Eş'arilik: Revizyonlar arasındaki fark

Vikipedi, özgür ansiklopedi
[kontrol edilmemiş revizyon][kontrol edilmemiş revizyon]
İçerik silindi İçerik eklendi
Değişiklik özeti yok
49. satır: 49. satır:
'''15.''' '''Şefaat''': Şefaat haktır ve [[kıyamet]] günü gerçekleşecektir.
'''15.''' '''Şefaat''': Şefaat haktır ve [[kıyamet]] günü gerçekleşecektir.


'''16.''' [[Ru'yetullah]]: Yüce Allah'ın [[ahiret]]te [[mü'min]]ler tarafından [[göz]]le görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. [[Allah-u Teâlâ]], [[Kur'an-ı Kerîm]]'de şöyle buyurur: ''O günde (kıyamette) [[peygamber]]lerin, [[veli]]lerin ve [[mümin]]lerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar.'' ([[Kıyâme Sûresi]], 75/22-23)
'''16.''' [[Ru'yetullah]]: [[Allah|Yüce Allah]]'ın [[ahiret]]te [[mü'min]]ler tarafından [[göz]]le görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. [[Allah-u Teâlâ]], [[Kur'an-ı Kerîm]]'de şöyle buyurur: ''O günde (kıyamette) [[peygamber]]lerin, [[veli]]lerin ve [[mümin]]lerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar.'' ([[Kıyâme Sûresi]], 75/22-23)


==Ayrıca bakınız==
==Ayrıca bakınız==

Sayfanın 17.01, 21 Ocak 2013 tarihindeki hâli

Şablon:İslam itikad mezhep Eş'ârîyye veya Eş'ârîlik, (Arapça: الأشاعرة) İslam itikadi mezheplerinden birisidir. Ebu'l-Hasen el-Eş'ârî'nin (324/935-36) öncülüğünü yaptığı kelâm metodunu benimseyen kelâm ekolüdür. Çoğulu "Eşâ'ira"dır. Ehl-i Sünnette, Mâtûridîlik ile birlikte yaygın olan ikinci itikadi mezheptir. Aklı Mu'tezile kadar önemsememekle birlikte, Selefîyye kadar da küçük çapta ele almaz.

Eş'ariyye'nin Diğer İtikadi Fırkalara Göre Konumu

Eş'ârîlik, genellikle itikadda aklın yeri hususunda orta bir konumda olsa da, sıklıkla Selefiyye ucuna Mu'tezile ucundan daha yakındır. Ebu Hasan Eş'ari'nin (ölüm: MS 935) kurduğu bu okul, aklın hiçbir zaman gerçeğe ulaşamayacağını, kulların ancak kayıtsız şartsız inanmakla mutlu olabileceklerini ileri sürer. Doğal olaylar, nedenleri bilinmeyen ve belki de asla bilinemeyecek olan salt bir Tanrısal ilkenin ürünüdürler ve bu ilkece yönetilirler. Bu anlayışa göre akıl, pek güçsüz bir veridir. Kaldı ki aklın bugün bilemediğini yarın da bilemeyeceği söylenemez. İnsan, bugün ulaşamadı diye belki de yarın ulaşabileceği gerçekler üstünde inancını yitirmemelidir. Bununla birlikte Eş'ariyye, özellikle de Selefîyye gibi akımlar ele alındığında daha orta yoldadır ve hüküm verirken akla da yer verir.

Eş'ârîlik'in en büyük tenkitçilerinden birisi de ünlü filozof İbn-i Rüşd'dür. Aslında genel olarak kelâm ve kelâmcılara karşı çıkmış olsa da İbn-i Rüşd tenkitlerini en çok Gazzali ve Eş'ariyye üzerinde yoğunlaştırır.

