Jean-Jacques Annaud: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Dbl2010bot (mesaj | katkılar)
k robot Adding: ja
Dbl2010bot (mesaj | katkılar)
k Robot: Automated text replacement (-[[Image: +[[Resim:)
2. satır: 2. satır:


==Biyografisi==
==Biyografisi==
[[Image:Jean-Jacques_Annaud.jpg|thumb|Jean-Jacques Annaud]]
[[Resim:Jean-Jacques_Annaud.jpg|thumb|Jean-Jacques Annaud]]
[[Sinema]]ya başlamadan önce reklam yönetmenliği yapan ve yüzden fazla reklam filmini yöneten Jean-Jacques Annaud, 1976 yılında Noirs et Blancs en Couleur (''Black and White in Colour'' - 1976) filmini çekerek sinemaya geçmiş oldu. [[Kamerun]]'da askeri görevini yaparken yaşadığı olaylardan yola çıkarak yazdığı ve yönettiği bu filmi, Fransa seyircisi tarafından fazla ilgi görmedi ancak o yıl En iyi yabancı film dalında Oscar ödülüne aday gösterildi ve ödülü kazandı. Bir sonraki filmi Coup de Tête (''Hothead'' - 1979) ile ülkesinde sesini duyuran Annaud, 1981 yılında sinema tarihinin en ilginç yapıtlarından birine imza atarak daha geniş kitlelere ulaşma imkanı buldu. La Guerre du Feu (''Ateşi arayış'' - 1981) adlı filminde ateşi bulan ilk insanların, ateşin sönmesi üzerine yeni bir ateş kaynağı bulmak için aralarından bir kaç kişiyi uzaklara yollaması anlatılıyor. Bu ağır görevi üstlenen isanları başka kabileler ve doğa ile yaşadıkları mücadele içinde perdeye aktaran Annaud, bu filmi ile Fransız Cesar Ödülleride, En iyi film ve en iyi yönetmen ödüllerini aldı. 1986 yılında [[Sean Connery]] ile çalıştığı ve [[Umberto Eco]]'nun aynı adlı romanından uyarlanan Der Name der Rose (''Gülün adı'' - 1986) filmini çekti. Uyarlama yapımlar arasında önemli bir yere sahip olan bu filmi, 1989 yılında çektiği L'Ours (''Ayı'' - 1989) takip etti. La Guerre du Feu ile elde ettiği ''Sınıflandırılamayan Filmlerin Yönetmeni'' ünvanını bu filmi ile perçinleyen Annaud, iki ayı arasındaki sevgi bağını ve insanlara karşı bu bağı korumalarını anlatan filminde belgesel doğallığındaki tarzının zirvesine çıktı. 1920li yıllarda Fransız Endoçin'inde geçen, Fransız bir kadın ile Çinli bir erkeğin arasındaki sıradışı ilişkiyi perdeye taşıyan L'Amant (''The Lover'' - 1992) filmini, 1995 yılında çektiği Guillaumet, les ailes du courage (''Wings of Courage'') izledi. And dağlarına düşen posta uçağının pilotuu medeiyete geri dönüşü sırasında yaşadıklarıı anlatan bu filmin ardından Seven Years in Tibet (''Tibet'te Yedi Yıl'' - 1997) çekildi. Filmi sebebiyle Çin'de büyük tepki toplayan Annaud'u Çin'e girmesi yasaklandı ancak bu filmi hem sadık izleyicilerinin beğenisini topladı hem de yeni kitlelere ulaşabilmesini sağladı. 2001 yılında Avrupa'da yapılan en büyük bütçeli bağımsız film olan Enemy At The Gates (''Kapıdaki Düşman'' - 2001) çekildi. Stalingrad kuşatması sırasında yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılan hikaye, çok büyük boyutlarda hazırlanan setlerde çekildi ve bilgisayarlı çekim, kurgu ve efekt tekniklerinin kullanımı nedeniyle Annaud'un sinemasında bir yenilik olarak görüldü. 2004 yılında tekrar hayvanlarla çalışan Annaud, bu kez küçükken birbirlerinden ayrılan iki kaplan yavrusunun yıllar sonra birbirleriyle dövüştürülmek için bir araya getirilişini anlatmaktadır.
