı olarak, İngiltere'nin Gloster Meteor uçağı hemen ardından üretime geçti ve iki tanesi 1944 yılının hemen hemen aynı zamanlarında hizmete girdi.Savaşın sonunda neredeyse tüm piston motorlu avcı uçaklarının çalışması sona ermişti. Ryan FR Fireball gibi karışık kullanımlı tasarımlar kısa kullanımlar gördü, fakat 1940ların sonunda bütün yeni savaş uçakları jet motorluydu.

Avantajlarının yanı sıra ilk jet avcıları mükemmelden uzaktı. Kullanılabilir yaşam süreleri saatlerle sınırlıydı, motorların kendileri kırılgan ve hantaldı ve güç sadece yavaşça ayarlanabiliyordu. Ok açılı kanat, fırlatma koltuğu gibi yenilikler ve "tailplane" gibi aerodinamik yenilikler bu periyotta görüldü.

Önemli uçaklar:

İkinci nesil (1953-1960)

Bir "ikinci nesil" North American F-100 Super Sabre. F-100 ses bariyerini aşan ilk Amerikan jet uçağıdır.
F-105 Thunderchief avcı uçağı

İkinci nesil, jet avcısının savaşma kapasitesini çok büyük ölçüde geliştiren birçok yeni teknolojinin entegrasyonunu tanımlar. AIM-9 Sidewinder ve AIM-7 Sparrow gibi güdümlü füzelerin uygulanması savaşı görsel menzilden öteye taşıdı ( buna rağmen sıkça görüş menzilinde it dalaşına devretti) ve hedefleri görmek için radarın standartlaşmasına neden oldu. Tasarımcılar ok kanat,delta kanat, varyasyonlu kanat gibi ve gövdede yüzey kuralı gibi çeşitli havacılık icatlarıyla deneyimler elde ettiler. Ok kanatının yardımıyla ses bariyerini aşan ilk uçakları ürettiler.

Bu sürecin en önemli özellikleri av-bombardıman uçağı (F-105 ve Sukhoi Su-7 gibi) ve av-önleme uçağıdır (English Electric Lightning ve F-104 Starfighter gibi). Av-önleme uçağı topların yerini alan güdümlü füzelerile vizyonun değişimiydi ve çatışma görsel menzilin ötesinde bir yer alacaktı. Sonuç olarak, av-önleme uçakları hızda ve tırmanma gücünde çeviklikten fedekarlık ederek geniş füze yükleme kapasitesi ve güçlü radarlarla tasarlandılar

Önemli uçaklar:

Üçüncü nesil(1960-1970)

Üçüncü nesilden bir Sovyet MiG-25'i.

Üçüncü nesil, ilk nesilde bulunan yeniliklerin olgunlaşması ile işaret edilir. Bu süreçte misillerin radarın ve diğer havacılık elektroniğinin gelişmesi ile savaş yeteneği gelişti ve havacılık gelişimi olgunlaştı. En belirgini, güdümlü füzelerle savaş deneyiminin sonucu, tasarımcılar çatışmanın yakın it dalaşına doğru yazloşabileceğini kabul ettiler. Toplar tekrar standartlaştı ve manevra kabiliyeti tekrar öncelik kazandı.

Bu gelişmeler avcıların yeteneklerini geliştirirken (bir F-4 II. Dünya Savaşı bombardıman uçağı B-24 Liberatordan daha fazla yük taşıyabiliyordu), masraflarda da hatırı sayılır bir artış getirdi. Askeri yetkililer avcıları, gece avcısı, ağır avcı, vurucu avcı gibi değişik rollere ayırmışken, artan avcı masraflarını engellemek amacıyla görevleri birleştirmeye başladı. F-4 Phantom II Birleşik Devletler Donanması için av önleme göreviyle üretilmişti fakat sonradan diğer ülkelerindeki gibi, Donanma ve Deniz piyadeleri de beraber olmak üzere Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri için çok başarılı bir "çok amaçlı" uçak haline geldi. Bütün Amerikan askeri dalları tarafından kullanılan tek uçaktır.