Eş'ârîyye ismi, her ne kadar, Ehl-i Sünnet'e mensup iki ekolden birisinin ismi olsa da, bu ekolün ortaya çıkışı dikkate alındığında, Ehl-i Bid'ata mukabil kullanılması itibariyle genel anlamda Mâtûridîyye'yi de içine alarak, Ehl-i Sünnet'in genel ismi olarak anlaşılmaktaydı. Zira, o yıllarda akaidin önemli meselelerinden birini teşkil eden Allah'ın sıfatları meselesinde birbirine zıt iki görüş ileri sürülüyordu. Bunlar, sıfatları kabul eden Selefiyye görüşü ile onların bir kısmını kabul etmeyen Muattıla görüşü idi. Selefiyye'ye sıfatları kabul etmesi sebebiyle "Sıfâtiyye" deniliyordu. Eş'ârî Selefiyye'ye geçtikten ve Eş'ariyye ekolünün temsilcisi olduktan sonra, sıfatları kabul eden Ehl-i Sünnet'e "Eş'ârîyye" denilmiştir. İşte bu bakımdan Eş'ârîyye, Ehl-i bid'ata mukabil olarak kullandığı takdirde Maturidiyye'yi de içine almaktadır (Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi 153. Ayrıca kaynaklar için bk. Şehristânı, el-Mile'l 1/92-93; İzmirli, Yeni İlm-i Kelâmı/l 10).

Eş'ârîyye Mezhebi, Mu'tezile'ye karşı bir anti-tez olarak doğmuş ve Selef akidesini esas almıştır; fakat akaid meselelerinin ele alınışında kelâm bir istidlâl olarak kullanılmış ve te'vile yer verilmiştir. Eş'ariyye'ye mensup kelâm âlimleri zamanla te'vile daha çok yer vermişler, zaman zaman da kelâmda yenilikler yaparak, Kelâm ilmini felsefe ile meselelerini tartışabilecek bir güce kavuşturmuşlardır. Gazzâlî'nin faaliyetleri bu hususun en canlı örneği olarak ele alınabilir. Kısacası, Eş'ârî kelâmında aklın büyük önemi vardır. Zîra, ortaya çıkışındaki ortamda bunun böyle olmasını zorunlu kılıyordu.

Tarihçe

Eş'ârî ekolü hicri 4. ve 5. (miladi 10. ve 11.) yüzyıllarda önce Irak ve Suriye'de yaygınlık kazanmaya başlamış daha sonra da Nizamiye medreselerine Eş'ârî âlimlerinin tayin edilişiyle geniş bir alana yayılma imkânı bulmuş ve Mısır ile Mağrîb ülkelerine kadar yayılmıştır. İmam Bakillâni ve Ebül Maâli gibi düşünürlerin yönetimi altında gittikçe gelişen bu öğreti baskısını diğer itikadi fırklar üzerine öylesine arttırmıştır ki Eş'arilik karşıtı akımlar 12. yüzyıl'da batıya geçerek inançlarını Endülüs Arapları arasında yaşamak zorunda kalmışlardır.

Eş'ârî'den sonra bu ekole mensup olarak, ortaya atılan fikirleri geliştiren âlimler arasında şunları saymak mümkündür: Ebû Bekir el-Bâkıllânî (403/1012-1013); İmâmu'l-Haremeyn Cüveynî (478/1085-86); Ebû Hâmid Gazzâli (505/1111); Şehristânî (548/1153-54); Fahru'd-din Râzi (606/1209-10); Sayfullah Âmidî (631/1233-34); Beydâvî (685/1286-87); Sa'dud-din Teftâzânî (793/1390-91); Seyyid-i Şerif-i Cürcânî (816/1413-14); Celâlu'd-din Devvâni (908/15025-03).

Eş'ârîyye'nin Başlıca İtikadi Görüşleri

Eş'ârî ekolünün genel görüşlerine gelince; bunları bir fikir vermesi açısından ana hatlarıyla şöyle sıralanabilir: Ancak bu görüşleri tam anlamıyla ifade edebilmek için dayandıkları esaslar ve istidlâl yollarıyla, delilleriyle ele almak en doğru yol olacaktır. Bu da burada mümkün olmadığı için bunları ana başlıklarıyla verme yolunu tercih ediyoruz.