[[Sinema]]ya başlamadan önce reklam yönetmenliği yapan ve yüzden fazla reklam filmini yöneten Jean-Jacques Annaud, 1976 yılında Noirs et Blancs en Couleur (''Black and White in Colour'' - 1976) filmini çekerek sinemaya geçmiş oldu. [[Kamerun]]'da askeri görevini yaparken yaşadığı olaylardan yola çıkarak yazdığı ve yönettiği bu filmi, Fransa seyircisi tarafından fazla ilgi görmedi ancak o yıl En iyi yabancı film dalında Oscar ödülüne aday gösterildi ve ödülü kazandı. Bir sonraki filmi Coup de Tête (''Hothead'' - 1979) ile ülkesinde sesini duyuran Annaud, 1981 yılında sinema tarihinin en ilginç yapıtlarından birine imza atarak daha geniş kitlelere ulaşma imkanı buldu. La Guerre du Feu (''Ateşi arayış'' - 1981) adlı filminde ateşi bulan ilk insanların, ateşin sönmesi üzerine yeni bir ateş kaynağı bulmak için aralarından bir kaç kişiyi uzaklara yollaması anlatılıyor. Bu ağır görevi üstlenen isanları başka kabileler ve doğa ile yaşadıkları mücadele içinde perdeye aktaran Annaud, bu filmi ile Fransız Cesar Ödülleride, En iyi film ve en iyi yönetmen ödüllerini aldı. 1986 yılında [[Sean Connery]] ile çalıştığı ve [[Umberto Eco]]'nun aynı adlı romanından uyarlanan Der Name der Rose (''Gülün adı'' - 1986) filmini çekti. Uyarlama yapımlar arasında önemli bir yere sahip olan bu filmi, 1989 yılında çektiği L'Ours (''Ayı'' - 1989) takip etti. La Guerre du Feu ile elde ettiği ''Sınıflandırılamayan Filmlerin Yönetmeni'' ünvanını bu filmi ile perçinleyen Annaud, iki ayı arasındaki sevgi bağını ve insanlara karşı bu bağı korumalarını anlatan filminde belgesel doğallığındaki tarzının zirvesine çıktı. 1920li yıllarda Fransız Endoçin'inde geçen, Fransız bir kadın ile Çinli bir erkeğin arasındaki sıradışı ilişkiyi perdeye taşıyan L'Amant (''The Lover'' - 1992) filmini, 1995 yılında çektiği Guillaumet, les ailes du courage (''Wings of Courage'') izledi. And dağlarına düşen posta uçağının pilotuu medeiyete geri dönüşü sırasında yaşadıklarıı anlatan bu filmin ardından Seven Years in Tibet (''Tibet'te Yedi Yıl'' - 1997) çekildi. Filmi sebebiyle Çin'de büyük tepki toplayan Annaud'u Çin'e girmesi yasaklandı ancak bu filmi hem sadık izleyicilerinin beğenisini topladı hem de yeni kitlelere ulaşabilmesini sağladı. 2001 yılında Avrupa'da yapılan en büyük bütçeli bağımsız film olan Enemy At The Gates (''Kapıdaki Düşman'' - 2001) çekildi. Stalingrad kuşatması sırasında yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılan hikaye, çok büyük boyutlarda hazırlanan setlerde çekildi ve bilgisayarlı çekim, kurgu ve efekt tekniklerinin kullanımı nedeniyle Annaud'un sinemasında bir yenilik olarak görüldü. 2004 yılında tekrar hayvanlarla çalışan Annaud, bu kez küçükken birbirlerinden ayrılan iki kaplan yavrusunun yıllar sonra birbirleriyle dövüştürülmek için bir araya getirilişini anlatmaktadır.



