Tartışma:Kaynayan kurbağa

Sayfa içeriği diğer dillerde desteklenmemektedir.
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Vikiproje Amfibiler ve Sürüngenler (C-sınıf, Az-önem)
VikiProje simgesi Bu madde, Vikipedi'deki Amfibiler ve Sürüngenler maddelerini geliştirmek amacıyla oluşturulan Vikiproje Amfibiler ve Sürüngenler kapsamındadır. Eğer projeye katılmak isterseniz, bu sayfaya bağlı değişiklikler yapabilir veya katılabileceğiniz ve tartışabileceğiniz proje sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
 C  Bu madde C-sınıf olarak değerlendirilmiştir.
 Az  Bu madde Az-önemli olarak değerlendirilmiştir.
 
Başarısız KMA Bu madde, eski bir kaliteli madde adayıdır. Adaylık sayfasını inceleyerek başvurunun neden başarısız olduğunu görebilirsiniz.

Eski adayların tamamı için arşive bakabilirsiniz.

  • Yazıda önce şöyle diyor: Heinzmann, 1872 yılında yaptığı deneyde suyun yeterince yavaş ısıtılması halinde normal bir kurbağanın kaçmaya çalışmayacağını gözlemledi Bir sonraki paragrafta ise şöyle deniyor: Heinzmann ise suyu 90 dakikadan fazla bir sürede 21°C'den 37,5°C'ye çıkarttı, ki bu dakika başına 0,2°C'den az bir artış anlamına gelmektedir. Eğer kurbağaların kaçmaya çalışmadığını gözlemleyen bu aynı kişi ise sıcaklığı 37.5 dereceye kadar çıkarması yeterli midir? Bu sıcaklık insan vücudu sıcaklığı zaten. Daha çok artırsaydı başka sonuç alırdı belki. Bu bilgi bana biraz garip geldi. Sargonileti 13:55, 9 Ağustos 2012 (UTC)
  • Bir de şu cümle var: 1869 yılında, ruhun yerine dair deneyler sırasında, Alman psikolog Friedrich Goltz, beyni alınmış bir kurbağanın yavaşça ısıtılan suda kaldığını; fakat, sağlıklı kurbağaların kaçmayı denediklerini gözlemledi. Beyni alınmış bir kurbağa zaten sıcağı soğuğu hissetmeyecektir, öyle değil mi? Sargonileti 06:22, 10 Ağustos 2012 (UTC)
  • Ayni paragrafta şöyle denilmiş: 1869 yılında, ruhun yerine dair deneyler sırasında, Alman psikolog Friedrich Goltz, beyni alınmış bir kurbağanın yavaşça ısıtılan suda kaldığını; fakat, sağlıklı kurbağaların kaçmayı denediklerini gözlemledi Gerçekten bilim adamları 1800'lü yıllarda ruhun yerini aramışlar mı diye düşünüyor insan. Friedrich Goltz maddesinde baktım önce. Sonra da şuraya Burdan bir alıntı belki yapayım. Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısının en önemli araştırma konularından biri de serebral lokalizasyon problemidir. Serebral korteksle ilgili çalışmalarında, bir bölüm araştırıcı elektrik stimülasyon ve ablasyon ile negatif sonuçlar almışlardı. Bunların arasında Flourens (1794-1867) ve Goltz’ü (1834-1902) sayabiliriz. Almanya’da Fritz (1838-1897) ve Edward Hitzig (1838-1907) ise hayvan deneylerinde bir motor korteksin varlığını gösterdiler. Konuyu daha çok köpekte, biraz da maymunda araştırdılar. Metodları korteksin faradik stimülasyonu idi. Bazı hayvanlarda da kortikal ablasyon yaptılar. Sonuçları 1870’de yayınladılar. Buna göre, korteksin faradik stimülasyonuyla karşı ekstremitelerde, cereyanın şiddetine göre, sınırlı veya yaygın kasılmalar görülüyordu. Ablasyonda ise felç tesbit ediliyordu. Motor alanı bir kortikal harita üzerinde işaretlemek mümkündü. Anladığım kadarıyla ne bilim adamları 1800'lerde ruhun yerini aramışlar, ne de kurbağanın kaynayıp kaynamayacağını merak etmişler. Beynin çalışma mekanizması ile ilgili deneyleri birileri bir şehir efsanesine çevirmiş. Oldukça eğlenceli gelmeye başladı:) Sargonileti 12:54, 10 Ağustos 2012 (UTC)
  • Ve sanırım rivayetin kaynağı Goltz'un deneyinin birileri tarafından çarpıtılması. İngilizce Wikipedi'nin KM maddesi de buna katılmış görünüyor. Goltzun deneyi şu kaynakta anlatılıyor: Sensation in the Spinal Cord. GoLTZ observed that a frog, when placed in water the temperature of which is slowly raised towards boiling, manifests uneasiness as soon as the temperature reaches 25° G., and becomes more and more agitated as the heat increases, vainly struggling tQget out, and finally, at 44° C, dies in a state of rigid tetanus. If, on the contrary, the brain is removed,,the creature sits quietly through the rise of temperature without manifesting any uneasiness and without making any attempt to escape, and finally expires at about 56° C. in a tetanic state. Goltz, thereupon, concludes that the spinal cord is not a center of sensation Anladığım şu: Bir kurbağa suya bırakılıp su 44 dereceye kadar ısıtılırsa kurbağa giderek huzursuzlanıyor, telaşlanıyor ve çıkmaya çalışıyor ve nihayet 44 derecede tetanoz olup ölüyor. Aynı deney beyni alınmış bir kurbağa ile yapılınca hayvan su ısınırken sakin sakin duruyor ve kaçmaya çalışmıyor. Sıcaklık 56 dereceye geldiğinde tetanoz olup ölüyor. Goltz bundan duyuların merkezinin omirilik değil beyin olduğu sonucunu çıkarmış. Herhalde o zamana kadar duyuların merkezi omirilik sanılıyordu. (diye yorum yapıyorum) Olayın görüntüsü aslında değişikmiş yani. Yani kaynayan kurbağa hikayesi Goltz'un değil, onun yaptığını çarpıtanların bir hikayesi. Sargonileti 13:23, 10 Ağustos 2012 (UTC)
  • Vikipedi makalesindeki fantazi öykünün kaynağı ise şu metindeki Appendix A: literature on the boiling frog story kısmı. Aslında metin yazarları yavaş değişimler karşısında kamuoyunun tepkileri üzerine sosyal bir araştırma yapmışlar. Ana metni okumadım ama bu Appendix ruhun yerini aradığını yazmış. şurda öykü biraz farklı bilgilerle anlatılmış. M.Foster'ın metni internette var. >şurda< Foster da kurbağalarla deneyler yapıyor. Burdaki amaç suyu yavaş yavaş ısıtırsak kurbağa ölür mü değil tabii. Sıcaklığa karşı verilen refleksi ölçmek ve omirilik ve beyinin nasıl çalıştığını anlayabilmek. Sargonileti 14:23, 10 Ağustos 2012 (UTC)


