Küpeli, Özvatan

Vikipedi, özgür ansiklopedi
05.05, 12 Eylül 2020 tarihinde Mavrikant Bot (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 23208664 numaralı sürüm (Kaynaksız şablonuna tarih eklendi. Kaynak)
Küpeli
Küpeli beldesi ve Işıl
Harita
Kayseri'nin Türkiye'deki konumu
Kayseri'nin Türkiye'deki konumu
Kayseri üzerinde Küpeli
Küpeli
Küpeli
Küpeli'nin Kayseri'deki konumu
Ülke Türkiye
İlKayseri
Coğrafi bölgeİç Anadolu Bölgesi
Nüfus
 • Toplamİfade hatası: Beklenmedik > operatörü.
Zaman dilimiUTC+03.00 (TSİ)
İl alan kodu0352
İl plaka kodu38

Küpeli, Kayseri ilinin kuzey doğusunda, Kızılırmak yakınlarında Özvatan ilçesine bağlı bir belde.

Genel bilgi

Çevrenin en eski ve en büyük köylerinden olan Küpeli tarihten önceki çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Küpeli'nin batısında bulunan Kale denilen mevkide mağara devrinden bu yana insanların yaşadığının izlerine rastlanmaktadır. Kale adı verilen yer tıpkı Ürgüp'teki peri bacaları gibi taştan oyma evlerle doludur. Bu oyma evlerde kaleye tırmanan merdivenler, buğday saklama depoları,taştan oyma ambarlar, çeşitli taş içine oyulmuş odalar, raf şeklinde oyulmuş taş duvarlar mevcuttur. Kalenin üstü de özellikle mezarlık olarak kullanılmıştır. Kale üstündeki taştan oyma mezarlarda birtakım ölene ait eşyalarda bulunmuştur.

Genel tarihi

MÖ 1400 yıllarında Hitit Krallığı, MÖ 600 yıllarında Asurlular, MÖ 500 yılında Pers İmaparatorluğu, MÖ 430 yılında Romalılar, (MÖ) 350 yılında Kapadokya krallığı (Büyük İskenderin ölümünden sonra kurulan krallık) M.S. 395 yılından 1077 yılına kadar Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu buralarda hüküm sürmüşlerdir. O zamanlar yerleşim yeri olarak Gavur Öreni, Kersen, Abdal Öreni, Saray Burunu gibi bölgeler kullanılmıştır. Kısa Sürelerle Arapların akınına uğramışsa da 1077 yılında Türk Topraklarına katılmıştır.

Küpeli ve çevresinde önceleri Danişmendliler (1127) daha sonra Anadolu Selçukluları (1162) hüküm sürmüşlerdir. Küpeli şimdiki yerine 14. yüzyıl ın sonuna doğru kesin bir kanıt olmamakla birlikte Dulkadiroğulları beyliği tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Yavuz Sultan Selim'in 1515 yılında İran seferi dönüşünde bu bölgeyi Dulkadiroğullarından almasıyla Küpeli de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kurulduğunda birkaç kabileden oluşan Küpeli zamanla yeni kabilelerin katılmasıyla çevrenin en büyük yerleşim yerlerinden biri durumuna gelmiştir.

Kuruluşuyla ilgili değişik rivayetler söylenmektedir; bunlardan birisi, üç kardeşten sarışın olanın Sarıoğlan'ı, başı kel olanın Kermelik'i, kulağı küpeli olanın Küpeli'yi kurduğu şeklindedir bir başka rivayete göre de Küp-elli (eli bol cömert) insanlar tarafından kurulduğu rivayet edilmektedir. Küpeli etrafı çok eski yerleşim alanlarıyla doludur. Küpeli mahallesi ise sonradan bulunduğu yörede kurulmuştur. Küpeliye birçok yöreden insanlar gelerek yerleşmiştir. Osmanlı döneminde kalabalık Boşnak bir grup Gemerek kazasının Sızır yöresine yerleştirilmiştir. Doksan sekiz yaşında vefat eden kiymetli bir Küpeli yerlisinin aslının Sızırdan gelme oldugunu söyledigi bilinir. Halen Sızırda sarışın ve mavi gözlü Boşnakların soyu devam etmektedir. Sızırdan göç ederek Küpeli mahallesine yerleşmiş olanların soyundan gelen sarışın ve mavi gözlü Boşnak genetik yapısını koruyan birçok Küpelili insan vardır. Bunların bir kısmı benim akrabalarım. Arastirmaya göre gercekten Küpeli yerlisinin bir kismi Sızırdan gelme ve sarışın ve mavi gözlü Boşnak kökenli oldukları ispatlandi.