Sayfanın 04.34, 29 Eylül 2005 tarihindeki hâli

Fransız sinemacı ve film yapımcısı. 1 Ekim 1943 tarihinde Draveil, Essonne, Île-de-France'de dünyaya geldi. Paris Vaugirard School okulunda Edebiyat eğitimi aldı.

Biyografisi

Dosya:Jean-Jacques Annaud.jpg
Jean-Jacques Annaud

Sinemaya başlamadan önce reklam yönetmenliği yapan ve yüzden fazla reklam filmini yöneten Jean-Jacques Annaud, 1976 yılında Noirs et Blancs en Couleur (Black and White in Colour - 1976) filmini çekerek sinemaya geçmiş oldu. Kamerun'da askeri görevini yaparken yaşadığı olaylardan yola çıkarak yazdığı ve yönettiği bu filmi, Fransa seyircisi tarafından fazla ilgi görmedi ancak o yıl En iyi yabancı film dalında Oscar ödülüne aday gösterildi ve ödülü kazandı. Bir sonraki filmi Coup de Tête (Hothead - 1979) ile ülkesinde sesini duyuran Annaud, 1981 yılında sinema tarihinin en ilginç yapıtlarından birine imza atarak daha geniş kitlelere ulaşma imkanı buldu. La Guerre du Feu (Ateşi arayış - 1981) adlı filminde ateşi bulan ilk insanların, ateşin sönmesi üzerine yeni bir ateş kaynağı bulmak için aralarından bir kaç kişiyi uzaklara yollaması anlatılıyor. Bu ağır görevi üstlenen isanları başka kabileler ve doğa ile yaşadıkları mücadele içinde perdeye aktaran Annaud, bu filmi ile Fransız Cesar Ödülleride, En iyi film ve en iyi yönetmen ödüllerini aldı. 1986 yılında Sean Connery ile çalıştığı ve Umberto Eco'nun aynı adlı romanından uyarlanan Der Name der Rose (Gülün adı - 1986) filmini çekti. Uyarlama yapımlar arasında önemli bir yere sahip olan bu filmi, 1989 yılında çektiği L'Ours (Ayı - 1989) takip etti. La Guerre du Feu ile elde ettiği Sınıflandırılamayan Filmlerin Yönetmeni ünvanını bu filmi ile perçinleyen Annaud, iki ayı arasındaki sevgi bağını ve insanlara karşı bu bağı korumalarını anlatan filminde belgesel doğallığındaki tarzının zirvesine çıktı. 1920li yıllarda Fransız Endoçin'inde geçen, Fransız bir kadın ile Çinli bir erkeğin arasındaki sıradışı ilişkiyi perdeye taşıyan L'Amant (The Lover - 1992) filmini, 1995 yılında çektiği Guillaumet, les ailes du courage (Wings of Courage) izledi. And dağlarına düşen posta uçağının pilotuu medeiyete geri dönüşü sırasında yaşadıklarıı anlatan bu filmin ardından Seven Years in Tibet (Tibet'te Yedi Yıl - 1997) çekildi. Filmi sebebiyle Çin'de büyük tepki toplayan Annaud'u Çin'e girmesi yasaklandı ancak bu filmi hem sadık izleyicilerinin beğenisini topladı hem de yeni kitlelere ulaşabilmesini sağladı. 2001 yılında Avrupa'da yapılan en büyük bütçeli bağımsız film olan Enemy At The Gates (Kapıdaki Düşman - 2001) çekildi. Stalingrad kuşatması sırasında yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilerek yazılan hikaye, çok büyük boyutlarda hazırlanan setlerde çekildi ve bilgisayarlı çekim, kurgu ve efekt tekniklerinin kullanımı nedeniyle Annaud'un sinemasında bir yenilik olarak görüldü. 2004 yılında tekrar hayvanlarla çalışan Annaud, bu kez küçükken birbirlerinden ayrılan iki kaplan yavrusunun yıllar sonra birbirleriyle dövüştürülmek için bir araya getirilişini anlatmaktadır.

Jean-Jacques Annaud, filmlerinde gerçek hayatın içindenmişçesine yarattığı mizansenleri, belgesel doğallığındaki çekim teknikleri ve akılcı hikaye yazma metotlarıyla sinema tarihinde önemli bir yerdedir. La Guerre du Feu ve The Bear filmlerinde rahatlıkla görülebilen doğallığı ve diyalog kullanmadan çok şey anlatma yeteneği, çektiği filmlerin herhangi bir kategoriye koyulamamasına sebebiyet verir. Filmlerinde insanın hangi zamanda ya da hangi mekanda olursa olsun, duyguları ve iç güdüleri arasında kalan zayıf bir yaradılışa sahip olduğunu ancak yaşamak ve amacına ulaşabilmek için neler yapabileceğini anlattığı görülür. Filmlerinde doğa ve hayvanların rolü ve etkisi her zaman büyüktür.

Filmografi

Kaynaklar