Önemli uçaklar:

Dördüncü nesil (1970-1990)

Dördüncü nesilden bir F-14 Tomcat

Sürekli artan masraflara tepki olarak ve F-4 Phantom II'un çok amaçlı olarak göstermiş olduğu başarılar ile, çok amaçlı avcılar bu süre içerisinde çok popüler oldu ve uçak özel bir görev için tasarlanmış olsa bile (F-4 gibi) çok amaçlı görev yeteneği elde etti.F/A-18 Hornet ve Dassault Mirage 2000 gibi çok amaçlı üretilen savaş uçakları varken MiG-23 ve Panavia Tornado gibi uçakların özellikle çok amaçlı görevlere uyan modelleri vardır. Hava ve kara modları arasında muntazam değişim sağlayabilen aviyonikler bunu çok kolaylaştırdı. Geliştirme masrafları arttığı gibi, ekonomi, durumu çok amaçlı avcıların geliştirilmesine itti.

Bir önceki neslin av-önleme uçaklarınının aksine, birçok modern avcı itdalaşında çevik olacak şekilde tasarlanmıştır. Kablo kontrollü uçuş kontrol sistemleri ve "rahatlamış stabilite" modern avcılarda yaygındır. Uçak "dördüncü nesilde" makyajlanmıştır.

Önemli uçaklar:

Nesil 4,5 (1990-Günümüze)

Eurofighter Typhoon

Bu yarım jenerasyon, aerodinamik teknolojilerdeki durgunluğa işaret ederek (üçüncü nesildeki gelişmeyle kıyaslanmış olarak), aviyonik ve diğer havacılık elektroniğindeki çok büyük gelişmelerle donanan, sonuç olarak süper bilgisayarlarla sınırlı gizlenebilir şekillendirme gibi 1980 ve 1990ların mikroçip ve yarı iletkenlerin kullanılmasıyla gelen avantajların uygulandığı hali hazırda kullanılan nesilden bahseder. Bu nesilin en güzel örneği 1970lerin Hornet tasarımının geliştirilmişi F/A-18E/F Super Hornetdır. Basit aerodinamik unsurlar aynı kalırken, aviyonikleri tamamen cam kokpit oalrak değişitirldi, katı tabanlı AESA sabit düzenli radar, yeni motorlar kompozit malzemeden yapı ile hafiflemiş gövde ve hafifçe modifiye edilmiş şekil ile radara yakalanmasını azaltan değişikliklerle geliştirildi. Bu nesilin uçaklarından sadece Süper Hornet ve Strike Eagle (F-15 Eagle'in geliştirlmiş modeli) çatışma fırsatı bulabildi.

Önemli modeller:

Beşinci nesil

Ana madde: Beşinci nesil jet avcı uçağı

X-35 JSF, "beşinci jenerasyondan" bir prototip avcı jeti.

Şu andaki avcı tasarımının kesici kenarlarını önceki nesillerde vurgulanan çok yönlülüğün önemi ile taşıyıcı-iticiler, kompozit malzemeler, süperseyrüsefer sistemleri, gizlenme teknolojisi, ilerleyen radar ve sensör sistemleri ve tasarımla kaynaşmış, pilotun yükünü hafifleten ve haberdar eden aviyonikler oluşturmaktadır.

Bu neslin uçaklarından sadece F-22 Raptor 2004 yılında üretime alındı ve yeni nesil avcılardan, beşinci nesilden ilk uçak olarak kabul edildi. Geliştirme sürecindeki F-35 Lightning II (eskiden "Müşterek Vurucu Avcı") de gizlenebilirlik için tasarlanmıştı ve F-22 dördüncü jenerasyon tasarımlarının gelişimine devam etmiş gibi kabul edilmişti, tasarımın şekli diğer ülkelerin uzun dönemli avcı geliştirme projeleri şeklinde çalıştı( örneğin söylenti haline gelen Çin Shenyang J-XX projesi, Hindistanın "Orta Seviye Savaş Uçağı" ve Rus PAK FA). Daha sonra ertelenen teknoloji tanıtımları da mevcuttur. Bunların içinde Birleşik Devletler'in YF-23 Black Widow II, Boeing X-32 ve McDonnell Douglas X-36 ek olarak Sovyetler Birliğinin Project 1.42 projesi ve sonradan Rusya tarafından geliştirilmiş 1.44 versiyonu bulunmaktadır.

Bugüne kadar bu nesilden sadece F-22 Raptor aktif olarak kullanılmaktadir.

Altıncı nesil

Altıncı nesil savaş uçağı gelecekte beşinci nesil savaş uçaklarının yerini alacak olan daha gelişmiş olacak konsept sınıftır. Amerikan hava kuvvetleri ve Amerikan donanması ilk altıncı nesil savaş uçağını 2025-2030 yılları arasında uçurmayı planlamaktadır.[1]

Dış bağlantılar

  1. ^ "The Sixth Generation Fighter", Airforce Magazine, October 2009 .