1. Marifetullah: Akıl hiç bir şeyi vâcip kılamaz. Akıl, Allah'ı bulabilecek güçte bile olsa, Allah'ı bilmek şer'ân vâciptir. Aklen bir vucûbiyyet yoktur. Şeriattan ve dinden haberi olmayan insan, hiç bir şeyden sorumlu değildir.

2. Nübüvvet: Nübüvvet için erkek olmak şart değildir. Kadın da peygamber olabilir.

3. Cüz-i İrade: Cüzî irade müstâkil değildir, onu da Allah yaratır.

4. Kesb: Kesb, insan gücünün güç yetirilen şeyle birlikte olmasıdır. Eş'ârîyye ekolünde kesb anlayışı kapalı bir şekilde anlatılmıştır. Bu yüzden anlaşılması diğer meselelere göre daha zordur.

5. Husn ve Kubh: Husn ve kubh şer'îdir, akıl ile idrak olunamaz. Ancak Allah'ın emir ve yasağı ile bir şeyin iyi ya da kötü olduğu bilinir. Bir şey emredilmiş ise iyidir, nehyedilmiş ise kötüdür. Emir ve nehiy olmadan iyilik ve kötülük bilinemez.

6. Tekvin: Tekvin hakiki bir sıfat olmayıp, itibarı bir sıfattır, kudret sıfatının bir taallukudur.

7. Sebep ve Hikmet: Allah'ın fiilleri bir hikmete göre olmadığı gibi bir sebebe de bağlı değildir. Çünkü Allah, yaptıklarından sorumlu değildir.

8. Güç Yetirilemeyen Şeyle Teklif: Allah'ın insanın gücünün dışında kalan bir şeyin yapılmasını emretmesi ve kullarını bununla mükellef tutması caizdir. Ama böyle bir durum vaki olmamıştır.

9. İbadet Mükellefiyeti: Kâfirler, iman etmekle mükellef oldukları gibi ibâdet etmekle de mükelleftirler. İbâdet etmedikleri için ayrıca ceza göreceklerdir.

10. İrtidad: Dinden çıkmış olan kimse, yeniden iman ederse önceki âmelleri de kendisiyle geriye dönmüş olur.

11. Kelâm-ı Nefsi: Kelâm-ı Nefsî'nin işitilmesi caizdir.

12. Kur'an-ı Kerîm: Kelâm-ı nefsî durumundaki Kur'an mahluk değildir. O Allah'ın kelâmıdır. Ses ve harflere muhtaç değildir. Elimizde bulunan mushaf ise, ses ve harflere muhtaç olan kelâm-ı lâfzîdir ve mahluktur. Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "Bir şeyi(n olmasını) dilediğimiz zaman sözümüz ancak ona "ol" dememizden ibarettir. O da derhal oluverir." (En-Nahl, 16/40). Kur'an yaratılmış olsa idi, Allah kendi sözü olan Kur'an'a ol demiş olacaktır. Halbuki "ol" sözü de Kur'ân'dadır. Ayrıca Eş’arilere göre Kur’ân’ın bazı âyetleri, bazılarından daha büyük değerdedir. Matüridîlere göre ise, böyle bir şey söylemek doğru olmaz.

13. Ezelde Ma'dûma Hitab: Yüce Allah'ın hitâbının ezelde ma'duma (yokluk) taalluk etmesi caizdir. Buna göre Yüce Allah ezelde mütekellimdir.

14. Tevbe-i Ye's: Ümitsizlik halinde yapılan tevbe makbuldur.

15. Şefaat: Şefaat haktır ve kıyamet günü gerçekleşecektir.

16. Ru'yetullah: Yüce Allah'ın ahirette mü'minler tarafından gözle görülmesi mümkündür ve görülecektir. Bu hem aklı deliller hem de naklî deliller ile desteklenmiştir. Allah-u Teâlâ, Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurur: O günde (kıyamette) peygamberlerin, velilerin ve müminlerin yüzleri apaydınlıktır. Rablerine orada hiçbir engel olmaksızın bakıcıdırlar. (Kıyâme Sûresi, 75/22-23)

Ayrıca bakınız

Kaynakça