Hukuk felsefesi: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Khutuck Bot (mesaj | katkılar)
k Bot: Kozmetik değişiklikler
Amaranth (mesaj | katkılar)
Değişiklik özeti yok
1. satır: 1. satır:
Kendi içindeki her bir [[akım]]ca farklı olarak tanımlanan ve içeriği oluşturulan [[hukuk]] [[felsefe]]si, felsefenin hukuka ilişkin bir alanıdır. Felsefenin temel dallarından bir olan [[aksiyoloji]] içindeki [[etik]] başlığına bağlanır. Temel problem alanları; hukukun kaynağı, amacı, [[adalet]], mevcut hukuk düzenlerinin ([[pozitif hukuk]]) [[meşru]]iyeti vb. gibi ortaya konabilir. Ancak [[pozitivist]] yahut [[realist]] hukuk [[teori]]leri açısından bakıldığında bu tanımlamalar eksik hatta yanlış kalacaktır.
Kendi içindeki her bir [[akım]]ca farklı olarak tanımlanan ve içeriği oluşturulan [[hukuk]] [[felsefe]]si, felsefenin hukuka ilişkin bir alanıdır. Felsefenin temel dallarından bir olan [[aksiyoloji]] içindeki [[etik]] başlığına bağlanır. Temel problem alanları; hukukun kaynağı, amacı, [[adalet]], mevcut hukuk düzenlerinin ([[pozitif hukuk]]) [[meşru]]iyeti vb. gibi ortaya konabilir. Ancak [[pozitivist]] yahut [[realist]] hukuk [[teori]]leri açısından bakıldığında bu tanımlamalar eksik hatta yanlış kalacaktır. Hukuk felsefesi, hukukun daha çok adaletin gerçekleşmesi olgusuyla bağdaştırılarak başlıyor kabul edilse de [[Hans Kelsen]] gibi pozitif hukuk öncüleri tarafından, hukukun adalet gibi soyut, bilimsel olmayan tanımlar ile ilgilenmemesi gerektiği de savunulmuştur.


'''[[Hukuki pozitivizm]]''', [[formel]] bir bakışla hukukun bir [[norm]]lar sistemi olduğunu ve kaynağının da devlet olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla hukuku kendi içinde tutarlı ve anlamı belirlenmiş bir bütün olarak ortaya koymanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Yine [[felsefî pozitivizm]]e paralel olarak adalet, hak, [[ahlâk]] gibi kavramların [[metafizik]], [[spekülatif]] ve bilinemez (kimine göre yok) olduklarını dolayısıyla hukukun dışında tutulması gerektiğini ileri sürer. (Özellikle [[Kelsen]])
'''[[Hukuki pozitivizm]]''', [[formel]] bir bakışla hukukun bir [[norm]]lar sistemi olduğunu ve kaynağının da devlet olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla hukuku kendi içinde tutarlı ve anlamı belirlenmiş bir bütün olarak ortaya koymanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Yine [[felsefî pozitivizm]]e paralel olarak adalet, hak, [[ahlâk]] gibi kavramların [[metafizik]], [[spekülatif]] ve bilinemez (kimine göre yok) olduklarını dolayısıyla hukukun dışında tutulması gerektiğini ileri sürer.


'''[[Realist teori]]''' ise, bir yanıyla sosyolojik bir karakterdedir ve uygulamaya, mahkeme [[içtihat]]larına büyük önem verir. Bu teoriye göre hukuk büyük ölçüde fiilen mahkemelerde cereyan eden şeydir ve yasa koyucunun rolü sanıldığı kadar büyük değildir.
'''[[Hukuki realizm]]''' ise, bir yanıyla sosyolojik bir karakterdedir ve uygulamaya, mahkeme [[içtihat]]larına büyük önem verir. Bu teoriye göre hukuk büyük ölçüde fiilen mahkemelerde cereyan eden şeydir ve yasa koyucunun rolü sanıldığı kadar büyük değildir.


