İki kültürlülük

Vikipedi, özgür ansiklopedi

İki kültürlülük göçler sonucu baş gösteren, göçmenlerin hem kendi toplum kültürlerini koruması hem de göçtükleri toplumun kültürünü benimsemesi ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Göçtükleri toplumun kültürlerini öğrenirken kendi kültürlerini de korumaları, iki kültürü de bünyelerinde barındırarak gelecek nesilleri aktarmaları iki kültürün birleşiminden doğan yeni bir kültür oluşturur.

Grosjean, iki kültürlü olabilmenin uzun bir süreç olduğundan bahseder. Birey kendi kültürel kimliğini oluştururken ikinci bir kültüre aidiyet hissetmesi ve o kültürü benimseyebilmesi, hangi kültüre aidiyet göstereceği yine bireyin kendi bireysel unsurlarını göz önünde bulundurmasıyla sağlanır. Her iki kültürü benimseyebileceği gibi hiçbir kültüre aidiyet hissetmemesi de bir hayli olasıdır. Çocukluk yaşlardan itibaren iki kültüründe birey üzerindeki etkisi, bireyin kültürel kimliğini belirler. Çocuk yaşlarda bireyin girdiği sosyal ortam, bulunduğu kesim, sahip olduğu aile, bireyin hangi kültüre ait hissedeceği ve nasıl bir kültürel kimliğe bürüneceği konusunda başat rol oynar. Bireyin aile ve yakın çevresinde kullandığı dil, benimsediği kültür büyük oranda bireyin sahip olacağı kültürel kimliği oluşturur. Göç eden aile hala kendi kültürlerini sürdürüyorsa çocuk da hem aile içerisinden hem de yaşadığı toplumdan öğrendiği kültürü öğrenip, kendi kimliğini oluşturacaktır.

Diğer yandan yeni topluma asimile olan göçmenlerin kendi dillerini, kendi kültürlerini unutması ile yeni bir kültür benimsenir. İki kültürlülük uzun süreçler sonucu ortaya çıkan yeni bir kültür yaratır. İki kültürlülük her ne kadar mümkün olsa da zamanla, nesilden nesle aktarılmasıyla tek bir kültüre dönüşebilir.

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]