İkta

Vikipedi, özgür ansiklopedi
10.44, 18 Mayıs 2016 tarihinde 212.253.112.191 (mesaj) tarafından oluşturulmuş 17100500 numaralı sürüm
Arapça
Arapçaإقطاع
Çevriyazı
ikṭāʿ
Anlamı
dağıtım

İkta, (Şablon:Dil-ar, ikṭā) Bir kişinin mülkiyetinde olmayıp devlete ait olan toprakların vergilerinin veya gelirlerinin asker veya sivil erkâna hizmet ve maaşlarına karşılık verilmesi[1] olarak tanımlanır. Erken İslam hukukçuları açısından, eqṭāʿ, qaṭāye (tekil. qaṭīʿa) olarak bilinen hibelerin bir gelişmiş biçimidir.

İslam devletlerinde mülkiyeti devlete, kullanım hakkı ikta sahibi denilen şahıslara ait olan toprak gurubudur. Devlete askeri ve mali alanda büyük güç kazandırmıştır. İkta olarak verilen toprakta ikta sahibi devlet adına bölgeden vergi toplar. İkta sahibi vergi ile kendi maaşını karşılar. Savaş halinde bölgeden toplanan eli silah tutan atlı birlikler oluşturularak orduya katılır ve bu askerlerin tüm ihtiyaçlarını ikta sahibi karşılar. İkta sahibi aynı zamanda sorumlu olduğu bölgenin güvenliğini ve bu bölgedeki tarımsal üretimin devamlılığını sağlar.

Halifeler döneminde ikta

İktâ kökeni, halifeler tarafından hukuki durumuna göre değişen vergilerini ödemek şartı ile kimsenin mülkiyetinde bulunmayan toprakların veya maktu bir hazine gelirini temin ettikten sonra bir yere ait sadece vergilerin, yahut da sonradan ve bilhassa Selçuklulardan itibaren, muayyen gelirlerinin, hizmet ve maaşlarına karşılık olarak kumandan, asker ve sivil ricâle, menşûr, tevkî ve daha başka isimler alan vesikalar ile terk ve tahsisi anlamına gelen bir kavramdır[2].

Büveyh Hanedanında ikta

Büveyhoğulları döneminde, topraklar ikta olarak büyük emirlere ve askerlere verilmiştir. İktâ sistemini denetleme görevi "dīwān-al-jayš" üstlenmiştir.

İlhanlılarda ikta sistemi

İkta sistemi İlhanlılarda "çeriğ yurd" usulü olarak adlandırılmış ve Mahmud Gazan Han bu usulü geniş ölçüde tatbik etmiştir[3]. "Çeriğ yurd usulü, muayyen nahiye ve sancakların gelirini bölük, ming ve tümenlerin iaşesine tahsis etmek demektir. Teamüle göre, çeriğ; yani ordu, at, cephane, silah, erzak, çadır ve saireyi buradan tedarik ederdi. Yurd sahasından alınacak irad, devletin bütçe defterlerinde kaydedilen vergilerden ibaretti.[4]"

Reşiddin[5], Mahmud Gazan Han'ın, ordunun iletişim yolu üzerinde yer alan, yaylak (yaz otlağı) ve kışlak (kış otlağı) bulunan illeri, ikta olarak askerlere vermeye kararlaştırdığını ve Moğol olmayan (tāzīk) askerlere de ikta verildiğinden söz eder. Bir bitekçi, (gelir memuru) ikta sistemi içinde tarımın durumunu araştırmak için yılda gönderilen biridir.

İkta sistemini önce Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçuklularında uygulanmış, bu uygulama Osmanlı devletinde tımar sistemi olarak devam etmiştir. Ancak Büyük Selçuklularda büyük iktalara müsaade edilirken, Anadolu Selçuklularında ve Osmanlılarda toprak aristokrasisini engellemek ve feodalite benzeri oluşumlara meydan vermemek için büyük iktalara müsaade edilmemiştir.

Osmanlılarda ve Selçuklularda ikta sistemi

Selçuklularda ve Osmanlılarda toprakların büyük kısmı devlete aitti ve tarım yapılan topraklar ikta denilen bölümlere ayrılırdı. İktalar hizmet veya maaş karşılığı belirli süreler için askerlere, komutanlara ve devlet adamlarına verilirdi. İkta sahipleri ise toprakları işleme karşılığında belli sayıda askerin ihtiyacını karşılar ve savaş zamanlarında askerlerle birlikte orduya katılırdı. Bunun yanında bazı vergileri toplayan ikta sahipleri bulundukları yerin de güvenliğini sağlardı. Böylece devlete hem ikta sahiplerine maaş vermek zorunda kalmaz hem de ordunun ihtiyacı olan askeri yetiştirmiş olurdu. Türk ve İslam devletlerinin birçoğunda toprak yönetimi bu şekildeydi. Selçuklular gibi bu sistemi geliştirerek uygulayan devletlerden biri de Osmanlı Devleti'ydi.

Notlar

  1. ^ TDK Güncel Türkçe Sözlük
  2. ^ Osman Turan, “İktâ”, İslam Ansiklopedisi, Cilt: 5/2, İstanbul 1993, s. 949-959.
  3. ^ A. Zeki Velidi Toğan, Umumi Türk Tarihine Giriş, cilt. I, III, Aksiseda Matbaası, İstanbul 1981, s. 288-289.
  4. ^ A. Zeki Velidi Toğan, a.g.e., s. 288.
  5. ^ Ḵāja Rašīd-al-Dīn Fażl-Allāh b. ʿEmād-al-Dawla, Tārīḵ-e mobārak-e ḡāzānī, s. 310.

Kaynakça