Bunlardan önce ve spekülatif anlamda felsefe içinde değerlendirilebilecek asıl hukuk felsefesi akımı '''[[doğal hukuk]]''' yaklaşımıdır. Bu düşünce hukukun Tanrısal yahut akıl kökenli (ikisi arasında iktidar açısından önemli farklar vardır) olduğunu ve insan düşüncesinden bağımsız [[a priori]] değerlere dayandığını ileri sürmektedir. İnsan hukuku icad eden değil keşfeden konumundadır ve zaten yapması gereken tek şey de budur. Doğal hukuk en temel problem olarak adalet değerini ele alır. 20yy.da büyük önem kazanmış insan hakları düşüncesinin kaynağında da bu düşünce yer almaktadır.
Bunlardan önce ve spekülatif anlamda felsefe içinde değerlendirilebilecek asıl hukuk felsefesi akımı '''[[doğal hukuk]]''' yaklaşımıdır. Bu düşünce hukukun Tanrısal yahut akıl kökenli olduğunu ve insan düşüncesinden bağımsız [[a priori]] değerlere dayandığını ileri sürmektedir. İnsan, hukuku icad eden değil keşfeden konumundadır ve zaten yapması gereken tek şey de budur. Doğal hukuk en temel problem olarak adalet değerini ele alır. [[20. yüzyıl]]'da büyük önem kazanmış insan hakları düşüncesinin kaynağında da bu düşünce yer almaktadır.


== Dış Bağlantılar ==
== Dış Bağlantılar ==

Sayfanın 00.21, 7 Mayıs 2011 tarihindeki hâli

Kendi içindeki her bir akımca farklı olarak tanımlanan ve içeriği oluşturulan hukuk felsefesi, felsefenin hukuka ilişkin bir alanıdır. Felsefenin temel dallarından bir olan aksiyoloji içindeki etik başlığına bağlanır. Temel problem alanları; hukukun kaynağı, amacı, adalet, mevcut hukuk düzenlerinin (pozitif hukuk) meşruiyeti vb. gibi ortaya konabilir. Ancak pozitivist yahut realist hukuk teorileri açısından bakıldığında bu tanımlamalar eksik hatta yanlış kalacaktır. Hukuk felsefesi, hukukun daha çok adaletin gerçekleşmesi olgusuyla bağdaştırılarak başlıyor kabul edilse de Hans Kelsen gibi pozitif hukuk öncüleri tarafından, hukukun adalet gibi soyut, bilimsel olmayan tanımlar ile ilgilenmemesi gerektiği de savunulmuştur.

Hukuki pozitivizm, formel bir bakışla hukukun bir normlar sistemi olduğunu ve kaynağının da devlet olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla hukuku kendi içinde tutarlı ve anlamı belirlenmiş bir bütün olarak ortaya koymanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Yine felsefî pozitivizme paralel olarak adalet, hak, ahlâk gibi kavramların metafizik, spekülatif ve bilinemez (kimine göre yok) olduklarını dolayısıyla hukukun dışında tutulması gerektiğini ileri sürer.

Hukuki realizm ise, bir yanıyla sosyolojik bir karakterdedir ve uygulamaya, mahkeme içtihatlarına büyük önem verir. Bu teoriye göre hukuk büyük ölçüde fiilen mahkemelerde cereyan eden şeydir ve yasa koyucunun rolü sanıldığı kadar büyük değildir.

Bunlardan önce ve spekülatif anlamda felsefe içinde değerlendirilebilecek asıl hukuk felsefesi akımı doğal hukuk yaklaşımıdır. Bu düşünce hukukun Tanrısal yahut akıl kökenli olduğunu ve insan düşüncesinden bağımsız a priori değerlere dayandığını ileri sürmektedir. İnsan, hukuku icad eden değil keşfeden konumundadır ve zaten yapması gereken tek şey de budur. Doğal hukuk en temel problem olarak adalet değerini ele alır. 20. yüzyıl'da büyük önem kazanmış insan hakları düşüncesinin kaynağında da bu düşünce yer almaktadır.

Dış Bağlantılar