Küpeli yakınında bulunan tuzla gölü bölgenin uzun zaman önce denizlerle kaplı olduğunu göstermektedir. Birkaç milyon sene önce deniz çekilirken çukur bir bölgede birikmiş olan tuzlar zamanla denizin çekilmesinden sonra ortaya bir göl çıkarmıştır. Denizin çekilmesiyle deniz suyunun tuzları bu gölde birikerek tuz gölünü oluşturmuştur. Tuz gölü içerdiği mineraller ve karışımlar nedeniyle bazı hastalıklara iyi gelmekte ve tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Bu yörede yaşayan Rumlar bu gölün suyunun hangi hastalıklara iyi geldiğini uzun yıllar deneyerek öğrenmişlerdi. Zaman zaman buradan göç etmiş olan Rum asıllı aileden gelme bazı doktorlar bu göle gelerek suyunu tedavi amaçlı olarak ülkesine götürmektedir. Ne yazık ki ilgisizlik yüzünden tuz gölünün bazı hastalıkları tedavi edici özelliği yörede yetişen genç nesiller tarafından adeta unutulmuştur.

Küpeli mahallesinin dağ yamacında kurulmasından dolayı en güzel manzaralı günü sabah güneş doğarken ortaya çıkmaktadır. bu mahallesi ziyarete gidenler özellikle sabah güneş doğmasına yakın bir zaman da kalkarak güneşin doğmasını seyrederse son derece romantik bir manzarayla karşı karşıya kalacaktır. çukurda olan köyler henüz güneşi görmezken dağ yamacında kurulmuş olan küpeli de güneşin doğuşu bölgeye ayrı bir güzellik vermektedir. bölgeyi ziyaret edenler bu manzarayı özellikle sabah güneş doğmadan önce seyrederek doğanın o muhteşem unutulmayacak manzarasını fotoğraf makinesiyle resim çekmeyi unutmasınlar.

Küpeli mahallesinin üstünde bulunan seki adı verilen düzlük de yörenin eskiden deniz olduğunu göstermektedir. Deniz dalgaları binlerce yıl boyunca kireç taşlarını tıraşlayıp düz bir şekle getirmiştir. Denizin çekilmesiyle birlikte kireç taşları yakıcı güneşin etkisiyle kuruyup sertleşerek mermere dönüşürken ortaya kilometrelerce uzanan düz bir kaya kitlesi üstündeki ovayı ortaya çıkarmıştır. Doğanın sabırla milyonlarca yılda oluşturduğu bu ovanın adı küpeliler tarafından Seki olarak bilinmektedir.

Coğrafya

Küpelinin çevresi ve coğrafik özelliği

Küpeli bir dağ mahallesi olması sebebiyle burada oksijen daha azdır. Oksijen azlığından dolayı bu yörede yaşayan insanların akciğerleri daha fazla hava solumak zorunda kalmaktadır. Bu durum Küpeli de yaşayan insanların akciğerlerinin daha çok gelişmesine yardımcı olmaktadır. Normalde spor yaparak akciğerlerin hava soluma oranını üç misli artırabilirsiniz.Küpeli de ise spor yapmadan bu yörede yaşayarak akciğerlerinizin hava soluma oranı kendiliğinden gelişir. İşte Küpeli bu özelliği ile akciğer rahatsızlığı olan insanlar için adeta tedavi edici bir yöre konumundadır. Mahallede birkaç ay yaşadıktan sonra rakımı(yüksekliği) daha az olan yerlere gittiğiniz de bu rahatlamayı bedeninizde hissedersiniz.

Küpeli yerleşim yeri volkanik bir arazi üzerinde bulunmaktadır. Erciyes eski adı Ark ateş anlamına gelir Geos ise dağ anlamına gelir Arkgeos ateşdağ anlamındadır kelime zamanla değişime uğrayarak Erciyes adını almıştır. Yani Erciyes kelimesi yanmakta olan ateş dağ anlamındadır. Hatta bu yörede bulunan tarihi eski paralarda Erciyesin bir yanardağ olarak sembolü vardır.

