Bu madde konu hakkında evrensel bir bakış açısı yansıtmamaktadır. Maddeyi geliştirerek ve sorunu tartışma sayfasında tartışarak maddenin evrenselleşmesini sağlayabilirsiniz.(Mart 2024)
Bu maddede yer alan bilgiler belli bir bölgenin bakış açısından ele alınmıştır ve içeriğinin fazla yerel olduğu düşünülmektedir. Maddenin evrenselleştirilmesi ve uygun hâle getirilmesi için lütfen tartışmaya katılınız.
Çarşamba gününe Türklerde değişik anlamlar yüklenmektedir. Nevruzdan önceki son dört çarşambaya özellikle Azeri kültüründe ayrı bir önem verilir. Nevruz yaratılışın aşamalarını simgeleyen dört öğeyle (su, ateş, rüzgâr ve toprak) ilgili kutlama geleneklerini içerir. Genel olarak çarşamba günlerinde ve özellikle bu son dört çarşambada gece vakti dikkatli olunması ve doğaya (doğa ruhlarına) saygısızlık yapılmaması gerektiğine inanılır.
Su Çarşambası: ("Sular Navruzu"). Ezel Çarşamba da denilmektedir. Bugünde su havzalarında düzenleme çalışmaları yapılır, su kaynakları ve kuyular temizlenir. Henüz gün doğmadan tüm insanlar su kıyılarına veya kuyulara, çeşmelere gider. Önce elini-yüzünü yıkar sonra su üstünden atlar, yaralılar yaralarına su sürer. İnsanlara birbirlerinin üzerine su serperler. O gün sudan geçenlerin yıl boyunca hastalığa yakalanmayacağına inanılır. Eski Türklerde su tanrıları Aban ve Yadan’ın onuruna türküler ve dualar okunduğu bilinmektedir.
Od Çarşambası: ("Otaş Navruzu"). Üskü Çarşamba veya Addı Çarşamba olarak da bilinen gündür. Bu gelenek eski TürklerinGüneş'e ve Od’a (ateşe) olan kutsalinancından veya saygısından kaynaklanmaktadır. Geleneklere göre, bu gün ateş yakılarak ateşin üzerinden atlandığı takdirde insanın içinde bulunan tüm kötülük ve çirkinliklerin yakılmış (ortadan kaldırılmış) olacağına inanılır.
Yel Çarşambası: ("Salhın Navruzu"). Uyandıran Çarşamba veya "Rüzgârlı Çarşamba" olarak da bilinir. Bu günde esen sıcak veya ılık rüzgârlar yazın gelişini insanlara ve doğaya haber verirler. Uyanan yel, daha önceden uyanmış olan suyu, ateşi harekete geçirir. Navruz şenliklerindeki Yel Baba töreni geçmiş çağlardaki Yel Tanrısı inancı ile ilgilidir. O gece söğüt ağacının veya kutlu sayılan başka bir ağacın altına gidilerek Yel Baba çağrılır. Eğer Yel Baba (Yel Ata) insanların sesini duyup eserse ve söğüdün dallarını toprağa dokundurursa, tutulan dilekler yerine gelecek demektir.
Yer Çarşambası: ("Toprak Navruzu"). Toprak Çarşambası veya Yılahır Çarşambası da denir. Nevruz öncesindeki son Çarşamba gününde nihayet yer (toprak) uyanır, nefes almaya başlar. İnanca göre toprak artık ekilmeye hazır olduğu için ona tohum serpilebilir. Söylencelere göre geçmiş çağlarda kişilerin gıda kıtlığından eziyet ve sıkıntı çektikleri bu günde Su, Ateş ve Yel bir araya gelerek, ToprakHatunun yeraltı tapınağına konuk olarak giderler, ondan yiyecek isterler ve böylece uyumakta olan toprağı uyandırırlar.
Çarşamba Karısı (Azerice: Çərşənbə Arvadı) - Halk inancındaki ürkütücü bir varlığı ifade ettiği kadar, Türkçede mecazen saçı başı karmakarışık, paspal, özensiz kadın anlamında da kullanılan bir sözcüktür. Kimi zaman Alkarısı'nadenk düşen bir varlıktır. Çarşamba gecesi iş yapılırsa veya yeni bir işe başlanırsa öfkelenen ve o eve kötülük getiren çirkin bir kadın olarak tanımlanır. Bazen evin çocuğunu herkesin gözü önünde alıp kaçırır. Çarşamba Karısı hortlak türü bir yaratık olarak da anılır. O hiç kimseden korkmaz ve bu nedenle de çocukları gizlice kaçırmaz, herkesin gözü önünde alıp gittiği söylenir. Yine anadolu inançlarında Çarşamba günleri yarım kalan, bitirilmemiş işler bulunan evlere girerek ortalığı karıştıran, insanlara kötülük yapan bir kadın olarak tanımlanır.