  • Selamlar Goltz'un deneyinin çarpıtılmış olması, olgunun yani kaynayan kurbağa fenomeninin olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece siz yazdığınız ve başkaca tartışma olmadığından, sizin yorumlamalarınız olduğunu gördüm, tam olarak ne demek istediğinizi de anlayamadım :) Ancak filanca kampuste kaynayan kurbağa fenomeninin sosyal filancaya katkısı, afroamerikalıların filancada kaynayan kurbağa etkisi gibi çalışmalar mevcut. Ayrıca ekonomik temelli yaklaşımlarda bolca var. Temsili resimde bir sorun görmüyorum. Madde biraz daha geliştirilebilir, iyileştirilebilir ancak çoook farklı bir şey de olmaz. Bir de belki madde adı Kaynayan kurbağa fenomeni olabilir. Kolay gelsin. --Boyalikus (mesaj) 07:10, 28 Ağustos 2012 (UTC)
    Şöyle açıklayayım. Maddede garipsediğim, mantıklı görünmeyen birşeyler vardı. Ne olduğunu tam anlayamadığım için önce bunların belli parçalarda olduğunu düşündüm. İlk iki postum çelişkili olduğunu düşündüğüm kısımlarla ilgili ve birer gün arayla. İkinci çelişkili durumu da görünce daha detaylı araştırmak gerektiğini düşündüm ve Goltz'un "ruhun yerini" aramadığını, yaptığı çalışmanın o zamanlar tartışılan bir konu olan beyin ile omiriliğin hangi işlevleri paylaştığı üzerine olduğunu gördüm. Bunu da 3. ve 4. postta parça parça anladım. Burda gerçekten de Goltz ve ardından Foster kurbağalarla bu deneyleri yapıyorlar. Amaçları da algı mekanizmasında beynin ve omiriliğin hangi görevleri yaptığını saptamak. Kısacası ortada bir fenomen yok aslında. Birileri muhtemelen bu beyin/omirilik tartışmasını alıp tamamen uydurma bir biçime getirmiş, ben bunun sorumlularının 5. maddede belirttiğim kaynak olabileceğini düşünüyorum ama kesin konuşmak için yeterli belgem yok. Amsterdam Üniversitesinden Theo Offerman ve Ailko van der Veen adlı kişiler bu çalışmayı yapmışlar. Metnin arkasına da tam da wikipedi maddesinde anlatılan şekilde ve gördüğüm kadarıyla fantazi ürünü bir Appendix koymuşlar. Tahmin ediyorum ki kaynağan kurbağa öyküsü sosyal alanda çalışan birilerinin, beyin/omirilik tartışması yapan bilim adamlarının metinlerini ya anlamamaları sonucunda ya da eğlence amacıyla çarpıtmalarından üretilmiş bir şey. Böyle bir madde olsun tabii ki, ama olayın kaynağı bulunsun ve asıl bu yazılsın diyorum. Şu anki hali fantezi ürünü gibi. Sargonileti 13:09, 29 Ağustos 2012 (UTC)