Erciyes dağının külleri yaklaşık 50 kilometre kadar uzağa gitmekte idi. Ürgüp Göreme Nevşehir yöresini Erciyes dağının püskürttüğü lavları şekillendirmiştir. Erciyes dağının püskürttüğü lavlar Küpeli çevresini de şekillendirmiştir. Bilindiği gibi en iyi en verimli tarım arazileri volkanik dağ çevresinde bulunan bölgelerdir. Neden çünkü yerkürede bulunan birçok mineral buradan erimiş olarak dışarı çıkmaktadır. Yanardağdan çıkan bu erimiş mineraller içinde birçok element bulunmaktadır. Bitkilerin iyi yetişebilmeleri için en uygun araziler bu yüzden volkanik dağ kenarlarıdır.

Kayserilileri zeki yapan zekası ile fıkralara konu olan etken Erciyes dağının püskürttüğü lavlardır. Aynı şey İngiltere için de geçerlidir. İskoçya da bulunan volkanik dağ ve onun püskürttüğü lavlar İskoçyalıları da tıpkı Kayserililer gibi zeki yapmakta İskoçları zekasıyla fıkralara konu yapmaktadır. Küpeli yöresinin en kıymetli varlığı lavlardan oluşmuş volkanik topraklarıdır. İşte bu yüzden Ürgüp Avanos veya Küpeli gibi yörelerin bağlarından üzüm alıp başka yörelere ekince aynı tadı vermemektedir. Küpeli Ürgüp Avanos tan getirdiğim üzüm fidelerini İstanbul da ektim aynı tadı vermedi. Sebebi ekildiği toprağın volkanik olmasındandır. Maalesef yerliler üzerinde yaşadıkları toprağın altın gibi kıymetli olduğunun bilincinde değiller. Erciyes dağının 50 kilometre kadar etrafında bulunan topraklar Erciyesin püskürttüğü lavlarla dolmuştur. Volkanik topraklardır. Bu topraklarda yetişen bitkiler meyve ve sebzeler hem daha lezzetli hem daha besleyicidir. Hatta insanların fizyolojisine olduğu kadar zekasına da tesir etmektedir. Sakıp Sabancı devamlı Kayseri'den Yamula patlıcanı getirtirdi. İstanbul'da patlıcan olmadığından değil. Sebebi İstanbul'da yetişen patlıcan Yamula patlıcanı ile aynı tadı aynı lezzeti vermez. Patlıcanın lezzetli olması yetiştiği volkanik araziden kaynaklanıyordu.

Doğa Erciyes dağını volkanik bir dağ olarak yaratarak ve Erciyesin lavlarını 50 kilometre uzağa püskürterek adeta bizlere torpil geçmiş. Kayserili olanlar fıkralara bile konu olan bu zekalarını ARKGEOSA yani adı ATEŞDAĞ olan ERCİYES'e borçlular.

Küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir. küpeli yöresi ayrıca birkaç maden türünün bulunduğu yöredir. Bulunan madenlerin etkisinden dolayı yer yer toprak rengi değişmektedir. Madenli yörelerde yetişen bitki ve ağaç türleri de cılız bir şekilde gelişebilmektedir.

Küpeli yöresinde zaman zaman deprem görülmekte ve fay kırıkları ortaya çıkmaktadır. Kilometrelerce uzanan bu fay kırıkları özellikle hala bölgenin jeolojik olarak hareketli ve değişken bir yapıda olduğunu göstermektedir. Ayrıca Küpeli yöresinde zaman zaman çöküntü depremleri de meydana gelmektedir. Kermelik mahallesinden Küpeliye doğru giderken Kızılırmak nehrinin birkaç yüz metre üstünde oluşmuş olan çöküntü depremi açık bir şekilde kendini göstermektedir.

Küpeli mahallesi yöresi genellikle kireç taşı madenleriyle doludur. Bölgedeki orman örtüsünün ortadan kaldırılmasıyla yörede çıkan su kaynakları da zamanla azalmıştır.

Kurulduğunda çevresi ormanlarla kaplı olduğu eski evlerin üzerindeki Ardıç ağaçlarından; Ardıcın İçi, Karga Sekmez diye adlandırılan mevkilerin isimlerinden de anlaşılmaktadır.Eski nesiller bir zamanlar kalenin çam ve ardıç ağaçlarıyla dolu ormanlık bir yer olduğunu anlatırlardı. Doksan sekiz yaşında ölen dedem biz çocukken kale ormanlık bir yerdi biz korkar bu ormanlık yere giremezdik diye anlatırdı. Günümüzde ise maalesef kalede bir tek çam ağacına bile rastlayamazsınız. Bir zamanlar Küpelinin çevresi hayvancılık ve ziraata uygun suları bol olan bir arazi olduğundan ve birçok yerinde şelaleler fışkıran köy olduğundan dolayı burada yaşayan insanların hali vakti yerinde varlıklı bir hayat sürdükleri anlaşılmakta belki de bu yüzden Küpeli'nin ilk isminin Tok Aslan olduğu eski kayıtlarda belirtilmektedir.

1831 yılında Kayseri Sancağında yapılan ilk nüfus sayımında Küpeli'nin adı "Karyeyi Tok Arslan (Namı diğer Küpeli)" olarak geçmektedir ayrıca 1834 yılında temettü defterinde (gelir vergisi) Karyeyi Tok Arslan 80 hane olarak belirtilmektedir.

Küpeli nüfusu

1990 yılında yapılan nüfus sayımında nüfusunun 2821 çıkmasından sonra Küpeli Belediye olmaya hak kazandı. Bunun üzerinde 1994 yılında 3 Muhtarlık ve belediye kuruldu. Mahalleler: Cumhuriyet Mahallesi, Yeni Mahalle ve Kale Mahallesidir.

Küpeli Nüfusunun büyük bir kısmı yurt dışında yaşamaktadır bunu sonucu olarak geniş otlaklar ve ziraat alanlarına sahip olmasına rağmen hayvancılık ve ziraatta önemli bir gerileme olmuştur. Son yıllarda ziraata ve pancar üretimine yeniden önem verilmeye başlanmıştır. Hayvancılıktaki gerileme devam etmektedir. Geçmişte 10 000 baş civarında olan büyük ve küçük baş hayvan sayısı 1 000 baştan aşağı düşmüştür.

Küpeli'den yurt dışına, Sarıoğlan'a ve Kayseri'ye çok sayıda göç olmuştur. Buna rağmen Özvatan İlçesinin en büyük beldesi olup Kayseri'de de adından söz ettiren her geçen gün gelişen modern bir yerleşim yeri durumundadır.

Osmanlı döneminde Küpeliden kırk kadar aile toplu halde Kayseri ilinin Gesi ilçesine Rumlardan boşalan yerlere yerleşmişlerdir. Gesili bazı eski nesiller bizim dedelerimiz küpeliden gelme derlerdi. Küpeliden Gesiye göç etmiş olanların soyundan gelen Doktor Nihat Demirkan seksen altı yaşında olup halen İstanbulda yaşamaktadır. Nihat bey dedesinden Küpeli hakkında duyduklarını anlattı. Bir zamanlar Küpeli kaynak suların bol olduğu şelaleler dolu bir köymüş.

Küpeli eskiden etrafı Rum köyleriyle çevrili olan bir yöredir. Özvatan'daki Rumlar ABD, Kanada ve Yunanistan'a göç etmiştir. Küpeli Mahallesi etrafındaki Rumların boşalttıkları köylere Balkanlardan gelen göçmenler (muhacirler) yerleştirilmiştir. Örneğin Özvatan ilçesi yakınındaki Rumların yaşadığı Kiliseköy'ün adı Kiseköy olarak değiştirilmiştir.

Osmanlı döneminde tanınmış Küpelili Aşık Ömer bir Osmanlı Ozanı ve halk şairidir. Edebiyata geçmiş şiirleriyle ve türküleriyle kültürümüzü zenginleştirmiştir.


Küpelinin nüfus gelişimi

  Tarih   Nüfus
  1930   1205
  1945   1588
  1950   1715
  1960   1825
  1965   1995
  1970   1929
  1975   1774
  1980   2067
  1985   1648
  1990   2593
  2000   2382
  2004   1646
  2007   717
  2008   689
  2009   678
  2010   614
  2012   385